Hayatın ezdiği insanların bolca sarfettiği cümleciktir. Bu tarz insanlar sürekli olarak hayatı, kaderi ve devleti suçlamayı adet edinirler. Çünkü kendilerinde üretim ve çaba namında bir şey bulunmaz. Sonuçta birileri kazanıyorken bir başkası kazanamıyorsa bunda kaderin değil emeğin hakkı vardır.
hayatın sahip olduğu ya da düşlediği her şeyi bir bir elinden aldığı insanın hayata haykırışıdır. yok arkadaş işe yaramıyor, umut dolu şarkılar söylemek, idealler uğruna çabalamak. bazen yaptığın her şey elinden kayıp gidiyor ve sen bakmaktan başka bir şey yapamıyorsun. aşık olduğun insan başkasıyla , sahip olduğun dostlar aramayı kesmiş. her gün aynı b*ktan sabahlara uyanıyorsun. neden mi? çünkü yarının daha iyi olacağına dair ufacık bir umut var işte. belki de allah ın insanlara bir cezası. öldürmüyor, süründüyor. bazen acıdan karnına kramplar saplanıyor, nedensiz yere ağlamaya başlıyorsun. ne yaparsan yap, nerde olursan bu düşünceler ol seni terketmiyor. eğlenmeye çalıştığın anlarda bile bir anda kafanda çınlamaya başlıyor. her şeye rağmen devam ediyorsun, her sabah beş para etmez, b*ktan insanlara gülümseyip, günaydın diyorsun. ilk kez geldiğin şehirde herkes yabancı geliyor sana; "dostum", "naber kanka" derken. eski dostun arasın diye köpek gibi telefonun başında duruyorsun. ailen her aradığında evet,güçlüyüm yapabiliyorum izlenimi vermek için cümleleri kuruyorsun inanmadığın. telefon kapandığında hiçbir şey düşünemiyorsun dakikalarca. sonra ağlıyorsun, bazen hıçkıra hıçkıra. kurtulmak istedikçe, çırpındıkça battığın bir bataklığın içinde debeleniyorsun. günler geçiyor, aylar geçiyor; hiçbir şey değişmiyor.
edit: sadece tanımdır . benimle direk bağlantılı değildir. hayat zaten deniz tavşanlarının seks hayatına benzer bir gün sikilerken diğer gün siken taraf siz olursunuz. önemli olan dengeyi bulmak.