Sanirim bir surecten geciyorum, geciyoruz. Bir yanim kendimi tamamen ona birakmami soylerken diger yanim gecirdigin alti seneyi dusun yapma diyor. Yine uzulmekten cok korkuyorum. Surekli tartismaktan cok fazla sikildim. Seviyorum seviliyorum ee sorun ne diyorum ama bulamiyorum. Tamam mk nasil istiyorsan oyle olsun. Yuzuk mu tak diyosun tamam kabul sembolik bir sey takicam. Ben takmam mi diyosun tamam zamani vardir biliyordur bir sey diye dusuncem. Dekolte mi istemiyosun giymicem anasini satim. Sen mutlu olursan ben mutlu olabilirim. Ben alti yilin sonunda cok saglam bir kazik yedim umarim yalvaririm sen aynisini yapma. Lutfen yapma.
Sonra; "senden sıkıldım, daha iyisini buldum, verdiğim sözleri tutamadım, hayallerinin içine sıçtım, artık bir başkası var, ben adi kadının tekiyim, kahpelikte üstüme yoktur, uzaklarda arama sana en yakın orospu çocuğu benim" gibi cümleleri kısaltıp;
"sen daha iyilerine layıksın" olarak piyasaya sürdüler...
soganlari julyen dograyacaksin once aga, sonra carlistonlari da.. Baby slice tavuklari da uzunca dogradin mi. Sirayla kavur teflonda.. Iyice pissin kisik ateste tavuklar.. Ustunde bezelyeler falan.. Tabagin zeminine de dok kasar rendesini.. Sonra yemegi acimasizca ye.. Ustune cay ic.. Sonra kahve.. Herseyi dusunemezsin.. Herseyi duzeltemezsin.. Keyfine bak aga..
küçük bir mutluluk ya da adını ne koymak istersen sırf bunun için insan içindeki tüm aynalara darılmalıdır.Çünkü tedirginlik bir izlenme bir kontrolün insanda yarattığı en muzip duygulardan biridir.
Dallarına kuşların konmasına izin ver "Ey insan!".Titrek dallara kuşlar konmaz çünkü!Dallarına kuşların konmasına izin vermeyen ağaçlar olur mu?"OLUR" ki kesilip malzeme olan tüm ağaçlar öyle değil mi?Ağlamaklı iki dünya arasında eşya olmayı tercih etmek ne kadar doğru olur ki?
Kontrol manyağı olsak bike şunu bilmeliyiz ki aslında hiç birşey kontrolümüz altında değil.
Çok hatta neredeyse hiç dindar olmasamda bugün anladım ki Tanrı istemezse hiç birşey olmuyor ipler tamamen onun elinde .
Ne kadar dikkat edersen et organik beslen spor yap genede Kanse oluyorsun.
Ne kadar başarılı bir pilot olsan bile bir uçağın düşmesine engel olamazsın .
Bekleyişler hep uzun mu olmalı ? Kim belirler bunu ? Sen mi beklediğin mi ? Vazgeçmek mi beklediğinden kolay olan, yoksa beklemek mi gelene kadar bekleneni önemli olan ? Vazgeçmek kolaysa beklenmeli mi ? Geldiğinde beklediğine değecek mi ?
Asıl yorucu olan o değil, sonunda gelmeyeceğini bildiğini beklemek zor olan. Sonu ne zaman peki ?
Sonu yok ki. Sen beklersin ve o gelmez.
Herkesin acısı var. Herkes bir şekilde çözmeye çalışırken, başkalarını acıtıyor. Zincirleme herkes olayın içine karışıyor bir şekilde. Ve niye diyemiyorsun, neden ben diyemiyorsun. Hayat seçici değil, sadece oluyor. Belli bir kişi yok ortada. Bin kişi arasında düşüp kafasını yaran tek insan olabilirsin, açıklayamazsın bunu kendine, diğer dokuz yüz doksan dokuz kişiye. Aslında Sana ne olduğu tanrının dahi umrunda değil. Senin Sikik mutsuzlukların kimsenin umrunda değil. Acı çekerken sadece kendimize odaklanıyoruz, etrafta zarar verdiklerimiz, acıttıklarımızdan haberimiz bile olmuyor. Bizi acıtanın da başkası tarafından canının yakıldığı şüphesiz. Sen düşünüyorsun neden ben, acıttığın her kimse o da düşünüyor neden ben.
şimdi sana ne kadar söylesem de anlamayacaksın. bende boşverdim anlatmaya. gerçi hep de öyle bilindik ya. kime hislerimi anlattıysam ertesi günü başkalarının kulaklarına da fısıldanmıştı. şimdi benim doğru bildiğim şey sessiz kalmak.
ölümsüz doğmadım. insanlar için üzülüp zaman kaybetmek aptalca geliyor. hayat kısa. bir şeyler için oturup düşünecek kadar vaktim yok. dediğim gibi efenim, hayat kısa. üzülmek için nedenler aramak yerine, her şeye gülmek için cebimde umursamazlıklar saklıyorum.
Derbi zamanı sosyal medya hiç çekilmiyor anasını satayım. Maçı izlemeyen adamlar dahi kalkıp vuhaaaa Ağu Ağu Hahahaha Üzgün smiley lar yapıyor eski sevgiliye laf sokar gibi laflar sokuluyor. Hay Allah ya..
Kendinden nefret eden bir insanı seversen tabi ki senden de nefret etmesi kaçınılmaz. Fakat farkındalık düşünceleri bağlar, duyguları değil. insan duygular ve düşünceleri arasında gelgitler yaşadığı zamanlar da korkunç şeyler yapabilir. Karamsarlıktan dem vurmakla, mutluluk arasında sanılanın aksine çok ince bir çizgi vardır. Kaçmak kolaydır, acı çekmek insanın aslına bir türlü yenemediği en büyük tutkusudur. Her insan mazoşisttir aslında, gözünden çöp sakınan bile acılarıyla beslenir. Bazen insan aslında sırf dönebilmek için gitmek ister. Bazense sırf güzel bir şeyleri yok etmek ister insan. Aslında çok da fazla ihtiyacı olmadığı halde sırf tutkuları yüzünden zarar vermek ister ve öyle bir gözü kararır ki o anlarda, önüne gelen her şeyi sürükler bu uğrunda. Tıpkı bir hortum gibi. Düşünmez koparttıklarını masum mu, kadın mı, çocuk mu düşünmez, sadece yok eder. Onun için ne anlam ifade ettiğini düşünmez o anda ve daha sonra fırtına durulduğunda, artık giden gitmiştir. Pişman olsa bile geri dönüşü olmadığını bilir. Bu yüzden her buhrandan sonra, katilliğini örtmek için bir kılıfa sarılır insan. Kendini dahi ikna eder büründüğü zırhın doğruluğuna. Bazen gitmekten korkar insan, bazen gidememekten, bazen dönmekten korkar, bazen dönememekten. Aslında her şey içinde bulunduğu zamanın karmaşasındandır. Zamanın tanrısal tatları yanıltır insanı. insanın doğasında günahkarlık vardır. Bu yüzden zamanın fonksiyonelliği ya tanrıyı kıskandırır ya da değer verme olgusunu çalar insanın. Hiç bir şeyin elinizdeyken kıymeti olmaz. Tıpkı zamanın içindeyken geçmeyip, dönüp baktığında anlam veremediğin bir sürat kazandığını görmek gibi. Bu yüzdendir ki Cennet olgusuna da anlam veremeyişim. Her şeye istediğin anda, istediğin şekilde sahip olabilmek değerini yitirtmez mi insanlara? Bunun tek açıklaması ruh denilen şeyin insansı düşüncelerinden, insanın hamurunda ki günahkarlığından arındırılacağını düşünmek, sanırım ancak böyle anlamlandırılabilir. Aksi taktirde insan yapısıyla kesinlikle bağdaşmaz. insan.. Kuşkusuz ki, dünyaya gelmiş en akıllı ve aynı zamanda en aptal yaratıktır.