ben dün gece birini öldürdüm

entry1 galeri0
    ?.
  1. ***

    sokak soğuktu. eğer konuşmaya çalışsaydım sesim sahnede bis yaparken son şarkıda sesi çatallanan vokaller gibi çıkacaktı. "you want a faster song?" tabii ki konuşmadım kendi kendime. ben deli değildim nasılsa.

    üstte söylediğim biraz saçma oldu. popüler inanışın aksine kendi kendine konuşmanın bir erdem olduğuna inananlardanım. insan kendini, kendi kendine konuşmadan dinleyemez.

    her neyse. işte. sokağa çıktığımda sabah saat dört civarıydı. bulunduğum şehir soğuktu ama şehrin kendine bundan pay çıkarması gereksizdi. türkiye'nin her yeri soğuktu ve bütün suç yıllardır sibiryanın üzerindeydi. dar sokaklarda yürümek ve üşümekti amacım. ses tellerimi açmak biraz da. soğuğun ses üzerindeki etkisi, eğer soğuğa dayanıklıysanız yadsınamayacak şekilde büyüktür. içine çektiğiniz nefesin diyaframda oluşturduğu ice tea etkisi harikadır. soğukta yürümek için soğuğa aşık olmak gerekir. soğuğun vücudunuza hissettirdikleriyle orgazm olmak gerekir. neyse. konu dağılmasın.

    önümden kısa boylu bir adam yürüyordu girdiğim son sokakta. küçük şehrimde bir daire çizip evimin olduğu sokağa girmiştim. önümde yürüyen adam belki de benim apartmanımda oturuyordu veya tuvaletin camından gördüğüm, karşı apartmanda istisnasız aynı saatte mastürbasyon yapan adamdı. bilemiyorum. onu öldürürken yüzüne bakmadım. içime bakmakla meşguldüm.

    onu nasıl öldürdüğümün detayları çok fazla da gerekli değil. kanının karların üzerine nasıl saçıldığını veya onu boğarken yüzündeki renk tonlarının tasvirini yapmamı bekliyorsan yanlış yazıyı okuyorsun şu anda. siktir git buradan. git halil sezai falan dinle.

    anlatacağım şey dün gece öldürdüğüm adamı nasıl öldürdüğüm değil, dün gece öldürdüğüm adamı öldürdüğüm gerçeğinin ta kendisi. onun öldüğünü biliyorum okur, en azından sana bunu söyleyebilirim. nabzını kontrol ettim. cesedi kolaylıkla sürükledim karlı zeminde. bir apartmanın kömürlüğünün eğimli yerine fırlattım ve bir sigara yaktım. içime baktım. bir şey yoktu.

    hiçbir şey yoktu. acımadım ona veya kendime veya şu anda kömürlüğünde ceset bulunan apartmanın dairelerinde osura osura uyuyan insanların tepkilerine. onu öldürdüğüm için pişman değildim. sebebim yoktu. o izlemeyi sevdiğimiz dramalardaki gibi ölmeyi haketmiş bir çocuk tacizcisi veya linç edilmesi gerektiğini düşündüğümüz bir tecavüzcü de değildi. yani öyle olmadığını düşünüyorum. bunu bilmiyorum. onu tanımıyorum.

    sigaramdan bir nefes çektim ve yürümeye başladım. katil olduğum gerçeğine kafayı takmadım, yürüdüm, yürüdüm. gözlerimi kapattım, gözlerimi açtım. nefes alıp verdim. bazen nefesimi tutarak yürümeye çalıştım. çok zordu.

    nefesini tutarak yürümek çok zordu, tıpkı bu cinayetten sonra insanlardan nasıl kaçacağımı planlamak gibi. gerek var mıydı? şu aralar sosyal medyada dolaşan "herkes öldürür sevdiğini" geyiğine mi saklanmalıydım mesela? o beni sevmiş miydi öldürdüğünü anlayınca, yoksa bir stockholm sendromu vakası yaşamış mıydı son anda? bilmiyorum.

    bunu okuyacak kadar sabırlı olan adam/kadın, ne kadar boş konuşuyorum sence değil mi? bekle. sabret. sadede gelmek üzereyim.

    ben dün gece birini öldürdüğümü ve öldürdüğüm kişinin kim olduğunu bilmediğimi söylüyorum sana. işin özeti bu. diyorum ki, ben bunun sonuçlarıyla ilgilenmiyorum. sebepleriyle ilgilenmiyorum. ben bir katil olabilirim, bu senin bu okuduklarına inanış derecene bağlı. düşünmeni veya inanmanı istediğim şey aslında bu değil, şu:

    sen nasıl oluyor da şu anda sol elin yüzüne yaslanmış, o adamın masum olduğunu düşünebiliyorsun, eğer inandıysan? belki o adam 15 yaşındaki bir erkek çocuğa tecavüz etmiş, öldürmüş ve evine dönüyordu. nasıl bilebilirsin? sor bunu kendine.

    benim tezim şu: herkes hayatında canının alınmasını hakedecek kötülükte bir şey yapıyor. bunu hakedecek şeyleri sen düşün. tanrı normlarını düşün. inandığın dinleri düşün.

    ve son olarak şunu düşün: seni, ölmeyi hakettiğini düşünerek bir şey yaptığını düşündüğün için öldüren o adam da ölmeyi hakeden bir şey yaptığını düşünülen bir adam tarafından öldürülse, ruhun şad mı olacak?

    ***

    *

    silik editi: entry'nin bana ait olmadığını iddia ederek silen moderasyona selamlar. entry'nin başkasına ait olduğunu belirten tırnak kullanmadım diye, bu entry'nin bana ait olmadığı fikrine nasıl kapılabiliyorsunuz anlayamadım?
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük