Seni her gördüğümde heyecanlanıyorsam hala, sebebi sensin. Dizlerimin bağı çözülüyor, kalbim göğsümden çıkacak gibi oluyorsa yine sebebi sensin. Annem beni bu dünyaya getirmiş kanımca bunun da sebebi sensin. Ben de sana aşık olmak, seni kana kana sevmek için doğmuşum.
seni çok seviyorum. Vallahi de billahi de çok seviyorum...
ağzımda yoğun tuz tadı ve ıslak her yer.. bırakıyorum süzülen sıcaklığı sınırlayamadığımı fark edip. aynı tüm e$yalar , içinde bulunduğum bu yer ,aynı her$eyiyle.daha önce dikkatimi minik $eyleri görüyorum, hiç bu kadar nefret etmi$miydim bu yerden? bedenimden parçalar elimde; birkaç tutam parlak saç..önümdeki cam $i$ede duran kırmızı sıvıdan yardım istiyorum.. uykuyu çağır bana diyorum dinliyo..belki de beni anlayan tek $ey. uyu$uyorum yava$ yava$.. koparıyorum etime giren tırnaklarımı, zarar vermelerine izin veremem tenime.. umursuyomu$ gibi davranan insanların yapmacıklıkkokan o yapı$ yapı$ sorularına dayanamam.. sessizliğin o ürpertici uğultucusu dolanıyo dolanıyo tüylerimde,birileri geçiyo sanki arkamdan.. uykuyu çağrıyorum korkarak gelsin ve beni bu karanlıktan çeksin diye; birazımı daha alıyo yanına.o sıvıya bakıp gülümsüyorum, dudaklarımdan ufak bi 'te$ekkürler' çıkıyo, hıçkırıklarla kesilen; ama artık hiç kimseden duymadığım kadar içten. ve o geliyor; annesini sokakta kaybedip sonra bulan küçük çocuklar gibi yapı$ıyorum ellerine ve gidiyorum o istediğim uzaklara..
Mesela ben; senin falan yerine felan dediğini biliyordum. Teşekkürler yerine teşekürler yazdığını. En son ne zaman ağladığını bilen tek insandım ben. En sevdiğin rengi, en sevdiğin şarkıyı, şarkıcıyı bilen, en sevdiğin filmi, diziyi bilen tek insandım. Dinlemeye kıyamadığın şarkıları paylaştığındım ben. Numaranı ezberleyecek kadar çok seviyordum, sesini unutamayacak kadar çok. Seni kimseye anlatmaya kıyamayacak kadar çok. Huzur kaynağımdı sesin. Sinirlenince sana yorgun sesinle yapma hayatımın anlamı lütfen yorma beni derdin bana. Ne kadar kızgın olsamda aptal bi tebessüm oluşurdu yüzümde. Sana hiç yalan söylemedim. Nasılsın gökyüzüm diye sorduğunda yalandan iyiyim bile demedim. Iyi değilim ama sen anlama olur mu derdim. Hayalimde bile sana dokunmaya kıyamazdım. Canın yanacak diye aklım çıkardı. Şimdi. Şimdi sen yoksun. Bi başkasına hayatım diyorsun bi başkası gökyüzün belki o seni ben kadar sevemez ama sanırım sen onu, benim seni sevdiğim kadar/ gibi seviyorsun. Bunları buraya yazıyorum okumayacaksın biliyorum. Zaten okumayı hiç sevmezdin sen. Oku dediğim hiç bi kitabı okumaz bana anlattırırdın. Hiç sıkılmadan heyecanla anlatırdım ben de. Siyasî, dinî, hiç bi düşüncemiz uyuşmazdı. Birbirini çeken zıt kutuplardık biz. Ben az çok dinine bağlıydım sen deist. Ben optimisttim sen pesimist. Ne kadar realistim ben desende çok karamsardın hep. Sen faşizmi savunacak kadar kötü olabiliyordun bense güzel bi dünya için faşizmin ortadan kalkmasını savunurdum. Ben hayallerle yaşardım sen hayal kurmaktan korkar. Ben seni dinin olmadan da severim şş korkma bırakmam seni çirkin derdim, o hep asık olan suratında bi tebessüm oluşurdu varya yemin ederim dünyalar benim olurdu. Bukadar farklı olmamıza rağmen, seni gökyüzüm çok sevdim. Şimdi düşününce kendime şaşıracak kadar çok. Nasıl oldu da bendeki bu sakarlıkla seni bu kadar çok, böyle güzel sevdim bilmiyorum. Ve nasıl oluyorda seni bu denli güzel özlüyor, her şeyini bu denli güzel hatırlıyorum bilmiyorum. Yanlış anlama gelmeni istemiyorum çünkü biliyorum sen bensiz mutlusun ama ben sensiz eksik. Beni yazmaya iten unsur da bu sanırım. Bu tuhaf eksiklik, seni, sesini unutma korkusundayım. Ve ben yazmazsam eğer unuturum. Unutursam özleyemem, özlemezsem yok olursun. Yok olursan gökyüzümü kaybederim, oksijensiz kalır ölürüm. Yaşamak için hatırlıyorum, yazıyorum. Ozon tabakasın delmek kadar yasak seni unutmak bana. Yaşam mücadelesi veriyorum ben aşk acısı çektiğim yok. Yaşamak için tüm çabam sen dön diye değil anlayacağın.