evet yazıyorum; zaman geçiyor geçiyor geçiyor... gecenin bir vakti. dışarıda köpek ve cırcır böceği sesi. cırcır böceği en azından güzel olsa da köpek sesi hiç çekilmiyor. bir de şu şerefsiz sivri sinekler var. *
ne yapacağımada karar veremedim, yatsam mı yoksa biraz daha böyle sözlükte saçmalasam mı? sohbet edecek kimse de yok şimdi. herkes yatağında horluyor. ne karım var, ne de hacım. *
zeynep'te yok, en azından o olsaydı şu an burada olmazdım. allah belanı versin sözlük hep senin yüzünden zeynep yok yanımda. **
*Bugüne kadar hayalin ne diye soran kimsem olmadı.*
Birçok dostum, arkadaşım oldu sandım. Belki de oldu. Ama hayallerim, beni her zaman başka bir yere çektiler.
Hep, tanıdığım insanların hiçbirine nereye gittiğimi söylemeden ortadan kaybolup, yeni bir hayat kurmayı istedim. Yeni yeni insanlarla tanışmak, yeni dostluklar kurmak.
Dur sözlük dur. Yine aynısı olacak. Yine dostluklar çıkarlar için satılacak, yine arkadaş dediğim dost dediğim kişiler arkamdan vuracaklar.
Yine kimseye haber vermeden gitme vakti geldi sanırım. Başka bir şehire. Yine gideceğim, bir süre kafa dinleyeceğim, bu arada dostluklar kuracağım. Ve yine aynı şey. Yine yine yine yine! Yine dostum diye güvenmeye başladığım insan, diğerleri gibi çıkacak.
*O yüzden kimse sormasın hayallerimi sözlük, kimse...*
canım sıkılıyor. ne sıkıcı bir gün ya. sandalyede oturmaktan oturan yerlerim ağrıdı. dışarı çıksam kendimi sahra çölü'nde hissetmeme sebep olacak bir sıcak. duşa giriyim diyorum üşengeçlik. bir kalkamadım şu bilgisayardan japon yapıştırıcıyla yapıştırdılar sanki beni bu sandalyeye.
aklını değil, ayaklarını deniyorlar. zarf atıyorlar sürekli ve tuzağa düşmeni bekliyorlar dört gözle!
severken hayran mı oluyorsun? yoksa hayvan mı? seviyor musun o an? Gerçek mi bu? yoksa öldürüyor musun seviyorum diyerek? birini sevmek ondan ömür boyu uzaklaşmayı talep etmek değil midir?
+dfgnsfgntsngsrns
-bu ne?
+senin güzelliğin var olan kelimeler ile anlatılamaz yeni bir kelime yazılması lazımdı
Desem tutar mı acaba yoksa çok mu bayat bu
Aile sadeeti yasadigimiz su gunlerde tum detaylarina kadar cocukluk anilarimi dinleyip guldum, oyle guzel ve eglenceliki neden simdiye kadar hic dinlemedim merak ediyorum. Anlatirken onlar, dinlerkende ben mutlu oluyorum. Ki anne ve baba kisileri mutlulugu fazlasiyla hak ediyorlar.
küçük bi çocuk olduğun zamanları hatırlıyor musun? gökyüzü mavi değil pembeydi belki, arabalar yoktu senin için onlar "buuuut"tu, uçabilirdin pembe gökyüzüne kanatların olmadan, buutların hepsi senindi çünkü onlar sahipsizdi. belki de bi kahramanın vardı senin de, hatırlar mısın o küçük siyah çekik gözlerinden masmavi dünyayı? belki de birden çoktu kahramanların ama en önemlisi, en büyüğü, en vazgeçilmezi, değişilmezi, güçlüsü... baban mıydı senin de çocuk? senin de var mıydı "en"lerin sahibi kahramanın? para yoktu o zamanlar belki de, en zengin de sendin en fakir de. ama hepimizin zengindik para olmasaydı. isimlerini bilmezdik şehirlerin, o zaman şehirler de yoktu bizim için, nehirler de, denizler de, kahramanlar da. hepsi bizdik küçük iken biz belki de? ne dersin çocuk, hiç hayal ettin mi sen de? düşünme, sadece hayal et, bırak kelimeleri boşver onları, bu gece hiçbir kelime öldürmeyecek anlamlarını. o küçük siyah gözlerinden bakalım bir kez daha? belki son olur belki ilk, belki hiç olmayacaktır ama sadece hayal etsek olmaz mı çocuk? hatırlayalım seninle birlikte, kahramanlarımız birdir belki, ismini bilmediğimiz şehirler, gökyüzü ve deniz, birdir belki ne dersin?
gidiyorum sözlükcüğüm. yeri yurdu bırakıp gidiyorum. o embesil boncuğu yaşadığı çöplüğe, o'nu bensiz mutlu olduğu yerlere bırakıyorum. birine değer veriyorsan hayatından defol ve ona mutlu olma hakkı ver felsefem kusursuz işliyor. içimde bölünüp çoğalan insanlardan biri hala o evde. yanımda uyuduğu yerde. biri esenler bakırköy minibüs hattında. biri gülhane'de ben bir ceviz ağacıydım diyor. biri sigara paketinde saklı. biri uzun zamandır senden gizli başucumda sak
Plan yapmamak gerekrigini bu gun bir kez daha anladim. 5 yildir gorusmedigim bir arkadasimla haftasonu gorusmek icin sozlestik, heyecanliydim kaldigimiz yerden devam edecektik. Olum haberini alana kadar.
Zamanlaman her zaman ki gibi kotu oldu be onur.
#Uzun bir iskelenin başındayım. Ayaklarımda şeker babetler.
Koşmaya başladığımda ayağımı kesiyor biliyorum. Acıyor, hissediyorum. Sanki henüz tanışmadığım biriyle ilk görüşmemizde ayağımın yerden kesileceğini bildiğim gibi. yinefiilimsileribolkullandımbununanlamınebiliyormusun? Rüzgarla birlikte tuzlu sular geliyor yüzüme. Yutuyorum bana ulaşan her küçük damlayı.
Sanki onlar da bana ulaşabilmek için yarışıyorlar...
Sahi. Benim amacım neydi bu babetler ayağımı acıtmaya başlamadan önce? Evet. iskelenin sonuna varabilmek. Benim amacım hiçbir şey düşünmeden oraya gitmekti. Bunu hiç başaramıyorum. Düşünmek istemediğim zamanlarda bile düşünüyorum. Düşünce durağan bir şeyken düşünme eylemi neden sürekli hareket etmek zorunda? Bir kelime nasıl kendisiyle bu kadar çelişebilir. #Ben sona acı acı yaklaşırken, bana da su damlacıkları yetişmeye çalışıyor.
Sürekli olmak zorunda mı bu şey? Yeni bir sayfaya geldiğinde eski sayfada kalan cümle tam bitmemiş olur da o sıfır sayfaya tekrar onu devam ettirmek zorunda kalırsın. Ya da tabağında kalmış bak ağlar arkandan dediler diye dolu mideye illa bir şeyleri tepmemiz mi gerekiyor? Bir yıl sonrasını düşünüp, seneye de giyerim mantığıyla neden bir beden büyük eşya alır bu insanlar? Neden virgülleri hayatımızın merkezine koymayı çok iyi başaran bizler, noktayı olması gereken yere koyamayız? #Daha sona gelmedim ama ayaklarım su topladı, hatta serçe parmağım kanamaya bile başladı.
Tanımadan aşık olmak. Başlamadan nasıl biteceğini bilmek. Sınava girmeden kötü geçeceğini hissetmek. Ya tutarsa diye göle maya çalmak. istemeden bir konuşmaya kulak misafiri olmak. Kısacası bazen beynimiz öyle bir regl dönemine giriyor ki başlamadan sona geliyoruz. Dur bir bakalım bitirsin sözünü, giyinsin üstünü. Şöyle gün yüzüyle mantıklı konuşalım. Aceleye gelmez bu işler. Sahi. Bu işler hangi işler? #Çok acıyor parmağım!
Yeter lan artık, deyip de kurtulamadım şu sesine tahammül edemediklerimden. Bir striptiz yapıp gider misin diye soramadım kimseye.Neden? Çünkü çok terbiyeli biriyim. Nah!aha. Üst üste severken çok acıtanlar var. Yanlış anladıysan bir şey diyemem. iki kere sevmekten bahsettim, aynı kişiyi seksen kere sevmekten mesela. Adam seviyor ama ayının yavrusunu sevdiği gibi. Sanki aslan terbiye ediyor hıyar! Sonra bu hıyarlar büyüyüp baba oluyor. Bir de şansınıza gelenek diye safsatalara inanan biriyse baba dediğiniz adam. Ne evden çıkabilirsiniz, ne eve azıcık dedikodu yapacak arkadaş alabilirsiniz. 16nıza kadar evde yer, içer görür sonra da evlendirilirsiniz. Yine hıyar bir babayla. Deden yaşındaki adamla. Acıttığını bilmiyor ya bazılarınız, bir gün bile acımıyorum onların canı yanarken. #Sarı şeker babetlerim kandan turuncuya döndü, artık oturup durmasını beklemeliyim.
Rengini belli etmeyen insanlar var aramızda, iyi olduğunu düşündüğümüz anlarda en sağlam kazığı yediğimiz. Renginin ne olduğu belli olan insanlar var. AKPli, CHPli onlar. Korkudan susanlar var, nötrlüğü sevenler. Sevdiği halde gururdan dönmeyenler, daha tanışmıyor hakkımda ne düşünür diye düşünüp sevdiği adamın dudaklarını öpemeyenler. Bir de kararmış solmuş renklerini bizim gibi pembe, sarı seven insanlara bulaştırmaya çalışanlar. Bazen bazı insanların -sevmediklerimin- hep mutlu olmasını isterken buluyorum kendimi. Çünkü onlar mutsuz olduğunda, mutluları da kendi mutsuzluklarına çekmek için ellerinden geleni yapıyorlar. #O yükselen şeyde ne? Bana yaklaşan koca bir dalga mı? Sona geldim.
Şimdi ne yapacağım? Başından beri istediğim sondu. Şimdi elime ne geçti? En sevdiğim babetlerim kan içinde, üstelik parmağımdaki kan, kabuk bağladı. Acısını söylemiyorum bile. Beni üzdüğünü, seni tanımamazlıktan gelip yeni sevgilisinin koluna girdiğinden hiç bahsetmiyorum. Annenin en çok seni sevmesi için her şeyi yaptığından eminsin, kendinden eminsin. Ama ne yaparsan yap kardeşini daha çok seviyor. Aşık olduğun adam seni bir gün bırakacak. Bırakmasa bile aldatacak, biliyorsun. Çünkü tanıyorsun. Muhalefetler hep tartışacak, sonu var bunun biliyorsun. Ama son'un ne olduğu bilmiyorsun.
Başlangıç belki de bir sondu.
Sona geldiğinde belki de yeni başlıyordun. #Düşünmeden soyundum orada! Kim ne düşünür demeden atladım suya, yine düşünürken boğuldum iki kez. Bir suya bir de düşünmeye boğuldum o gün.
bu sabah yine gördüm seni bu kez bisiklet değil motosikletle geçtin önümden. Yine birkaç dakika farkıyla kurtuldum beni görmenden. Korkuyor muyum korkmuyor muyum beni görmenden henüz buna karar veremedim. Er geç Bir sabah karşılaşıcaz biliyorum ve değişmiş olmanı diliyorum.
içimde bi yerde senden nefret eden bi yanım var.
gururu incinmis yanm..
o hep itiyor seni içimden.
bazen o kadar güclü ki...
bazen yok gibi..
gibi..
ama hep var.