beni benimle başbaşa bırakın biraz
ki sevebilelim onunla birbirimizi
biraz zaman tanıyın n'olur bana biraz
ki dünya barıştırsın benimle beni
bazı şeylere de kızmayın ki fark etmez
ben severek taşırım payıma düşen yükü
ama lütfen beni sevmezlik etmeyin
çünkü ben sevmeye hazırım çoktan sizi
alın gönlüm sizinle, alın sizinle yüreğim
ama lütfen bir küçük zaman ara verin ne olur
belki yarın sabah yeniden doğar dirilirim
ve yeni baştan yeni sevgiler bulur beni
alın beni alın, içinize sindirin beni
uğrunuza olmaya çoktandır hazırım
bugün bir ay boyunca uzak olacağım evimde son gecem. bakmayın aslında evimden ya da istanbuldan uzak olmak değil sorun. asıl sorun sizden uzak kalmak. şimdiden çok özledim sizi. o kadar çok söylemek istediğim şey var ki ama malesef kelimeler tıkanıp kalıyor şunu söyleyeyim hani hiç çıkarsız sevgi yoktur nutukları vardır ya onun yalan olduğunun ispatısınız. ne diyeyim ki sizi çok seviyorum lan.
dört boyunca her gün görüştük o kadar dolu dolu bir yaz geçti belki de bu yüzden şimdi ayrılmak bu kadar zor geliyor. katıldığımız eylemler dün gibi aklımda her gün hürrem buluşmalarımız evdeki cay sigara partilerimiz doğum günü için yağmurda sırılsıklam oluşumuz... vay anasını zaman ne çabuk geçti ne çabuk bitti dört ay. sizinle göz açıp kapayıncaya kadar geçen dört ay sizden uzakta çok zor geçecek biliyorum neyse uzattım iyice bir ay sonra görüşücez beni özleyin.
(bkz: aygg)
(bkz: silimcinim)
Suan tam arkamda mal mal konusan sevgi pitirciklari bunu size yaziyorum. Yemin ederim malsiniz sizin muhabbetlerinizi duyunca insan yalnizliga sukrediyor civik civik o ney lan. ( yazar burada kiskancliktan ölüyor ) saka lan ne kiskancam cok malsiniz.
Beni sevmenizi falan gectim ama biraz olsun inanciniz varsa nolur aciyin bana artik daha ne diyeyim size. Gecen senenin sabri vardir diye susuyorum ama yapmayin artik allah rizasi icin lan. Hadi o pici gectim sen yapma be dostum sandigim sen yapma nolur.
iyi bir insan olmak için dine ihtiyacınız yok. Bu düşüncelerim yüzünden bana küfür etmek içinde hiçbir sebebiniz yok. Evet, tekrar tekrar evet iyi birer insan olabilmek için hiçbir şeye ihtiyacınız yok.
Bu bu yaziyi ikinize yazdim aygg ve silimcinim. Annemden babamdan cok ozluyorum sizi sanki hep ihtiyacim varmis gibi size. Keske yanlarinda olsam diyorum biri kizsa bana digeri kufur etse dertlensek bile bir saat sonra gulsek hep. Kardesim yok diye uzulurdum bazen bilirsiniz sonra siz kardesim oldunuz. Kardesten uzak kalmak cok uzucuymus be. Cok ozledim sizi. Her sey biraz eksik hatta cok eksik. Sizi seviyorum mk .
yine ve işte sana yazdım komşum, aynı dili konuşsak gideceğim ve un, tuz karabiber isteyeceğim. adetini bile bilmiyorum ama buraların. aynı asansördeki chanell 5 kullanan dairesini bilmediğim komşum. birgün geç gidiyorsun bir gün kokun asansörde yaklayamadım seni.
itiraf.com platonik.
ulan sevgili sözlük üyeleri... öncelikle sakın bağlanmayın O'na tamam mı? böyle gelip işlerinize falan karışmasına müsade etmeyin. kişisel alanınıza girmesin yani. herifçioğlu kendi vizesine günler önceden çalışırmışmış, bana kendini örnek gösteriyo sanki ben tembel bişeymişim gibi. günler öncesinden çalışmaya kalktım da kafa mı bıraktın ki götoş? ben bırakamıyorum siz bırakın anam... değişmem gerekiyo nasıl yaparım bilmem...
duyduk duymadık demeyin.
Milliyetimi severim ama ülkücüleri sevmem.
Dinime bağlıyım ama yobazları beyenmem.
Atatürke saygı duyuyorum ama kemalistlere duymam.
Ben buyum işte.
Otobüste minibüste 3 kişilik yer kaplayıp yarısı kucağımda yarısı koltukta oturan şişko teyzeler ve amcalar, bari kıpraşmayın amk. Gıcık oluyorum size.
Beni mutlu etmeyin. Lütfen, beni umutlandırıp bütün bunlardan iyi bir şeyler çıkabileceğini düşündürmeyin. Çürüklerime bakın. Şu sıyrıklara bakın. içimdeki sıyrıkları görüyor musunuz ? gözlerinizin önünde büyüdüklerini, içimi aşındırdıklarını görüyor musunuz ? artık hiçbir şey için umut istemiyorum.
Tek tek görsem sizi, her birinize "Sen..." derdim herhalde. Kalemi elime alıp, sizi düşündüğümde her biriniz "Sen..." oluyorsunuz çünkü.Ama yanlış anlamayın yine beni; sizi küçültmüyordum gözümde. O kadar büyüyordunuz ki, tersine, sizden başka kimse olmuyordu, hayalimde ve gözlerimde. Sadece "Sen..." kalıyordu kelimelerden geriye.
Oysa ne hakkınız vardı hayatıma girmeye ve beni böyle dağıtmaya ? Tek tek girdiniz hayatıma, bir arada gelseydiniz, elbette, sadece birinize yer olacaktı kalbimde ve alt üst olmayacaktı ruhum boş yere. Bir öncekinin bıraktığı izler ve teker teker "Siz", şu yürekte gitgide büyüyen bir boşluk meydana getirdiniz.
Kiminize "Aşkım..." dedim, kiminize "Dostum...", kiminize "Sevgilim..."... Pek azınıza "Seni seviyorum." dedim. Ama ben hepinizi, hepinizi çok sevdim. Kiminiz, farkında bile değildiniz bu büyük sevginin, kiminiz gözlerime bile bakmadan çekip gittiniz. Kiminiz, ruhumdaki ışığı görüp ya hayret ettiniz, ya da anladınız ki bu büyük sevgi size de yeter, başkalarına da. Ama hiçbiriniz değerini bilemediniz.
Teker teker yaktınız beni. Her yanışımda yeniden doğdum küllerimden ama bir yangın daha bağrına bastı beni her defasında. Yine de tükenmedim, hayret! iyi dayanmışım doğrusu bunca ateşe. Gerçi içinizdekini açık açık söyleseydiniz, yanmazdı canım bu kadar herhalde.
Sizden yadigar defterler biriktirdim, bir çoğu yarıda tükendi. Kelimeler, cümleler, mektuplar, şiirler... Hiç resim saklamadım, pek sevmem çünkü, mutlulukların geride kaldığının kanıtını yüreğimden başka bir yerde barındırmayı. Hafızam, bir fotoğraf albümüne sığacağından daha fazla anı saklıyor ve bazen hiç istemesem de döküyor onları gözlerimin önüne. Eskiyi unuttuğum zamanlar ise, kader, hayatımı işgal edip yeniden sunuyor aynı sevinçleri ve mutluluğun sonrasındaki aynı acıları. Ben alıştım artık, ama yürek ha gitti ha gidecek.
Bedenim de iflas etmenin eşiğinde dolanıyor. Şimdiden unuttum geceleri uyumanın nasıl birşey olduğunu. Ağlamanın kâr etmediğini ise seneler önce öğrenmiştim sizden birini uğurlarken yüreğimden. Artık gözyaşlarını da unuttum galiba, gözyaşına hasret kaldı gözlerim.
Hepinizi uğurladım sanmıştım ama bakın, yine karşıma çıktınız bu soğuk kış gecesinde. Sevda, geliyorum demez. Ama siz de demediniz, garip. Siz sevda değilsiniz, sadece birkaç eski hatırasınız, iyisiyle, kötüsüyle. Ama hâlâ burada, bana emanettir bıraktığınız izleriniz.
Yine de, ne iyi ettiniz ! Hoş geldiniz, sevda getirdiniz. Gülle güle gittiniz, inşallah kederle dolmamıştır gözleriniz. Yine beklerim sizi. Ben hep burdayım. Eğer, bir gün dönerseniz, büyük ihtimalle, bıraktığınız gibi bulursunuz bu naçizane, bu virane gönlümü.
Ama merak etmeyin, siz nasıl olsa bulursunuz bir gecekondu, o gün gelir de neşeyle dolarsa terkettiğiniz bu hüzün yurdu.
çocuk sahibi olup, faceyi çocuğunun resmiyle dolduran hanımlar ; *
çocuk yapmak sadece size özgü değil, yapmayın etmeyin.
hadi resim paylaştınız altına ''benim güzel oğlum-kızım'' vb yorumlar yapmayın.
sıradan bir gündü. sabahleyin okula gitmek için erken kalktığımda hayata küfür edip böyle düzen olmaz olsun deyip istemeye istemeye okula gitmiştim. sabah kalkıp okula gitmenin meyvelerini toplayabilecek miydim o da aşikar. ders bittikten sonra her zaman ki gibi hiç bir yere uğramadan yurda döndüm. yapacak bir şey olmadığı için bilgisayarı açıp facebook, twitter ne varsa saldırdım. 1 gün önce 16 kiloya düştüğünü duyduğum çocuk ( çocuk; yaşamak için başkasına ihtiyaç duyan, reşit olmayan, kararlarını doğru düzgün veremeyen kimse) gözlerini yummuştu.
üzüldüm. çünkü bu dünya çocuklara emanetti. ilk okul birinci sınıfta bize bu öğretilmişti. hatta şarkı vardı sözleri '' Bir dünya bırakın biz çocuklara ıslanmış olmasın gözyaşlarıyla..'' diye başlıyordu. fakat büyüklerimiz bize iyi dünya kuramayacağını herkesin para etrafında secde ettiğini amerika, ıraka girdiğinde anlamıştım. çocuktum o sıralar ve empati yapacak vicdana sahiptim. babamdan böyle görmüştüm.
her neyse..
türkiye burası. ben onunla 11 yaşında tanıştım ve 11 yıldır yüzünü görüyorum. dik başlı, dediğim dedik bi tavrı var. tıpkı mahalle maçında top sahibi çocuk gibiydi.. faul dediği fauldü, gol dediği gol olurdu.. itiraz edenimiz olursa '' top benim istemiyorsan oynama '' diyebilecek kadar da yavşaktı.
yıllar geçerken oluşan kutuplaşmayı görebiliyordum... ve artık tüm türkiye olarak görüyoruz..
15 yaşında çocuk öldü..
elinde sapan olan fotoğrafı gösterdiler.
ekmek almaya gitmiyor dediler. hayatında ki tek fotoğrafa göre çocuğu astılar kestiler. sanki hayatı boyunca çocuk öyle dolaşıyormuş gibi o sapanla 3 toma devirmiş, 4 karakol basmış gibi..
daha sonra halay videosu paylaştılar bilmem neyin gününde halay çekiyormuş diye..
ufakcık çocuk ölmüş lan gösterdiğin mazereti s*keyim. vicdanını s*keyim. kusura bakma sayın okur kendimi tutamadım.
cümlemin başından beri çocuk diyordum fark ettiyseniz . çocuk öldü.. çocuk. çocuk. çocuk.. çocuk..
bunlarda tutmadı aynı gün şehit olan 4 polisi gösterdiler. akp mitinginde görev almak için yaşamını yitirenler. ( chp mitingine giderken vefat etselerdi ne diyeceklerdi oda ayrı merak konusu) gölgede kaldın polisim dediler. ufakcık çocuk senden daha kıymetli çıktı şehidim dediler. ailelerine ekmek götürürken öldü dediler.. dediler dediler.
isimlerini sorsak kaç kişi cevap verebilirdi o da ayrı konu..
sanki başka ülkede yaşıyoruz. ölenler bizimde polisimiz ama öyle bi kutuplaşmışız ki her değeri sahipleniyoruz. bizim - sizin diyerek.
fakat millet vekili oğlu polisleri sıraya dizince suskunluk yemini etmiş tapınak rahibi gibi çıt oyunu oynadılar..