ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2642 galeri30
    200.
  1. oda arkadaşım sevgilisiyle kavga ediyor, ama o kadar saçmalıyorlar ki elinden telefonu alıp aşşağı atasım var şu an. hatta kızı da telefonla atabilirim, azcık tepem atarsa evi bile yakabilirim amk. gece gece sıçtınız lan ağzıma.
    0 ...
  2. 201.
  3. "Sen bu yazıyı okurken
    birileri nasıl mutlu,nasıl mutlu
    öyle böyle değil."
    2 ...
  4. 202.
  5. aynı kız şimdi de lavaboya girdi, ve o girer girmez çişim geldi, kız durmaksızın kavgaya devam ediyor, çık ulan çık artık allahsız!
    0 ...
  6. 203.
  7. diliyorum bu mevsim ağzındaki bütün acı tatları kimsenin bilmediği nehirler alıp götürür...

    bir eylül akşam üzeri...

    ah adı sanı belli olmayan hatıralar, şu an yani saat akşam üstü olmuşken, her yan insan doluyken ve bomboşken içim yudum yudum içiyorum sizi. karşılıksız bir sevgiyle öpüyorum alnınızdan. tokalaşıyorum sonra her birinizle tek tek, özenle. saygı duyuyorum, önünüzde eğiliyorum. çok büyük bir saygı bu! adımı bildiğim gibi biliyorum sizi ve siz adım gibi önemlisiniz!

    kıyametin kopmasına ne kadar daha var bilmiyorum. kıyametin bir kopuş mu yoksa, bağlanış mı olacağı konusunda sorular sormayı da bıraktım. ben akşam üstlerini seviyorum son bir kaç yıldır. sabahı, öğleyi, geceyi değil! kıyametin de bir akşam üstü, güneş denizin altına saklanmaya çalışırken kopmasını umut ediyorum. hem umut hâlâ güzel bir şey...

    bir şehrin en tepesinde, onu ayaklarım altına aldığım şuanda,belli, belirsiz bir şeyleri özlüyorum. bir günün tamamında olduğumuz anları gülümseyerek düşünüyorum. ve siz artık olmadığınızı düşünüyorsanız eğer, yanılıyorsunuz. oldunuz siz, büyüdünüz ve buradasınız hâlâ...
    1 ...
  8. 204.
  9. yazasınız geldiğinde; yazacak bir şey olmadığında buraya yazabilirsiniz.
    1 ...
  10. 205.
  11. yüzümü gönlüne koysam
    yemin tutsa kalbim beni sever miydin
    içimi avcuna döksem
    beni azıcık çözer miydin
    yok olmuyor istemekle bitmiyor
    hiç bir yol yarılanmıyor uzadıkça uzuyor
    kal demiyor söz vermiş susuyor
    kelimeler düşmüyor içinde salınıyor

    yüzümü gönlüne koysam
    yemin tutsa kalbim beni bilir miydin
    yok olmuyor istemekle bitmiyor
    hiç bir yol yarılanmıyor uzadıkça uzuyor
    kal demiyor söz vermiş susuyor
    kelimeler düşmüyor içinde salınıyor

    düşümü aklına katsam
    yemin tutsa kalbim beni sever miydin.
    1 ...
  12. 206.
  13. sevgili öylesi,

    nasılsın ?

    zor durumlarda bir çok hissiyatın favorisisin. bazen bir tripsin, bazen bi siklememezlik. öylesine deyip geciyoruz. muhabbeti geçiştiriyoruz. her yere uyumlu bi tarzın, bir çok işi atlatabilecek bir gücün var. bu yüzden seviyoruz seni. sana yazılacak o kadar şey var ki, belki daha sonra editleyip yardırırım. internet cafedeyim şuan. takılıyorum her zaman olduğu gibi, öylesine.
    1 ...
  14. 207.
  15. iyi güzel unuttuk kızı arkadaşlığımız da gitti ama şimdi onun yerine başka kız geldi her ne kadar o kız kadar eğlenceli olmasa da daha ileriye dönük ve sağlam arkadaş edindik hadi yine iyiyim ama bir de şu üniyi kazansak.
    0 ...
  16. 208.
  17. bolca uyumaktan birbirine yapışmış göz kapaklarını araladı hafifçe. küçük elleriyle ovuşturdu acıyan gözlerini. gün ışığına biraz şaşkın, biraz kızgın bir ifadeyle baktı. yatağından indi yalpalayarak. bir iki etrafına bakındı. odası yine aynı kokuyordu ama görüntüsü değişmişti oldukça. yaşadığı yabancılık hissinden kaçarcasına seslendi:

    -anneee..
    ...
    -anneeee? nerdesin anne?
    ...
    -babaa! babacığım! nerdesin?
    ...

    ne olduğunu anlamak için kapıya yöneldi. tam o sırada tiz bir kadın sesi duydu. biri sanki içli içli ağlamış, ciğerlerine temiz hava doldurmak için çırpınıyordu. annesinin sesiydi bu. tanıdı hemen. hiç sevmezdi annesini ağlarken görmeyi. odada kalmayı tercih etti. oynayacak bir şeyler bulmalıydı. böyle boş boş vakit geçmezdi ki. uyku sersemliğini üstünden atınca bir daha baktı odasına. neresiydi burası? odada sadece ufak bir yatak ve mavi bir koltuk vardı. renkli duvar kağıtları sökülmüştü. yerdeki desenli halılar gitmiş, yerler buz gibi taşa bürünmüştü. oyuncakları yoktu. hatta bezlerinin olduğu çekmece bile yoktu. bezleri olmadan napardı? ya tuvaleti gelirse ne yapacaktı? odanın içinde boş boş turlar atarken karnının bomboş olduğunu bir türlü unutamadı. artık açlıktan halsiz düşmüş, yürümekten çok emekliyordu boş odanın içinde. bu böyle olmayacaktı. yine bezinin yaptığı ağırlıkla paytak paytak yürüyerek kapıya dayandı. kapıyı açmasıyla kapaması bir oldu. o nasıl bir karanlıktı öyle? hiç mutfağın koridoruna benzemiyordu. ne dar uzundu ne kısa geniş. sonsuz gibiydi karanlık. karanlıktan oldum olası haz etmezdi. korkarak yere oturdu. omuzlarını duvara yasladı. başını geriye atarak iki üç kez vurdu duvara. ne o beyaz cam simidi vardı duvarda, ne de açık mavi çerçevenin içindeki annesiyle babasının resmi. en sevdiği fotoğrafı aradı gözleri. tam yatağının başına asmıştı annesi onu. babası çekmişti o fotoğrafı. annesi onu iki eliyle havalara kaldırmış, uçuruyordu. babası o an öyle gülmüştü ki, resim bulanık çıkmıştı bu yüzden. ama yine de severdi o resmi. şimdi o resim de bir acayipti. fotoğrafta görünen beyaz tüller şimdi yoktu. annesi üzerindeki pembe kazağıyla çok güzel çıkmıştı ama şimdi o da yoktu. resimde sadece havada süzülen kendisi vardı. en çok da bu üzdü onu. koşarak açtı kapıyı. avazı çıktığı kadar bağırdı:

    -babaaaa! baba koş annem gelmiyor. nolursun sen koş!
    ...
    -anneee.. anneeem.. nerdesin annem?
    ...
    -baba nolur gitmeyin baba. ev çok büyük. korkuyorum ben. karnım da acıktı. baba hadi geel!
    ...

    karanlık sanki tüm sesini alıp en derinine saklamıştı. bir süre önce ağlamaklı gelen annesinin sesi, artık hiç duyulmuyordu. babası elbet görürdü onu. dev gibi bir adamdı o. canavarlar korkardı ondan. hem öyle güçlüydü ki babası, tek eliyle onu bir füze gibi gezdirirdi evin içinde hızla. hem de hiç canını yakmadan. çöktü yere yavaşça. burnunu çekti gücü yettiğince. bir damla gözyaşı ufacıkk dizinin yuvarlandı yere. ardından bir damla daha. bir damla daha.. hiç yakıştırmasa da kendine, ağlıyordu şimdi. 3 yaşındaydı henüz! ağlamak herkesten çok onun hakkıydı. ağlaya ağlaya yine yöneldi kapıya. burnunu -annesinin çok kızacağını bildiği halde- üstüne sildi. kapının arasından elini yere attı. karanlıkta yürüyecekti. bulacaktı biricik babasını ve sevgili annesini. ama yapamadı. bir şeyler engel oldu. elini yere koymak istese de, karanlıkta aslında odadan başka her yerin bir hiçlikten ibaret olduğunu anlaması uzun sürmüştü. belliydi zaten. annesi bu sabah çoraplarını değiştirmemişti. sürekli düşüp kapıya çarpıyor diye, kapı ağzına yastık da koymamıştı. o an son kez baktı karanlığa. bir gözyaşının annesinin kalbinden kopup onun gözlerinden indiğini hissetti. bir gözyaşı da babası armağan etti ona. hiçlik beraberinde parlak bir ışıkla yaklaştı lud'a. ömründe ilk kez -ve bilmese de son kez- parlak bir ışığı sevmedi. ışık yaklaştıkça o kaçtı. en sonunda ışık odanın kapısına dayandı. anlamıştı. ışık, melekleri saklıyordu en içinde ve melekler artık onu çağırıyordu. dizlerini karnına çekti ve başını koydu dizlerinin arasına. ellerini kavuşturdu önünde. ve ışığın onun son nefesini almasına izin verdi. talihsiz çocuk, çığlıklar içinde can verdi..
    1 ...
  18. 209.
  19. Trilyonlar, teknoloji harikası aletler, mükemmel şehirler, deniz, kum, güneş, yağmur, aşk, meşk, şarap, mehtap. Herşey var.
    Onca servetin içinde tek istediğim,
    -Bir demlik çay,
    -Kurabiye,
    -Film.
    Bu kadar lan. Nedir ki. Ama olmuyor. Büyük küfürler ediyorum Allah affetsin.
    2 ...
  20. 210.
  21. öylesine bir yazı hatta cümle kadar:

    - içimden gecenleri anlatsam sanırım, şaşırıp kalırdın. zira ben de öyle oluyorum düşündükçe.
    hiçbir anlam veremeyeceğin bir yazı bu, hiç okuma şansın bile olmayacak belki de.

    ama yine de; sözlük yazarlarının itirafları olarak düşünülebilir..
    (bkz: sözlük yazarlarının itirafları/#15400684).
    0 ...
  22. 211.
  23. "biz küstük ama yine de mutlu olmasını istiyorum." kaldı mı lan bunlardan?
    3 ...
  24. 212.
  25. bazı insanlar çok acınası oluyo lan. yok aslında insanlar değilde kız milleti diyelim.
    ve o bazıları ölsün istiyorum. üzülmem ki. ahan da buraya yazıyorum o insanlar ölsün üzülmem. ha sevinecek de değilim de en azından dünya pislik fazlalığından kurtulur.
    1 ...
  26. 213.
  27. O ufacık mutluluklar da olmasa..
    Gitmeseler..
    0 ...
  28. 214.
  29. 215.
  30. kışın ben bu yazıyı sana yazdım başlığı günde en az 60-70 yazı alırken, yaz aylarına doğru bu sayının 40lara düşmesini tek fark eden ben miyim acaba?..
    2 ...
  31. 216.
  32. olacak iş değildi bizimki. anlamadın.
    biliyorum.. bazen seninleyken bile böyle düşünürdüm, anlamadığımı düşünürdüm, kendi elimle seni kaybettiğimi. o zaman ölmek gelmişti içimden, geberip gitmek! bu aralar yine oluyor ama… kimse yok ki. kimi kaybediyorum?! niye yine böyleyim, bilmiyorum..
    dur biraz daha konuşalım. aslında bunları özlüyorum.
    seni diyemiyorsun değil mi? ”seni özledim” demiyorsun. her zaman kraliçelik peşindesin, hep ulaşılmazsın. halbuki ben o kadar çok şeyi özledim ki. unutuyorum bazen. artık farketmez diyorum. dünya artık böyle benim için. sen yoksun. yoktun zaten. bunu niçin yapıyorsun? aklımı karıştırıyorsun.. bu hiç bitmedi mi ha,5 yılımı senin için harcamadın mı? ben yapamam. hem seninle hem sensiz olamam.

    alıntı.
    0 ...
  33. 217.
  34. bugün hiç açmadım perdelerimi. gündüz uyandım ve uykum var diyebiliyorum hala, hem de hiç utanmadan. eskiden yalan söyleyince boynumu kaşırdım, kızarırdı yanaklarım ve gülerdim aptalca. şimdi uykum olmadığı halde uykum var diyorum ve kalp atışım bile değişmiyor. yoksa gerçekten uykum mu var? aslında uykum yok, uyumaya ihtiyacım var. uzanmak istiyorum, hava 45 derece olsa da yorganımın altında kalmak istiyorum. belki beni saran tek şey o olduğu için. gözlerimi kapatmak istiyorum, odanın loş ışığında mayıştım zaten. annem dün yine bana "sen hastasın" der gibi baktı. sahi, hasta mıyım? yo hayır, hasta olmak istemiyorum. insanların bana samimiyetsizlikten yapılmış maskeleriyle yaklaşıp "iyi misin canım" demesini istemiyorum. ben sadece herkes kadardan biraz daha fazla uyumak istiyorum. ama yapamıyorum. gözümü her kapattığımda aklıma düşüyor hepsi. hani çizgi filmlerde kapının üstüne yerleştirilen içi su dolu kovalar gibi. uykunun kapısını açtığım anda, anılar kafamdan aşağı dökülüyor. ve gariptir, anılar sudan çok daha ağır ve vicdan oda sıcaklığındaki sudan milyon kat daha sıcak. etimin haşlandığını hissedebiliyorum. kemiklerimin kaynar suyla eritildiğini hissedebiliyorum. (kahretsin, yine omuzlarımı içeri doğru çekiştirdim) susmak istiyorum, hatta tam da şu an iğne olmak istiyorum. Sylvia teyze, hadi bana yine o iğneden yap. evet acıttı biraz, ama çok hafifti elin ve iğneden sonra beynim. o kadar hafifti ki, ağlamak isterken gülüyordum çığlık çığlığa. annem ve babam kolumdan tutmuştu o gece. annemin gözünden yaşlar geliyordu. kendi kendine konuşuyor, "bitirdiler çocuğumu, eridi gencecik kızım" diye ağlıyrdu. her iddiasına girerim, babam da benim gibi ağlamak istemediğinde alfabeyi tersten sayıyor. çünkü o gün diğer kolumu tutarken içinde bir sıcaklık hissettim, gözleri buz gibi parladı. ogün ne güzeldi Sylvia teyze. Uzun ve beyaz saçlarını toplamıştın yine. başımı bastırdın göğsüne. tam oturmamış türkçe'nle "geçecek minik kız. geçecek güzel kızım" dedin. o gün geçmişti. o gün çok güzel geçmişti. o iğne iyi gelmişti bana, bolca güldürmüştü. hadi yine iğne yap bana. gülümset beni Sylvia teyze. gülümsemeyi özledim...
    2 ...
  35. 218.
  36. 219.
  37. baktığım yer, durduğum yer ve gördüğüm yer, aynı değil.
    0 ...
  38. 220.
  39. kopyala yapıştır bilmediğim için öylesine bir şey yazamayacağım. özür dilerim sözlük ağabeyciğim.
    1 ...
  40. 221.
  41. "Ben sadece,
    kışın karpuzu
    yazın portakalı özlerdim şimdi bir de sen çıktın başıma."
    2 ...
  42. 222.
  43. 223.
  44. çocuğum ben..ben, bugün de öyleyim... çünkü ben hiç büyümedim, hiç değişmedim...
    kendi keşfettiklerine inanan, bu yüzden anlaşılmayan biriyim. peki neden sizin yanınızda değildim? neden yanınızda değilim? belki de yalnızca çelme takmaya çalışmayı öğrendiğiniz ve öğrendiğiniz bu doğruyu uyguluyor olduğunuz içindir.bildiğiniz ya da yanlış bildiğim içindir.
    aynı şeyleri düşünememek, aynı dünyanın içinde yaşayanlar için gerçek bir azap... ben ya da siz yanlışsınız ve biz hiçbir zaman aynı pencereden bakıp, aynı şeyleri göremeyeceğiz.

    bir yer var hiç kimse yok..bir yer, gözü tok adımlarla izlenmiş...
    bir yer var varlığı sarıp sarmalamış avuç içiyle.
    kimse öğrenmemiş daha küfrü, yalanı ve parayı...
    1 ...
  45. 224.
© 2025 uludağ sözlük