allahım sana çok dua ettim ama ilk defa yazıyorum.umarım bunu olsun dikkate alırsın.inan ki yaptıklarını hak edecek birşey yapmadım.ne o baba müsfettesini ne o benim ana tanımımda her hangibi bir yer işgal edemeyecek o ana müsfettesini,ama bunlar senin seçimindi de acaba ben salakmıyım bu karıyı aldım...:)aslında kimse kendine toz kondurmazmış da ben yine de bu kadını kimsesizligimin sonucu görüyorum.o günki şartlarda olabilecek en iyisi idi hoş beni kimse kabul etmemişti.insan askerden geldikten sonra kendi evlenir,kendi okur,kendi çalışır,hiç hata yapmaya hakkı olmaz,hep ayakları üstünde durmak zorunda kalır mı....aşık olmamın bedelinide ilkinde beş bin dolar civarında ödedim...olmadı ikincisi elli bin dolarla cezalandırıldı.yaşım artık ilerledi şimdi bununla cebelleşiyorum artık mücadele gücümde kalmadı,tanrım...senin yanına falanda gelmek istemiyorum...beni yok etsen ama sahici yokluk bunu yaparmısın allahım...sen bilirsin herşeyi bildigin gibi....
sevgili tanrı;
neden her seferinde çok istediğim bir şeye yada birisine ulaşmama ramak kala onu benden uzaklaştırıyorsun?
bu kulunun bir şeyi istemeye, sevmeye, aşık olmaya hakkı yok mu!!
istediğin kadar oyna benimle istediğin kadar çiz, yaz, boz!!
sana inanmama pahasına alacağım onu!!
Herşeyi yarattığını biliyorum. inandım yıllarca; varlığına, birliğine, bir şekilde beni koruduğuna, kolladığına... Hep inandım allah'ım sana...
son 3 yıldır hayatımda öyle şeyler oldu ki; önceleri her seferinde sana sığındım; her seferinde dua ettim sen merhametlisin diye; isyan edenlere kızarsın diye. hep dua ettim. terkedecekler için, gidecekler için, canım yandığında, kimse yardım edemeyeceğinde.
Kötü zamanlarda olduğu kadar iyi zamanlarda da; sevindiğimde, bir şeyler iyi gittiğinde teşekkür ettim; şükrettim.
ama dedim ya şu son 3 sene..
ben yıllarca her şey iyiye gitmese bile kötüye gitmez demiştim zaten kötüydü zaten trajikti. ama gitti. daha çok kaybettim, büyüdükçe daha çok kaybettim. bitti, bitti elimdekiler. anne, baba, arkadaşlar, sevgililer öyle şeyler oldu ki yıllarca ve şu son 3 yıldır her şeyde öyle şeyler yaşadım ki en iyi sen biliyorsun nasıl yandı içim.
isyan etmeyeceğim dedim ama ben de ettim, sana kafa tuttuğum bile oldu her şey kötüye gittikçe. her şey bitince. herkesten ummadığım şeyler gelince. bu kez hadi artık deyip hep umutla başladığım her şeyin umduğumdan daha kötüye gitmesi ile, şimdi bile.
ne mutlu olduğum işe yaradı. ne mutsuzluğum. isyan ettim, tövbe ettim, şükrettim elimdekiler için, geleceklere umut ettim hiç bir şey değişmedi iyiliğe doğru. aksine daha kötüye gitti.
biliyorum kızarsın. affet beni ama içimdeki o ağırlıktan kurtar beni yalvarırım. dünyaya dair bir şey istemiyorum artık, sadece canımı al. yalvarırım. yapamıyorum allah'ım ne mutlu olabiliyorum ne de buna alışabiliyorum. daha kötülerini görmek istemiyorum artık iyiye gitmeyeceğini biliyorum hiçbir şeyin. o yüzden yalvarırım al, lütfen.
zar tutuyorsun ey hayat bu kaçıncı sevgili
yanlış ata oynamışım gözlerim öyle dedi
pır pır diye ses çıkardı yürürken yüreğimden
denizleri sulardım tozmasın diye deniz
sporu çok severdim çiçeğe yem vermeyi
kuşlara binerdim ve kaçardım basından
bak buraya yazıyorum diye milyar kelimeyi
ziyan eden de bendim hem de hiç sıkılmadan.
güzeldim de galiba bunu nasıl söylesem:
eline sağlık tanrım leyla çok güzel olmuş
tanrım eline sağlık dünya da güzel olmuş
keşke biraz ölmesem.
"içimdesin biliyorum
ben de seni seviyorum." *
kiliseye gidip tanrının bizi sevdiğiyle ilgili bir vaaz dinleyince insan garip oluyor. tamam tamam çok komikti eğlendim falan ama yok yani, var olsa sadece seviyor diye mutlu olurdum. bir tek ona mutlu olabilirdim zaten gerisi fena.
küçük çocuk karşısında duran annesine baktı ve "ben bu yazıyı tanrıma yazdım" dedi.
hikayenin başını merak ediyor musunuz? dinleyin. okulda dilekçe yazmayı yeni öğrenen fakir çocuk yıllardır eskiyen bisikletine baktı ve "evet bir bisiklet istemeliyim dedi" evet ama kime yazacaktı bu dilekçeyi? tabi ki tanrıya ondan başka kimsesi de yoktu zaten. eve girince güzel bir kağıt çıkardı dilekçeyi yazdı imzasını attı adresini yazdı. peki ama nasıl gönderecekti bu dilekçeyi? karar verdi dilekçeyi kırmızı güzel bir balonun ipine tutturup havaya bıraktı. balon caddenin olduğu tarafa ilerledi. çocuk korktu ya balon tanrıya ulaşmazsa diye. ertesi gün küçük kız yatağından kalktı ve babasının yanına geldi. "baba baba bak balkona bir balon asılıp kalmış". babası balonu aldı ve notu okudu. babası bu kadar samimi bir teklife hayır diyemedi. ertesi gün küçük çocuk evin önünde bir bisiklet gördü. bisikletin üstünde şu not vardı: dilekçenin kabul edilmiş ve gereği yapılmıştır iyi günlerde kullanın. kapıya çıkan annesi küçük çocuğu bisikletine sarılırken görünce sebebini sordu. küçük çocuk karşısında duran annesine baktı ve "ben bu yazıyı tanrıma yazdım" dedi.
Sağol en son yazığım yazıyı dikkate almışsın. Ayrıca çok teşekkür ederim beni o'na aşık edip mantığımı devre dışı bırakıp, sevgi pıtırcığı haline soktuğun için. Buraya kadar herşey güzeldi değil mi?
Eee derdin ne peki? Oyunu başlattın perde dedin geri çekildin. Bak yalancı çıkıyorum senin yüzünden. isyan ediyor sana sürekli
ben - dur ben hallederim sen karışma az çok tanışıklığımız var diyorum.
Şimdi sana üç seçenek sunuyorum;
1. Gel herşey güzel iken, nefes alma sebebim olmuş iken bozma, karışma, dokunma çık aradan.
2. Bu kadar yardım ettin ** gel devamınıda getiriver. AT bir el destek falan ol.
3 Bu atanmamı ta buraya yaptırdın. Ben biliyorum hususi yaptınız. O zaman öde diyetini. Burdan Ege trenle 5 dakika olsun.
Şimdi ben çıkıyorum sen otur düşün. Acelen yok daha bir haftam var benim. Şıkları kabul etmezsen benim kaybettiğim kadar sende kaybedersin. Sana inanamama pahasına onun olacağım......