aşk bu değil
aşk bu değil
yapma güzel
sen insanı güldürürsün, sen
insanı güldürürsün
sevişirken güzel güzel
sen insanı öldürürsün, sen
insanı güldürürsün
aşk bu değil
yapma güzel
sen insanı öldürürsün, sen
insanı güldürürsün
Gitsen de sevsen de seviyorum seni.
iyiliğini istiyorum her zaman.
Başkasıyla olsan da seviyorum seni.
Gitsem de seviyorum git desem de seviyorum.
Benimle mutlu olmasan da seviyorum seni.
Çünkü seninle mutsuzken de sevmiştim seni.
Başkasıyla paylaşamayacak kadar sevsem de
Başkasının olsan da seviyorum seni.
ilkimsin sonumsun sen benim
Bana hayal kurmayı sen öğtettin unuttun mu
Gittiğinden beri sevemedim hayalleri
Sen kokan gömlekleri giymiyorum
Kirlenip yıkanmasın diye
Resimlerimize bakamıyorum, baktıkça ağlatmasın diye
Mutlu edemedim belki çok
Ama çok istedim mutlu olmanı
Ben olmasam da olurdu çünkü
Zaten mutluydum sen mutluysan
Ama dedim ya Mutsuzken de seviyorum seni
Sen sonum ol dediğim kadın...
Aşık kalacağım sana sonsuza dek...
Bilmez misin sen? Unutmak için sevmez insan.. Unutmamak için sever.
Kimsenin yaşatamayacağı o güzel duyguları ve mutlulukları aylar boyunca bana yaşattığın ve en uzaktayken aslında en yakınımda olduğun için sana ömür boyu aşkla bakacağım sevgilim. *
Eee efenim madem böyle bir başlık var anlatmadan geçemeyeceğim. Belki de çok değersiz eski sevgilim bu yazıyı okur, bilemeyeceğim. Her neyse. Anlatacağım şeye geçiyorum.
Kalbur saman içinde, develer berberken falan internet üzerinden bir kızla tanıştım. Kızla tanıştığım anda içime gereksiz bir heyecan doldu. Sanki onun için ölebilirdim. -Fakat sonradan anladım ki hiçbiri gerçek değilmiş. Hissettiğimiz her duygu koca bir yalandan ibaret.- Tanıştığım kızın numarasını alıp "whatsapp" üzerinden konuşmaya devam ettim. Onu çok seviyordum fakat küçük mü küçük bir engel vardı. Aramızda 10 saatlik bir yol vardı. Ben izmirde o ise istanbulda oturuyordu. Onu sevdiğimi söyledim. O da aynını söyledi. Fakat benden bir şey istedi. Istanbula gelmemi. Ben de bir yıl boyunca okulda yemek yemiyerek, dolmuşa binip para vermeyerek gerekli parayı biriktirdim. Gittim. Hayatımın en güzel anıydı. Salaktım. Her şeye bir aptal gibi inanmış, o kadının büyüsüne katılmıştım. Onu uzaktan gördüğüm an, yüzümün kırmızı olduğunu hissettim. Sonra o geldi. Koşarak. Kadıköy sahilinde saniyelerce sarıldım. Belinden tutup çevirdim. Sonra yürüdük saatlerce. Sonra bi parka oturduk, yoğurtçu parkı. Ben onu orada öptüm. Hayatımın en büyük riskiydi. Ama o da karşılık verdi. Ben sevdiği için karşılık verdiğini sanmıştım. Sonradan öğrendim sırf Öpüşmek için öpüşmüş. Ayrıldıktan sonra itiraf etti. Her neyse, ben, dünyanın en büyük aptalı her şey bana toz pembe. Onun beni sevdiğini falan sanıyorum. Neyse aradan bir kış daha geçti. Ben yine gideceğim istanbula fakat küçük bir problem var. Annesi beni istemiyor. Ben de dedim ki "tanışayım annenle" olur dedi. Tanıştık. Kadın harbiden çok iyi biri. Hala bayramlarda mesaj atıyorum. Kadın beni çok sevdi. Her şey mükemmel sanıyorum ben yine. Dünyanın en aptalıyım. Yalnız bir şey farketmiştim. Biraz farklıydı o. Bir şey itiraf edemiyor gibiydi. Ben izmire döndükten sonra söyledi. Aldatmış beni. Okulda bir arkadaşıyla. Çocuk onu öpmeye çalışmış o da karşı koymamış ihtiyacı varmış. Yalan mı değil mi bilmiyorum. Ama ben en güzel duygularımı onunla boşa harcadım. Unutmadım, unutamadım. O aldatmaktan zevk alan hasta biri, ben de çok seven paranoyak biriyim. Hayatta en kötü şey bir paranoyağın, paranoyasının doğru çıkmasıdır. Ben bu itiraftan sonra ayrılmadım, antidepresanlara gömüldüm. Şimdi anlıyorum. Hayatta en değerli şey kendim. Hiç kimsenin mutluluğu benimkinden önemli olmamalı. Fedakarlık sadece evlat için yapılmalı.
Fakat kimsenin anlamadığı bir şey var. Ben bir daha kimseyi öyle sevemeyeceğim. Hiç kimse beni bir daha o kadar mutlu edemeyecek. Şimdi karşıma çıksa, yüzüne bakmam. Bunu içten söylüyorum. Tek istediğim acı çekmesi. Hayatımda hiç kimseden nefret etmediğim kadar ondan nefret ediyorum. Çünkü bana yalan söyledi. Hem de hayatımdaki en büyük yalanı.