ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2643 galeri30
    367.
  1. Dışarısı buz gibi lapa lapa kar var benim içim yanıyor.
    Eksi kırk derece soğuk suda bile yüzerim inan ki.
    1 ...
  2. 368.
  3. nereye gitsem hep en iyisi olmaktan bunaldim. insanlarda hic mi kalite olmaz. sanirsam bu harika olmanin getirdigi bir yan etki. ben olsam da geri kalan herseyin ayni kusursuzlukta olmayacagini anladim artik.
    0 ...
  4. 369.
  5. Evet,bu yazıyı sana yazdım ben. sadece sana.Beni bu sessiz soğukluğun içinde kirpiklerime kadar ısıtan o yazıyı yazdım .
    1 ...
  6. 370.
  7. Evet, bu yazıyı sana yazdım ben. sadece sana. Beni bu sessiz soğukluğun içinde kirpiklerime kadar ısıtan o yazıyı yazdım .
    0 ...
  8. 371.
  9. " aşkın kötü tarafı insanlara verdiği zevki eninde sonunda ödetmesidir. şu veya bu şekilde."
    2 ...
  10. 372.
  11. --spoiler--
    Çıkarken Seni seviyorum dedigi kıza,ayrılınca orospu diyerek avutur kendini gönül kerhanesinin has pezevenkleri.
    --spoiler--
    2 ...
  12. 373.
  13. hayat koca bir arşiv aslında. bazen arşivlenmesini istemediklerimizin de bizden bağımsız kaydolması.koparıp atmak mümkün değil o koca hayat arşivinin tek bir sayfasını bile. bir şeyi yaşarsın, biter, silmek istersin belleğinden. shift+del+enter yapmak kadar kolay değildir maalesef. belleğinin derinine atarsın, unutmak değil belki ama en azından hatırlamazsın. sonra hani yaprak sonbaharda dalından kopup düşer, döner döner döner ve ayağının ucuna gelir ya, ya da omzuna çarpar. işte aynen öyle koparılan sayfada, bir yerlerden düşer, döner döner döner ve sana kendini gösterir. hayat gariptir. hayat bazen öylesinedir. ben bu yazıyı öylesine yazdım. böyle ve ya şöylesine değil.* kötü espri, öyle böyle değil fena kötü espri.*
    1 ...
  14. 374.
  15. Kadınlar susarak giderler.. Çok uzun emekler verir ilişkisini yürütmek için. Birinin kadını olmayı yüreği, beyni, ruhu o kadar zor kabul etmiştir ki, başka bir adama ait olmayı istemez. Erkek gibi, çorbanın tuzu eksik diye kavga çıkarmaz mesela, tam tersi, konuşmamız lazım der. Erkekler de en çok bu cümleye sinir olurlar. Ertelenir o konuşmalar, maç bitimine, yemek sonrasına ve daha birçok lüzumsuz şeyin ardına ötelenir.

    Kadınlar inatçıdır, hayata tutundukları gibi, aşklarına da sahip çıkarlar. Bu yüzdendir, konuşup derdini anlatma isteği, karşı tarafı ikna edene kadar uğraşırlar. Sonunda pes eder adam, bir ışık görür kadın, tüm derdini paylaşır. Genellikle ne cevap alır? Abuk sabuk konuşma! Gereksiz ve saçma gelmiştir adama anlatılanlar, hiç de üstünde durmamıştır. Yine bir sıkıntı, tatmin edilemeden geçiştirilir ve adam gün gelip bunların kendisine ok gibi döneceğini bilemez.

    Bir kadın şikayet ediyorsa, ya da erkeklerin deyimi ile vıdı vıdı ediyorsa; erkek bilmelidir ki, o ilişkiden hala ümidi vardır kadının. Yürütmek, birlikte yaşamak, sorunları çözerek mutlu olmak istiyordur. Daha önemlisi, o adamı hala seviyordur.

    Kadın susarak gider!

    En önemli detaydır, erkeklerin hiç anlayamadığı durum işte bu kadar basittir. O gün gelene kadar konuşan, kavga eden, tartışan kadın, kendini sessizliğe vermiştir. Ne zaman ümidini o ilişkiden kestiyse, o zaman sevgisi de yara almış demektir. Yüreğindeki bavulları toplamıştır, kafasındaki biletleri almış ve aslında bedeni orada durarak, ilişkiden çıkıp gitmiştir. Kadın, gerçekten gitmişse, çok sessiz olmuştur ayrılışı, kimse hissetmeden, kapıları vurup kırmadan gitmiştir. Her akşam eve geldiğinde, kapının açıldığını gören adam anlamaz ama bir kadın sessizce gider. Ne mutfağında yemek pişiren, ne yan koltukta televizyon izleyen, ne gece ruhunu kenara koyarak yatakta sevişmeye çalışan kadın, artık o kadın değildir.. Bir kadının çığlıklarından, kavgalarından korkmamak gerekir, çünkü kadının gidişi sessiz ve asildir.
    2 ...
  16. 375.
  17. Bu içine sıçtığımın hayatından anladığım tek şey; hiç kimsenin hiç kimsesi yok, olamayacak maalesef....
    1 ...
  18. 376.
  19. hadi lan, gel lan!
    beni deli edebileceğinizi mi sanıyorsunuz?
    hadisene...
    sen ve kimin ordusu?
    sen ve yanındakiler
    hadi olum hadi!
    sen, kutsal roma imparatorluğu,
    hepimizi alabileceğini düşünüyorsan
    hadi...

    çabuk unutuyorsun,
    biz bu gece
    ölü atlar sürüyoruz.
    0 ...
  20. 377.
  21. tüm süslü lafların, kelime oyunlarının amına koyayım.
    0 ...
  22. 378.
  23. Silinmişlik, yitirilmişlik, apaçık kayboluş. Bir insanın nasıl yitirilebileceğini zaman suratımıza çarpa çarpa öğretiyor. Büyümek istiyorsun, bakmışsın büyümüşsün. Ne değişti ? Değişen tek şey takvimin kopan yaprakları! Ötesi yok... Ya da var, evet var. Ötesi hastalıklı bir ruh, ne istediğini kime gideceğini bilmeyen bir kalp ve boka batmış bir beden! Dedik ya zaten bok çukuruna sıkışıp kalmış bedenin nefes aldırmıyor sana, yapışıyor boğazına, nefes almak bile zor geliyor işte. Ah ne kadar da garip ve bir o kadar da saçma! Yer altlarında yaşayan fareler vardır, bilirsiniz. Onlar herkesi kendi kanalizasyonundan görür. işte ben de onlar gibi hepinizi kendi kanalizasyonumun ışık sızdıran deliklerinden görüyorum. ilgi çekici değil mi ? Benim ilgimi çekmiyor artık, çünkü ilgimi çekebilecek her şeyi fark eden yerlerime kadar paslanmışım. Paslandıkça deliriyorum, delirdikçe parçalamak istiyorum yaşama belirtisi gösteren her şeyi.. ve bir saçmalama ritüelimizin daha sonuna geldik, bir başka ''kayboluşumdan arta kalanlar'' adlı yazımızda daha buluşmak üzere. Ruhunuza iyi davranın.Sağlam kalın.
    1 ...
  24. 379.
  25. 380.
  26. öyle anlar olur ki insanın hayatında, her şey bitti sanırsınız. Hiç ümidiniz kalmaz. Bir daha gülemeyecek gibi hissedersiniz. Ama bu anlar hep sizin sahip olduklarınız ya da sahip olacaklarınızın değerini anlamanız için bir fırsattır. Bazı şeyler hayatta bir kere geçer elinize ve bunların kıymetini bilmek sizin elinizde. Hayatınızda gerçek olduğuna inandığınız ne varsa sahip çıkın. Gerçek sevgi, gerçek dostluk....

    ve öyle insanlar çıkar ki karşınıza dersiniz önce nerdeydin. hayatınızla ilgili yorumlarına bakarsınız sadece... yaptıklarınız başkalarına göre dünyanın en aptalca şeyi olabilir ama siz o an öyle hissetmişsinizdir ve yapmışsınızdır.
    0 ...
  27. 381.
  28. Bazen plan yapıyorsun, işlemiyor ya hani, ne kötü bir durum.
    0 ...
  29. 382.
  30. seksek oynarken dönüş vardır ya iki ayak 360, işte ben dönüşlerini sevdim; gidişlerin dururken kalbimde. trene attım kayıp anıları. tombilibiş oynayan çocukların devirdiği taşları bastım bağrıma. sana çıkacak falın fincanını sevdim. seni gösteren kahvenin telvesini yaladım. sana çıkacak falın cezvesinin sapını okşadım.
    0 ...
  31. 383.
  32. ağlamıyorum artık ağlayamıyorum oysa ne kadar çok isterdim bu sabah hüngür hüngür ağlayabilmeyi ve sonunda rahatlamayı. ama yok olmuyor. duygularıma kelepçe vurulmuş gibi. iki damla gözyaşı aksa canımın yanması geçecek belki ama geçmiyor. kalbim hala sızlıyor. daha ne kadar kırılabilir ki diye düşünürken kırılmaya devam ediyor. sonra biri geliyor seni toplamak istiyor. kalbinin her parçasını tek tek yapıştırıyor bi puzzle gibi sonra sıkılıyor puzzledan sıkılınmaz aslında ama o sıkılıyor bırakıp gidiyor bu sefer puzzle tekrar dağılıyor tekrar tekrar tekrar en sonunda karton eskimeye başlıyor birleşmiyor olmuyor.
    sen beni kendinden sayamıyorsun ya ben de bu şehre kendimi yakıştıramıyorum.
    0 ...
  33. 384.
  34. cocukken sana yazdigim siirin son iki cumlesi gelsin o zaman: gormeden olursem eger seni, hic sevmemistir tanrim beni.
    1 ...
  35. 385.
  36. üşenmesem şu saatte çıkıp tantuninin dibine vuracam da üşeniyorum işte.
    1 ...
  37. 386.
  38. demin eski başlıklarımdan birini gördüm.*
    hali hazırda zaten mutsuzum, üzülmüşüm. *
    ben bilmezdim adam akıllı sevmeyi. sevgi sel gibiydi birden deli gibi akmalı idi benim için.
    derler ya çok muhabbet tez ayrılık getirir diye. ben sustum ondan konuşmadım fazla.
    konuştuğumda ise set vurulmuş bir selin taşkınlarını döktüm içimden de olmadı, yetmedi devam etmeye.
    iki dünya ne kadar birbirinin çekimine kapılsa da araya mesafeler giriyormuş, ancak ben dert etmedim.
    amma velakin başkası da sen olmuyor, olmaz da gerçi, şaşırmak lazım düşünemedim.
    bir de söz vermek çok basit, çok sıradan, hiç utandırmayan ve ya üzmeyen bir şeymiş.
    bugün ile dün arasında kişiler kendi içlerindeki dengeyi kuramıyormuş dostlar.
    çelişki bazı insanlarda davranış değil, özellik olmuş, iki ucu boklu değneğin bir ucu bizi bulmuş.
    2 ...
  39. 387.
  40. Saat altıya yaklaşırken mide ağrılarım ilk defa bana mutluluk vermeye başladı. Midesiz olmadığımı hatırlattı bana bu gece ve sebepsiz yere şükretme gereği duydum. insanın bazı zamanlarda neye nasıl şükredeceği belli olmuyor sözlük. Doğalgaz faturası yatırılmadığından odanın içi bir hayli soğuk. Şu an iki battaniyenin altında ellerim titreyerek yazıyorum. Kendimle çeliştiğim vakitlerin tam ortasındayım. insan en çok yalnızken özgür. Hissiz olmak ne güzel olurdu bu saatlerde. Geceleri ve turuncu ışıkları bu kadar çok sevmemi anlamlandıramıyorum aslında. Doğal olmayan bir şeye bu kadar hayran olmam neyin göstergesi bilemiyorum. Bilgisayarın ışığını kapattığım an kendimi tabutta gibi hissedeceğim. Acaba tabutlarda bu kadar soğuk mudur? Ama bildiğim tek bir şey var. insanın babası bir kere ölür, yaşayan her gün ölür.
    1 ...
  41. 388.
  42. öylesine şöylesine böylesine yazdım bedava mı sandın para verip aldım.
    0 ...
  43. 389.
  44. Karmam 51 puanla self sufficient olmuş sözlüğe yazasım gelmiyor. Beni pek yansıtan kavrama gelmişim. Pek bir sahiplendim. Hep öyle mi kalsa ?

    (bkz: kafamda deli sorular)
    2 ...
  45. 390.
  46. brooklyn'e gitmeden hemen önce konuştuğumuzda telefonu 'hayırlı akşamlar' diye kapatan arkadaşım, brooklyn'de bu gece facebook kapanışını 'goodnight worlddddddd' diye yapıyor. aklım almıyor amına koyim.
    1 ...
  47. 391.
  48. kadın susarak falan gitmez gayet bağıra çağıra gider kandırmayalım şimdi erkekleri sonra kadınları anlamıyoruz diye ağlıyolar yazık lan.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük