lütfen başınızı ellerinizin arasına alıp düşünün artık. siz ne yapıyorsunuz?
çok merak ediyorum bir entryinin ilk cümlesinden sonrasını okuyan kaç kişi var aranızda.
o kadar çok bağırıyorsunuz ki kendi sesinizden başka ses duymuyorsunuz. kendi düşüncenizden başka düşünceyi kabul etmiyorsunuz. kendi ırkınızı üstün kılıp cinsiyeler arası güç mücadelesi veriyorsunuz. mantıklı mı yapıyorsunuz?
hepinizin kafasının içinde bir beyni var. bunu niçin kullanmıyorsunuz?
evet. bir çğunuz gibi düşünmüyorum. ama hiç düşündünüz mü ben ne demek istiyorum?
hissettiğini söyleyen insana eksi veriyorsunuz. yaşadığını anlatana eksi veriyorsunuz. dünya tarihinden, bilimden bahsediliyor teziniz çürüyor eksi veriyorsunuz.
eksi vermeniz problem değil asıl sorun neden böyle dediğimin sorgulanmaması.
tecavüze uğradığımı hissediyorum dediğim yazıda eksi veren arkadaşlar lütfen bana özelden yazsın, dillerin oluşumunu anlattığım yazıda ve dünya tarihinden bu yana devletlrin yıkılıp yerine yenilerinin kurulduğunu söylediğim yazıda eksi veren arkadaşlar lütfen özelden yazın.
çünkü; ben bunlarda bir gerçeklikten bahsediyorum. yorumlamıyorum direk söylüyorum.
yazın konuşalım belki birbirimizi değiştirir dönüştürürüz.
hissen zorunlu edit: bunu beğenmeyenlerden de mesaj bekliyorum cancağızlarım.
yanda sürekli değişen başlıklara bakıyorum. yok lc waikiki'den giyinenlerin varoş olması, yok lahmacun yiyen ilkel sevgili, yok sevgiliyi dürümcüye götüren mal... belden aşağı başlıkları saymıyorum...
başlıkları açan zihniyeti geçtim, yapılan yorumlar daha beter. sanki hepiniz gucci' den giyiniyor, havyardan, ıstakozdan başka bir şey yemiyorsunuz anasını satayım!
yeri gelir waikiki' den de giyinirim, acısını - yeşilliğini katıp lahmacun da yerim, sevgilimle dürümcüye de giderim. **
en yakın arkadaşın fil çıkması
temizlik yaparken koltuğun altından at çıkması
bilmemneye sinirlenen laik kız
bilmemne yapan şakirt
yazarların nicklerinin tersten okunuşları (bu hakikaten var yahu)
bim'in çıkaracağı x'e isimler
x yapan kızın orospu olması
x yapan adamın pezevnk olması
gibi başlıklar açmayın.
buraya olmadığı bir şeymiş gibi davranmayın. Eğer forumda yazmak istiyorsanız forumda yazın. Gidip foruma konu tanımı giriyor musunuz? giriyorsanız da girmeyin, ayıp.
siz gerçekten bazen hiç kıymet bilmiyorsunuz arkadaşlar o kadar emek verilerek yazılar yazıyorum ama herkes popüler insan peşinde bi insan bakar emek verilmiştir belki der ühühüh *. (bkz: sağlığın gizli düşmanı spor)
kızlar mangoda % 80'e varan indirimler var! bugün son gün.
evet, hatun arkadaşlar gittiğine göre biz bize, kendi mevzuumuzu konuşabiliriz beyler. bilhassa son dönemde çok şahane bir geri zekalılık görüyorum. nedir?
galatasaray vefasporla maç yapıyor.
doğal olarak vefasporlular kadar fenerliler de ilgileniyor bu maçla. ondan sonra galatasaraylı arkadaşlar "ahaha vefalılardan çok fenerlilerin doluştuğu başlık", "vefaya koyuyoruz fenerliler zıplıyor" tarzı şeyler yazıyorlar.
galatasaraylı olduğum için kasten takımımdan örnek verdim. ama durum tüm takımlar için aynı.
hafız artık lig kopmaya başladı. rakip taraftarın heyecanla, merakla sizin takımınızın maçını takip etmesi kadar doğal olan ne olabilir. ayar vereceksen de başka noktalar bul, zira bu tip entryler ilkokul 3 zamanlarımızda kalmalıydı. yakında, allah birdir, son sözü ben söyledim, tövbe diyenin dilleri kurusun gibi şeyler de yazacaksınız diye korkuyorum.
Karşınızda dünyalara değişmeyeceğinize inandığınız birisi varsa sıkı sıkı tutun elini. Zorluk çıktıysa karşınıza ki elbet çıkacak aşın birlikte. Sizin ümidinizin bittiği yerde o, onun gücünün bittiği yerde siz destek çıkın ona. inanın, şu kısacık hayatta kendinizi birine adayın. O heyecanı o duyguyu yaşayın. Fedakarlık neymiş, evden o'na giderken etrafa gülücük saçmak neymiş görün. Sabahları gözünüzü bile açmadan elinizin telefona gittiği o anda günaydın mesajını görüp yüzünüzdeki gülümsemeyle güne merhaba deyin. Utanmayın. Çekinmeyin. Seviyorsanız sevin. Kusurları görmeyin. Öfkenizin size hakim olmasına izin vermeyin. Ağır başlı, olgun olun kızmadan önce nedenini iyice bi öğrenin. O'nu üzdüğünüz için üzülüyorsanız özür dilemeyi de bilin. ''Gurur'' demeyin. Güzel cümleler kurup güzel kelimeler seçin. Uyuyakaldıysa uzun mesajınızda o'na onu ne kadar sevdiğinizden ve mutlu anılarınızdan bahsedin. Ertesi sabah uyandığında yazdıklarınızı okuduğunda kısa ama güzel bir cevap verecektir, kısalığına takılmayın hevesinizi kırmayın uyku sersemidir deyin empati kurup kendinizi onun yerine koyup birde öyle düşünmeyi bilin. Kelimelerde cimri olmayın emek verin düşünün yada boş verin zaten sol yanınızdaki sevginiz gerçekse kelimeler kendiliğinden dökülüverir. Şaşarsınız. Elinizden geleni yapın. Gelmeyeni de yapmaya çalışın. O yapamıyorsa anlayışla karşılamasını bilin. Bilin ki yeri geldiğinde o da size karşı anlayışlı olsun. Herşeyi ama herşeyi bırakıp onunla bir defa kahvaltı yapın. isterse ekmek peynir olsun sofranızda, onu o uykulu haliyle, sizin için sıcacık yatağından kalkıp hazırlanıp gelmiş haliyle bi görün. Uyuyun. Yada o'nu uyutup öylece izleyin. izlerken dua edin, çünkü allah birbiri için çarpan iki kalbi öyle yada böyle bir araya getirir. Küçük jestler yapın. Küçük dediysem gerçekten küçük şeyler, dikkat etmediği detaylar yüzünü gülümsetebilecek espriler. Emek verin. O'na onun için emek verip birşeyler yaptığınızı gösterin. Gösterin ki yüzündeki o tebessümü o mutluluğu görebilesiniz.
Tüm bunlar sonunda işler kötüye gidiyor, o mutlu geceleriniz yavaş yavaş azalıyorsa çabalayın bir şeyler yapın. Fakat o üzgünse, o yıpranıyorsa, o günden güne mahvoluyorsa, artık o'na iyi gelmiyorsanız, gülümsemesine hasret kalmışsanız o'nun iyiliği için o'nun mutluluğu için acı da olsa gözlerinizden yaşlarda aksa hatta erkek halinizle kendinizi güpe gündüz ağlarken yakalasanız bile elinizi sol yanınıza koyup düşünün. Önemli olan o'nun mutlu olmasıysa gerektiğinde ağlayarak gitmeyi bilmelisiniz. Çok zor olucak. Böyle bi durum da sevginiz asla bitmeyecek, kendinizi arkadaşlarınıza adayacaksınız fakat her gece ama her gece eve dönerken ellerinizi cebinize sokup içinizi kaplayan bir hüzünle eve girip yatağa kıvrılacaksınız. Acı olacak, durup dururken kokusu gelicek burnunuza o'ndan kalan eşyalara bakamıycaksınız bir süre. Dinlediğiniz müzik hatta konuştuğunuz bir filmi bile görseniz içinizde birşeylerin parçalandığını hissediceksiniz. Kafanızı dağıtmak için kilometrelerce öteye bir yerlere gitmek isteyeceksiniz gidiceksiniz de fakat kafanızın dağılacağını düşündüğünüz yerde ''keşke o da burda olsaydı'' diye düşünüvereceksiniz birden. Sonrası da hüzün. Kötü olacak, onsuz uyuyup onsuz uyanmak o'ndan haber getiren arkadaşınızla bozuşacaksınız hatta çok geçmeden ona sorucaksınız bir yerlerde gülüp oynadığını duyduğunuzda ise içiniz taa içiniz acıyacak ama çok geçmeden ''mutlu lan işte'' deyip bi nebze içinizdekini, kalbinizi avutacaksınız. Her gece yatmadan önce ettiğiniz duanın sonuna o'nu da koymayı ihmal etmeyip Allah'tan onun için sadece mutluluğunu isteyeceksiniz. Tüm bunlar olurken içinizde hep bir umut daha olucak elbet. Eliniz telefona defalarca gidicek. Fakat her gece sadece şununla dindiriceksiniz göz yaşlarınızı, ''olsun, o mutlu ya..'' deyip kapatıcaksınız ıslak gözlerinizi..
Sevin. Sevgi kolay kolay bitmez. Aşk'ı tadın. Mücadele verin. Yılmayın.
Unutmayın. Hayattan yediğiniz hiçbir darbe için dönüp hayata küfretmeyin. Demir ne kadar dövülürse o kadar sert, o kadar dayanıklı olur, unutmayın.
bazı yazarlar,
biliyorum zor bir dönemdesiniz anlıyorum sizi kiminizin sınav telaşı var kiminiz yazın tatil yapamamaktan şikayetçisiniz kiminiz boynuzlanmışsınız veya bunu sağlayacak kadar bile ileri gidememişsiniz. veya ergenliğin getirdiği birtakım duygular vs vs...
ama lütfen bunun hıncını sözlükten çıkarmayın gidin dolaşın mesela ama sözlükte kate'nin bilmemnesi şeklinde başlık açmayın.
anketörlüğün bokunu çıkarmayın.
gereksiz fantezilerinizi kendinize saklayın.
kendinize iyi bakın ve aklınızı başınıza devşirin memlekete azıcık akıllı adamda lazım amk.
