gittin
ardından karanlık geldi
Güneş kadar muhtaçtım oysa
Ürperdim üşüdüm.
Gittin
Kanayan sol yanıma
Hatıralar bastım tuz misali
Ağladım, anladım.
Dönmezdin.
saatler uzak
saatleri göremiyorum
bu ses çocukluğum
bu sesse gençliğim
bu ses de sensin sanırım
akreple yelkovan
gibi
sadece günde 2 kere
gibi
bir ömürde sayılı anlar
sana kalan
saatler bana uzak
saatleri göremiyorum
gözlerim
çok yorgun *
not: yapmayın tabi öyle şey. sonra bütün yazılanları kendinize, ona ithaf etmeler falan başlar, aynı ben yazmış gibi'lere girersiniz, iyi olmaz. hiç gereği yok.
belki yüzüne söyleyemediklerim için yargılayacağım kendimi...
belki söylediklerim için asacağım.
belki haberin bile olmayacak
belki haber bile vermeyeceğim
çok uzun bir hikayede boş bırakılan son sayfayız biz.
belki doldurabilirdik.
belki bilerek boş bıraktık.
hep bir ihtimal üzerineydi yetim umutlarımız,
belki bir ihtimal dahi yoktu umutlanmaya.
şimdi.
sonra.
bugün.
yarın.
hiç yaşayamadıklarımıza üzüleceğiz belki
belki de kayıtsız kalacağız bir ölüme.
belki sen öleceksin
belki de ben.
bir araya geleceğiz belki yeniden...
Mutluluk ve acı aynı oranda,
Gözlerim boş boş bakarken gülümsüyorum,
Gülümsüyorum hayallerimin imkansızlığına,
büyütüyorum içimde her geçen gün seni,
Büyütüyorum kahverengi gözlerini,
biliyorum bir gün bırakıp gideceksin beni,
biliyorum ve elimden hiç bir şey gelmiyor...
Zararım kendime,
Yanı başında olabilseydim keşke,
Ben ağlayamam bilirsin,
Oysa içim kan ağlıyor,
Sana hoşçakal demek ne kadar zor,
Peki demeni sindirmek,
Hayatın tek kişilik oyununda,
Yine yapayalnızım,
Dönme geri ne olur,
Açma pıhtılaşmamış yaramı,
Yine kanarım güzel gözlerine gelirsen,
Gelme geri ne olur,
Yapamıyorum tek başıma,
Bana yardım et ve gelme...
çok sevmeyeceksin bu dünya da,
onun için her şeyi yaparım demeyeceksin,
yapamazsın,
çünkü izin vermez sana,
mal gibi kalırsın ortada,
ve bir tek sen ağlarsın bu duruma,
kalbinin içindekileri boşvereceksin,
sevmeyeceksin en basitinden,
değer falan hak getire,
sabit olacaksın,
ısrarcı olmayacaksın,
sen 2 saat oldu mesaj atmadı acaba aklında kim var derken,
her zaman seni düşünmesini isterken,
aklında bile kalmayacaksın,
düşünmeyceksin öyle 7 - 24,
bir kaç kez aklına gelsin yeterli,
sabahları günü aydın olmuş karanlık olmuş kime ne?
sen günde iki kez nasılsın de yeterli,
ne kadar çok seversen o kadar çok üzülürsün,
üzülürsün işte...
Her gün fotoğraflarına bakıyorum seni unutmayayım diye,
Gözlerine bakıyorum öyle dik dik,
belki beni fark edersin diye,
Kalbimde içeri girmen için açılan bir kapı vardı dışarıdan açılan,
Ne kadar zorlasam da içeri alamadım seni haliyle,
ilk kez bu kadar zorlamıştım şansımı,
ve ilk kez bu kadar istekliydim,
ve karşımda ilk kez bu kadar isteksiz,
ve ilk kez bu kadar yaptıklarımı görmeyen sen vardın,
vardın ve olman bile güzeldi bir ara,
o zamanlar geride kaldı dimi,
o zamanlar bir daha gelmeyecek,
kapattım gözlerimi aydınlığa,
ve orada sen yoktun,
olmazdın,
olmayacaktın,
ve haliyle olmadın,
anca geliyorum kendime,
seninle konuşurken ki gülümsememi silmeye çalışıyor,
ve konuşmamız bittiğindeki üzüntümü anca siliyorum,
özlüyorum seni güzel kız,
ve hep özleyeceğim...
Bulutların arasından süzülen
Işık demetleri vuruyor gözlerine.
Ağaçlar mutlulukla eşlikte
Etrafindaki kuşların şarkısına.
Kokular daha bir keskin
Çevredeki sesler ahenkle
Birlik olmuş duyuruyor
Cümle aleme...
Mutluluk ve huzur kolkola
Bir tualin çeşitli renklerinde
iki el, dört göz, iki gülümseme
iki kalp, yok hayır tek bir kalp
Atıyor yaşama adımlarını
Tadıyor sevgiyi, aşkı...
Gülüşun ışık oluyordu kalbimin tüm odalarına.
gözlerin oluyordu gökyüzü,
ve her kısışında küçültüyordun dünyamı.
minik adımlar bırakıyorduk seninle,
bizli izlerle terk ediyorduk şehrimizi.
ve her terk ediş yetim bırakıyordu aşkı
sonrası özlem oluyordu.
hasret kokan öpüşlerle sarmalıyordun umutlarımı,
ellerin oluyordu yüreğin.
ellerin.. birde tutundu mu ellerime, hani titrerdi yaprak gibi.
biz sonbahara çok uzaktık üstelik.
cılız sesimin en güçlü hecesiydi adın,
ve adın boynu bükük bırakırdı tüm sevgi sözcüklerini.
yeniden.. sonra yeniden ..
şimdi bekleriz iskelede 9 vapurunu,
sen ellerimde ayırtmışssındır yerini.
tanıdık göz değmesin diye saklamıştır küçük kara parçası bizi.
senin gözlerin ilişmiş gözlerime, bir bakışın hala takılı durur
kirpiklerimde.
sonra bir utanmadır almış bizi.
öylece oturmuşuz bir bankta.
yine köşedeki ev bizim.
bahçede rüzgarın salladığı salıncak.
birbirine sarılmış çocuk sesleri...
anlarız çok sonra.
zamana yenik düşen bir üçüncü veda.
gözlerinin gözlerime son dokunuşu
ve kimsesiz kalışıdır ellerimin.
seviyorum seni ben.
nedensiz değil bu sevgi.
zaten nedensiz olmazki sevgiler.
lakin, kimi zaman açıklanamaz o nedenler.
o anlamı taşımak istemez, ağır gelir ve kaçar tüm sözcükler.
geriye bir sevgi sözcüğü kalır;
seviyorum seni ben.
Senin hayallerindi uykularımı bölen
içimi ısıtansa gülüşünü düşünmekti
Seni sevdiğimi sana haykırabilmekti
Umudum
içimde uyanan duygular bahardan mıydı
Yoksa baharımın adı mı ...... dı
Herkes gibi şubatta gelmiştin hayatıma
Hiç kimse gibi olma istedim
Gitme, hep yanımda kal istedim
Sende bulduğum kadınlığımdı
Büyümek istemezken
Bir adamın kadını olmak istemiştim
Seni sevmek istemiştim hesapsızca
Zaten pekte beceremezdim ya hesap yapmayı
Küçücük yüreğimde kocaman bir aşk mıydı büyüyen
Yoksa yalancı bahardan mıydı hissettiklerim
bugün seni özleyerek uyandım,
ya da hep özlüyordum da,
bugün daha mı çok hissettim.
kokun vardı burnumda,
o güzel beyaz teninin kokusu,
parfüm, deodorant vs. sevmezdinde zaten.
her şeyin sen kokardı.
kitapların bile.