şimdi interaktif sözlük ortamlarında hıncal uluç'a karşı bir antipati olduğunu biliyorum. ama lütfen önyargılamızıbir kenara bırakalım ve bu lafın aslında ne kadar doğru bir laf olduğunu düşünelim.
hıncal uluç'a göre bu iki kavram arasında siyahla beyaz kadar bir fark varmış. ancak insanlarımız malesef bu farkı farkedemişler.
bu günkü iktidar ve demokratlar; halk oyunu vermiştir ve bunları iktidara getirmiştir. o zaman bunlar da istediklerini yapar demektedirler.
iktidar partisi de demokrasi kisvesi altında cumhuriyetimizin temel kurumlarıyla her daim kavga içindedir. özellikle laiklik ilkesinin içini boşaltmak için elinden geleni yapmakta ve demokrasiyi bir kalkan olarak kullanmaktadır. şimdi kimse bana demesin ki laiklikle ilgili hükümetin bir derdi yok. anayasa mehkemesinin bu günkü hükümeti laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğunu ilan etmesi de mi bir şey hatırlatmıyor. hem bu hükümetin başbakanı "demokrasi bizim için bir araçtır" dememiş miydi?
bütün bunlar bir yana bakın anayasamız ne diyor;
--spoiler--
4* . Anayasanın 1'inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu
hakkındaki hüküm ile, 2'nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3'üncü
maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez."
--spoiler--
sevgili hıncal uluç'a göre bu madde cumhuriyetçi ile demokratı ayıran maddedir. şimdi demokrata göre halk isterse değiştirlemeyecek bir madde yoktur. halk isterse hilafeti de geri getirebilir. değiştirilemeyen maddeleri değiştirebilir. isterse ülkeyi eyaletlere bölebilir.
ancak bir cumhuriyetçi için halk istese bile değişmeyecek temel değerlerimiz vardır. hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek değerlerimiz vardır. bunların en başındakiler de atatürk milliyetçiliği ve laiklik ilkesidir.
bu yüzden cumhuriyetimize sahip çıkalım.bu demokratlar ne dese inanan insanlardan olmayalım derim ben.