ben bu yazıyı size yazdım

entry292 galeri3
    17.
  1. 16.
  2. evet sizler yanında dostları, kardeşleri, sevdicekleri, anneleri ya da arkadaşları olanlar. sizler şanslısınız ve bunun farkında değilsiniz. bende değildim bir süre önce. şimdi anlıyorum bak yapayalnızım... dostlarım mı? onlar kalanlar orada biryerde hala her günkü gibi yaşıyorlar. kardeşlerim mi? onlarda benim bıraktığım hayattalar ve annem o da beni özlüyor şimdi evde biliyorum bende onu çok özlüyorum ama. sevgilim mi? o başka bir şehirde başka arkadaşlarıyla falan geziyor tozuyor, beni özlüyor biliyorum ama ne fayda? yok işte bak yalnızım şimdi. tek ses o şarkıcı bu şarkıcı ve lanet olası şarkıları.ağlasam bile kimse sarılıp susturmaya çalışmaz biliyorum ben. korksam kimse ben burdayım korkma da demez. annem kekte yapmaz ki şimdi yesek. insan tek başına yemekte istemiyor ki...
    2 ...
  3. 15.
  4. 14.
  5. kıçınızı yıkamadan dışarı çıkmayın lütfen...
    2 ...
  6. 13.
  7. bir adam ahmet kaya'dan ağladıkça parçasını dinlerken küfür edip teybi kapattıran adamın yaptığı faşistlik, milliyetçilik, türkçülük! başka bir adam serdar ortaç parçası dinlerken ahmet kaya'ya çatal attı bu yavşak diyip teybi kapatmak; demokrasi. adama dur demek dayatmacılık, türküm demek ırkçılık, kürdüm demek bölücülük oldu bu aralar, hayırlısı.
    2 ...
  8. 12.
  9. ben bu yazıyı,

    bir hafta içinde, içeride fener'i, dışarıda manchester'ı yenip bizlere orgazmdan daha zevkli anlar yasatıp, koselere bolen besiktas'ımıza..

    tesekkurler cocuklar..
    3 ...
  10. 11.
  11. yolda yürüyordum. aklımda sorular, her insan gibi sorunlar vardı. bir an düşündüm; ya olmasıydı o sorunlar. dünya ne kadar boş olurdu değil mi? allah korusun felsefe falan yapardık lan! tertemizdi sanki dünya, bir biz pislettik. hunharca, hiç acımadan kirlettik. köşede ki bakkaldan bir sigara aldım. anadolu bile üç lira olmuş. öğrenci adamız, yerine göre ekmek almayalım diye makarna pişirir yeriz. ama beynim, tüm hücrelerim hayvani şekilde beni sigaraya yöneltmişti. öfkarlı herefin içeceği sigara. gözüm telefonma gitti, ceyda'yı bidaha arasamıydım acaba diye düşündüm. aramadım. arayamadım. şarkısı bile var, ben seni arayamam! west aldım, hem ucuz, hem lark gibisinden kömür değildi! yürümeye devam ettim. bir çocuk geliyordu karşıdan, babasının elini sıkıca kavramış, ona babasına olan hayranlığını yansıtan bakışlarla bakan. yürüyordum, sağ tarafta, yiyişme parkı diye adlandırılan yerde bir bank vardı. hep dolu olurdu oralar. genelde üniversiteye sevişmeye gelenlerin tercihi mekandı. iki sevgili donma ihtimaline karşın hala sevişiyordu buz gibi havada. ne tatlı şeymiş lan diye düşündüm. bırakamıyorlar bir türlü. bense eve gidip ufo yakmayı düşünüyordum. buzlu yol ödümü kopardı gibisinden. gazetede edirne'de düşen çok olmuş, gibisinden haberler çıkmıştı. yavaşça yürüdüm. ana sokak girişine geldim. bira aldım. eppek param yoktu ama canım feci katık istiyodu sigaranın yanına. aldım. soğuk havada, zaten bokum donmuş, cebimde para yok, yinede içecektim. dertliydim ben. birden ayağım kaydı hızlıca yere çarptım kafamı. kalkmaya çalışıyordum, buz öylesine kaygandı ki. karşıdan da hızlıca bir araba beliriverdi...

    cenk'e artık yeter diyordum. donacaktık. ailesi evini temizlemeye gelmişti. oda parasızlıktan ötürü, parka gidelim demişti. bu park yaz da doluydu kışta. sevgilisini alan bu yan, kenar ve de akabinde köşe kalan parka gelirdi. kışın köpek öldüren içilirdi yazın marmara. edirne yazın çok sıkıcı ve akabinde sıcak olurdu, kışınsa buzhane. sevgilimle parka vardık. oturup muhabbet etmeye başladık. sonra yavaşça öptü beni, bi daha bi daha der gibisinden devam etti, ufak ama etkili öpücükler kondurmaya dudaklarıma, bense sıkılmıştım. cenk'e artık yeter diyordum. zaten buz gibiydi hava. trip attı, öf be gibisinden. sonra kızma dedim, sadece vize öncesi hastalanmaktan korkuyorum. kalktık arabasına bindik. arka yol daha rahattır şimdi dedi. edirne'de akşamüstü hep sıkışık olurdu trafik. sonra kimse kalmazdı gerçi. akşam boş olurdu her yer. cenk arka yola girdi. yalnız atladığı birşey vardı. arka yol hala buzluydu. yavaş sür dedim. öff be dedi. yan rafa koyduğu telefonu çalıyordu o arada. o almaya çalıştı, o sırada yolun ucunda ki bi adam kayıp yere düşüverdi, ben cenk dedim, o aniden frene bastı ama yol o kadar buzluydu ki, araba sağa doğru kaydı ve yerde debelenen, elinde garip bir bakkal poşeti olan o adama çarptık.

    hepimiz birbirimizin hayatlarına dokunuyoruz. cenk arabayı arka yoldan döndürmeye çalışmasaydı, bakkal evine gitmeye çalışan o adama birasını biraz daha erken verseydi, cenk'in annesi eve yemeğe çağırmak için çocuğunu daha sonra arasaydı, bunlar olmayacaktı. ben bu yazıyı size yazdım. dokunduğunuz hayatlara dikkat edin. çünkü o dokunduklarınız, sizin hayatınız.
    0 ...
  12. 10.
  13. 'aşk hayattır, sahip çıkın aşkınıza'.
    1 ...
  14. 9.
  15. evet, benim de bir kaç kelam edip şahıslarına armağan edeceğim canlılar var. kim mi onlar? benimle yarışma cürretini gösterip kaybedeceklerini bile bile sırf beni motive etmek için yanımda koşuşup hızla ilerleyen canlılar. kızıyorum onlara. beni gaza getirdikleri için, sanki beni geçeceklermiş gibi hırslandırdıkları için, filozof edasıyla yanıma yaklaşıp, -sen seçilmiş kişisin- diyenler için. koşmaz olaydım, merak etmez olaydım, sadece bir hücre olarak kalaydım,
    o pekmezi yemeyecektin baba.
    bak neler oldu sonunda. ama yazım sana değil benimle aynı kaderi paylaşıyor gibi duran diğer menilere. lanet olsun lan size. nasıl kazandırdınız bana yumurtayı haa!
    valla anadolu lisesini kazanınca da aynı şeyi düşünmüştüm. birinin hakkını mı yiyorum acaba diye! -büyüklerin bir çeşit ezme yöntemi olarak kullandıkları söz öbekleri(galiba içime işlemiş)-

    neyse bu yazı da benimle birlikte kader ortaklığı yapıyor gibi duran diğer sahtekar menilereydi. yeter bu kadar. üzerinde fazla konuşulmaya değmez. sinir oluyorum zaten.
    0 ...
  16. 8.
  17. evet size. hayatimin icine sican herkese. rahatlayin bitti. nokta.
    3 ...
  18. 7.
  19. Bırakın artıkın bu işleri yahu.
    2 ...
  20. 6.
  21. -güzelikleri paylaşın küfürleri değil
    -sözlükteki bir yazar hakkında bir şey yazarken aynı yazı sizin için yazılsa ne hissederdiniz onu düşünüp yazın.
    -sakınmadan duygusal yazılarınızı da dökün. bu sayede sıkıntılarınızı da diğer yazarları üzmek için kullanmazsınız.
    -bu sözlüğü sevin. gereksiz insanlar geldiğinde onları umursayıp onlar gibi saçmalamak yerine bilgi entryleri girin ki onların saçmalıklarına yer kalmasın.
    -saygıyı unutmayın.
    -fikirleri paylaşın ayar verin ama ayar almayı da bilin.
    -sebze yiyin.
    -bu kadar.

    edit: kitap okuyun. 100 insan tanıyorsanız 1000 insan tanırsınız.
    *
    *
    3 ...
  22. 5.
  23. ben bu yazıyı size yazdım sözlük yazarları. yazacak başlık bulamıyorum. kendi başlığımı açayım diyorum aklıma başlık gelmiyor. kalkayım yatağımın üzerindekileri temizleyim o zamana kadar aklıma birşey gelir diyorum , eriniyorum. yedi tepeli şehirden haber bekliyorum , gelmiyor. haliyle sıkılıyorum. yani diyeceğim o ki sözlük yazarları , yar bana bir eğlence. bu konuda bana yardımcı olabilecek varsa size bir mesaj kadar yakınım.

    sıkıntılı hallerin entrysi olarak bu entryininde yazın hayatımda önemli bir yeri olacak.
    2 ...
  24. 4.
  25. ben bu yazıyı size yazdım bugün görükle-uludağ üniversitesi hattında gördüğüm güzel kız böyle mahzun bakıyordu gözlerin bin bir dert barındırıyordun içinde sanki ya da ben öyle gördüm ya da görmek istedim güzel kız bir defa bile bakmadın bana bakmada zaten baksan ümitlenirdim zaten o güzel gözler bakmasın zaten utanırdım ben bakamazdım baksan bile dedim ya güzel ne derdin vardı kim bilir zaten benim de derdim var bir dert de sen verme kız baksan bana bu garip gönlüm umut bulur hüzünlenir durduk yere ya da kız güzel kız bir kere dönüp baksaydın ya bana oysa ben ne hayaller kurdum seni tanımadan belkide kötüsün be güzel kız dış kabuğuna aldandım ya da güzel kız baksaydın bir kere de olsa bana belki ümitlenirdim ama daha sonra yüz vermemesende bir şarap da senin için içerdim be güzel kız bir baksaydın be güzel kız bir baksaydın keşke baksaydın be görükle-uludağ üniversitesi hattındaki güzel kız..
    3 ...
  26. 3.
  27. terkedilmişliğinizin acısını atın artık üzerinizden... ordan oraya savrulan bedenler, karmaşık devreler misali her gün farklı ellerde huzur arayan tenler... bulacaktır elbet tutunacak kuru, kırık bir dal...
    yapmanız gerek sadece ileriki günlerde kavusacagınız, basınızın üzerinde duran, umut dediğimiz ısıga bakıp gülümsemek!
    veya gidip yeni bir beden bulun kendinize! of banane be!
    6 ...
  28. 2.
  29. Kalabalık şehirlerdeki yalnızlıktır benim hayata sevdam.

    Hayatın her anında yaşanılan zorluklardadır hayata sarılma nedenim.
    Hayat tüm zorluklarıyla, acısıyla, tatlısıyla hayattır zaten.
    Ne bir aşk için, ne de bir acının verdiği yara için vazgeçilir hayattan.
    Bizi biz yapan mutlu anlarımız olduğu kadar acı anlarımızdır da aynı zamanda.

    Her an her şeyin yolunda giden bir hayat olsa mutlu olunabilir miydi?
    Her şeyin istediğimiz gibi olması hayata dair bir hedefimiz olmasını engellemeyecek miydi?

    Çektiği an acıları sebebi ile intihara teşebbüs eden insanlar tanıdım. Dünyaya, kaderine, sahip olduklarına isyan eden güçsüz varlıklar gördüm. Bir acı insanı nasıl olurda geleceğinden ayırabilirdi. Şu an o acıya sebep olan biri için nasıl olurda önündeki tüm mutlulukları yok sayabilirdi. Bize hediye edilen yaşam bu kadar basit sebepler yüzünden terk edilip bırakılacak kadar önemsiz miydi?

    Her acının insanı biraz daha olgunlaştırıp, geleceğe daha doğru adımlar atmamızı sağladığını neden göremez oluyoruz?
    Her olaydan ders çıkarmamız gerektiğini ve gelecekte tekrar aynı hataları yapmamak için hayata inadına sarılmamız gerektiğini neden algılayamıyoruz?

    Bir oyun oynarken tüm zorluklara rağmen o oyunu kazanmak için hırslandığımız halde neden yaşamak için hırslanamıyoruz?
    Neden en ufak bir mutsuzlukta hayata dair tüm inancımızı yitirip her şeyin en olumsuzu ile baş başa kalıyoruz?

    W.Shakspeare'in muhteşem bir sözü var konuyla alakalı.
    "Dünya bir oyun sahnesi, bizler birer oyuncuyuz... Bütün erkekler ve bütün kadınlar, sırası geldiğinde girerler ve çıkarlar bu oyun sahnesine..."

    O halde bu oyun sahnesindeki rolümüzün hakkını verip, çıkan tüm zorlukları tıpkı atari oyunlarında verdiğimiz hırs ve mücadeleyi hayata karşı da verip, çıkan tüm zorluklara inat hayata gülümseyerek bakabilme zamanıdır.

    Bu dünyadaki en güzel sevda kendi hayatın için verdiğin çaba ve emektir.
    15 ...
  30. 1.
  31. Evet çok kişi demiştir bu sözü. Ama okuyan kaç kişidir? Onu gec okuyup kendine bir ders cıkaran kac kisidir? Bilinmez. Ama onemi yok varsın o yazı kalsın birgün gelir birisi onda kendinden birşey bulur, doğru yola ulaşır.

    Evet yazıda bahsedildigi gibi dünyanın hicbir yerinde bu kadar olmayan bir calisma var türkiyede. Ne calismasi bu? Toplumu bozmak , ahlaki olarak cokertmek. Tarihini bilmeyen bir genclik olusturmak. Orf ve adetlerinden yoksun birakmak. Manevi degerlerini almak , maddiyata yoneltmek. Eskiden dusmanlarini öldürürlerdi. Simdi öldürmüyorlar kendilerine benzetiyorlar. Ve ne yaziktir ki planlari isliyor , insanlar birbirlerinden uzaklasiyorlar. Toplum bolunuyor. Bunu heryerde goruyoruz. Peki biz bu hale nasil dustuk? Cevabi basit: Bizi biz yapan degerlerden uzaklastik. Cozum ne peki? Milli ve manevi degerlerimize sahip cikmak, ayrimcilik , boluculuk yapmamak?

    Okulun daminda namaz kildi diye ortaligi karistirip yaygara koparmanin anlami ne?
    3 yasindaki kizina turban takti diye kiza acimalar vah vah etmeler niye?

    Carsafli biri gordugunde orumcek kafali, gerici diye hitap etmek niye?
    Sakalli bir adam gordugunde yobaz demek niye?

    Niyeler bitmez. Onemli olan bu oyunlara gelmemek, ortak degerlerimiz etrafinda birlesmek. Kurtulus savasinda butun milletimiz , sagcisi - solcusu , alevisi - sunnisi, turku- kurtu hepsi yan yana savasmadi, yan yana olmedi mi? O zaman neden biz bugun birbirimize dusuyoruz, birbirimizle ugrasiyoruz?

    Gelin ortak degerlerimiz altinda birleselim.

    Camiye giden camiye gitsin, kilisiye giden kiliseye gitsin, cemevine giden cemevine gitsin.
    Universiteye mini etekli gitmek isteyen oyle gitsin , turbanli gitmek isteyen de oyle gitsin.
    isteyen basini acsin isteyen carsafli gezsin.

    Onemli olan vatanimiza, bayragimiza , devletimize sahip cikmaktir. Onun disindaki eylemler ve dusunceler onemsizdir. Kim ne yapmak istiyorsa yapsin , baskasini rahatsiz etmeden , kanunlari cignemeden. Onemli olan budur gerisi tiras. Cunku ne de olsa hepimiz olecegiz. Bugun ya da yarin... Birbirimizi uzmeye kirmaya deger mi? Elbetteki degmez.

    Butun bunlari astigimizda bütün dünya karsimizda olsa ne yazar? Uyuyan dev uyanirsa ne onemi kalir ki, inanin biz kendi icimizde butunleselim turkiyenin bilegini kimse bukemez!

    Vatan bir , bayrak bir. O zaman da gonuller bir olsun. Kucaklasalim
    12 ...
© 2025 uludağ sözlük