bir ifade , küçük , tanımlanamayan bir bakış, gözlerin demine düşmüş buğuların yerin yedi kat altında , kaçak , ürkek , masum , bir başkasının bakışını algılamayan bir bakış, tüm tutşları içene alan , tüm bırakışlara gebe aslında kocaman bir ifade...
seni tanıyan , seni anlayan bir ifade , seni anlatan , kalabalık , etraf insanlar , eşyalar , duygular her bedende farklı zamnlarda yaşanmış irili ufaklı duygular , sebepsiz bir intikam , düşünmeli mi ? anlatmalı mı?
korkmalı mı ? bakmalı mı ? saklanmalı mı?
nasıl bir varsayım bu nasıl bir yokluk? tam ortasında duvarların , ellerimi kısacak kadar serin değil yüzüm, bir başkasına bakacak kadar derin değil özlemim, tek bir an , tek bir ömür , tek bir doğru olmak , tek bir hücre bağlantısıyla , tek bir düşünce ...
kelimeler , biraz daha yakın , biraz daha uzak cümleler , an biraz daha uzak ve biraz daha yakın , şikayet , isyan , kocaman kelimlerin küçük anlamlar ifade ettiği bir anlam dudaklarım da , sıradan , yanımda olan kadar değersiz ...
bir ifade asılı zamanın her hangibir yerinde , ben burdayım , zaman burda , ifaden yanımda ...
ben bunu sana mı yazıyorum ? bilmem beğenirsen al. tüketilebiliyor her şey , gülmek mesela , ağlamak mesela, iyilik mesela , kötülük mesela , yollar mesela ,zaman mesela, hayat mesela , bir saat , bir bakış...
harcanabilir her şey , para mesela , adam mesela , cinslerden öte insan mesela , toprak mesela ,sevgi mesela, umut mesela , hayaller mesela...
unutuluyor her şey aslında , bir pencere kapatılabiliyor , bir okulda zil çalıyor tekrar çalıyor ve takrar çalıyor, mevsimler değişiyor , hayat bir çocukluk korkusu olarak kalmıyor, ütü bir gömlek eskiyebliyor ve yenisi geliyor, zaman unutuluyor , yıldızlara bakılabiliyor sonra tekrar unutuluyor...
bir bisiklet dengede tutlabiliyor , sebepsizce itilebiliyor sevgi, bir sigara ellerimde unutulabiliyor , külleri aklıma getiriyor varlığını, başım yastıkta karanlık hatırlatıyor uyumam gerektiğini ve tüm zaman seni...
bir bayram sabahı kadar heycanlı , ceplerim harçlık boşluğunda , ayakkabılarım gıcır, ipleri yanlara sarkmış, öpülen ellerin sevgisi kadar masumluğum, seni gördüğüm kadar kızaran yüzüm, avuçlarıma dolan kocaman şekerler , ikindisinde kalıyor güzel yüzün , bir akşam ezanıyla düşüncelerime...
artık uyumaya çalışıyorum , artık nedensiz kızabiliyorum ve fark ettim artık pek gülmüyorum...
en bunalım anlarımda geldin sen bana.
hatırlıyor musun doğum günümdü... yazışmıştık. bana değerli olduğumu hissettirmiştin önce. annem, babam bile beni evde yalnız bırakıp gitmişken sen bana destek olmuştun. doğum günümde en güzel hediyeyi vermiştin bana sonra.
ben o ölümle yaşam arasındaki incecik çizgideydim sen bana geldiğinde. gözlerimden aşağı yaşlar boşalırken oluşan tebessümün sebebi sen oldun. ama bir anlık şüphe duydum işte. düşünmeliyim dedim. 5 gün boyunca sabırla cevabımı bekledin. seni aradığımda o kadar rahatlamıştın ki. hala aklımda evet dediğim zamanki sevincin. arada kırdık birbirimizi. ama geçti bak 2 ay oldu. vay be... şu an beni en çok mutlu eden şey sensin. umarım seni kaybetmem sevgilim. o yüzüğü parmağından hiç çıkarmaman dileğiyle.
avuçLarımdaki yıLdızLara hiç şaşırmıyorum
ve kaLbimdeki keLebekLere
ve güLümseyişimdeki günışığına
ve dünyayı tam tersine döndürebiLecek gücüme
ve düşüncemdeki hoşgörüye
ve akLa zarar iyimserLiğime
ve çocukLuğuna sevgime
ve şımarıkLıkLarına hayranLığıma
ve düştüğünde bnm dizLerimin kanamasına
ve eLLerini bırakmak istemeyişime
ve herşeyi karşıma aLabiLecek oLmama
ve aşk dediğimde akLıma sdc onun geLmesine
ve nazLarına güLüp geçebiLmeme
ve canım keLimesini derinLeştirmeme
ve aşkın her haLini hissetmeme
ve bundan da öte aşkın her haLini sevmeme
ve yanında beş yaşındaki çocuk safLığıma
ve sesini ezbere biLmeme
ve yüzündeki çizgiLeri sevebiLmeme
ve yanında yaşLanmaktan korkmamama
ve çoğu zaman kendimden çok düşünmeme
ve sen ben değiL sadece biz oLmak arzuma
ve her anını eksiksiz hatırLamama
ve artık başkası fikrine yabancı oLmama
ve ondan sorası gibi bi kavrama sahip oLmama
ve kimseye aşkı bukdr yakıştırmamama
ve her zorLukta ona sarıLmak istememe
ve seçimim oLmasa d özLemLere katLanmamama
ve her ne oLursa oLsun ona sahip çıkmama
ve nerede oLursan oL ona ait oLmama
ve onu dünyadaki herkesten farkLı kıLmama
ve aLttan aLma sınırLarını zorLamama
ve bağLıLığı öğrenmeme
ve sevmeyi öğreten kız oLmama
ve herşeyim diyebiLmeme
ve bundan 50 yıL sonra ynmda oLmasını istememe..
çünkü ben O'nu seviyorum.
"sesini duymadığım günü yok sayardım artık yoksun!
sesin yaşama nedenimdi artık yok.
ve seni sevmiyorum dediğin gibi ben mavi adam'ı sevdim o sen değilsin. sen etten bir erkeksin sadece.ruhun yok senin. nerde bıraktıysan bana göstermedin.
son bakışımda ağlamadım ya ve sarılmadım ya sana, yemin ederim bu son olmayacak.
dünya küçük gözlerine bakarak söyleyeceğim sana;
mavi adam sen bir ilki hak etmeyecek kadar sığsın.
sen kara gecenin kara adamı
adın gibisin
bilmiyordum öğrendim
sen sadece etsin artık gözümde.
sesin yok artık zihnimde.
yavaş yavaş ölüyor kalbim bıraktım o gün seninle.
Kimse bilmiyor derdimi, suskunluğumu. Bir buz dağı gibisardı etrafımı yalnızlığım, yaz günü üşüyorum. 'Bu mudur aşk' diye haykırıyorum boşluğuna.
inanmayacaksın!
Yalvardım bugün Tanrıya. Birkez daha göreyim, birkez daha bakayım sen beni görmeden, farkıma varamadan derinden içim hapsedeyim seni diye.
inanmayacaksın!
Akreple yelkovan üstüste geldiğinde, o koca yalanı düşünüp acaba diye düşünüyorum. Acaba, gerçek olabilir mi? O da beni düşünür mü?
inanmayacaksın!
Seni düşünürken duruyor zaman, almıyor aklım. insan ağlar mı ümit ederken, hayal kurarken. Bu kadar zormuydu beklemek?
inanacaksın!
Koca bir boşluk oldu yüreğimde yokluğun, hasretin, özlemin. Dolmaz ve doldurulamaz. Bitmez demiştim, bitmeyecek biliyorum bu bekleyiş. Heran yalvarıyorum Tanrıya ümitlerimin yok olmaması için. Ve biliyorum ki... Yaşanmamışlıklarda olsa, unutmadım, unutmayacağım!
gitti.
nefessiz kalmadım. bahçeye çıkıp hamağımda 'weeping song'culuk oynadım. güldüm yine. babaanne rujlu kız arkadaşını sevmesi umrumda bile değildi.
derdimi anlatamamaktan muzdaribim yıllardır. hep yersiz eleştiriler kapladı hayatımı. her çevrede memnuniyetsiz ve gergin tipi oynadım hayatım boyunca. şahsıma münhassır içsel acılarla uğraşmakla meşguldüm uzun seneler boyunca. önüme çıkan fırsatları tepmekte uzmanlaşmıştım artık. fazladan aldığım her kilo kambur gibi üstüme çökmeye başladı bazı dönemlerde. aslında zayıf bile sayılırdım ama çevreden duyduklarım bu yönde değildi. hep başkalarının tavsiyeleriyle hayatıma yön vermeye çalıştım. edebiyat derslerinde şair bana seslenmiyordu, adeta bağırıyordu satır aralarında; yaşama diye. işte o dersler sırasında yan sırada seni görüyordum. umursamaz tavırların şairin savını güçlendiriyordu. ölmem gerekliydi. yaşamamın kimseye bir getirisi yoktu zaten. bu düşünceye iyiden iyiye ısınmaya başlayan ben, senin hayalinle yaşama tutunmaya çalışıyordum ısrarla. günler ayları kovaladı ve o sürüncemede gecen günler nihayet buldu. başımı çevirdiğimde artık seni görememek benim hayata olan bağımı iyice koparmaya başladı. zaten bana ayak uydurmakta zorlanan hayat şimdi en sabır gerektiren dönemini sunmuştu bana. katlanmayı emrediyordu şartlar. katlandım. tüm iç sıkıntılarımla birlikte katlandım. ve nasıl olduğunu anlamadım ama devir tekrar eskiye döndü. yeni başlangıçlar arifesine geldim. ve işte şimdi yine karsımdasın. bir hareket bekliyorsun biliyorum. yılların verdiği özgüvensizlik içime öyle işlemişki tepki veremez hale gelmiş durumdayım. ama sana söz veriyorum. yakın zamanda karşına cıkacağım. tüm takıntılarımdan arınmış halde. bekle canım bekle... az kaldı.
son kez beklemiştim gitme,benim ol yeniden deyişini,sessiz bi haykırışını bana duyurabilmeni
istemiştim yine.yokmuş öyle birşey.hiç olmamış ki!
boşuna mı beklemişim ben ?
eskiden ne güzeldi oysa.
sen acı çekerken,sitem ederken,çaresizken
haykırıyorken bana , ben mutluydum
sevildiğim için mutluydum
şimdi farkına varabildiğim için
acılarının,sitemlerinin,çaresizliğinin ve haykırışlarının
değiştirmeyi düşünüyordum herşeyi.
kim oluyorumda değiştiriyorum ben tek başıma herşeyi,bu ne cürret !?
şimdi ise sen sensin artık
bense sen oldum
hayatımı senle doldurmuşum farkında olmadan
herşeyim sen oluvermişsin
o kadar çok kaptırmışımki kendimi sana
artık eminim
bizden hiç bişey olmaz bundan sonra
senden sonra..
biz aslında başlarken kaybetmişiz birbirimizi.
elveda..seni çok seviyorum lanet olsun,biliyosun.
onca uyarı, onca engelleme, ve ani bir tutuluş. belki yerine koyma. belki teselli. dost, sırdaş, abi. sonra birden sevgili. şimdi? şimdi nefret. şimdi pişmanlık. ama bir yandan hala kıskançlık, hala önemseme, hala kıyamama. hala aklın kayması. hala sesiyle titreme. tek bir şey istiyorum bit. bit artık.
bir zamanlar.. çok zaman önce hatta. ben küçücük bir kız iken... aklımın odaları sadece 'o'nunla doluyken. bir vakit öyle esmişti. o gitmeden önce. sadece yarısının yarısını buraya yazabileceğim kadar özel, içten, bana ait. bize demeli belki de..!
~* nefesim nefesine \\
aynı şehirde nefes alıyor olmanın yettiğini bilmiyordum.hem çok uzağımda hem yakınımda olsan da beni avuttuğunun farkında bile değilmişim..öğrendim ama ağlamayı.elbet hepsi geçecek bir gün.biteceksin sen de.şimdi gidiyorsun...bu kez gerçekten terkediyorsun bu şehri.ne demeli şimdi, neyi söylemeli sana..."kal. gitme sana muhtacım" mı? yoksa "yolun açık olsun be sevdicek sen hep gurbettin zaten bana" mı? söyle hangisini?!
bu son gidişin. adamakıllı son terkediş! yeni başlangıçlara gebe, yeni heyecanların habercisi bu gitme. boşversene ya bu saçma kabullenmişlik de ne?sanki her şey olağanmış gibi.. değil mi zaten. evet öyle. yeterince aşikarım zaten sessiz vedalara. kılıf bulmak yeni çıktı. susmalı insan, susmalıyım! uğurlar olsun göğsümün sol yarısı !
~uykumun arasında çağırdığım... hoşça kal.
Ne acılar çektik, ne dertler gördük
Senin yokluğun bana nedir sanki
Üç gün, beş gün, bilemedin bir kaç ay
Sonunda bir gün söküp atmak çok kolay
Akıtma gözümün kanlı yaşını
Uğrunda ağlayıp yanmaya değmez
Bir kaç mektupvari saramış resme
Bakıp da seni anmaya değmez
Sana değmez...
seni seviyorum demiştim ya sana, galiba artık sevmiyorum...Bunu sana nasıl anlatsam bilmiyorum, karar veremiyorum.
aşkı tattığımı sanmıştım oysa ki.yasak elmadan bir ısırık almıştım ben de.öyle tatlıydı ki, öyle haz almıştım ki o ısırıktan seni içimde hissetmiştim.
ama yalan mıymış hepsi? yalan demek de istemiyorum, o kadar gerçek gelmişti ki duygularım ilk başta.
sadece aynı hazzı almıyorum şu anda.sigaramın her nefesinde seni yanımda hissetmiyorum.
galiba biz değiştik...
çocuk değiliz artık...
hatirliyor musun kim oldgunu
hala hissedebiliyor musun
ne zamandi farkinda misin yoklugunu?
arasan bulur musun kayboldugun yerleri
gunduzun gectigini
farketmedin bile
anilar sinemasinda
bilr bilet almi$sin bu gece
omrun kusmek ve pi$manlikla gecip gidiyor
hala ayni soruyu soruyorsun kendine
bazen kendi golgene basar
sendelersin issiz sokaklarda
bir karayel eser
u$utur yalnizligini yuzune vurur
cikar gelir pi$manliklar en zayif aninda
bogazinda yillanir bir dugum
umrurunda mi zamanin
senin kuskunlugun
icin oyle sIkilir
kimse bilmez neyin var sen bile
olup bitenleri seyredersin oylece
yalnizsindir kabaliklar icinde
kisme bilmez kim daha iyi bilir ki
bir ses vardir coer her $eyi
yasaktir duyamazsin
bazen kendi golgene basar
sendelersin issiz sokaklarda
bir karayel eser
u$utur yalnizligini yuzune vurur
cikar gelir pi$manliklar en zayif aninda
bogazinda yillanir bir dugum.
(bkz: bazen) ~ ~
sen bilmezsin benim nev sevdiğimi nasıl benim sen gibi kimseyi yerine koyamadığım gibi...
yanılmışım. sen hep haklıymışsın. bilmeyeceksin sana hak verdiğimi, ama olur da duyarsan haklıymışsın sevdiğim. uğruna seni kırdığım üzdüğüm için çok pişmanım. ayrılık tahminimden de ağır olacakmış bilmedim. ne kadar kolay çıktı ağzımdan. insan en çok kendine kötülük yaparmış. öğrendim. her yere taşıyorum ben seni. hep yakınırdık özlemekten, şimdi hep yanımdasın. tam içimde hemde. vazgeçmek istedim silmek belki herşeyi ama olmadı. herkes kapattım o defteri diye düşünürken ben bir sürü sayfa açmışım içimde hepsi de senle başlayan. sen o var sanırken içimde ben sana biriktirmişim tüm sevgimi. duyacağını bilsem çıkıp bağıracağım onu hiç sevmedim, seni aldatmadım diye. ya sen unuttun mu bu şehri? her köşesinde yaşananları? sahi duyar mısın çıkıp bağırsam? sarar mısın yine yüreğine yüreğimi. konuşur musun benle gözlerinle. kimse fark etmeden sıkar mısın elimi. bakar mıyım yüzüne anlamlı. kavuşur muyuz hayallerimize...
"Benim aşk'tan anladığım , Yaşananlar kar saydığım..."
Hala olgunluğa erişemediğimi anladım. Olgunluk; eğer yaşanılanları sindirebilme yetisi, olgunuk feleğin çemberi ile oyun oynamaksa ben hala ona erişemedim. Bir yandan çocuk gülüşlerimi yitirmekten korkuyorum, diğer yanda...
Sen hep bilinmezlerde idin. Kendi bilinmezliğinden uzak tutmak için beni çok çaba harcadın, benim aksi tüm çabalarıma karşı... Beni bilinmezliklerine kabul ettiğinde ise
ben çoktan bir bir karmaşaya düşmüştüm. KAOS!!! Şimdi ise o kaos benden çok uzak ve öyle de olmalı. Kendi karmaşında uğraşsın dursun...
" kumral ada mavi tuna" yı okumanı çok istedim. okursan birgün belki anlarsın bir şeyleri...
hala vazgeçmeme inadım ne bilmiyorum. köprüler akan sularla paramparça oldu. her kızgınlığımızda bir parça daha tuz buz oldu! birbirimize her kızgınlığımız, mutsuzluğumuzla sonuçlandı. şimdi sen fena vurulduğun biri için ağlıyorsun, bir zamanlar senin için ağladığım gibi o maskenin arkasından...
Neden korkmuştun ki benden?! nedenlerim, cevabsız kalan nedenlerim öyle çok ki... tıpkı senin gibi... biz planlar yapıyoruz ama yukarıdaki "-sizin planınızı ben çoktan yaptım, uğraşmayın boşa! " diyor işte.
öyle çok şey var ki... sanki hep benimmişsin gibi ama asla benim olamadım. tıpkı senin olamadığum ve olamayacağım gibi!
öyle zor ki vazgeçmek... öyle zor ki! ama herşeyin bir hayrı var. bakalım bunun hayrı ne olacak?! yüreğim seni gerçekten çok sevdi. belki de bütün yaşanılanlar ciddi bir sınavdı ve sınıfta kaldım(k). yine de bir şekilde hayatımda olmalısın. yoksa... olmaz işte... sensiz olmaz! öyle ya da böyle geçmişimsin, değerimsin, hayatımda olmalısın. belki çocuk gülüşlerim yeniden canlanır. öyle özledim ki gözlerimin gülüşünü... yitireli çok oldu....
dur bekle ! biraz zaman ver her acııdan bir tad alan benliğe , biraz zaman ver henüz dokunamadığım tenine , dur şart olsun korkuyorum bu gece ...
gitti , allak bullak , gittiği zaman hücrelere kazınan , gittin öylece dur diyemeden ve savrulan hayellerin geçmiş zaman yüklemine dokunan, birkaç dökük...
ben anladım şimdi unutulanları , unutulmaya yüz tutmuşları ve seni , kıvrım kıvrım serildi önüme ben geçemedim , ben anlayamadım ve ben bunu sana yazdım.
korkuyorum...
sana söylemesem de belli etmesem de çok korkuyorum. aynı zamanda sana da...
ben bu yazıyı size yazdım. ne olursunuz çıkmayın, gitmeyin hayatımdan.beni her zaman koruyun, bana karışın, bu etek kısa biraz diyin, bu ruj fazla kırmızı diyin. karışın, bağırın, çağırın. hiç yapmadınız ama bağırın, çağırın. yeter ki gitmeyin, terk etmeyin beni. hep küçüklüğümden bahsedin bana, nasıl doğmuştum? ağlamamıştım değil mi, baygın doğmuştum... sen de korkmuştun, şimdi de ben öyleyim, korkuyorum...
ya sen? gece muzo'yu dinlediğimde göz damlanı damlatmam için odama gelirdin. "yine mi murtaza?" isim bile takmıştın muzo'ya. sonra da çocuksu bi edayla "sevmiyorum bu adamı çok küfür ediyor" derdin. benim dinlemezsin olur biter dememle giderdin: "iyi geceler pın pın":) ne tatlısın sen de...
peki ya sen? seninle pek anlaşamazdık değil mi annecim? aksiyim kabul ediyorum. ama inan hep pişman oldum seninle her tartışmamın sonunda. ama diyemedim, özür dilerim, bitaneciğim diyemedim. huyum böyle kahretsin, ama sen beni hep sevdin. inan ben de seni, ben de sizi...
o kadar korkuyorum ki gideceksiniz diye... yalvarırım gitmeyin hiçbir yere, ne olursunuz... şu an bile ve bunu düşündüğüm her an o kadar kötü oluyorum ki, her şey için pişman oluyorum. keşkeler geçiyor zihnimden. ya şimdi giderlerse diyorum. kelimeler yetersiz kalıyor, inanın yetersiz kalıyor. asıl aşk bu diyorum. sevmek, korkmakmış bunu anlıyorum.
babacım ya sen beni aradığında ben telefonun sesini duymazsam ve sen de kızamazsan bir daha? ben ne yaparım düşündün mü bunu?
ya sen annecim? sana her mesaj attığımda mesajımı okumayıp beni aramışsın yavrum demezsen bir gün? sen de düşün ne hale gelirim ben, düşün ve gitme bi yere...
baba, liseye başladığımda "artık şımarmak yok" demiştin. üniversiteye başladığımda "bak artık uçuk kaçık şeyler yok" demiştin. üniversite bitti "deliliklerin bitsin artık" dedin ve güldün benden ümitsiz bir şekilde. halbuki ben sadece siz gülün diye şımardım hep, deliliklerim hep bundandı. sizin en sevdiğim halinizdi çünkü kahkahalarla gülmeniz. siz anlamadınız ama ben sizin güldüğünüz o aralarda hep durdum sizi izledim, korktum, dua ettim. nolur dedim nolur hep böyle kalın.
annecim küçükken hep dosyan kabardı diye korkuturdun beni. her yaramazlığım dosyaya eklenen bir kabartıydı. ben buna inanmıştım biliyor musun, napim çok kokrmuştum. acaba dosyam nereye kadar kabaracak, sona erdiğinde ne olacak. korkmuştum. elimle bunu ölçerken sen yakalamıştın beni. o kadar gülmüştün ki, o an dosyamı yırttığını, yok ettiğini anlamak zor olmamıştı. sonra da sarılmıştın, "bazen beni çok yoruyosun ama". özür dilerim, çocukluk işte anne.
bir dönem o kadar sıkılmıştım ki, ölümü merak eder olmuştum. neden yaşıyorum? öleceksem neden yaşıyorum? insanlar neden ölmeyi bekliyor, ölsünler işte... gibi salak düşünceler. ergenlik dönemi işte, tehlikeli dönem... sizinle hiç sorunum yoktu ama kendimle cevaplandıramadığım sorularla sorunum vardı. ama sonra sizi düşündüm. nasıl kahrolacağınızı. buna hakkım yoktu, biliyordum. kendimi yaşamak için zorladım. hayat oyunları oynadım, yaşama tutunma oyunları... sonunda başardım, sizin sayenizde, sizin sevginizle başardım bunu. sizi üzmeye, kahretmeye hiç ama hiç hakkım olmadığını düşündüm. sizin de beni ama lütfen... gitmeyin, bırakmam sizi, sizinle gelirim. ama yine de benden önce gidin tamam. hakkım yok sizi üzmeye ama sizin var tamam ne yapsam ödeyemem hakkınızı, üzülmekse tamam üzülürüm, ama ben de geleyim ne olur sizinle. korkuyorum çünkü...
annecim, ben seninle hep kadın oldum. ayakkabılarını geçirdim minik ayaklarıma, rujlarını sürdüm, saçlarımı topladım kelebek tokalarınla. babamı sevdim senin gibi..
babacım seninleyken de hep erkek oldum. maç izledim, heyecanlandım minik yüreğimle hiçbir şey anlamadan sadece seni izlerken, senin maç izlediğini izlerken... ve annemi sevdim, sahiplenerek.. senin gibi...
sizi seviyorum...korkuyorum...