çok küçüktüm. artık dokuz mu on mu yaşım ne. babannemin bi tavuğu vardı, çok sevdim. babannem de kıyamadı bana verdi.
besliycem. tavuk lan bu neyi besliyosun? pati mi vercek, kucağına mı atlıycak. beraber yürüyüşe mi çıkıcan?
aldık garibanı bi de kömürlüğe koyduk. çünkü koycak başka yer yoktu. ya da bizimkilerin öyle kolayına geldi bilemiycem,
sonuçta çok küçük ve sözü dinlenmez biriydim. sanırım ya ilk gün ya ikinci gün, ama kesinlikle ilk hafta,
kömürlüğün kapısının altından bi gelincik girip boğmuş hayvanı. kapı da kilitli hani.
sonu zaten belli ölüm, ama öyle bi çırpınmış ki hayvan her yer tüy içinde. ne zaman aklıma gelse ağlamaklı oluyorum.
benim yüzümden ölmesini kabullenemiyorum. kendimi affedemiyorum bu konuda. bi ad bile vermemişim. özür dilerim tavuk.