şeyhimin hayatını görüşlerini ve düşüncelerini tatmin edici bir ölçüde anlatmış bir kitaptır. dede sultanı tanımak isteyen her ferdin okuması gereklidir.
anadolu için gayet önem teşkil eden, mezhep farklılıklarıyla ilgili günümüzdeki görüntünün tohumunun atıldığı bir dönemi gayet ayrıntılı ve yerinde bir şekilde anlatan güzel bir roman. elbetteki tarihi şahsiyetlerle ilgili bir roman yazılırken siyasi görüşlere göre çoğu zaman objektiflik kaybedilebiliyor, bu romanda da bunu alttan alta hissedebiliyorsunuz bu bakımdan bunun en nihayetinde bir kurgu roman olduğunu da unutmamak gerekiyor.
tarihi olaylar duygulardan arınılmış olarak o günün şartlarına göre değerlendirilirler lakin bu roman tarafsızlığını yitirmiştir ve yanlıdır. lakin tespitleri çok güzeldir.
''haydi namaza!haydi kurtuluşa...
oysa baskı,soygun ve yağma tekerleğinin dönüşünde değişen bir şey yoktu.''
az önce okumayı bittirdiğim radi fişin 1977-1983 yılları arasında yazdığı müthiş eseri. şeyh bedreddin'i tanımak isteyenlerin kesinlikle okuması gereken kitaptır. sadece şeyh bedreddin'den değil iki büyük müriti torlak kemal ve börklüce mustafa hakkında da bilgiler sunuyor.
şeyh bedreddin ve müritleri gerçekleştirmek istediklerini şeyi gerçekleştirselerdi şu an çok farklı şeyleri konuşuyor olacaktık ve eminim ki şu anki halimizden kat be kat mutlu olacağımız kesin.
şeyh bedreddin'in iznik'ten sürgünden kaçıp Balkanlarda bir köye vardığında kendi saflarına insanlar toplamak için yazdığı bildiri: alıntı
“insanlar hak eşitliğine değil, çıkara dayalı bir yaşam sürüyorlar. Dirlik düzenlik değil zorbalık var bu yaşamda. Ve çıkarcılarla zorbalar, dünya nimetlerinden daha az pay alanlar değil, tam tersine bütün zenginlikleri ellerinde tutanlardır. Ey, her şeylerini kaybetmiş olanlar, silkin üzerinizdeki ölü toprağını ve ayağa kalkın. Çünkü artık hakikat zamanı gelmiştir. O hakikat ki, bugüne dek, zindanlara kapatılanların dillerinde köylülerin feryatlarında, cellat kütüklerinde kan ve gözyaşıyla yükseliyordu sesi. Öğrencilerimiz Börklüce Mustafa’yla Kemal Torlak’ı, insanlara doğru yolu, hak yolunu göstermeleri için Aydın ve Manisa vilayetlerine gönderdik. Beylerin topraklarını ellerinden alıp halkın ortak malı yaptı bu kardeşlerimiz. Sultanın ordusunu doğruluğun, hakkın gücüyle tepelediler... Biz, bilim gücümüzle, evrenin birliğinin gizlerini bilişimizle dinlerin ve halkların sahte yasalarını değiştireceğiz, boş yasakları kaldıracağız, dünyayı yalanın utancından temizleyeceğiz. Toprağı olmayanlar toprak sahibi, iktidarda olmayanlar iktidar sahibi olacaklar. Hakikat bayrağının altında toplanın, saflarımızda yer tutun!” alıntı
şeyh bedreddin'in yakalandıktan sonra padişah huzurunda şeriatın ölüm fetvasını vermesini beklerken aklından geçenler: alıntı
“Hiçbir şeyi değiştirecek gücü olmamak, ama her şeyi görmek, her şeyi anlamak...” alıntı
o büyük bir insandı yapmak istedikleri de büyük şeylerdi ama hükümdarlar, beyler elindeki gücü kaybetmek istemediğinden döneminin en büyük alimini serez'de astılar. onu ''beni kara toprakta değil, hakikati anlamış insanların yüreklerinde arayın!'' sözüyle yâd ediyorum.