ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2646 galeri30
    1596.
  1. devir teknoloji devri, milenyum çağı zırvaları değil; devir aşağılık insanların devri.

    güçlünün haklı, cahilin alim olduğu, iki yüzlülerin namus çığırtkanlığı yaptığı, insanın değil kanın önemli olduğu devir. taş kalplerinin gölgesinde "ah canım"ların havada uçuştuğu sahte hassas insanların, sahte gözyaşlarına bulandığı devir.

    adını dahi yıllarca unuttuğu, hakkında popüler bilgiler dışında bir şey bilmediği bir sanatçının ölümü ardından onun bir numaralı fanı olan sosyal medya duyar kasıcılarının devri.

    hayatını likelar üzerine kuran; yediğini, sıçtığını, gömdüğünü, övdüğünü, her şeyini ifşa mekanizmasına bağlı yaşayan andavalların devri.

    duyduklarından ötesini bilmeyenlerin, araştırmayanların devri. okudukları iki satır son moda(!) kitaplar dışında bir boktan anlamayanların her boka müdahil olduğu bir devir.

    kan diye gözü dönmüşlerin ayaklarının altında insanlığı ezdikleri, insan canının ırkına göre değer kazandığı bir devir.

    bir pazar günü daha sizlerden tekrar tekrar nefret ettim.
    0 ...
  2. 1597.
  3. Bu kadar buğulu camların ardından bakarken hayata yolumu bulmam çok zor, yürüyorum herkesin yaptığı gibi,hatta herkesle birlikte aynı yöne doğru. Nedenini bilmediğim bir yolculuk bu,tanımlayamadığım, sadece bu yolculuğun gerekliliğine inandığım yada inandırıldığım. Sorgusuz sualsiz bir inanç bu sadece tek bir cümle var elimde ne öncesini ne sonrasını bilmediğim. Ne kadar doğru bilmemek ya da ne kadar yanlış? Belki de bilmemek doğru olmasa da daha iyi. Yoksa niye özleriz ki çocukluğumuzu? Daha az şey bilmek daha fazla mutluluk getirir galiba biraz da bu yüzden.
    1 ...
  4. 1598.
  5. sanki bütün şehirleri tanıyorum ben hepsinin adı benim adım ve ben yoğrulmuş yorulmuş ben sanki hiç yaşamamış gibiyim. bir masa masanın üzerinde ben sanki birinin içinden çıkarıp attığı adını bile henüz bilmediği duygusu anlamlandıramadığı rüyasıyım.

    şimdi kalkıp gitmek zorundayım ama bu yaşam olduğum yer hayatta geldiğim yer değil.
    1 ...
  6. 1599.
  7. Allahım milletle dalga geçtiğimiz, taklidini yaptığımız ve insanları takmadigimiz için bizi affet. Ama en çok nilay yapiyo taklit. Sürekli mertin gozleriyle dalga geçiyor.
    0 ...
  8. 1600.
  9. Bir an önce eve gidip uyuyasım var. Üstümde garip mutluluk var. Aslında durum ters ama ben mutluyum. Biriyle tanıştım. Aslinda daha fazlasi. En başta belirtmeliyim ki sevgilimi çok seviyorum. Fakat bu başka bir şeydi. Çok tatli dans ediyordu güldük eğlendik. Adımı sormak bile yarım saat kırk beş dakika muhabbetten sonra aklına geldi. Içmeyi seviyormuş. Bir iki derken en son şişe açtırdım. Hiç farklı bir niyetim yoktu sadece bir gece öylesine eğlenmek istiyordum. Gittiğim mekandan sevgilimin bile haberi vardı. Her şeye rağmen O kız gece bende kaldı. Hiç olmadığı kadar mutlu bir sevişme yaşadım. Her şey harikaydı. Sabah gideyim mi dedi hayir dedim. Baya iyi davrandim kahvalti hazirladim. Muhabbet etmeye devam ettik. Ankara dan gelmiş univeroste icin. Daha ilk senesiymiş. Öyle harika bir kizdi. Esmer düz saçlı guzel eglenceli zeki biraz da umursamazdi. Onunla uyandigim yatakta sevgilimle telefonla konustum pek takmadı. Numarasını aldım. Aldım fakat sevismek icin degil. Sadece kizla oturup muhabbet etmek dibine kadar eğlenmek için. O kadar tango kursuna gittim gerçi o kursta amaç başkaydi neyse orda bile dans ederken bu kadar eğlemmemiştim. Işin garip yani ben sevgilimi seviyorum. Bu aldatmak da sayılmaz. O kızla yine görüşeceğim ama arkadaşım olarak.
    2 ...
  10. 1601.
  11. çok büyük beklentiler içine girmezseniz hayal kırıklığı yaşamazsınız.
    ne iş hayatında ne arkadaşlarınızla ilişkilerinizde ne de olası bir ikili ilişkide asla beklenti içine girmeyin.
    2 ...
  12. 1602.
  13. hatıralara baktıkça içimi dayanılmaz bir hüzün kaplıyor. yahu şu hüzün dedikleri şey ne berbat, ne moral bozucu bir duygu böyle. ümidini yitirmek ve özlemek bu kadar zor muymuş demek? bazı şeylerin kıymeti , onları olmaları gereken yerde bulamayınca anlaşılırmış. hoş, kıymeti anlaşılsa da kaybedilmiştir işte. yoktur. yeri kocaman bir boşluktur. bir sabah rüzgarı eser bu boşlukta. sanki fırtına imiş gibi gelir.yayılır bu rüzgar, savurur beni; bilmediğim, görmediğim bambaşka yerlere. tutunamam hiçbir yere. eski yaşanmışlıklar gelir aklıma. özlerim. ama ağlayamam. boğazımda düğümlenir hıçkırıklar. bir türlü çıkaramam. içimi bir huzursuzluk kaplar ki... bunu bile anlatamam.
    1 ...
  14. 1603.
  15. minnacık kaplumbağa bile hayatını idame ettirebilmek için her riski göze alıp kabuğundan çıkarıp ayaklarını adım atıyor.
    4 ...
  16. 1604.
  17. 65 yaş üzeri amcalarin araç kullanmasına izin verilmemelidir.

    Devlet 65 yaş üzerini artık yardıma muhtaç kabul ediyor ama o refleksleri, duyuları zayıf, fi tarihinde kalmış trafik bilgileri ile trafiğe çıkmalarına izin veriyor.
    1 ...
  18. 1605.
  19. şu anda burada olmak çok korkunç bir şey. Bu masaya oturmak dünyadaki en kötü şeylerden birisi olabilir. Çünkü ben burada çok güzel anılar biriktirdim. az sonra kapıdan kim girecek diye heyecanlandığım anlar vardı burada. oysa bugün beni heyecanlandıran o insanların çoğunu göremedim ve düşündükçe tanıdığım bu yerde tanımadığım insanlarla olmak mahremime saygısızlık gibi geliyor.

    sabah olsun dua edin sabah olsun.
    1 ...
  20. 1606.
  21. beden yoruluyor. her zaman. gel birde bana sor. aptal.
    0 ...
  22. 1607.
  23. Fenerbahçe'nin puan kaybettiği maçlarda benimde kendimi kaybettiğim doğrudur, sırf bu yüzden ne arkadaşlarımla görüşmez olmuş ne ilişkilerimi bitirmiş olmuşum ki insanın inanası gelmiyor, evlilik tarihini bile sırf Fenerbahçe'nin hazırlık maçına denk geliyor diye bir kaç gün sonrasına ertelemişliğim ve tekrardan davetiye bastırıp yollamışlığım bile var, hayatıma sadece bir kişi hariç farklı takım taraftarı bir kadın girmedi, şimdi bunları niye yazıyorum çünkü hep yeni bir başlangıç yapmak istedim, hep kendime şunu söyledim " seni ne ilgilendiriyor, millet çatır çatır para kazanıyor, sana n'oluyor" ama olmadı bir türlü, olamıyor, 6 yaşındaydım babam fenerbahçe Galatasaray maçı izliyordu sokuldum yanına ve o efsane soruyu sordum - bana sen hangilerini seviyorsun - sarı lacivert olan oğlum, bak orda rıdvan var. işte aldığım bu cevap bunları buraya yazmama sebep oldu.
    1 ...
  24. 1608.
  25. Biri sizin için ufacık şeylerden bile fedakarlık yapmıyorsa ilgilenmeyip umursamiyorsa boşa kürek çekmeyin belki de gitmenin vakti gelmistir ha sen elinden geleni yaptın mi cabaladin mi birşeyler düzelsin diye adım attin mi evetse ve ona rağmen değişen bisey olmadıysa yipranmaya da yıpratmaya da hiç gerek yok bu yüzden bende gidiyorum işte. Hadi eyvallah.
    0 ...
  26. 1609.
  27. her şeyini bildiğin insana hiç tanımıyormuş gibi davranmak... işte bu çok acı.

    bol Kekikli zamanlar mümkün. mümkün yahu mümkün.
    1 ...
  28. 1610.
  29. yaklaşık 2 ay önceki zamanları çok özledim. akşam 7 gibi dışarıda yemek yiyip eve gelirdim. çay suyu kaynayana kadar haberleri dinleyip bi yandan da dün akşamki çay faslının bulaşıklarını yıkardım. su kaynayınca çayı demleyip, duşa girerdim. tam 20 dk. hem çay iyice demini alırdı, hem de ben duşun verdiği o rahatlığa kavuşmuş olurdum. çayı, kumandayı ve kitabı yanıma alıp uzatırdım ayaklarımı. kısık sesle radyoyu açıp dalardım kitaba. sigara molasında da sözlüğe bakardım. saat 12 ye yaklaşınca da yatma rutinlerimi halledip girerdim yatağa. 1 saat de milletle yazışıp dalardım uykuya. sabah 6 gibi kalkıp işe giderdim. ekstra bir şey çıkmazsa ve o gün cumartesi akşamı değilse bütün hafta böyle geçerdi. bazen arkadaşlarım arayıp "çık gel olm, sıkılmıyor musun amk" diye çıkışsa da ben huzurluydum. kendi mağaramda yaşayıp Gidiyordum. şimdiyse balkonda götüm dona dona sigara içiyorum. çay içemiyorum bile. Bim in sallama berk çayını kim içer amk?

    şu an tek istediğim eski yaşamıma geri kavuşmak. kendi mağaramda kendi kendime yaşamak. varsın geçim derdi sıksın canımı. Bundan kötü olmayacağı kesin.

    30 a merdiven dayadığım şu günlerde ne baba ne de anne evinde yaşayamam artık. birbaşınalığımı özledim. hem de çok!
    16 ...
  30. 1611.
  31. Eski
    Kısmet ya, hep karlı idi. Alışkın değildik oysaki biz o kadar beyaza. Sarının çocuklarıydık biz bazen. Bazen de yeşil. Çoğu kez de mavi. Parlak mavi. Hadi benim aşinalığım vardı. O ise ilk defa bu kadar bulanıyordu beyaza. Karaydık ikimiz. Yuvarlanarak beyazladık. işte, kısmet ya, hep karlı idi aytaç sokak, gazi mahallesi. Kurtuluş parkı otobüs durağına giderken de karlı idi, banliyö trenine giderken de karlı idi... Birikti anılar orada, iyi, kötü. Ânı yaşadığımız anılar. Artık ne aytaç sokak var ne de sokak başındaki eczane. O ev yok artık. Anıları var sadece, andan içeri.
    1 ...
  32. 1612.
  33. gün gelirde kadınların tümü kimseden utanmadan memelerini kasıklarını ya da kalçalarını ulu orta rahatça kaşıyabilirse işte o zaman kadın-erkek ayrımı ortadan kalkmış olacaktır.
    1 ...
  34. 1613.
  35. Gözlerim ağırlaşır yine de uyku tutmaz. Voltalar atarım, soğuğa dayarım göğsümü, ışıklı pencereleri sayarım, Bir küfür fısıldarım boş sokağa. bir sokak kedisi döner bakar, ondan başka kimse fark etmemiştir varlığımı. Sahi, hiç var olmuş muydum ben?

    Aslında hep aynı terane, aynı bok püsür. insanoğlunun dörtte üçü su değil acıdır.
    0 ...
  36. 1614.
  37. Sigara içtiğim zaman midem bulanıyor ve başım dönüyor. Sigara içmediğim zaman çok sinirli oluyorum. Sigarayı bırakmak istediğim zaman peş peşe sigara yakıyorum midem iki üç gün kendine gelmiyor. Sigara yakmak istediğimde canım sigara içmek istemiyor.
    Sigara pişmanlıktır.
    1 ...
  38. 1615.
  39. Bahçeye her indiğinde beni zorla incir ağacının tepesinden indirmeye çalışırdın in kız ordan kırıcaksın bir yerini derdin bundan olacak herhalde yada senin ahenginden artık bir gün hiç unutmam tepetaklak küüüt diye karşında toprağa çakılıvermiştim. Hemen gelip kaldırdın fakat ben ne o an seni ne dünyayı duymuyordum. Dişileri kıskandıracak derecede iri kömür karası gözlerini dikmiş hırçın hırçın bişeyler dökülüyordu dudaklarından.
    Aradan onca sene geçti. Ben hala incir ağacına çıkarım ama artık düşemem de.
    Sahi, düşersem gelip kaldırır mısın?
    5 ...
  40. 1616.
  41. yüzümüze gülüp arkamızdan konuşların geçmişini sikeyim.
    0 ...
  42. 1617.
  43. Bir çaylak ın feryadı....!!!
    Ben hem Kesfedilmemis hemde çaylak bir şair ve yazarım.
    üzgünüm, mutsuzum, umutsuzum.
    5 ...
  44. 1618.
  45. insanız işte bir zamanlar gözümüzde ilahlaştırdığımız insanların şimdi biz hiçbir yerinde değiliz ama böyle böyle öğreniyor insan yaşamayı, daha az hata yapmayı, ve önüne daha doğru bakmayı.
    1 ...
  46. 1619.
  47. "Yabani otlar diyoruz mesela, tarlada kendiliğinden biten, kültürleme sonucu oluşmayan otlar için. Yani ot orada kendi kendine bitiyor, biz ona yabancı diyoruz."
    2 ...
  48. 1620.
  49. Bi gözleri var Ece Ayhan, burunları ilhan Berk hele bi saçları var sana yemin ediyorum aynı Cemal Süreya.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük