Ne zamandır kendimi ruhen ve bedenen yorgun bıkkın ve keyifsiz hissediyordum.
Cumartesi günü sabah henüz kimse uyanmamışken kalktım, duşumu aldım üstümü giyindim anneme "ben çıkıyorum sultan" dedim, ve evden çıktım.
Ne yapacağım konusunda net bi fikrim yoktu. Kendimi bakırköy sahilde buldum saat 10 falan... oturdum bir yere keyıfle kahvaltımı yaptım, daha sonra uzun uzadıya 3 5 bardak çay ve sigara keyfi yaptım.
Kalktım taktım kulaklığı,
yürüdüm... yürüdüm... yürüdüm...
Çarşı pazar gezip bi kaç alışveriş yaptım, akşam üzeri eve döndüm keyfim yerinde.
Yok kızım dedim kendi kendime bu yetmedi.
Sabah ailecek kahvaltı yaptıktan sonra yine hazırlanıp çıktım evden. Kitap fuarı açılmış, gittim. 3 4 saat boyunca ilgimi çeken bir çok kitaba dokunup arka kapağını okuyup, 3 5 tane satın aldım...
Bi sigara molası vereyım dedim kapıya çıktım, o esnada telefonum çaldı, Arayan ablam.
"arkadaşın geldi az öncede özge aradı bir şeyler yapalım dıyorlar ne dersın?"
_Dedim "bana uyar" (çünkü genelde uyumlu bi insanım, hiç bir zaman mızıkçılık yapan bir tip olmadım)
"Siz mi gelirsiniz ben mi geleyim?"
"Sen orada oyalan geliyoruz" dedi ablam. Yarım saat kırk beş dakka sonra aldılar beni.
Ne yapalım? Ne yapalım? Ne yapalım?
Saçma sapan kafeler içimi daraltan avmlere gitmeyi şiddetle reddederek sahil için hepsinin aklını çeldim.
Güzel bi akşam yemeği yedik.
Birimizin okulundan birimizin işinden, birimizin kocasından, birimizin kaynanasından derken sohbet muhabbet aldı başını gitti...
Kalkın dedik biraz turlayalım, tabi saat gece 10 falan...
Büyük bir çocuk parkı... hava serin, pazar akşamı, saat geç doğru dürüst bi allahın kulu yok.
Şu çocukların büyük mınderler üzerinde zıplayarak eglendiği şeyin adı ne bilmiyorum ( trambolin gibi bir şey) (trambolini doğru mu yazdım onuda bilmiyorum kusura bakmayın) ayakkabıları çıkarıp daldık oraya 4 tane eşşek kadar kadın. Zıpla... zıpla.. zıpla.. kahkahalar atarak hemde. Bütün enerjimizi yoldan gecen üç beş insanın garip bakışlarına aldırmadan eğlene eğlene attık.
Oradan cıktık salıncaklara oradan çıktık kaydıraklara oradan çıktık tattireballiye derken saat 12 ye geliyor.
Her birimiz bi oyuncaktan indik, efendi gibi montlarımızı giyip saçımızı başımızı düzelttik yerlere rast gele fırlattığımız çantamızı telefonlarımızı toplayıp evin yolunu tuttuk.
Kendimi nasıl mutlu nasıl hafiflemiş hissediyorum bilemezsin sözlük.
Bunu buraya neden yazdığıma gelecek olursak şayet, bilmiyorum.
Çok mutlu oldum ve sizinle de paylaşmak istedim sanırım.
Ayrıca formata da uygun değil farkındayım, silerseniz de silin umrumda değil, ben anlattım raharladım.
Yarın da iş var zaten ben artık yatayım.
iyi geceler sözlük, hepiniz en az bugün benim mutlu olduğum kadar mutlu olun.