tanrım! Rabbim!
bizim her nidamızda sen de kulum diye cevap veriyorsun ya.. hep an adını anmak istiyorum bu yüzden. seni anmak, hep seninle olup, senden geldiğimi, dönüşümün sana olacağını bilerek, seni anmak..
senin rahmetine, senin merhametine hayranım. ne kadar yanlış yapsak da, günah işlesek de sen hep rızık veriyorsun, hep yardım ediyorsun.. belki gün boyu adını anmıyoruz ama sıkıştığımız an rabbim dediğimizde hep yanımızda oluyorsun. nankörlük etsek de gene de bizi koruyorsun. hemen cezalandırmıyor, belki kulum döner, vazgeçer, tövbe eder diye mühlet veriyorsun.
rabbim bana seni anma fırsatı verdiğin için, alnımı secdeyle buluşturduğun için, yediğim içtiğim her şey için, hatta şu an yazabildiğim için, gören gözler, işiten kulaklar verdiğin için, bugün dolmuşa yetiştiğim bu sayede treni kaçırmadığım için, yanımdaki insanların o kadar gürültüsüne rağmen uyuyabildiğim için, masamdaki pembe menekşem için, sağsalim evime ulaşabildiğim için, ailem sağ olduğu için ve böyle bir aileye sahip olduğum için, her şeye rağmen hala umudum olduğu için sana şükürler olsun.
sen beni bırakmadıktan sonra tüm dünya bıraksa ne olur.. sen yanımda olduktan sonra her sıkıntı güzellik olur. senden gelen her şey hoştur. kahrın da hoştur lütfun da hoştur. sen iki dünyada da bırakma beni.. sana inanmayanların asla yaşayamayacağı huzuru ve mutluluğu yaşattığın için binlerce şükürler olsun. sana inanmayanların asla umamayacağı şeyleri umma fırsatı verdiğin için de şükürler olsun.
yalnız senin için eğildi bu baş. ve ömrümün sonuna kadar da böyle olacak inşallah.
gerçekten seni çok seviyorum rabbim. sen de beni sev, benden razı ol inşallah.
Çok yalnızım. Hiç hissetmediğim kadar yalnız hissediyorum kendimi. Kimse yok, herkes yalan. Birgün herkes gidiyor yanından. iki ayrı vücutken tek bir vücut olmaya gidiyor herkes birileriyle. Acıtıyor bu.
Bu kendimi yalnız hissetmeme yetiyor. Kanatıyor ruhumu. Kazıya kazıya. Hafızana kazınıyor bu anılar.
Sonra bir yerden bir ses duyuyorsun. "şarkılar yalan duyduklarını unut.."
Yazamadığımı anlıyorum. Herşey boş geldiği için yazamadığımı anlıyorum. "artık ağlayamıyorum çocuk.."
Yeni anlıyorum.. Onun için ağlayamıyorum. Sevemiyorum. Ağlayamadığım için sevemiyorum. "bana ne yaptın çocuk.."
Ve bu benim için bir dönüm noktası oluyor. Dönüm noktasında uçurumun aşağısındaki hayata yol aldığımın farkında değilim belkide. Belkide farkında olmak istemiyorum. "ve sonbahar sinsice yaklaşarak peşinde köpek gibi bir yalnızlığı üstüme sürüklüyor yine.."
Ağır geliyor. Taşıyamıyor artık ruhum bunları. Hepsi onun suçu hepsi, hepsi.. "niye yaptın, niye yaptın!"
"Anlatamıyorum.. Anlatamıyorum artık.."
"Cem Adrian- Bana Ne Yaptın" şarkısı yazdırmıştır..
yazmaya gerek yok, aklından-kalbinden geçir yeter. o anlayan ve bilendir zaten..
yazmak başka insanlarla görüşmek, haberleşmek, paylaşmak içindir. tanrıyla aranda ki bağ bu kadar basit değildir.
bu mu yani benim sınavım; çelişkilerle dolu bir hayat mı?
eğer öyleyse ben kalacağım galiba bu sınavdan. hayır çok çalışıyorum ama başaramıyorum. bilgiler tam da pratik eksiğim var sanırım. aslında bilgiler de tam değil. sorun şu çıldırtıcı çelişkiler. oynamıyorum ülen, oynamıyorum! hayatı akışına bırakıyorum.
ya da dur. tamamen kafayı yemeden önce bir fırsat daha istiyorum. bak bu son, söz. bu sefer sorgulamak yok, kafama takılan soruları direkt atacağım aklımdan, kabulleneceğim her ne kadar ikna olmasam da...
ööfff... kimi kandırıyorum ki! olmayacak böyle. sen beni boşver. eğer bir sınav varsa benimkisi bu olmalı; çelişkilerle dolu bir hayat.
hani sokağa çıktığında etrafında insanları görürsün. hiç çıktın mı sokağa? o kadar çok insan vardır ki bazen boğulacak gibi olursun. hepsi birşeyleri kabullenmiş, ortak noktaları olan insanlar; ama sen teksindir, gözlemlersin onları, boşverirsin bazılarını da... işte bu hayat bana birşey öğretti; kabullenmezsen, başkalarının istediği gibi olmazsan yalnız kalırsın. kendin gibi olursan dışlarlar seni ya da sen onları kabullenmezsin. ama yine de olmuyorum onların istediği gibi. olduğum gibi görünmeye çalışıyorum. bu da beni yalnızlığa itiyor. yoksa benim sınavım yalnızlık mı?
ööfff... yine aynı konu; yalnızlık.
olmayacağım ülen onların istediği gibi, kabullenmeyeceğim ikna olmadıklarımı.
benim sınavım da bu galiba; çelişkilerle dolu, yalnız bir hayat.
dün düşündüm de eskiden olmasını çok istediğim bazı şeyleri vermişsin. ama zamanında vermeyince de bir anlamı kalmıyor bunu bilmediğin kesin. şimdiki zamanda istediklerimi de geç vereceksen eğer, şunu bil ki pek bir anlamı kalmayacak. sanırım senin zaman kavramın bizimkinden farklı. hak diyorsun adalet diyorsun sonra zaman kavramı kendi lisanında işliyor. olmuyor öyle. dünyasal zaman sürecine göre en kısa süre senin hangi zaman dilimine tekabül ediyor bilmiyorum ama istediklerimi dünyasal zamana göre "mümkün olan en kısa sürede" ver. o zaman sana karşı olan kırgınlığım geçecek. sıkıldım haberin olsun.
Allah'ım, lütfen beni kalp'ten yaratmışsın gibi davranmaktan vazgeç. Görüyorsun ki benim de herkes gibi burnum, ayaklarım var.. Sürekli sevmek zorunda değilim.