seninle hiç istanbulda olamadık
göremedi istanbul ikimizi
ne emirgânda bir semaver tüketebildik
ne aşîyanda hüzün
bir tepeden seyretmek için bu güzelim kenti
ne çamlıca kısmet oldu ne piyer loti
hiç bir vapur taşımadı bizi marmarada
bir güvertede seni
liseli aşıklar gibi dakikalarca öpemedim
ellerini avuçlarımda tutup da içimi dökemedim
şöyle bir elimi atıp da omzuna
kolun belimde
yürüyemedim seninle beyoğlunda
bir sinema ya da tiyatro koltuğunda
parmak uçlarıma değmedi dudakların
pasajda arjantinleri çekip
nevizadede bir iki tek atamadık
doyulmaz uykulara bir türlü yatamadık
seninle hiç istanbulda olamadık
duyamadı istanbul sesimizi
sahaflarda yorulup da kitaplara bakmaktan
çınaraltında mola veremedik
karışıp çılgın kalabalığına kapalı çarşının
tadına varamadık bir öğlen rakısının
ya da sultanahmette bir müzeyi gezip
dostlara uğrayamadık
gülhaneden uzanıp sarayburnuna
intiharı düşünemedik enine boyuna
ne lâleliden geçebildik sevgilim
ne kendimizden
bir çalgılı kumkapı meyhanesinde
ağlayamadım doyasıya sımsıcak göğsünde
eski istanbulda gezdiremedim seni
yemişte, asmaaltında
ne kaldırımlarımı gördün ne çayhanelerimi
ne çocukluğumu bildin ne gençliğimi
seninle hiç istanbulda olamadık
saramadı istanbul hiç bizi
çılgınlar gibi dolanamadık otobüslerle
trenlere binemedik
bırak bütününü bu koca kentin
sadece bir tek semtin
içinde bile olamadık
istanbul hiç doymadı bize bir tanem
biz de ona doyamadık
sana sarılmak bütün yaralarıma ilaç sanki
omzunda uyumak en büyük huzur
ellerini tutmak dünyanın en değerli hazinesini avuçlarımda taşımak gibi
gözlerine bakmak evrendeki bütün yıldızlara aynı anda görmek
seni sevmek çölde su
seni sevmek bütün dünyaya kafa tutmak belki
seni sevmek, seni sevmek işte ölesiye...
edit: şiir değil de daha çok iç dökülmesi diyelim.
Bu şiir sana yazılmıştır
Seninle uzayan karanlık yolların
inceden inceye ayfınlanmasına yazılmıştır
Söyle bana neden yalnız kelimelerin
Hangi yaraları sararken yoruldu ellerin
Başın çoğu zaman öne düşer gördüğüm
Hangi gün böyle büklüm büklüm oldun
Hangi gün böyle kördüğüm
Ben seni bildim bileli yok çözdüğüm.
gözlerim dilim dilim keser seni
iklimsiz dudaklarım doğrar ellerini
gözbebeklerinin kasabıyım, biraz zehrin
üstümde dolaşır ayrılığın paslı neşteri
oklarım hançerlerim, sürgülerim
kızıla boyanırsa o da bir tek kalbin...
Senden hiç haber almıyorum
Seninse benden yedi yirmi dört haberin var
soruyorum sana
seninki can da benim ki patlıcan mi
kız gibi ilgi bekliyorsun benden
asıl ilgiye ihtiyacı olan benim
senin ki aşkda benim ki heyecan mi.
Sen öylece oradayken ve ben yanına gelemezken
Hırsımdan deli gibi olmayışına sarılıp
Gıyabında öperek tüm jest ve mimiklerini
Ben bu şiiri uçarak yazdım tüm yüklerimden kurtulup
Uyudum sonra uyandım gelmedi bir daha uyku
Müezzini duydum sonra Allahla karıştı adın
Meleksin ya o yüzden gözüm hep yukarlarda
Tavanda ve bulutlarda ve arş-ı alanın dışında
Başımın üstünde her yerde gözlerini aradım..
Ben bu şiiri sana yazdım sızayım diye rüyalarına..
seni de gömdüm kalbime;
istediğin oldu sonunda
kapadım gözlerimi her şeye;
tek tabanca konumunda
insan insanı sikermiş, bunu çok iyi anladım,
resimlerin bende kalmış, rahat ol hepsini yaktım
git; yolun açık olsun
istediğin seni bulsun,
terk edilmek sana da koysun...
Seni ilk fark ettiğimde, kim bu güzel kız demiştim, içimden
Tam yüzünü bile görememişken, seni hissetmiştim
Geceleri bir ağlama geliyordu içimden
Senin beni sevmiyor olacağını da hissetmiştim
Yabancılaşmıştık birbirimize, sesini unuturum oldum
Gülen yüzünü neden mahrum ettin, bak ne oldum
içimde seninle konuşma hevesi bak nasıl doldum
Seni başkasıyla gördüm ya işte o gün soldum
Yine de sönmedi içimdeki ateş, Tükenmedi umudum,
Dinmedi gözyaşım, bitmedi telaşım
Ben seni düşlerimde büyütürken
Bir de baktım tek kalmışım
sesini kıstı gece,
bir şey saklar gibi...
sadece
sokaktan geçen araba
ve düşünceler.
kim bilir
nereden,
nereye yolculuk?
ben bilirim.
arabanın sesi...
sanki kapındayım.
duyar gibiyim.
geceye şavkı vuran sesini,
duyar gibiyim.
Herseyimiz gibi askimiz sevgimizde kusurluydu, ne uzak durabildik ne yakin kalabildik.hastaliktan degil kiskancliktandi hepsi, hepimiz biraz bencildik biraz egoisttik bu sey parani yemegini bolusmek gibi birseyde degildi ama. arada kaldik icin istemesede sert gorunmeye basladik bi cizgimiz vardi ya hani bizim. uzaktayken ozledim diyemedik kavga etmeyi yegledik. yakinin da seviyorum diyemedik bende dedik, acaba biz kimdik? .
beni bana sordular bugün,
bana beni sordular.
ses etmedim hiç.
gülüşümü sordular sonra,
nerede yitirdiğimi
kemirdim tırnaklarımı
ama ses etmedim.
sakallarımı sordular bana,
kaşımın kuşlar gibi kanatlanışını,
öfkemi ve gözlerimin yaşını
beni bana sordular yahu!
o'nu dedim cılız bir sesle.
o'nu sorun bana,
merak ediyorsanız sesimi...
yağmur yağar ve ıslanır hayallerin,
toprak kokusu karışır unutulmuş aşkların kokusuna.
gecenin sessizliği damla damla yok olur,
yalnızlık karışır karanlığın korkusuna.
Zor tutuyorum kendimi,
etrafıma sahte gülücükler yoluyorum,
iyimser görünmeye çalışıyorum,
seni düşünmediğimi düşünüyorum her gün,
seni ne kadar az özlediğimi sorguluyorum her an,
kimse konuşmuyor benimle,
kimse yardım etmiyor bana,
beni benle bırakıyor herkes,
beni benle yalnız bırakıyorlar,
canım sıkılıyorun altındaki haykırışı göremiyorlar,
sende göremedin,
beni hiç düşünmedin,
beni hep amalarla sevdin,
beni neden bu kadar aşık ettin kendine,
beni neden bırakıp gittin,
ağlamıyorum gidişine,
ama dayanamıyorum sensizliğe,
seni istemiyorum yanımda,
sevdiğim o kişiyi istiyorum,
beni seven o kişiyi...
Çaresizlik girdabındayım yine,
Bir yudum nefes için zorluyorum kendimi
Ama iliklerime kadar işlemiş sensizlik,
Bir yudum umut arıyorum
sensizliğin kısır döngüsünde...