Sümerlerin ilk yazılı eserinde şöyle yazıyormuş: “Lütfen rahatsız etmeyin, henüz ölmedim.” Düşünce denizinin içinde boğulmaktansa uykusuzluğumu biraz gidersem iyidir aslında. Bu banka uzansam saatlerce uyuyabilirim galiba. Kimse de rahatsız etmeyeceğine göre “Lütfen rahatsız etmeyiniz, ölmüşsem de sıkıntı yok.”
kadının üzerindeki tek duygu arınmış bir denizden kalan son tuzlu su gibi bulanık ama biraz berraktı.
güzelliği kanıtlamayacak seviyede olan bir kadının saçlarının rengini kim bilebilir?
mavi bir portakal düşüyor ellerime.
ellerim geceden kanlı.
bir portakalın cinayetini gördüm.
tek parmak kaldım geceden.
kadın hala yaşıyor, ne yazık ki...
neden ölmedi ki daha?
ölmeliydi kadın,
çünkü insanlığım çürüyor,
sert ve vahşi bir hayvan olup sahibimi öldürüyorum.
var oluşumun dayanılmaz sıkıcılığı başımı yerle bir ediyor.
kadın hala duruyor, rüzgarı arkasına alıp söndürüyor yangını.
hello,
how are you ?
fiiiine,
ok,
dark,
left right is see windows i see,
what you talking aboouut. you please sit down, stand up sit com neyse lafı uzatmıyim selam kızlar.
içim sıkılıyor sözlük. Sığamıyorum koca sehire ve bu gece terkediyorum bu şehri. Kilometrelerce uzağa gidiyorum. Ama nereye gitsem de yüreğimde goturuyorum. Benimle beraber geliyor acılarım. Ve ben acının her türlüsünü yaşıyorum. Ne aci ki hic geçmeyecekmiş gibi geliyor. Ama geçecek biliyorum. Gözlerim yollara dalıp gidiyor kulakligimdan bir müzik sesi... beni alıp götürüyor gideceğim yerden daha uzaklara.