belki ilk defa korkuyorum böylesine sevmekten. içim burkuluyor, ince bir sızı kaplıyor yokluğunda benliğimi. aklımdan çıkmıyor birlikte geçen saatler. her anı tekrar tekrar yaşıyorum. ahh bir bilsen seni ne çok özlüyorum.
avuçlarımda kalbin, biliyorum. kapatmaya korkuyorum, boğulmanı istemiyorum. bir taraftan da uçmandan endişe ediyorum. bağlanmaktan ölesiye korkuyorum.
zaman sensiz akmıyor. 9 saattir üşüyor ellerim, ürperten sesini telefonla değil sıcak nefesinin boynumu okşayışıyla duymak istiyorum.
bir bilsen seni ne çok özlüyorum.
yazıp yazıp da sayfaları yettiremediklerini esas görmesi gerekene gösteremediğinde başkalarıyla paylaşıp biraz içini hafifletmek isteyenlerin yazıp yazıp sayfalar yettiremediklerini paylaştıkları başlıktır.
*houston, burada sorun var
devreler yandı houston
sana çok ihtiyacım var
herkesten parçalarla bir sen yapmayı deniyorum
7 yıldır beceremiyorum
houston, burada sorun var
ve arada lanet kocaman kıtalar var...
biliyor musun verdiğin hediyeyi dolabımdaki kapağı kapanmayan eski insanlar kutusuna kaldırdım... artık hep böyle o hediye gibi eski insanlar mezarlığında kalacaksın...
bunu bilmek kötü değil mi? hatırlar mısın her şeyi bilmek hep acı verir demiştim... hatırladın mı? ...
beni sensizliğe mahkum ettin. ne bir ses , ne bir haber .tüm kapıları kapattın .nerdesin , nasılsın , ne yapıyosun ? beni cevapsızlığa mahkum ettin.oysa ayrılsak da dedin , ayrılsak da hep hayatında olucam. hani ? nerdesin ? dön , geç olmadan dön . ben seni hiç etmeden dön.ben seni yok etmeden dön. dön . ben seni unutmadan dön. ben bir kez daha böyle katışıksız , böyle çok sevebilir miyim bilmiyorum.bu sevgi yalan olmadan , ziyan olmadan dön.dön pandam ...
seninle aramızda sadece iki cam varken ve hep bu kadar yakın olmayı düşlemişken birbirimize, aramızda büyük mesafeler olması çok acıttı içimi bugün. histerik kadınlar gibiydim tüm gün, beni bu kadar sarsacağını düşünmemiştim. halbuki her sabah bir gün burada göreceğim seni diye hep aynı noktaya bakarken aynı yolda, nihayet gördüğümde aslında görmedim çünkü sen o değildin, bir yabancıydın...
- ben bu yazıyı sana yazdım
+ ver bakim ne yazmışsın....
- ...
+ allah belanı versin senin "bulaşıkları yıka, çöpleri at" yazmışsın.
- napim olm evi bok götürüyor bende yerleri süpürücem.
ben bu yazıyı sana yazdım. okumayacağını bile bile. yazdığım mektup ve çektiğim mesajlar kadar sevgi dolu.
içimdeki burukluğu, mahcubiyetimi anlatan, belki de anlatmaya yetmeyen.
beni rağmenlerimle seven, sevdiğim, ruhum... yürekse yüreğini sonuna kadar ortaya koyan, fedakarlıkta sınır tanımayan, çizdiğim yolda elimi sımsıkı tutan sevdiğim, gördüğüm en büyük yüreğe sahip insan. iyi ki varsın.
senmişsin aşk yeni anladım.bazen sen ,bazen gözlerinmiş aşk.içimdeki boşuk aşkmış, senmişsin.''ilk'' lerim ve -umduğum- ''son'' larımmışsın yeni anladım.günlüğümün her sayfasındaymışsın aslında ne kasdar tanımasamda seni önceden.kolumdaki saçma yazılarmışsın, sınavlarda uydurduğum cevaplarmışsın, arkadaşlarım, dinlediğim şarkılar, bütün maviliklermiş gözlerin boğulduğum, yürüdüğüm yollar sana çıkıyormuş hep, döktüğüm gözyaşlarıyla senin ismini yazmıştım heryere.ve...sana yazmışım ne yazdıysam.seni yaşamışım hep farkında olmadan.
gitme! ne olur sende gitme yanımdan.sana da yazıyorum ya işte yalnızlığımı, sanada ağlıyorum ne kadar uzakta oılursan ol.sesini duymasamda yanımdasın biliyorum, hep benimlesin.her kavgamda, her kaybedişimde, her acımda, her mutluluğumda, yalnızlığımda, gülüşümde, her ağlayaşımda yanımdasın şimdi olduğum gibi.hep olduğun gibi.kimseyi senin kadar sevemedim ben belkide, yakın görmedim kendime senin kadar.ne kadar yol olursa olsun seninle konuşuyorum ve duyuyorum sesini hep.ne dediğini biliyorum , ne anlatmaya çalıştığını, neleri yanlış anladığımı, ne kadar yanlış yaptığımı anlıyorum şimdi.üzdüğümü anlıyorum.üzgünüm herşey için.umarım bigün bütün bunları okuyabilirsin.umarım hepsini görür ve affedersin beni her şey için.bütün yaptıklarım için.
bu kadar yabancı kalmak zorunda mıydın bana oysa ne de akrabaydı düşüncelerimiz,kuracağım bir cümleyi benden önce kuruveren sen değil misin?
bu yüzden daha az yaşayacağım senden,seni daha cok yaşatmak icin susacağım belki...
sadece SEvgiliye değil uzakta olan dostlara da yazılabilecek yazıdır. ki ben bu yazıyı dostuma yazmıştım.
En istediğim dostuma bir gün bir gazetenin köşe yazarlığını yaparken yazmak isterdim birkaç cümle. Oysa yıllar önce entelektüel kişiliğin bize uzak olduğunu dostça ve pek de iyilikperver bir şekilde yüzüme tükürmüştü. Ama kadere bak ki yıllar sonra gazetelerin o günlük basitliğinden uzak daha önemli bir yere, yıllar boyunca özenle korunacak üniv. Yıllığına bu yazıyı yazmama istedi benden. Olum diyecektim kapıma düştün işte. Ama 7 ay boyunca krdmd de beklettiğim için ve mük.(anladın sen mükü! ) Fransızca sından bütün bildiklerini (koskocaman 2 cümle) bana öğrettiği için, sürekli gülen yüzü ve hayata hayatın hak ettiği derecede ciddiyet gösterdiği için ve en önemlisi o saf (temiz manasında) kalbi için yazdım bu yazıyı.Hesabıma yatırdığı 50 lot petkm için değil yoksa.
Nerden düştüğümüzü bilmediğim ESk den ayrılırken romantik köşe yazarının gayrı romantik edası ile söz verip dört yıl sonra getirdiğin Mina Urgan ın kitabını düşünerek bir kez daha seni iyi bir şekilde andığımdan emin olabilirsin. Şiirden hiç anlamadığını ama 3. şahsın şiirini enfes (o günden sonra bir daha bakmadım o şiire) yorumlayışını da buradan duyurayım.
Ağır abiliğin elleri arkada bağlamakla olamayacağını bu durumun olsa olsa seni dedelere benzeteceğini (yaşlandık mı laaa yoksa) öğretemediğime mi, büyük mağazaların da ucuz olabileceğine ön yargılarından kurtulman gerektiğine mi ( Taksimden aldığın takım elbisen de hayırlı olsun kaç paraya aldığını da biliyorum), yoksa bu diğer Elektrik Elektronik mühendisleriyle karşılaştığınızda dersten başka bir şey konuşmadığınıza mı yanayım sen söyle.
ilk yılında arşınladığın ESK. Sokaklarından sonra 4. sınıfı bitirebilmen olsa olsa Einstein ile aynı günde doğmanın eseridir. Ya da ders çalışman için yalvarmış olmamızdan olmasın. Şok oldum bir an gerçekten de okulu uzatmadan bitirebildiğine. Zeki çocuk.
Hayat nerede karşılaştırır bizi bir daha bilmem ama kızını iyi yetiştir oğluma alacam. Kadim dostuma.....
Not: Şimdi herkes sana hak verebilir benden köşe yazarı olmaz. Ama iyi bir dost olur. Hayatın her anı sana mutluluk getirsin temiz ama dağınık insan.
istediklerim bunlar değildi.evet doğru duydun bütün bunları ben istememiştim.ne küçük olmayı ne boğulmayı gözlerinde.anladım şimdi istediklerinin hepsi olmazmış ya insanın, bazen ismedikleride oluveriyormuş birdenbire.
ne olur bakma gözlerime!
neden diye soruyorsun ya hani çoğu zaman?bilmiyorum işte itiraf ediyorum, bilmiyorum.
ne olur bakma yüzüme, bakma! ben kaçıp gideyim senden.
Tanım : sevgiliye yazıldığı zannedilen yazıdır.
oysaki o gideli neredeyse bir mevsim geçmiş olmalıdır sözcüklerin kağıda dökülebilmesi için.
kişi kendine yazar böyle sitem dolu aşk kokan, aşk acısı kokan, pişmanlık kokan yazıları.
başkasına yüklenmekte mantıklı değildir zaten.
sen istemişsindir aşık olmayı,
birlikte olmayı,
bittiğindeyse bitmiştir.
olay bu kadar basittir aslında
ancak bu kez de sen istemektesindir aşk acısı çekmeyi.
bu acıyla yok olup senden yeni bir sen doğurmayı.
karar verdim musait olduğum ilk fırsatta ben bu yazıyı sana yazdım bölümünü okuyacağım tümünü. şu an sezen aksu dinliyorum ''iki gözüm seneler geçiyor gönül ektiğini biçiyor bir selam lutfet bu ne çok hasret gel barışalım artık'' diyor. anlayacağını ümit ediyorum. üstten bir user sende bir kere bana yaz demiş. * bunları okumayacağını biliyorum. yeşillik olsun diye yazıyorum. saklambaç kabak tadı verdi haberin olsun. gelirken ekmek al. (bkz: ben bu yazıyı kıme yazdım)
bana yazdığın yazıyı okudum, ziyadesiyle memnun oldum. yazında diyorsun ki, kayıp numarası yapma. seni temin ederim ki böyle bir düşüncem yok. zaten sen bir saklanırsan olacakları da biliyorum. oyundan sonra gözlerimi açsam bile ebe olurum, oniki eylül hortlar, kardeş kavgası alır yürür, ve daha pek çok şey...
kayıbı oynamak istiyorsun. peki. kabul ama ben saklanırsam oyun bittikten sonra gözlerini açman bile senin ebe olmanı engelleyemez. (bkz: ben bu yazıyı sana yazdım)
kirpiklerine takıldı ilk önce kanatlarım. ben bakışlarında asılı kalmış göçmen bir kuştum ve göç yollarım kirpiklerinin izinden geçiyordu.
nemli bir yol.
sen küçükken -tüm sınıf sana hayranken yani- annen bakardı ardından senin, olur da tökezlersin annen omuz verir, sarar seni diye...
sonra büyüdün bana geldin bir şekilde. ben bakıyordum artık ardından
gideceğin bütün yollarda bakacaktım ardından.
sen kanayacaktın kimi zaman, ben de kanayacaktım
sen hasta olacaktın, ben yataklara düşecektim,
sen çiçekler açtığında bana da baharler gelecekti...
kirpiklerinde süren tutsaklığım biter bitmez gülüşünde başladı esaretim. ve müebbet bir mahkum teslimiyetiyle sorgusuz sualsız sendeydi prangalarım.
sonra havalar soğudu,göç mevsimi ile göç etmek zorundalığı geldi çattı. aslına gitmek istemedim ben. gitmemeliydim de. hatta gitmedim de... mutluydum gözlerinde kaybolmaktan,
sen koydun beni pencerenin önüne elerinle
kalp atışımı avucunun içine koymuştum oysa, kalbimi mi koymayacaktım ?
kanatlarım kirpiklerinde takılı kaldı hala. ben kolu kanadı kırık mecburi göç yollarında sana yürüyorum..bari sen bak ardımdan, kanadım da yok üstelik, tökezlerim !
ÖZLEMEDiM SENi
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
Sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca
Apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım
Özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni
Saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı
Akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım
Toprak yarılır birden
su kirlenir
Ürpertir bu coğrafya
bu serüven
ikimizi bir anda
yaşadığımı duyarım
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni
bütün yeşil kurbağaların prense dönüşmesi dileğiyle.
ben bu yazıyı sana yazdım,
okuyacağını ama oylamayacağını bilerek...
uludağ sözlüğün sadece yazılan bir sözlük olduğunu düşünmemizi sağlayan tüm okur-oylamaz-yazarlara;
okuyup oylamayanlara sitemim.
sıkılmadan okuyan fakat oylamaya üşenenlere giderim.
nerden biliyorsun sadece sen oylanmıyorsun diyeceklere gelir sözüm:
5 oyla dünün dikkat çekenlerine girmesin benim adım.
buna artı oy verme sakın,
şiir gibi oldu yazım.
ha topladım ha toparlarım
bundan sonra oy ver be canım.
yazar oyla beslenir kuzum,
iştah gelir, heves gelir yazarlara
sol frame kopar gider uzaklara. ***
o çok sevdiğim kelimeler boğazımda bir yumruk şimdi. anlatacak şeyim çok aslında. belki de şimdiye kadar hep susmaktan biriktiler.
doğru zaman, doğru insan ve hatta doğru sözcükler yok sanki içimi anlatacak. veya birinden biri eksik...
utanmasam ağlarım insan içinde. bir de yargılıyorlar beni; aslında doğru dürüst tanımayanlar bile. "sen beni biliyor musun ki?" demek geliyor içimden. sonra tüm denecekler o yumrunun arasında karışıp gidiyor.
mutsuz değilim aslında, ya da yılgın. sadece sıkan bir şeyler var beni. ama hayata küsüp cephe de almadım. masalların gerçek olmadığını bilsem de her şeyin düzeleceğine inanırım. hem dibe batmak iyidir. aşağıdan kuvvet alır, yine çıkarsın su üstüne. hayır; dibe de batmadım.
sadece söylemek isterdim içimdeki her şeyi. sevdiğime sevdiğimi, kızdığıma kızdığımı, korkunca korktuğumu; yüksek sesle... bağırmak isterdim "beni tanımadan yargılamaktan vazgeçin." diye.
taktığım maske sahte değil, sadece biraz daha allı pulu, o kadar.
mutsuz değilim ben. sadece biraz moralim bozuk; o kadar...
beni sevdiğini biliyorum bana kızdığını, acı çektiğini.. üzgünüm demeyeceğim çünkü değilim seni sevmediğim için neden üzgün olayım ki? değer verdim saçmaladın, sevgilimin olduğunu öğrendin ağzıma sıçtın..ve şimdi defolup gittin hayatımdan bir elveda bile demeden..sana yakışanı yaptın aferin..
artık üzülmüyorum haline hatta canının yanması içten içe mutlu bile ediyor beni..........