ben bu yazıyı size yazdım

entry292 galeri3
    242.
  1. 241.
  2. peşinizden koşmaya yoruldum. çünkü dur denmedikçe durup kimseyi beklemediniz. gerçekten dinlemediniz, yarıda kalan bir sözün peşinden hiç gitmediniz. kendinizden başkasını önemsemediniz; önemsiyor-muş gibi yaptınız. bütünüyle sahteydiniz; gerçek samimiyeti görmediniz, göstermediniz. siz "siz" bile değilsiniz, "onlar"sınız aslında.
    en önemlisi unutunuz, görmediniz, yok saydınız, tanımazdan geldiniz, yazıklar olsun ben sizi el yazınızdan bile tanırdım. ağacı gövdesinden tanıyamam, yaprağından bile çıkaramam ama sizi yürüyüşünüzden tanırdım. vefalarımı toprağa gömseydim tanıdık ağaçlar büyürdü. şimdi bir dal uzanmadı sizden bana.
    0 ...
  3. 240.
  4. Sözlük hadi toplanıp sahile gidip içelim.
    0 ...
  5. 239.
  6. Sizi okudukça kırılıyorum.

    Neden mi? Kendimi herkes ve her şey sanıyorum. O yüzden.
    0 ...
  7. 238.
  8. 237.
  9. Ya hiçbirinizi istemiyorum hiçbirinize güvenmiyorum hiçbirinizi sevmiyorum. Bi siktirin gidin artık!
    1 ...
  10. 236.
  11. 235.
  12. 234.
  13. Bazı adiler annemle aramı açamadınız. Ama yaptığınız şey çok güzel geri tepti artık rahatız hıhahhahahha.
    0 ...
  14. 233.
  15. şimdi konuya nasıl gireceğimi bilmiyorum lakin, ilk önce size bulunduğum köyden bahsedeyim. denizli'nin sarayköy ilçesinin 250 nüfuslu karakıran köyünden yazıyorum arkadaşlar. bulunduğum köyde, kahvehane genelde açık olmaz, zaten açılsa da sadece akşamları açılır. bakkal yok gibi bir şey. yani eğer tarihi geçmek üzere olan birkaç mamulden almak isterseniz evine gidip bakkalı çağırıp açtırmanız lazım. ki genelde o da evde olmaz. caminin deseniz toplam cemaati cuma namazları dahil 30 kişiyi geçmez.

    şimdi bu küçük birkaç örnekten de anlayabileceğiniz üzere, köyümüzde maalesef okul da yok. köy çocuklarımız, yaklaşık 5 km ilerde ki, hallice daha büyük olan köy okuluna taşımalı sistemle gitmekteler. haliyle okul olmayınca köyde çocuklarımızın faydalanabileceği bir kütüphaneleri, yahut en kötü ihtimalle oturup ders çalışabilecekleri bir odaları bile yok...

    yıllardır ben elimden geldiğince dilimin döndüğünce yardımcı olmaya çalışsam da, 3 hafta sonraki düğünüm sebebiyle artık ne maddi durumum elverişli bazı şeylere, ne de vaktim müsait. 96 yılında başladığım okul hayatımdan, mezun oluncaya kadar ki dönemde aynı zorlukları çekmiş biri olarak söylüyorum ki, bu çocuklar bu devirde okumak için zorluk çekmemeli, öğrenmek için gösterdiği çabaların karşılığını alabilmeli artık.

    köydeki duyarlı birkaç kişiden biri olarak düşüncem şu ki, bu çocuklar benim çektiğim zorluğu çekmeyecekler. en azından köy muhtarlığında dahi olsa, küçük bir odaları olmalı, okuyabilmeli bu çocuklar, öğrenebilmeli. çiftçilikle uğraşan ailelerin çocukları bile olsalar, okuldan gelince kalem tutmalı bu çocuklar, tarlada kürek değil...

    evet, dilencilik yapacağım sözlükte, yüzsüzlük edip kitap dileneceğim, bilgi isteyeceğim yazar arkadaşlardan. sadece kendi köyüm için değil elbet, allah ömür verdiği sürece, edirne'nin köyü de bir, izmir'in köyü de, hakkari'nin köyü de..

    son olarak, başta zall olmak üzere tüm sözlük yönetimine diyorum ki, yöneticilik, entry silip, yazarlık onaylıp, tv programlarında boy göstermek değildir sadece. yöneticilik yazarlarla yazar olup, herkesin isteklerine kulak kabartabilmektir. troller de dahil...

    sözlük modlarından rica ettim bu durumu, yardımcı olun dedim, duyuralım birlik olalım dedim, zall'a mesaj at dediler. e zall'a mesaj attık defalarca, o da takmadı bile, zalladı resmen. yani ben modlara, modlar zall'a, zall'da dünya bi şekil minare bi şekil hesabı...

    kısaca diyorum ki arkadaşlar, el birlik olalım, değirelim ateşi fitile. inşallah destek olan arkadaşlar çıkacaktır diye umuyorum. sizden şaşalı kitaplar, cilt cilt ansiklopediler, dünya klasiklerinden seçmeler istemiyorum arkadaşlar. küçük bir şiir kitabı da olur, eski bir tarih ansiklopedisi de, hatta lise veya üniversitede kullandığınız ders kitapları da. yeter ki yazı olsun, bilgi olsun, en önemlisi bu kampanyaya ilgi olsun...

    bilmiyorum eksik bir şey kaldı mı ama, son olarak diyorum ki, destek olandan da allah razı olsun, olamayandan da, olmayan da. aynı yangının ateşi altında ısınabilmek dileğiyle...
    0 ...
  16. 232.
  17. Laf söylemeden önce, bi işe kalkışmadan önce 2 defa düşünün, hayallerinizin peşinden gidin zamanınızı aşka meşke harcamayın çünkü onların hepsi koca bir yalan mantığınızı kullanın ve abuk subuk şeyler peşinde koşmayın biraz da memleketin halini hatta eğer ülkelerdeki insanları düşünün.
    3 ...
  18. 231.
  19. sizin ağzınıza da s.çarlar bir gün...
    1 ...
  20. 230.
  21. boş verin şimdilik olmasın sevgiliniz, ama korkmayın sevmekten.
    boş verin yenilsin desteklediğiniz takım ne olacak, siz yinede en iyi tezahüratlarınızı yapın.
    boş ver yaa kaldıysan sınavdan, çalışır biraz düzeltirsin notlarını.
    boş ver kardeşim tartışmayı, haklıysanda özür dilerim de al gönlünü insanların.
    boş verin millet gereksiz düşünceleri, beyninizi kemiren soruları.
    üç günlük dünya da değmez kuruntularla hayat yaşamaya.
    bugün var yarın yoksun, gülümse yalancıktanda olsa.
    boş verin düşünmeyi, hasta olsan kim koşabilecek imdadına.
    açın odanın camını ve çekin ciğerlerinize gecenin havasını.
    boş verin değmez hiç bir gözyaşına, kederine bunların.
    unutma üç günlük dünya bugun var yarın yoksun şu kısacık hayatta.
    2 ...
  22. 229.
  23. gecenin bu saatinde;
    belki sınavlara çalışıyor,
    belki uzandığınız yerden başka şeylerle meşgul oluyorsunuz kim bilir.
    sevgilinizin kokusunu içinize çekiyor, saçlarını okşuyor yada sevişiyorsunuz. kim bilir.
    kimileriniz yarın is yada okula gideceği için, yarın ne giysemin derdinde,
    kimileriniz de kafanıza takılan soruların cevaplarını aramanın,
    kimileriniz aşk acısını dindirmenin,
    kimilerinizde yeni aşkın heyecanı içinde.
    ama içinizde birileri vardır ki muhakkak ben gibi yapayalnız evin içinde yatağa girmiş ve yukarda yazılı olanların hiç birini düşünmeden düşünmekten vazgeçmişcesine sım sıkı sarılıp yorgana ısınmaya çalışarak, çok uzun zamandır kendisini terk etmiş uykunun gelmesini beklemekte.
    3 ...
  24. 228.
  25. Yaptıklarınız yanınıza kalmayacak rmin olun.
    0 ...
  26. 227.
  27. arkanıza yaslanın hah şimdi deriiin bir nefes alın;
    vazgeçtim, yoruldum, pes ettim... rahat ol, olun, olsunlar,
    cahile laf anlatamayacağımı anladım,
    ufkumu daraltma çabanıza saygı göstermek zorundayım.
    sizin istediğiniz olacak...
    rahat uyuyun.
    2 ...
  28. 226.
  29. Neden? Kendileri bile seviye ve uslup korurken, siz kraldan çok, kralcı oluyorsunuz? Kazancınız ne? Elinize ne geçiyor? Biliyorum, cevap vermek yerine yalakalığa devam etmek adına saldıracaksınız. Teker teker gelin demiyorum, topunuz birden gelin. Hepinize yeterim.
    0 ...
  30. 225.
  31. sıradan bir gündü. sabahleyin okula gitmek için erken kalktığımda hayata küfür edip böyle düzen olmaz olsun deyip istemeye istemeye okula gitmiştim. sabah kalkıp okula gitmenin meyvelerini toplayabilecek miydim o da aşikar. ders bittikten sonra her zaman ki gibi hiç bir yere uğramadan yurda döndüm. yapacak bir şey olmadığı için bilgisayarı açıp facebook, twitter ne varsa saldırdım. 1 gün önce 16 kiloya düştüğünü duyduğum çocuk ( çocuk; yaşamak için başkasına ihtiyaç duyan, reşit olmayan, kararlarını doğru düzgün veremeyen kimse) gözlerini yummuştu.

    üzüldüm. çünkü bu dünya çocuklara emanetti. ilk okul birinci sınıfta bize bu öğretilmişti. hatta şarkı vardı sözleri '' Bir dünya bırakın biz çocuklara ıslanmış olmasın gözyaşlarıyla..'' diye başlıyordu. fakat büyüklerimiz bize iyi dünya kuramayacağını herkesin para etrafında secde ettiğini amerika, ıraka girdiğinde anlamıştım. çocuktum o sıralar ve empati yapacak vicdana sahiptim. babamdan böyle görmüştüm.

    her neyse..

    türkiye burası. ben onunla 11 yaşında tanıştım ve 11 yıldır yüzünü görüyorum. dik başlı, dediğim dedik bi tavrı var. tıpkı mahalle maçında top sahibi çocuk gibiydi.. faul dediği fauldü, gol dediği gol olurdu.. itiraz edenimiz olursa '' top benim istemiyorsan oynama '' diyebilecek kadar da yavşaktı.

    yıllar geçerken oluşan kutuplaşmayı görebiliyordum... ve artık tüm türkiye olarak görüyoruz..

    15 yaşında çocuk öldü..

    elinde sapan olan fotoğrafı gösterdiler.

    ekmek almaya gitmiyor dediler. hayatında ki tek fotoğrafa göre çocuğu astılar kestiler. sanki hayatı boyunca çocuk öyle dolaşıyormuş gibi o sapanla 3 toma devirmiş, 4 karakol basmış gibi..

    daha sonra halay videosu paylaştılar bilmem neyin gününde halay çekiyormuş diye..

    ufakcık çocuk ölmüş lan gösterdiğin mazereti s*keyim. vicdanını s*keyim. kusura bakma sayın okur kendimi tutamadım.

    cümlemin başından beri çocuk diyordum fark ettiyseniz . çocuk öldü.. çocuk. çocuk. çocuk.. çocuk..

    bunlarda tutmadı aynı gün şehit olan 4 polisi gösterdiler. akp mitinginde görev almak için yaşamını yitirenler. ( chp mitingine giderken vefat etselerdi ne diyeceklerdi oda ayrı merak konusu) gölgede kaldın polisim dediler. ufakcık çocuk senden daha kıymetli çıktı şehidim dediler. ailelerine ekmek götürürken öldü dediler.. dediler dediler.
    isimlerini sorsak kaç kişi cevap verebilirdi o da ayrı konu..

    sanki başka ülkede yaşıyoruz. ölenler bizimde polisimiz ama öyle bi kutuplaşmışız ki her değeri sahipleniyoruz. bizim - sizin diyerek.

    fakat millet vekili oğlu polisleri sıraya dizince suskunluk yemini etmiş tapınak rahibi gibi çıt oyunu oynadılar..

    bir fatiha okular mı acaba ? oda merak konusu..

    ölünün arkasından fazla konuşulmaz. o yüzden Gökhan Emre Örül , Ömer Aktaş , Resul Erdem Aydemir ,Abdullah Kılıç şehitlerimizin ruhları şad olsun

    son bir şey daha ;

    berkin elvan huzur içinde uyu çocuk..
    1 ...
  32. 224.
  33. 223.
  34. çocuk sahibi olup, faceyi çocuğunun resmiyle dolduran hanımlar ; *
    çocuk yapmak sadece size özgü değil, yapmayın etmeyin.
    hadi resim paylaştınız altına ''benim güzel oğlum-kızım'' vb yorumlar yapmayın.
    5 ...
  35. 222.
  36. 221.
  37. Affedersiniz, ama...

    Siz de kimsiniz ?

    Tek tek görsem sizi, her birinize "Sen..." derdim herhalde. Kalemi elime alıp, sizi düşündüğümde her biriniz "Sen..." oluyorsunuz çünkü.Ama yanlış anlamayın yine beni; sizi küçültmüyordum gözümde. O kadar büyüyordunuz ki, tersine, sizden başka kimse olmuyordu, hayalimde ve gözlerimde. Sadece "Sen..." kalıyordu kelimelerden geriye.

    Oysa ne hakkınız vardı hayatıma girmeye ve beni böyle dağıtmaya ? Tek tek girdiniz hayatıma, bir arada gelseydiniz, elbette, sadece birinize yer olacaktı kalbimde ve alt üst olmayacaktı ruhum boş yere. Bir öncekinin bıraktığı izler ve teker teker "Siz", şu yürekte gitgide büyüyen bir boşluk meydana getirdiniz.

    Kiminize "Aşkım..." dedim, kiminize "Dostum...", kiminize "Sevgilim..."... Pek azınıza "Seni seviyorum." dedim. Ama ben hepinizi, hepinizi çok sevdim. Kiminiz, farkında bile değildiniz bu büyük sevginin, kiminiz gözlerime bile bakmadan çekip gittiniz. Kiminiz, ruhumdaki ışığı görüp ya hayret ettiniz, ya da anladınız ki bu büyük sevgi size de yeter, başkalarına da. Ama hiçbiriniz değerini bilemediniz.

    Teker teker yaktınız beni. Her yanışımda yeniden doğdum küllerimden ama bir yangın daha bağrına bastı beni her defasında. Yine de tükenmedim, hayret! iyi dayanmışım doğrusu bunca ateşe. Gerçi içinizdekini açık açık söyleseydiniz, yanmazdı canım bu kadar herhalde.

    Sizden yadigar defterler biriktirdim, bir çoğu yarıda tükendi. Kelimeler, cümleler, mektuplar, şiirler... Hiç resim saklamadım, pek sevmem çünkü, mutlulukların geride kaldığının kanıtını yüreğimden başka bir yerde barındırmayı. Hafızam, bir fotoğraf albümüne sığacağından daha fazla anı saklıyor ve bazen hiç istemesem de döküyor onları gözlerimin önüne. Eskiyi unuttuğum zamanlar ise, kader, hayatımı işgal edip yeniden sunuyor aynı sevinçleri ve mutluluğun sonrasındaki aynı acıları. Ben alıştım artık, ama yürek ha gitti ha gidecek.

    Bedenim de iflas etmenin eşiğinde dolanıyor. Şimdiden unuttum geceleri uyumanın nasıl birşey olduğunu. Ağlamanın kâr etmediğini ise seneler önce öğrenmiştim sizden birini uğurlarken yüreğimden. Artık gözyaşlarını da unuttum galiba, gözyaşına hasret kaldı gözlerim.

    Hepinizi uğurladım sanmıştım ama bakın, yine karşıma çıktınız bu soğuk kış gecesinde. Sevda, geliyorum demez. Ama siz de demediniz, garip. Siz sevda değilsiniz, sadece birkaç eski hatırasınız, iyisiyle, kötüsüyle. Ama hâlâ burada, bana emanettir bıraktığınız izleriniz.

    Yine de, ne iyi ettiniz ! Hoş geldiniz, sevda getirdiniz. Gülle güle gittiniz, inşallah kederle dolmamıştır gözleriniz. Yine beklerim sizi. Ben hep burdayım. Eğer, bir gün dönerseniz, büyük ihtimalle, bıraktığınız gibi bulursunuz bu naçizane, bu virane gönlümü.

    Ama merak etmeyin, siz nasıl olsa bulursunuz bir gecekondu, o gün gelir de neşeyle dolarsa terkettiğiniz bu hüzün yurdu.
    0 ...
  38. 220.
  39. Sizi alçaklar, sizi güzel alçaklar.

    Beni mutlu etmeyin. Lütfen, beni umutlandırıp bütün bunlardan iyi bir şeyler çıkabileceğini düşündürmeyin. Çürüklerime bakın. Şu sıyrıklara bakın. içimdeki sıyrıkları görüyor musunuz ? gözlerinizin önünde büyüdüklerini, içimi aşındırdıklarını görüyor musunuz ? artık hiçbir şey için umut istemiyorum.

    the book thief
    0 ...
  40. 219.
  41. he-pi-niz, o-ros-pu ço-cu-ğu-su-nuz!

    zıpla zıpla zıplamayan ibne.
    1 ...
  42. 218.
  43. Otobüste minibüste 3 kişilik yer kaplayıp yarısı kucağımda yarısı koltukta oturan şişko teyzeler ve amcalar, bari kıpraşmayın amk. Gıcık oluyorum size.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük