ömrümü yedin ya.
bıktım senden anlıyor musun.ne çok severdim seni. neler yaşadım..
5 sene boyunca eşsiz şeyler yaşattın ama çektirdin de. burnumdan getirdin hayatı.
şurda mezun olmama kalmış bir kaç ay bırakmıyorsun ki 2 gün tatil yapayım.
millet 40 günlük tatilinden dönecek ben hala sınavlarla uğraşıyorum.
utanmıyor musun hiç?
yarın mis gibi gidecektim evime ama ne mümkün!
hergüne ayrı bir sürpriz sığdırıyorsun. zor iş valla bunu yapmak tebrik ederim seni.
tek ders sınavı denen bir kaç öss ye bedel lanet sınavı da haftaya sıkıştırmışsın ya helal sana!
günden kaç kez lanet okuyorum sana ben bile sayamıyorum.
emeğimin içine limon sıkmana izin vereceğimi sanıyorsan da yanılıyorsun.
ama ne biliyor musun, bilseydim bunları yapacağını 5 sene boyunca gezer tozar, okula uğramazdım,
sonra sınav zamanı gelir kopyayla geçerdim. hiç böyle dertlerim olmazdı.
adaletini seveyim senin ve hocalarının..
şu tek ders sınavından sonra intihar edeyim diyorum. senin niyetin beni hayattan soğutup sonra da kapı dışarı etmek ama
ben buna izin vermem. kendim istifa edeceğim.
içine dert olsun eyy okulum..
tamam kendine iyi bir mekan yapmışsın, manzaran falan var anladık ama rektörlük binasını manzaranın içine sıçacak şekilde koymalarına neden izin verdin? neyse bunu affettim. ama sadece bununla kalmıyor ki, sana her girişimizde öğrenci kimliği sorduruyorsun. pentagon mu evladım burası? bir de o öğrenci girişinde ki köpek var ya, al onu götür oradan. her seferinde stres yaşatmak zorunda mısın üniversite! korkuyoruz lan. sırf köpekle karşılaşmamak için gidilecek mesafeyi 25 metre uzattığımı bilirim. son zamanlarda epey uysal ama belli olmaz, köpek bu. zaten kestirme yolları da kapattın mecbur yürümek zorunda kalıyoruz. otobüsler bizi almadan geçiyor. arkasından bakakalıyoruz. akademik personel her ne kadar iyi olsa da içinde bir boktan çakmayan adamların da bulunması düşündürmüyor değil üniversite. çeki düzen vermen gereken konulardan birisi de bu. ilk dersimize ''öğrenciye güvenim sıfırdır.'' diyen bir eleman girmişti. eliyle de sıfır işareti yapmıştı hiç unutmam. böyle adamları koruyup kollama üniversite. içinde hiçbir sosyal faaliyet alanı bulundurmuyorsun üniversite, buna ne demeli? en büyük sosyal faaliyet aracımız masa tenisi. utan lan utan. 30 bin kişi masa tenisi oynayarak mı sosyal biri olacak? bu nasıl bir üniversite anlayışıdır. ha bir de bilardo var lan bilardo. teki delikli teki deliksiz. herkes kızlara hava atmak için semih saygıner gibi kasılıyor. böyle adamları bünyende barındırma üniversite. bahar şenliği diye üç beş ünlüyü getiriyorsun. hepsini toplasan bi' adam etmez. bir de konserleri ebesinin şeyinde yapıyorsun 27 kişilik otobüse 250 kişi biniyor, erkekler için bahar şenliği olabilir ama kızlar için hiçte öyle olduğunu söylenemez. kantin de çük kadar zaten. 6 bin kişi 150 kişilik kantine nasıl sığacak oğlum? insanlar kantinde oturmak için sıra bekliyor. okulun yemekleri de 50 kuruş zamlandı. eylem etti öğrenciler ama tınlamadın üniversite. biraz indirim yapaydın ya? sana son sözüm şudur ki isminde yazım yanlışı var üniversite, ilk önce oradan başla. haydi selametle.
daha fazla canımı sıkma. geçir beni aldığım geçtiğim ama danışmanım onaylamadığı için geçememiş sayıldığım dersimden de bitsin okul maceram. çok sıkıldım gerçekten yahu. ömrümü yedin ömrümü.
ingilizce eğitimin çok iyi tamam yurtlarında güzel ortamında çok kötü değil ama kafeteryaların olsun restoranların olsun biraz daha ucuz olamaz mıydı biraz odtü yü örnek al be üniversitem.
2005 yilinda mezun oldum ama hala sana gelip diplomami alamadim. Ne yapayim bana uzaksin. Bir de simdi cocuk falan oldu hic gidemem. Ee bir zahmet sen getirsen bana. Zaten cikis belgemi de kaybettim. Gazeteyede ilani verdim ama olmuyor boyle. Onca harc odedim, gereksiz hocalarinin kahrini cektim, azicikta sen fedakarlik yap, olur musun trakya universitesi?.