Bugün değil de, geçen ilk defa iki erkeğe "Yanınıza kız arkadaşlarınız da gelecek mi? Yukarısı aile mekanı." diyen bir garson gördüm.
Resmen bizim az önce indiğimiz üst kata çıkamadılar erkek erkeğe oldukları için.
Ha çokta şeylerindeydi, orası ayrı.
küçük çoçukların o küçüçük yüreklerinde derin manalar olduğunu, karalayarak
resim yaptıkları kağıtları aşk ile verdiklerini kendilerini seveni çok iyi fark ettiklerini,
bir yetişkinden daha manidar konuştuklarını gördüm .
pişmanlıklarını dile getirilip üzdüğün kişiden özür dilemeden arkada bırakamazsın yaşananları. arkada bırakmak istemiyorsan da geleceğine vicdanın rahat taşıyabilmelisin onları ve bu da ancak üzdüğün insanların hoşgörüleriyle mümkün oluyor. hoşgörüsüzlükle cevap aldığında ise ya gerçekten hayati bir şey yapmışsındır ya da zamanı gelmemiştir.
ben bugün geçmişte çocukça hatalarım yüzünden üzdüğüm birinden özür diledim ve özür dileyebilmenin verdiği hafiflikle kalmadım bir de çok sevdiğim o çocuğun ne kadar düzgün bir adam olduğunu gördüm. bambaşka açılardan bakmamı sağladı olaylara, benimkileri değil kendi suçlu olduğu noktaları hatırlıyordu. bir kez daha anladım bir olayda tamamen sadece bir tarafı suçlamanın ya da haklı görmenin ne kadar yanlış olduğunu. işin özü özür dileyebilmek ve karşılığında sizi rahatlatmaya çalışan birini görmek, artık üzülmemeniz için suçunuza ortak olan birini görmek, önemli değil gibi geçiştirme cümleler değil de samimi iltifatlar almak, hatta aradan seneler geçmiş olmasına rağmen ona değer verip düşünceli davrandığım için teşekkür edilmesi gerçekten hem şaşırtıcı hem de gurur vericiydi. bu kadar iyi birini üzdüğüm için bir kez daha kızdım kendime.
kısacası huzurlu bir uyku için sizde özür dileme yolunu seçin.*
makarna; bişirilmesi hususunda tüm dünyada geçerli tarifi olan tek yemek çeşidi sanırdım malum makarna işte haşlarsın yağ ve tuz ile suda sonra süz ne eklersen ekle... ki; bugün farklı bir milletten ev arkadaşımla makarna yapayım dedim ilk kez ve "ne kadar soğan kullanacan?" demesiyle afalladım ve bu kanımda ne denli yanışdığımı anladım. efendim kendisi makarnayı bildiğimiz üzre soğan vs kavurup yapan bir kültüre mensup da...
aslında hiç olduğumu bu aşkta.aslında çoktan vazgeçilmiş olduğumu.aslında savaşırken kaybettiğimi.aslında bildiğim hiç birşeyin bilgi olmadığını.aslında bu aşk yüzünden çekilmez,lanet,sefil,mutsuz,yenik,inançsız,güçsüz olduğumu gördüm aynada biraz önce.8 senemi harcadıktan sonra sana tüm affedilişlerin aslında bugün görmem gerekenlerin sessiz çığlıklar olduğunu gördüm.gördüğüm şey içimi biraz daha parçaladı ben böyle deildim olmamalıydım.senden ondan bundan şundan şu sitede ki hiç bi yazardan ne üstün nede alttayım bu konuda bu yazıda sadece ben temizdim sana sadece benim bildiğim bir tek sendin bu hayatta.bugün benim gördüğümü senin hiç bi zaman göremiyeceğini gördiğüm için üzgünüm duygularımın anlamsız kalacağı için.bu savaşı,davayı,ibadeti,yaşayışı,gerçekliği en önemlisi seni kaybettiiğim için üzgünüm.
işe gitmek için bindiğim dolmuşun para kutusunun yanında bir mouse görüp, şoförün o mouse'u kapıyı açıp kapatırken kullanmasına tanıklık ettim. milletcek nasıl bir kafamız var anlamadım.*
50 li yaşlarda bir amcanın mezuniyet töreninde kep atması. * üşenmedim gittim tebrik ettim sordum aftan mı yararlandınız diye hayır dedi hayalimdi benim hukuk okumak okuyamadım zamanında emekli olunca okudum dedi. tekrar tebrik ettim. sonra kendimden utandım hayallerimin peşinden koşmak için uğraşmadığım için.
2 gün önce peugeot isimli firmanın piyasaya sürdüğü 508 modelini gördüm. ne zaman gittin de aldın arkadaş, nasıl bir insansın sen ya. ama hiç güzel değil blesiniz.