Komşu eve misafir olarak gidilmiş ve içinde olacak herşeyden habersiz olduğum bi ziyaretle başladı herşey. ebeveynler rakı sofrasına oturmuşlar böyle en afillisinden. komşunun eşi bana***''gel bakalım yavrucuğum. aman da amaaan -yavşak kadın- ne kadar da güzel bi çocuksun'' dedi ve daha önce gözüme kestirmiş olduğum sarışın kızının yanına götürdü. o an şok olmuştum hiç beklemiyodum onun kızı olabilceğini. herneyse, bize evcilik oynamamız gerektiğini söylediler. bizde napalım işte odasına gittik kızın, ben o an sanki pavyona girmiş bi opera sanatçısı, ya da ameliyathaneye girmiş bir öğretmen gibiydim. ne işim vardı ulan burada. ama kızın güzelliğine kendimi öyle bi kaptırmışım ki heralde, ''atın ölümü arpadan olsun'' tarzı bir halde saldım kendimi oyuna. oynadık işte; o yemek pişiriyor, ben oturuyorum. O temizlik yapıyor, ben işe gidiyorum; odadan çıktım oyun icabı işe gidiyorum diye. karşıma bunun manyak kardeşi çıktı. 3 yaş büyükmüş o da bizden. Psikopat tavırları vardı çocuğun, adı da berkecan'mış, sonradan sevdim ama çocuğu. neyse, her an beni kesebilirdi o derece. konuştum bi şekilde yolladım bunu saf olmasını kullandım biraz. zaman geçiyordu, işe git-gel yemek ye-otur tv izle... sıkıldım. baya sıkıldım. hiç bu kadar sıkılmamıştım. kızın yanına yaklaştım bende çocukça aşkımı ilan etmek için:
-adın ne?(saatler geçmiş daha yeni soruyorum)
+adım mücella
-o ne ya?
+ne varmıış?!
-hiiiç
+küstüm sana, hıhh!
işte bide kızdan tavır yedik iyi mi. o an ki yüz ifadesini hiç unutmuyorum, acayip bozulmuştu. evet kızım bozuldun işte kabul et. o sırada da tvde teletabi vardı, kız onu izlemeye başladı sonra unuttu neyseki küslüğü, benim de hala umudum var ya, adına rağmen. işte ciddi ciddi yarım saat izledik teletabiyi. ben o evreyi çoktan aşmıştım ama kız yani bizim mücella, baya sarmış olacak ki gözünü hiç ayırmadı. seneye okula başlıyosun manyak! teletabi mi kalmış. babam da kaç saat içti artık yuh diyesim geldi yanına gidip. teletabi de bitmek bilmiyor ve o streste kız ciddi ev kadını havalarında dolanıyor bazen. bide burnunu karıştırdığını gördüm, kızdan soğudum lan. Bir insanın aşkına birkaç saatte ancak bu kadar sıçılır. ulan bi çocukluk aşkı yaşıyamadık, kızı her gördüğümde teletabinin stresi geliyodu aklıma bide o burun karıştırmasıı. ''mücella''yı es geçtim hadi.
bak kızım, ben senin bildiğin erkeklerden değilim.
öyle her sarışına kanmam.
ama çok tatlıydın o ayrı.
neyse işte biraz erken öğrendim ben; dış güzellik de bir yere kadar. bu arada bazıları da istediği kadar kıçını açsın, zihni açık olmayana dönüp bakan top.
oha dedim.
tatlıcıda karşılaştık, eskiden mahalleye gelen bağdat hurmacısına bakardık, alamazdık çok iyi hatırlıyorsundur. bize dışaradan, el arabasından bişey istemek, yemek yasaktı. bugün tatlıcının üretim yerinde karşılaştık, ne çok zayıflamışssın kız. oha dedim vallahi. yüzünde güzelleşmiş. sen selam vermedin tabii her zaman ki gibi sanki tavuğuna kışt dedik, sırf gelip istemedim diye seni. o kadar zaman sen ip atlarken direk oldum ben be, ayıp hiç olmadı bu pipiriklinin kızı.
keşke çocukluk aşkı diyeceğim kişi sen olmasaydın eray be.hem çirkin hem kaba üstüne üslük itici olmasan bişey demicem ama hepsi bi arada sende. cidden çocukluğum hiç sağlıklı geçmemiş.
ilk ve son kez 5. sınıfın yazında gördüğüm, bana duygularımı itiraf ettirebilmiş tek insan. benden daha inatçi olmasindan mi, zekasindan mi etkilendim hatirlayamiyorum bile. aradan yillar gecti, universiteye gidiyoruz artik. şimdi ilk tanistigimiz yere, bayram ziyaretine taaaa baska bir sehirden kalkip geldim.
belki gorurum yine, o da geldiyse dedesini ziyarete.