ben bu yazıyı sana yazdım

entry31061 galeri293
    605.
  1. işte beklediğim oldu. bir sevgilin varmış artık. bilmem ki o da benim kadar seni sever mi? ama bana göre benden başkası seni bir başkası kolay kolay sevemiyecek. ben vazgeçtim senden. vazgeçilmezim dediğim senden vazgeçtim. aslında vazgeçmek istemedim ama buna mahkumum. seni sevmeye devam ediyorum. yüreğim hala senin ismini telefon rehberinde gördüğünde bile heycanlanıyor. ne yazık ki sen artık benim olamayıcaksın biliyorum. işte bu yüzden senden vazgeçiyorum. benden vazgeçtiğin an bilki ben de senden vazgeçmiştim.
    sana da söylediğim gibi "dilerim yalan sevgilerde kaybolursun." bu benim sana tek bedduam. al hayrını gör artık. yalan aşkların için sana mutluluklar dilemiyeceğim. her ilişkin bir diğerinden daha yalan içine gömülmüş olsun. yalan olsun ki beni ne kadar üzdüğün kalbine iyice gömülsün.
    elveda...
    7 ...
  2. 604.
  3. biraz daha olsa keşke, biraz daha olsa varlığın yanımda , dolsa ruhuma , nefesini duysa tüm duyularım , hal , hatır, günah , seni sevmek kocaman bir günah aslında ...

    tanrını varlığını reddetmek , tanı soyutlaşmak , irkilmek varlığından , yalnızlığı dinletmek aşk adına ne varsa , aslında aşkı sormak kendine , hissetmek kocaman gözlerinde , hüclerime işleyen tüm teninle, seninle yaşamak , aptallık , kocaman aptallık gözlerin ...

    anlatmak mı kocaman yalan , seni kime anlatmak , seni sana anlatmak kocaman aptalık. darıldı yüreğim hiç olmayışına , darıldı yüreğim olmayacağına , olamayacağına , ferman dikti tüm bedenime sen anla yar olmayaşını sen anla olamayacağını ...

    dinletmek feryadı askıya almak , tüm kelimelere inat olmayanı anlatmaya çalışmak , sen dileme dinlesin varlığın olmayışını dinlesin tüm beden gidişini , sen anlama anlasın varlığın olmayacağını...

    sarkıntı varlık , tüm varlığına , kopyaladı varlığın varlığını , saatlere böldü seni , saniyelere sığdı tüm bedenin , hayallerime konu oldu ..

    bir erkek tüm haysiyetten yoksun... işte öyle bir şey...
    5 ...
  4. 603.
  5. tanım : sana yazılandır..

    '..
    Hani yalnız başına anlamlarını bilmeden dinleyip sevdiğimiz şarkılar var ya..
    işte biz de böyleyiz.. Tam da sesin kıvrılıp büküldüğü yerde ıslanıyor gözlerimiz.. Nedenini soruyorlar, bilemiyoruz..
    Kimseyi ikna edemiyoruz.. Radyolar, gazeteler, reklamlar, hatta diğer insanlar susmayı tercih ediyorlar..
    Sen ise bu suskunluğa kulak vermeyi öneriyorsun..
    Sessizliği dinlemeyi..

    Sabahları daha erken kalkıyor, geceleri belki gelirsin diye uykusuz kalıyordum.. Ama anladım, gelmeyeceksin..
    Belki artık o "belki.." kalmayacak..
    Belki yazmış, belki kalmış, belki özlemiş..

    Yalnız başıma gittiğim yolda yalnız devam ediyorum.. Bu kez anladım gelmeyeceğini.. Yenildiğimi düşünme ya da küstüğümü.. Ben seni iskambil kağıtlarında bulmadım ki şansıma küseyim..

    "Hey yabancı, yazılarını takip ediyorum, son derece güzel, kendimi orada buluyor, defalarca okuyorum..
    Hani son bi parçan vardı ya eksik kalan.. Hani yap-boz tamamlamak için..
    işte onu bulamadım, kim bilir hangi divan'ın altında. Ama aradım, emin ol.. Çok istedim..
    Unutmadan, ısmarladığın kiralık sözcükler için teşekkür etmek istedim.. "Teşekkürler.."

    "Dalgınmışım! Sözler birikmiş içimde, hepsini yarına bırakmışım. Yarına, eskimeye...
    Şimdi baksam, gözüme çarpar mı? Baksam gözüme çarpar mı aşkı gösteren işaretler?"
    ..'
    9 ...
  6. 602.
  7. büyük ihtimalle cem adrian'dan etkilenerek söylenmiştir.

    (bkz: ben bu şarkıyı sana yazdım)
    5 ...
  8. 601.
  9. zamansız oldu tüm kavuşmalarımız tıpkı ayrılışlarımız gibi. bir sabah daha bitti amaçsız , anlaşılmayan. resmine baktım elimde sigaram bir kahve molası kadar sevdim yine seni.
    5 ...
  10. 600.
  11. Felek... Kader... Yazgı...

    Hepsi aynı kapıya çıkar. Farkeden birşey yok. Hep alırlar. Ve hiç vermezler. Sadece alırlar. Sana verdiğini zannettiklerini sen dişinle tırnağınla kazanırsın aslında. Yani minnet etmene hiç gerek yoktur. O yüzden hiçbir zaman kafayı takmadım bunlara, kadere bak demedim, kaderin cilvesi diye düşünmedim.

    Ne olduysa oldu dedim. Kazandıklarımı, kaybettiklerimi, sildiklerimi kendi hesabıma yazdım. Acılarım, üzüntülerim hep benimdi. Ben onlarla beraber yalnızdım. Deli yüreğim en güzel sevmesini öğrendi hayatta. Belki başkasına göre kaderin cilvesi olabilirdi bu özellik ama bence benim yeteneğimdi. Sevmek. Sevdim mi hep hakkıyla sevdim. Çok sevdim. Sığdıramayacak kadar. Bedelini ödedimse kendim ödedim. Hiçbir zaman da şikayet etmedim aslında. Ne genişi, ne geçmişi, ne bugünü, ne de yarını... Hiç pişmanlık duymadım.

    Kah alkoliktim, kah şairdim, kah romantiktim. Ama duygularıma hiçbir zaman engel olmadım, olamadım. Çekinmedim. Çünkü böylece hayatıma anlam kattığımı düşündüm, acısıyla tatlısıyla. Kızmadım aslında hiç, kin gütmedim. Elimden geleni yapmaya çalıştım sadece sevdiğimi elimde tutabilmek için. Ne gerekirse.

    Kimi zaman güvenmedi, kimi zaman bye bye dedi. Eyvallah dedim hep, sadece kaybederim diye isyan ettim. Yoksa bir evin bir çocuğu, tek kişilik krallığımın imparatoru ben, kendi kendime de mutlu olabilirdim. Bir deli olarak. Bu delilikti. Çok deli adamdım. Çok deli sevdim. Ve hala da öyle seviyorum. Ve galiba bu hep böyle olacak. Yine cesurum ve çekinmiyorum. Çünkü ben güvenebiliyorum. Zaman zaman karşılığını alamasam da. Ama ihanet değil bu, sadece küçük gerçek boşlukları. Küçük eksiklikler. Yine de seviyorum. Ne kadar kandırılmayı sevmesem de vazgeçemiyorum.

    Şimdi o çok sevdiğim gene bana bye dedi. Bensiz bir hayat düşünür mü, ister mi bilemem ama ben onsuz bir hayatta ben bile olmak istemezdim. Çünkü işte o kattığım anlamlar burda tıkandılar ve boğazıma yapıştılar. Deliden deli oldum, tuhaf oldum. Bağıra bağıra şarkı söyler oldum, yollarını gözler oldum, peşinden gider oldum. Onsuz olamaz oldum. ince hastalığa tutuldum, tutuldukça tutuldum.

    Şimdi karşımda gene resmi adeta melek gibi. Kaçamıyorum, koşamıyorum. Ayaklarımda derman yok, içimde onsuzluk isteği yok. O bir tuhaf. Çok tuhaf.

    Kangren oldum kanıyorum, ne kadar anlar bilmiyorum.

    Ve ben sadece kendim olmaya devam ediyorum, sevmeye devam ediyorum onu. En umutsuz zamanlarda olsam da,kendi kanımda boğulsam da.

    Kokusu olmayınca bu zamanı durduran zalimle baş edemiyorum ama sadece ona şunu söylüyorum:

    Eğer gerçekten istediğin gitmekse, lütfen git kendi kendine.
    Ama benden git dememi bekleme.
    Mutluluğa elveda diyemem, kaçarsa kovalarım hep olduğu gibi.
    Her yarışta olduğu gibi, her rakibime meydan okuduğum gibi.
    Ama sakın bana kontağı kapat deme.

    Çünkü ben hiç vazgeçmedim, vazgeçmeyi kendime öğretemedim.
    Yenilmeyi öğrendi serseri yüreğim ama hiç diskalifiye edilmedim.
    Çünkü çok sevdim. Bir insan bir insanı ne kadar sevebilirse o kadar sevdim.

    Şimdi pit stopa giriyorum. Biraz dinlenmeliyim.

    Beni arayan bulur, biliyosun.
    8 ...
  12. 599.
  13. ben bu yazıyı sana yazıyorum, mehmet bey!

    Bugünden sonra divanda, dergahta, bargahta, mecliste ve meydanda Türkçe konuşulmayacaktır.

    "bugün" dediğime bakma, ama çok yakın olduğunu biliyorum. "türkçe konuşacağız" diye "çok oturgaçlı götürgeç"lere bindiğimizi zannederken, şu an "örütbağ" üzerinden bu yazıyı insanlara iletirken, aklımdan o kadar çok şey geçiyor ki... hepsi de türkçe! o yüzden beni anlayamamalarından korkuyorum artık...

    şimdi bu "entry"yi girerken, bir taraftan da "mp3 download" ediyorum. uzun uzadıya yazmamak için sesli-sessiz harflerden vazgeçip "sna bi slm yolluorum" sana çok uzak kalmış bu diyarlardan.

    senin yolunda ilerleyen bir başkası da "ülkenizi, bağımsızlığınızı korumanız için, dilinizi de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalısınız" demişti. ama artık onu en çok sevdiğini söyleyenler bile çoğu zaman bu sözünü hatırlamıyor, uygulamıyor. kaldı ki ben seni yüzyıllar öncesinden nasıl da hatırladım?

    belki benim çocuklarımın arkadaşları seni hiç bilemeyecekler! artık bu sömürgecilik oyunu o kadar ileriye gitti ki, kendi insanımız bile sesini çıkarmıyor. bugün, insan hakları gibi göstererek bölünmeye zemin hazırlayan kültür ayrılıkçılıkları bile ayyuka çıkarken, insanımız kendi dilini unutmaya ve unutturulmaya başlanıyor.

    benim ve senin, yani bizim atalarımızın yaptıklarını anlatan hikayeler, "öcü" adamlara veriliyor ve artık çocuklar kendi kimliklerini borçlu oldukları insanların hikayesini duymak bile istemeyecek. gücünü milletten aldığını söyleyen insanlar, milletin yaşadığı sokakların, minicik çocuklarını okuduğu okulların ismini değiştirmekte birbiriyle yarışıyor. attila sokağı, mevlana sokağı oldu; aziziye sokağı, nizam-ı cedit sokağı... mehmet akif ersoy sokağı ise hattat hamit aytaç sokağı oldu... milletin herşeyini borçlu olduğu insanın resmini duvardan indirmekle görevli olduklarını söylüyorlar bir de utanmadan... daha da vahimi, millet de sırf bir mühür ve parmaktan üç gün çıkmayan bir boya uğruna buna destek oluyor. laf anlatamıyorsun.

    daha neler var, neler, mehmet bey! belki bugün sen olsan, adın mehmet değil de, mehmeth olurdu... belki de "foreverrock" gibi birşey olurdu ismin, kimbilir! sen de "ne karizmatik ismim var bea!!" diye böbürlenip dururdun.

    seni dört kelimenle tanıyorum mehmet bey. ama birlikte yaşadığım insanları sayfalar dolusu okusam da tanıyamıyorum... hatta tanımak dahi istemiyorum.

    bugünden sonra divanda, dergahta, barda, kafede, kamusal alanda...
    5 ...
  14. 598.
  15. bir neden bile dilemiyorum tanrıdan , bir sebebi olmasın yaşadıklarımın , bir nedeni olmasın sevgimin , bir neden dilenmiyorum...
    4 ...
  16. 597.
  17. zaman ne kadar hızlı akıp geciyor bu sabah uyandım 8 koca yılı devirdik 9 dan bir gun aldık sahiden gidip uzerine papatya bıraktıgım mezar senin mi ustelik bu kadar gencken bu kadar hayata tutunmusken bu kadar yasam istegin varken??
    Canımı sıkan herhangibir, ot pusur ne olursa olsun bir seyi sana anlattıgımda nerde olursan ol kut diye yanımda bitmeni, her zaman kocaman bir duvar gibi yanımda arkamda durmanı sonuc ne olursa olsun hep yanındayım demeni ozledim..
    Gittin artık biliyorum kabullenmesem de cok uzaktasın imkanın yok gelemiyorsun diye dusunuyorum gozumu her kapattıgımda sana ait ne varsa, seni hatırlatan, sen kokan, sana benzeyen her seyi beynime kazımak istiyorum ama yapamıyorum belki de yapmak istemiyorum onu da bilmiyorum hos sen gittikten sonra ne istiyorum ne istemiyorum onu da bilmiyorum..
    En sevmedigin huyum artık en sevdigim huyum oldu koy ver gitsin diyorum hemen pes ediyorum, yenilgilerimle ince bir cizgi de duruyorum bakıyorum hayata tutunacak bir dal arıyorum ama hic bir sey net degil ortalık toz duman kendimi bile goremiyorum, biliyorum sen olsaydın buzlu bademim diyen sesinle bir an da hayatımda ki herseyi yesile, pembeye cevirdin, altından gecelim diye gokkusagının pesinden kostururdun, bir gulusunle koskoca bir boslugu doldururdun..
    Birileri tırnaklarıyla kalbimi lime lime ediyor acıyor yuregim, en azından bir sey dogru gitsin diye debeleniyorum ama debelendikce daha cok batıyorum kelebekler gibi 15 gunluk yasıyorum her seyi o da hep yarım, sen yoksun ya aldıgım nefes bile yarım , var sen dusun gerisini...
    Yaz boz tahtasına donen dunyamı anlatamıyorum kimselere hos anlatsam da kimse sen degil ki dinlesin kimse sen degil ki mutlaka cozum bulsun en azından beni anlasın anlamak icin cabalasın,tekrar hayatı sevmek icin cabalıyorum hep bir yerden tutunmaya calısıyorum ama agır geliyor cılız bir dal bile, bırakıyorum ya da dal beni bırakıyor onu da bilmiyorum.
    Cok sevdigimiz, birlikte buyudugumuz sehre gittim herkes orda,beni gorunce bakkal salih amca bile huzunlendi "her sey yarım kaldı be kızım" dedi "her seyi bırak ben yarım kaldım her seyim yarım" diyemedim, bazen doneyim diyorum sen yoksun ya beni baglayan bir sey yok oraya, alsancak da cimlerde sarap icip cig damlalarıyla uyanamadım, vapurla karsıya gecemedim bir simitte martılara alamadım cok uzgunum kalamadım...
    Sen gittiginden beri kendimi sadece kendi icime dokuyorum kimseler duymadan kimseler bilmeden...
    10 ...
  18. 596.
  19. ben bu yazıyı sana yazdım seovi... her gece hayallerimi süslüyorsun. senin o 'ıyyy, iğrenç' butonuna basarken suratında beliren şeytani ifade içimi ürpertiyor seovi. seri eksi oy vermen ve ibne olman benim için hiç önemli değil. ibne senin tercihindi. ibne olmakta suçsuzsun. ibne nedir ki ibne? ibne adeta bir sirktir. içinde hoplayan atlayan filler, ateş çemberinin ortasından atlayan aslanlar vardır. ibne bir yaşamdır. ve ibne farklı olandır. her nefes alışımda senin bana verdiğin karmayı düşünüyorum. ey ibne, seninle yaşadıklarımın bedeli olan bu karmaya senin ismini verdim. fakat o da ilerde seri eksi oy veren piç olacağını söylüyor. babasının özelliklerini taşıyor...
    sırf ismin seovi olduğu için sevmedim seni. sen gözlerindeki ateşi sönmeyendin. seni bu yüzden sevdim. ama beni terkettin, gittin. şimdi bana bıraktığın, aşkımızın meyvesi bu karma her gün acıklı bir ifadeyle şu soruyu soruyor: "benim babam kim?" ben de ona "senin baban bir ibineydi yavrum." diyorum.
    8 ...
  20. 595.
  21. işim varken, sırf kucağımda oturabilmek için söylediğin " aslan gelicek diye koykuyoyum ama anne" yalanını, en az senin kadar seviyorum küçük adam.
    59 ...
  22. 594.
  23. bugun benden gideli tam 8 koca yıl oldu, sensizligin sekinci yılı, eskisi gibi uzulemiyorum artık lakin gittigini de kabul etmiyorum, edemiyorum, sanki cok uzak bir yerdesin ve bir gun cıkıp geleceksin gecenin bir vakti...
    sen gittiginden beri icten gulemedim agız dolusu biliyorum ben mutlu oldugumda sen de mutlu oluyorsun,uzuldugumde benden fazla uzuluyorsun.
    Aslımı sende bıraktım simdi kalan suretimle iadere ediyorum.. kimselerin icinde olmaya yanasmadıgı dunyamda sensiz yasıyorum sen olsaydın hic sikayet etmeden hep hayatımda olurdun biliyorum, gitmeseydin bu kadar erken bırakmasaydın..
    senin istedigin gibi biri olmaya cabalıyorum cabaladıkca daha cok yıkıp dokuyorum paralıyorum etrafımdakileri sonrasında daha cok yanıyorum daha cok batıyorum dibe.
    Biliyorum kızıyorsun gittigin yerden bana hani kalbin ve mantıgınla ortak hareket edecektin diye ama yapmıyorum aslında yapmak istemiyorum ben basım her sıkıstıgında bana pembe hikayeler sonu mutlu biten masallar anlatan seni ozluyorum.
    Sen olsaydın her umutsuzluga kapıldıgımda her gecenin sonu aydınlık diyerek dogan gunesi gostermek icin kolumdan tuttugun gibi dısarı cıkarırdın, ucurumun kenarındayken ensemden tutup yakalayıp "hopp nereye boyle erkenden" derdin simdi bunları yapan kimse yok mu diyeceksin elbet var ama kimseleri istemiyorum, kimse acıma dokunsun daha cok acıtsın kanatsın istemiyorum bu yuzden de nefret ettigin maskelerimi takıyorum her sabah..
    Atalarımız yalan demis yanlıs demis zaman her seyin ilacı olamıyormus,yıllar geciyormus habersiz sonbahar gelip yaza donuyormus mevsimler, ama butun bunlar alısmayı ogretmiyormus aslında, sadece artık aglayamıyormussun her seye, sadece icinde ki acı daha da buyuyormus.
    Sen benim hayatta ki en zayıf noktam, hayatla en kuvvetli bagımmıssın kıymetini bilememisim ben, affet beni.
    Kelimelere sıgmayacak kadar ozledim seni...
    22 ...
  24. 593.
  25. seni artık suçlamıyorum...
    çünkü senin için söylenicek tek kelime var hastasın sen. evet evet baya hastasın. hastaneye yatman lazım. artık seninkine kişilik bozukluğumu derler ne derler bilmiyorum. benimkide bi çeşit kendi kendini tedavi etmek , içini dökmek. ama bu son. artık yüzbin kere tövbe edip yine şarap içmiycem. yaptığımın yanlış olduğunu bile bile devam etmiycem yanlış kişilerle yanlış yerlere gitmiycem. seni , onu , olan olayları herşeyi hafızamdan silicem. sende oda silin beni. umarım sende tedavi olup düzelirsin. ilgi şımarıklığından vazgeçersin. intiharın öyle kolay bişey olmadığının farkına varırsın. kahretsinki başımıza çok kötü olaylar geldi evet belki böyle olmayabilirdik. ama en azından bu olaylar sayesinde kimin ne olduğunu anladık. istersen gözümün önünde onla yine sarmaş dolaş ol yine intihar et yalandan bayıl hatta sadece beni kıskandırmak için git onun ewine naparsanız yapın orda . bikaç yakın olduğun kişiyede söyle arkamdan atıp tutsunlar küfüretsinler tehdit etsinler. yalanlarına devam et.evet daha sayamadığım eskiden yaptğın şeylerin hepsini yine yap. hiç umrumda değilsin ve zerre kadar üzülmem artık. ilk defa bu kadar emin konuşabiliyorum bütün suç sende. bencilsin sen ! onun öldüğü gün ben nelerle uğraşırken sadece kendini düşünüyordun sen. ama en azından geçmişin hatırına böyle bitmemeliydi. konserde ben ağlarken sen onla sarmaş dolaştın yanımda olan güvendiğim sadece iki kişi vardı. halada öyle. senin için üzülmüyorumda artık böyle yaptıkça hayatta hep sen kaybediceksin. ama mutlu olmanı tek bi şeyden dolayı istiyorum en azından artık benle uğraşmassın. senin ve onun yüzünü hiç bi şekilde görmek istemiyorum. diğer insanlar senin hakkında dalga geçsinler gülsünler kötü laflar etsinler ki sen böyle devam ettikce onlarda şimdiki gibi yapıcaklar. ağzımı açıp tek kelime edersem senin gibi aşalığık olayım. tamam bütün suçu üstüme alıcam herkes herşey için beni suçlasın. yeterki sen aklanda artık benle uğraşma. evet iki arkadaşımı kaybettim biri o ... gerçekten öldü. diğeride sen . sende benim aklımda ve kalbimde öldün.
    eski dosttan çok rahat düşman oluyormuş ve bazen insan en yakınındakini bile tanıyamıyormuş .
    aslında seninle daha fazla zaman geçirmedğim ve daha kötü şeyler olmadığı için ben çok şanslıyım.
    ''giden gitti kalan sağlar bizim olsun''
    hoşçakal...
    6 ...
  26. 592.
  27. sadece başlangıcını ve sonunu yazabildiğim bir film senaryosusun! kimse seyretmesin seni diye kalanını hayalimde canlandırıyorum... kimse anlamasın diye ne hissettiğimi yüzümü çamurlara buluyorum.. heyecanımı farketmesinler diye saf oksijeni çekiyorum ciğerlerime ara ara gökyüzüne çıkıp ve hiçbir boşluğa düşmeden parmak uçlarında dinleniyorum..

    sen bilmiyorsun!
    7 ...
  28. 591.
  29. mavi mi geldi okuduklarin, kalbimin bir sorunu var.
    5 ...
  30. 590.
  31. ...ben
    ...ömrümü
    ...sana
    ...yazdım
    ...buraya yazmasam da olur.
    7 ...
  32. 589.
  33. vazgeçilmezinden vazgeçtin. benim çoktan vazgeçtiğimi sandın. yorulduğumu, şimdiden pes ettiğimi. kıyıda köşede kalan tüm cesaretimle direnecektim kararlıydım. ne söz tutuldu, ne hayaller gerçekleştirildi. şimdi geriye kalan son hayalime sarıldım, şu çok istediğine. ama yine de o durakta yeni bir hayal kuracağım sana dair. mutlu olduğunu, güvende olduğunu, hep o duruşunu koruduğunu hayal edeceğim.
    5 ...
  34. 588.
  35. tanım: (aptal) cesaret(i) işidir belki de...

    --spoiler--
    ...
    bu sevdanın adı hüzün,
    mekanı yüreğim,
    zamanı bir ömürdür.

    tut ki sevmişsin,
    tut ki sonbahardır...

    "titrek bir hüzün yakalar boğazından,
    ve sahte gülmelerin arasından bir özlem akar yüreğinin tenha yurduna"

    sevmişsindir...

    sen "sevdiğim" dersin,
    sevmek kıskanır dilini...
    ve çıplak bir haykırış bozar sessizliği,

    seni seviyorum!

    ki git-mek olmuştur şimdi...
    ...

    gittiğinde hava griye çalıyordu. yağmur damlaları penceremde yer kapma savaşı verirken, bütün umutlarımı paketleyip, puslu bir yalnızlığa bırakıyordum artık. ama bu aşk için böyle bir son beklemiyordum. ya da böyle bir sonu bu aşka yakıştıramıyordum. karda el ele donarak ölmeyi düşlemiştim. ölürken bütün her şeyi yavaş yavaş unutmak ve en sonunda da beynimizi kullanamamak ve inadına birbirimize tebessüm ederek ölmek için. ya da baldıran zehiri içmeyi. hemen ölmek için. hiçbir şeyi düşünecek zaman bulamayacaktık. ama olmadı.

    ve (yine) sensizim...

    sensiz kalmak bir kader sanki. inancım olmasa kadere, bu kirli yapışkan sensizliğin kılıfını bulamam. kader deyip, geçiyorum. acayip bir kelime "sensizlik". onsuzluk üstüne bir şiir yazılmamış. bizsizlik, sizsizlik üzerine de... sadece sensizlik üzerine yazılmış şiirler var. acaba şairler farkında mı bunun? yani yalnızca sensizlik üzerine şiir yazmalarının. onların da hepsi sana aşık sanki. senin olmamana dair şiirler yazıyorlar. ya da hepsi ayrı ayrı birer sensizlik yaşıyor. ve hepsi seni, "sensizlik ölüm!" diyecek kadar seviyorlar. (saçmalıyorum)

    ve (sonunda) gittin...

    aslında gitmek nedir? insan gittiği yerden gelirse gitmemiş mi olur? gider, orada hala geldiği yerdeki sevdasını yaşarsa, gitmiş sayılır mı? yoksa gidenlere haksızlık mı ediyoruz? onlar gidişleriyle terk etmiyor mu? belki kalanlar da yolcu sayılır. ya da sen hiç gitmiyorsundur. (kendime gülüyorum) seni melekleştiren iyiliğine toz kondurmamak için neler düşünüyorum.

    geri gelmeyeceğini anladım.

    şimdi...

    anılarım diz çökmüş, ayaklarım annesine kavuşan bir çocuk ayakları kadar çabuk ve istekli gitmeye; senin de gittiğin, sensiz anlamı kalmayan buralardan. ve (hatırlarsın) aslında hiç girmediğim yaşantının ortasından çıkıp gidiyorum şimdi; sessiz ve kimsesiz.

    artık duymasan da "seni seviyorum", sensiz...

    (şizofren*, ankara-önemsiz)

    --spoiler--
    25 ...
  36. 587.
  37. haklılar kaçıyorum senden. döndüğümde gitmiş olacaksın bu şehirden ve ben külllerimden doğmuş olacağım. sensiz ayakta duruyor olacağım. sana söz, son söz.
    6 ...
  38. 586.
  39. küf kokuyor her yanım... bir sandalyeye bile yaslayamıyorum sırtımı, kemiklerim kırılacak sanki yaslansam... ruhumu ayakta tutan bedenim nazardan kırılıveren bir bardak gibi dökülüverecek yere, rahatlamak için daha çok kıracak birileri... bir faraş ve bir çalı süpürge ile yalnız bir kadın süpürüp çöpe atacak kalanımı... küf kokuyor her yanım... mantar bağlamış hayatım... dokunsan hasta ederim belki seni... dokunsan hiçbir dezenfektanın temizleyemeyeceği izler bırakırım ellerinde kim bilir??? mideni bulandırır hiç kimseliğim... başını döndürür korkularım... devletten değil benim dokunulmazlığım ,kaderimden yalnızca... ve küf kokuyor her yanım... unutulduğum için değil bir türlü hatırlanmadığım için belli...bir sandalyede iki büklüm oturuyorum vücudum öne eğik... dik durmam için etten duvar örülmüş olmalıydı bir yerlerde, ne yazık ki geç kaldım bugüne...bir oyun oynamıştım hayatla ve Tanrı bağırıyor şimdi; çürük yumurta, çürük yumurtaa..ve mızıkçılık ettim diye dogmalara, kel kaldım aşka...fasulyeden yaşıyorum işte!!!

    21 mayıs 2008
    11 ...
  40. 585.
  41. ey hayat;
    yetmedi mi aldıkların, çaldıkların benden?
    kurallarını bilmediğim bir oyunun içinde hapsettin beni kızgınım sana. aldıkların senin olsun güzel bir şeyler sun bana artık değişik sarhoşlar dışında. bazen beni unutmuş olma ihtimalini düşünüp çıldırıyor isyan ediyorum..ve soruyorum sana, bu nasıl hedeftir böyle? sabit durmayıp kıçı başı oynayan!..hedefim şaştı ulan. yeter uğraşma benimle.
    hem neden ben? neden bu kadar acımasızsın bana karşı?

    sana karşı ince bir sitem değil benimkisi, candan kadar sevemiyorum seni.

    silip atmayı düşlerken seni, ölülerin bildiği tek şey geliyor aklıma 'yaşamak daha güzeldir'.

    yaşamak istiyorum rahat bırak beni.. oyuna girip rölümü benimsemek uçmak istiyorum ben de diğerleri gibi.

    cennette cehennemde senin içindeymiş. ben nerdeyim peki? hangi tarafındayım senin?
    en yakın dostlarım cevremdeyken neden bu kadar yalnız hissettiriyorsun bana kendimi?

    ruhumun diğer tarafta olduğuna inanmaya başladım sayende..
    sorunun bende olduğuna ikna et beni.

    karşılıksız bir aşk yaşıyorum sana karşı.
    7 ...
  42. 584.
  43. ne yazık ki, modifiye edilmiş bir kalbin var seninde.
    7 ...
  44. 583.
  45. özür dilerim bugün sana bir şeyler yazmak istemiyorum.
    6 ...
  46. 582.
  47. değişmişsin. bensiz hayatından sonra gördüğüm bensiz ilk resmin. ayrılığın üstünden geçen 2 ay ve sen değişmişsin. ben seni en ufak değişimlerini fark edecek kadar, gözlerini çözebilecek kadar çok sevdim. bu yüzden bir mesajda kurabildim ancak o cümleyi. bitti...
    6 ...
  48. 581.
  49. kahkaha attıklarımdan daha değerlidir gülümsediklerim.
    seni düşünürken hep dalar gülümserim.
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük