Kan aldırmak için korka korka gitmiş insana "damarı bulamıyorum", "çok zayıf bayılırmış ahıahıahı" gibi tepkiler verirseniz o kişi korkudan ruhunu teslim eder orada.
Bu sefer gerçekten "yalnızım".Belki de iyi oldu böylesi uzun süredir kitap okumamıştım mesela yada uzun süredir böylesine bir sessizliğin içinde kendimi bulmamış ve bundan ötürü kafamı dinleyememiştim.Boşta duran bir sürü saat,dakika,saniye ve saliseye sahibim, içini canım nasıl isterse öyle doldurabilirim.Yeni yerler keşfederim mesela yürüyüşlere çıkarım kimseden habersiz,kendimi tek merak eden ben olurum herkes kendi hayatlarına dalmışken,belki bu sefer daha az korkarım yaşamaktan -her ne kadar inanamasam da-.
Dün ağladım çokca,bugün ağladım çokca yarın ağlar mıyım ,ağlamam belki de ağlarım yada umrumda değil benden gidenler.Hayatın devam ettiğini ve herkesin bir şekilde gitmesi gerektiğini anladım çünkü kimisi ölerek kimiside umursamayarak yapıyor bunu yani daha çok kendini umursayarak.
Korkuyorum kaybetmekten hala deli gibi korkuyorum ama yersiz olduğunu da anlıyorum yavaştan. Belki de çoktan kaybettim farkında değilim.Farkında olsam ne değişirdi ki zaten bir saat önce üzülmeye başlar sonra bir saat önce bırakırdım üzülmeyi.Çoğu şey degişmiyor sadece biz değişeceğini zannedip bazen de değiştiğini sanıyoruz aslında.Bu sene yaşadıklarımın tek farkı geçen senekilerden benim yaşadıklarım karşısında hissettiklerim.Biraz daha büyümüş biraz daha fazla nefes almışım,nasıl davranacağımı daha çok biliyorum ama hala bildiklerim yetersiz hala 1-0 yenik durumdayım hayata karşı hatta 10-0,20-0 belki de daha fazla.Herkesin gerisindeyim en haketmediklerini düşündüklerim bile benim önümdeler.Yediremiyorum bunu kendime böyle olmasının tek sorumlusu da benim üstüne üstlük.Bunun bedelini ödeyip hayata kaldığım yerden devam etmeliyim farklı bir biçimde yada etmemeliyim bunu zaman gösterecek.
fotoğrafımı çekip altına "ne diyo bu yrmm" yazan bir kız öğrenci 3 gün uzaklaştırma cezası aldı. annesi, babası hatta dayısı okula geldi. kız gene iyi diyorum. ailesi daha terbiyesiz...sonra yeni nesil niye böyle...aileden olmasın? o kadar edeple, terbiye le ilgili sınıflarda -ve özellikle o sınıfta- kaç sefer konuştum; yüzde kızarma, utanma, özür dileme, pişmanlık vs. yok. diğer birkaç hocasına da aynısını yaptı. hastalık yani...
öğretimden çok eğitimle uğraşıyoruz. daha çok ailede olur halbuki olur o...yazık, günah geçen vakte. bugün çok üzüldüm gene. konuştum ama gene 2-3 denizyıldızını ancak kurtarıyorsun. daha fazlası yok...3-5 kişi için de olsa çabalayacağım ama...
bunları gördükçe birebir yaşadıkça yarın bir gün evlatlarımı nasıl yetiştirmem gerektiğini daha iyi anlıyorum.
Özelleştirmelerin, öz eleştirilerden yüksek olduğu onlarca şehirden sadece bir tanesiydi Ankara. Pamuk Prenses’in kötü kalpli üvey annesi gibiydi aynaya bakarken insanlar. Onlardan daha güzeli var mıydı dünyada? Olsa kaç yazardı? Ayna çoktan büyüsü altına almıştı insanları.
yanımdaki deftere baktım ve bilinçaltıma bir kez daha inandım.
''hayat'' ve biraz altına da ''bilgisayar'' yazmışım. hangi psikolojide karaladıysam defteri onu hatırlamıyorum da.
Eski komsularimizi, tanidiklarimizi vs gordugumde selam vermiyorum artik, hic bakmiyorum bile. insanlara guleryuzlu olup sicak davrandigimiz zaman mutlaka bi dedikodu ya da olmadik biseyler cikartiyolar cunku. en guzeli resmi olmak.
şu hayatta üç şeyden nefret ediyorum;
- gıy gıy giden araba
- kısık müzik (ya kapat ya aç)
- arkada oturana haber vermeden koltuğunu geri çekip ayak parmağı ezen insan.
insan ailesini seçemez ancak seçtiği dostlardan kendine yeni bir aile kurar. kimilerini hayatının ortasına koyar, kimini de geçmişin karanlığına hapseder.
şimdi baktığımda yanımda sevdiğim bir adam, çok sevdiğim dostlarım var; onlardan kendime bir aile kurdum. bugün fark ettim ki çevremde çok insan var, öyle ki yalnız kalmayı bile özler oldum bazen bu kalabalıkta. bu insanlar hep hayatımdan çıkardıklarımdan arta kalan, hayatımı güzelleştiren insanlar.
önceleri aile hayatım yok diye üzülürdüm, şimdi kurduğum bu kocaman ailenin değerini bilmem gerektiğini düşünüyorum.