ben bu yazıyı sana yazdım

entry31064 galeri293
    195.
  1. kaderimi kovalıyorum karanlığın içinden
    hayÂtımı arıyorum kaderimin içinden
    artık öldüm, ayrılıyorum düny kaderinden
    üzerimde en kalın yalnızlığım varken

    şimdi çıkaracağım geleceğimi,
    şimdi çıkaracağım esâretini...
    13 ...
  2. 196.
  3. "bilinmez belki de ilk defa bu yazıyı sana yazdım diyorum... "

    daha uzun süre kendim olarak kalmak için, senle kalmak için...

    değişiyorum yavaş yavaş...

    herkes kolay olanı seçerken ben kendimi aşıp zor olandan başlıyorum değişmeye...

    bu sefer yavaş olsun, herşeyi sindire sindire yaşamak istiyorum, tadına vararak her anı her saniyeyi değerlendirerek yaşamak istiyorum...

    sabırsızlıkla sana sevgi sözcükleri söylemeyi bekliyorum... bir zamanı var biliyorum ilk defa duygularıma sınır koyuyorum...

    kestiremediğimiz ama beraber yürümeye başladığımız yolun daha en güzel asfaltındayken, taşına, toprağına, çamuruna gelmemişken daha özlemek gibi o iç burkan duyguyu yaşamak ilerisine korku taşıyor...

    korkularım saklandığı yerden çıkıyor gün ışığına... korkularım can sıkıyor sen olmayan zamanlar da...

    korkularım engel oluyor yaşamaya günün, güneşin güzelliğini... baktığım yerlerin daha bir güzel olmasına...

    gulmesi gözlerimin içinin alabildiğince sonsuzlukla... Senle...

    can buluyor hücrelerim, yanaklarım daha bir kan kırmızısı... ten renk buluyor biz oluyoruz...

    hayal kırıklıkları değil, bu sefer umutlar, sen tebessümleri ve biz düşüyor akıllara, satırlara...

    yüzümü yüzüne sürdüm bir saat diliminde, rüyanda/rüyamda, maviliğin sonsuzluğunu izlerken yüzün yeryüzüm oldu...
    18 ...
  4. 197.
  5. ben bu yazıyı sana yazdım abi.

    sözlükte yazdıklarımı okuduğunu biliyorum ve ben de senin sözlükx'te yazdıklarını okuyorum. eğer bunu okuyorsan zaten farkındasındır ki benim olduğumdan daha az suçlu değilsin.
    10 ...
  6. 198.
  7. 6 sene olmuş neredeyse, inanmak ne güç. dün gibi son bakış son dokunuş son gülüş.

    becerebilsem canını yakmak seni hırpalamak isterdim delicesine, beni böyle umarsızca terk ettiğin, üstelik bunu gözlerime baka baka yaptığın için.

    becerebilsem ardından sıkıca sarılmak isterdim, bırakmamacasına. o odada sana sırtımı dönmezdim bir daha. dudaklarımı ayırmazdım saçlarından. sen uyuyunca elimi saatlerce yüzünde gezdirir, uyandırmamak için usul usul öperdim.

    ve çok üzgünüm ama, becerebilsem seni unuturdum. hayata tekrar dönebilmek için. başkasının kollarında geçirdiğim gecelerde rüyalarımda seni görmemek için. ilaçlarla uyuttuğum bedenime sağlığını geri verebilmek için. o artık hiç yaşlanmayacak olan yüzünü gözümü her kapayışımda görmemek için.

    aslında becerebilsem belki de sadece hesap sorardım sana. 15 sene boyunca beni kendine bağladıktan sonra ilk hatamda nasıl da umarsızca sırtını döndüğünü anlamak isterdim. nasıl karar verdiğini, hem kendini hem beni bitirirken hiç mi içinin sızlamadığını sormak.

    ama her şeyden önce becerebilsem dua etmek isterdim sana. o çok bahsettiğin güzel cennetlerden tekinde olman için. yüzünün rengini soldurup bakışlarını donduran acılarının, seni gecelerce inleten ağrılarının dinmiş olması için.

    keşkelerle belkilerle amalarla daha kaç 6 sene geçecek sevgilim!

    seni asla affetmeyeceğim. *
    27 ...
  8. 199.
  9. senden vazgeçeli uzun zaman olmuş aslında. yine de aklımı karıştırmada üzerine yok..
    sana değer miydi? asla,sen bunu hak eden biri değildin..bu aşk fazlaydı sana...
    ama yine de duyduğum her şarkının sözü bana seni hatırlatıyor malesef.. keşke seni hiç tanımasaydım,o gülen gözlerine bakmasaydım,o iç titreten sesini hiç duymasaydım..
    ama şuna adım kadar eminim, pişman olacaksın ama pişman olduğunda sana açık bir kapım bile olmayacak..
    kimse seni benim kadar sevmedi, sevemez..ağlayarak geleceksin kapıma..
    ben ihanetini affetmedim.. seni affetmedim, senin kendini de affetmene de izin vermedim, vermeyeceğim..

    --spoiler--
    bugün biraz gerginim yine,
    sesim değişik gelebilir biraz,
    ama sen anlarsın, bana katlanırsın...
    tuhaf laflar edebilirim,
    seni belki üzebilirim,
    ama sen susarsın, çünkü beni tanırsın...
    öyle çabuk kızma derdin hep,
    bu kadar da kolay alınma,
    o zaman beni sar,
    hadi sarıl bana,
    değişmez huylar bilirsin,
    bir kere de sen dene alışmayı!
    ben göğsüne yatarken
    böyle derin nefes alma
    bu ara ihtiyaım var sana
    ellerimi sakın bırakma
    bana huzur veren tek yer senin yanın unutma
    gün varıncaya kadar sabaha
    sakın hiçbir yere kalkma
    fazla bişey istemem
    sadece dur burda...
    --spoiler--

    bu yazıyı yazmamın tek sebebi, kafam karışık biraz.. içimi boşaltmalıydım onun için yazdım..
    sanma ki sana değer verdiğim için yazdım bu satırları.. allah yolunu ve bahtını açık etsin.. artık senin için yokum,ama senin için de mutluluk diye bir kavram yok biliyorum..tüm anılarımızı, mutluluğumuzu ve yalanlarını ben aldım.bir de sendeki beni.. artık kendi haline bıraktım seni, istediğin gibi...
    mutlu musun şimdi??
    12 ...
  10. 200.
  11. anam ağladı yazarken. şu bozuk klavyeyi değiştiremedin gitti. bir insan, bu kadar da cimri olmaz.
    10 ...
  12. 201.
  13. keşke bakmasaydım gülen gözlerine, görmeseydim güzel gamzelerini..hiç duymasaydım iç titreten sesini.. fark ettim de seni tanıdıktan sonra hayatımdaki keşkeler arttı, pişmanlıklarım sardı dört bir yanımı... sen bana layık değildin yeni anlıyorum. sensiz hayat güzelmiş.her güne yeni umutlarla uyanmak, aynada kendine gülümsemek... sensizlik daha da güzelleştirdi hayatımı, beni..
    ama söyleyeceğin tek söz kaldı sana dair, geçmişe dair:
    mutluluklar dilerim..
    o sözü duymak için bekliyorum seni...
    10 ...
  14. 202.
  15. ahh !!
    ne gariptir dönülmez olan uzaklar.. giderken yanımda umutlarımı da götüreyim dersin, hüzünlerin beni unutmak kolay mı der. her şeyden uzaklaşıyorsun, uzun bilinmez yarınlara gidiyorsun. yüreğinde acının bıraktığı izler, kalbinde acıyı örtmeye çalışan yaşanmış güzel günler.. neden diyorsun, mutluluk ayaklarımı yerden keserken hüzünler dibe çekmeye çalışıyor? -hayatın bir çelişki olduğunu o anda anlıyorsun. tekrardan yürümeye başlıyorum, bir bataklık önüme çıkıyor.ilk adımı atıyorum içine yavaş yavaş çektiğini hissediyorum, geri dönüyorum. tam giderken aklıma geliyor?-ben zaten bıktığım için, nefes alamadığım için gelmemişmiydim buraya!!
    şimdi tekrar bataklığın kenarındayım geçmem lazım ,dönemem!
    bir adım atıyorum, batıyorum. geçmem lazım, merak ettiğim bilinmezliğe gitmem lazım!! karamsarlığımı atıyorum üzerimden ,batmam yavaşlıyor. hüzünlerimi de atıyorum, acılarımı kalbime gömüyorum, batmıyorum artık ama ayaklarım batmış.. kımıldayamıyorum...
    yüreğimi, hayallerimi alıyorum, sevgimi cebime koyuyorum ; artık bataklık yeşeriyor.
    koşmaya başlıyorum. gökyüzü ile yerin birleştiği ufukta bir şeyler görüyorum artık. kan ter içinde kalıyorum, koşuyorum.. uzaklaşıyor benden gördüğüm şey . avazım çıktığı kadar bağırıyorum ''gitme'' ''dur'' diye , duydu sanrım?-
    tekrardan bir hamle daha yapıp koşuyorum. yakınlaşıyor, hissediyorum artık görüyorum. yavaşlıyorum nefesini hissediyorum.. kimsin? diyorum-
    hasretinim diyor,
    nefesinim diyor,
    mutluluğunum diyor,
    hayallerinin geri kalanıyım diyor,
    gelicek misin ,gitmeye devam mı edeceksin?, diyor.
    bana ne verirsin diyorum?
    yıllardır sakladığım hasretimi, ömrümü vereceğim diyor.
    geldiğim yere bakıyorum bir şey yok, gideceğim yere bakıyorum bir daha yorulmak istemiyorum. ''seyirlik değil ömürlük '' olacak mı diyorum, evet diyor. güveniyorum istiyorum, elini tutuyorum. yürüyorum , yürüdükçe toprak olan her şey yeşeriyor, yürüdükçe dallar filizleniyor çiçek açıyor, meyva veriyor, yağmur yağıyor, güneş açıyor. içim acımıyor, yüreğim yanmıyor, kalbim sızlamıyor artık.. mutluyum, yıllardır yalan olan her şey gerçek oluyor. seviyorum ,hiçbir yere gidemem..

    gitsem ayrılık olmaz,
    gitsem hasretlik olmaz,
    gitsem özlem olmaz,
    gitsem acı çekmem.

    gidersem ''ölüm'' olur,
    çiçek açmaz,
    yağmur yağmaz,
    güneş doğmaz artık!!
    23 ...
  16. 203.
  17. 'ışığa uçar bütün pervaneler' diyor şimdi Sertab erener o muhteşem sesiyle. ben de o pervane böceği gibi sana geldim gittiğim tüm ışıklarda kalbim yansa da sana geldim ondan zarar gelmez dedim o beni artık sevecek koruyacak her türlü kötülükten pislikten uzak tutacak diyordum; ama yine yanılmışım sen de korumayacakmışsın beni sen de onlar gibi kalbimi yakacakmışsın. Şimdi yine yaralı olarak ayrılıyorum yanından uzun bir süre gitmeyeceğim o yalancı sahtekar ışıklara ama sonra ne fayda diyorum bir anda o ışıkların içinde en parlağını göreceğim ona uçmaya başlayacağım bitmeyecek hiç bu masal...
    9 ...
  18. 204.
  19. 205.
  20. tekrarlanan kelimelerin duyguları basitleştirmesinden mütevellit
    bu gece sustum seni ne çok özlediğimi..
    teker teker usulca yerleştirdim gözlerimden yıldızlarımı gökyüzüne
    ve onlara ihanet pahasına sıkı tutturmadım kaysınlar diye
    ve tüm gece.. koskoca bir gece boyu susan telefonlara inat
    sessiz çığlıklarla düştü yıldızlarım geceye..
    11 ...
  21. 206.
  22. Ufacık bir resmin kaldın telefonumda sadece..sen bu kadarmıydın artık benim için? Oysa seni hatırlatan ne çok şey vardı, ayakkabımda kalan nemli deniz kumu, ceplerimde biriken patlamış armut koltukların köpükleri.. hepsi ama hepsi seni hatırlatıyordu.. halada öyle.. yetmiyordu seninle aynı havayı solumak, denizdeki gibi.. seni istiyordum yanımda sadece, yüzüne bakmasamda, elini tutmasamda varlığın beni huzurlandırıyordu.. alışmıştım bir kere belkide sana, seninle yanyana olmaya.. kıskandım uzun zamandır bir erkeği.. hemde ne kıskanmak, hıçkırıklara boğuldum saatlerce... anlam veremedim duygularıma ve halada anlam veremiyorum..dün gece ilk defa büyüdüm dedim, bana kocaman olduğumu hissettirdin.. bencilliğimdende arındırmıştın birde.. kendimden, ailemden başka birde sen vardın artık benim için... keşke sende ailem olabilseydin, nekadar sevindirirdin beni bir bilsen.. farkındamıydın acaba hislerimin? Okadar belli etmeye çalışmıştım oysa, bence farkındaydın ama belkide konduramadın kendine, belkide işine gelmedi... her ne olursa olsun bir siyah birde beyaz vardır demiştin renklerde..her olay ya olur ya olmaz demiştin bana.. şimdi Tanrıdan benim beyazım olmanı istiyorum... içimdeki, kalbimdeki o acının bitmesini, umutlarımın olmasını istiyorum.. beklediğim iki şey kaldı artık, ya biri ya ötekisi..ama ne olursa olsun herhangi birinin olması.. seni sevmek istiyorum sadece, umarım sen benim olunca kalbim ve mantığım buna izin verir...
    8 ...
  23. 207.
  24. tanışmadık daha... belki çok var tanışmamıza, belki de açılan kapıdan sen gireceksin hemen. görmüş de olabilirim seni, ama dedim ya tanışmadık biz daha.

    tanışsak hissederdim çünkü, biliyorum. kalbim bir değişik atardı. ama atmadı, dedim ya tanışmadık biz seninle daha.

    en çok da akşamları "çabuk gel" diye dua ediyorum. "çabuk gel, yoksa düşeceğim" gibi geliyor. camdanmışım gibi geliyor, en ufacık rüzgarda tuz buz olacakmışım gibi. parçalarım sadece acı verecek, hem seni, hem de kendimi yok edecekmişim gibi...

    bak, sadece düşünmüyorum da artık, yazıyorum da. duy beni. duy, yoksa kış gelince soğukta nasıl tek başıma yürüyeceğim? sonbahara direnemeyen yaprakları ezmemek için yer çekimine nasıl tek başıma direneceğim?

    bir sonbahar daha kaldıramam sensiz...
    20 ...
  25. 208.
  26. senden sonra, sonrası olmayan günlerim var. ahiret zamanlarım.
    11 ...
  27. 209.
  28. ben bunca derdimi anlatmadım sana. binbir yerden derdim varken sıkmadım. zamanını harcamak istemediğim için. sayemde tasarruf ettiğin zamanını, tesellilere harcadığın için haram ediyorum. haaa, çok ağlıyorum. parmağıma toplu iğne battı, yanağımı da sinek ısırdı. mendillerin hazırdır. gel gözyaşlarımı sil. ühhhüüüü.
    9 ...
  29. 210.
  30. önce kağıda sonra da sözlüğe yazmışsın benimle ilgisi yok cevabının verilmesi muhtemel olan olaydır.
    (bkz: doğmamış çocuğa mektup)
    7 ...
  31. 211.
  32. konuşamayıp dinlemek ve sadece onu düşünüp dinlemek.

    bazen baş ağrıları o kadar derecede artar ki çok düşünmüşündür ve beynin hala onu düşünmek ister ama bünyen dur der artık. düşünmek sadece düşünmek. öle konuşmayıp ya da nasıl derler donup kalıp sadece düşünmek. hep aklındaki sorulara bir cevap aramak ama sorarsın sorarsın sorarsın hep sorarsın kendine ve her soruda bir niye? veya neden? geçer! ama düşünüldüğü gibi kolay değildir soruların cevapları, sonra başlar cevaplanmaya sorular, öle cevaplar alırsın ki seni tatmin etmez bunlar ve tekrar sorarsın tekrar ama hep aynı cevaplar alırsın. birden aklına acaba geride bıraktıklarımda mı diye düşünürsün ve geriye dönersin. ararsın ararsın hep ararsın nerede diye ama geride bıraktıklarında bir şey bulamazsın.

    bazen öle anlar gelir ki ben galiba bazı seyleri yeniden yaşıyorum dersin ve birden bağırırsın dejavu bu diye; dejavu! dejavu! dejavu!... sanki küçük çocuklar gibi birden aklına eski gunlerin gelir çocukluğun: dersin ne güzel di mi? bir anlık mutluluk duyarsın hani nasıl derler yağmur da yüzüne vuran yağmur damlaları gibi ve bağıra bağıra şarkı söylemeye.

    düşünürsün en son ben şimdi ne yapıcam? ne yapmam? gerekiyor diye. işte sonun başlangıcı da budur ya hiç bir şey birbiri ile bağlantılı değildir diye düşünürsün ama en alakasız şey bile bir biri ile bağlantılıdır. buna kader, senin yazın dersin sonra

    ve yine yazının başına dönersin benim başım ağrıyor demeye. sonra yazıyı açarsın bunu ben yazdım evet ben yazdım.

    ve ne olursa olsun kalp beyine hükmediyor.

    ve ben yağmurda bağıra bağıra söylüyorum bu sözleri:

    sevilmeye muhtaçken kimileri
    kirli avuçlara düşüverecek
    yağmur yağmur yağmur yağmur
    geri verecek buharlaşan sevgimizi

    şarkı bitti.

    6 eylül perşembe 2007 04.36 , bursa
    10 ...
  33. 212.
  34. genellikle msn deki abaza gençlik grubunun: 'bir kulunu çok sevdim bana cam açmıyor' die yazdıkları ve her önüne gelen kıza :Bak bunu sana yazdım gülüm die solemesidir... ne acıdır ki bu sozleri söyledikten sonra bunu söylediği kızın kendini engellediğini titreşim yolladığında anlamaktadır...
    8 ...
  35. 213.
  36. sabahlara kadar sokaklarda gezersin, açık penceremden yatak odama girersin, eve geldiğinde benimle kavga edersin. seni sevmek, okşamak istediğimde surat edersin...üstelik çok da kıskançsın.. gene de seni çok seviyorum miçom.

    edit; miço konuşan bir siyam kedisidir.
    9 ...
  37. 214.
  38. Yaşanmamış daha doğrusu yaşanamamış bir hayat nasıl olur? Hayal bile edemiyorum ben. Hangimiz ederiz ki?Tek dileğim hepimizin günün birinde yaşanmamış tek bir şey bile bırakmadan ölmemizdir erken ya da geç ama sonuna kadar yaşayarak koklayarak hayatı. işte hayatını kendinden başka herşeye adamış ve aklınıza gelebilecek en ufak şeyi bile tadına vararak yaşayamamış ve şimdi göçmekte, burayı bırakıp gitmekte olan birinin aklından son geçenler. Oysa o hep aklından bi şeyler geçirmişti sessizce.ilk kez bağırarak haykırdı ve bu son oldu...

    "O kadar zamanım var mı yok mu,bilmiyorum. Deniz kudurmuş gibi üstüme geliyor beyaz köpükleriyle.Ve ben ne olacağımı kestiremeden yürüyorum kumsalda iz bırakarak. Ayakkabımın altı dümdüz ve ne kadar iz bırakacağım konusunda şüphelerim var. Oysa ki iz bırakmak için gelip gelmediğimden bile emin değilim bu kumsala. Niye yürüyorum ki durmadan? Niye sonunu bilmediğim bir yoldayım? Niye kendi seçimlerimden korkuyorum?Ya da tüm bunlar gerçekten benim seçimlerim mi?Kim verecek bu soruların cevabını bana?Bak bu da bi soru... Hayatım hayatı sorgulamakla geçti. Düşünmekten yoruldum.Ve düşünmemeyi dilemekten de.Ben istemiyorum böyle olmasını. N'olur gelmesin artık üstüme bu dalgalar.Çocuk olamadım, genç olamadım. Oysa herkesten daha küçüğüm henüz. Büyümekten korktum hep sorduklarında yaşımı yükselttiğim zamanlarda bile.Ama korkum küçükken büyümek değildi.O aklıma bile gelmezken başıma geldi. Daha fenaymış. Düşünülmeyeni düşünmek ve asla anlatamamak nedir onla tanıştım. Belki de herkes biraz ben gibiydi.Ama ben bu küçük vücudumla kendim değildim içimde.Bir söz söylemiştim birilerine, diyordum ki: "Ben bende miyim ki sorarsınız beni bana, ben nerdeyim ki sorarsınız beni başkasına... "Ben hep en çok bende ama daha çokta başkasında olmuştum.
    Farklıyım demek çok cesur geliyor ama öyleyim. Oysa ne kadar sıradan duruyorum ve beni ben yapan sadece şu an yani aslında haykırdığım tek an.
    Hep birilerine ihtiyaç duydum hayatım boyunca ve belkide bunun tek sebebi her zman içte bir yerde hep çok yalnız olmamdı.
    Ben umursamazdım.Ben bencildim.Ben her şeyimi herkese anlatabilirdim.Ben hep gülüyordum.Ben cesurdum.Ben çocuktum.Ben hep hayaldim.Ben hep öylesineydim. Oysa ben bu değildim.Ama böyle olmak zorunda kaldım.Çünkü yaşam bana ancak bu şekilde ayakta durabileceğimi öğretti.
    Şimdi dalgalar üzerime geliyor. Gelmesini istemiyorum. Yoruldum boğuşmaktan. Oysa o kadar alışkınım ki boğulup her seferinde yeniden doğmaya ve her seferinde eksilmeye.
    Böyle olmamalı.Bu defa yalnız kalamam. Boğulamam.Boğulursam doğamam eskisi gibi. Eksilmekle kalmam bu kez paramparça olurum. Yaşamak sadece yaşamak istiyorum tüm sıkıntılardan uzak,tüm dalgalardan. Biraz huzur istiyorum bu sakin kumsalda. Yürüyorum,yürüyeceğim sonsuza nereye olduğunu bilmesem de. Korkuyorum yalnızlıktan, karanlıktan,uçurumlardan ve korkuyorum yalanlardan.
    Abartmıyorum, düşünmek böyle yapıyor.
    Yaşlanıyorum ne çocuğum ne gencim artık.Bu kadar kolay mı harcanır bir hayat.Bak gördün mü korktuğum her şey başıma geldi.Ölüyorum galiba.Üstelik hiç iz bırakamadan,hiç bir şey yapamadan, neşeyi yaşayamadan. Alıp götürüyor beni şimdi ve tek izim sensin.Çünkü o kadar bensin ki,yapamadıklarım ve yaşayamadıklarım sana vasiyetim. Biliyorum sen ne kadar ben olsan da benden güçlüsün küçüğüm. Göçüyorum ve bu yaşanmamış kumsalı yanımda götürüyorum... "

    (pds) - 2006
    11 ...
  39. 215.
  40. Kapının arkasında, pastanedeki yan masada, bir ofisin koridorunda, gazetenin köşesinde, istiklal caddesinde, kalabalık yalnızlıkların içinde, ordasın işte. Gel gör ki orada olmayı bir türlü içine sindiremiyorsun. Her sabah kalkıp aynada uykulu gözlerle kendine baktığında, büyük bir haksızlığa uğradığını, ne bu yaşadığın evi, ne çalıştığın işi ne bu içine hapsolduğun hayatı hak etmediğini düşünüyorsun.
    Bu yüzden kor bir kızgınlığı ve alev alev bir öfkeyi taşıyorsun içinde.
    Oysa sana da bir fırsatı tanısaydı!
    Hayatının, tüm bu hikayenin, şu yaşadığın günlerin çok daha görkemli geçebileceğini düşünüyorsun.
    Ama o ayna, içindeki o ses yalan söylemiyor.
    Sen busun işte.
    Bu kadar.
    Ve bu sana yetmiyor. Yetmeyecek...
    Yalnız, yenik ve tükenmiş. Hayallerinin enkazının altında kalmış, kaybetmiş, tutunamamışsın.
    Yalnış kararlar, korkaklıklar ya da başka talihsizliklerin kurbanı olmuşsun. O yüzden şimdi cellatlığa soyunurken kimseye acımaya tahammülün yok.
    O yüzden saldırmayı tercih ediyorsun. Kibrin bundan, o yılan dilin, içindeki tatsız tutsuzluğun ve dedikoduculuğun hep bundan hep bundan...
    Başarılı herşeyin arkasından hep o hastalıklı düşünce ile komplolar üretiyorsun.
    Her başarının ardında bir üç kağıt var. Senin olamadığın yerde olan o müdür, o yan masadaki sevgilisi olan adam, o seni umursamayan kadın hepsi düşmanın senin.
    O yüzden sen senin gibi olanların arasında kaybolup gitmek yerine onlardan biri gibi davranıp-ki aslında onlardan asla biri olmamak isterken- onlar adına esip üfüreceksin şimdi.
    Sen onlardan biri değilsin.
    Sen onların arasına gizlenmiş bir onlar düşmanısın.
    Sabahları aynaya baktığında kendinden, hayatından ne kadar tiksiniyorsan o insanlardan da o kadar tiksiniyorsun bilinç altında.
    Hayalinde zengin sofraları, ünlü isimlerin yatak odaları, büyük cipler, konaklarda görkemli yemekler ve...
    Ve çok daha fazlası var, olmak istediğin.
    Onları arkanda bırakıp onlardan kurtulmak istediğin çok şey var.
    Ama isteklerin olmayınca her seferinde onların arasına dönünce, onlar adına -ki onlardan biri olmak istemezken- daha çok bileniyorsun.
    Sözcüklerin keskin, dedikoduların derin ve sen daha yeniksin.
    Onlar daha saf çünkü, daha memnun kendilerinden, daha barışık hayatla, daha az hırslı senden, daha çok yetiniyorlar kendilerine sunulandan, daha dürüstler ve başka hayatlara öykünmüyorlar.
    O yüzden temiz, mutlu ve umutlular...
    Onca büyük cümleye, küçük dolaplara, oldurulamayan hayatlara rağmen , o aynada gördüğün kişi sen!
    Kötü bir haberim var sana
    Sen -ne yazık ki- onlardan biri değilsin.
    virgül
    11 ...
  41. 216.
  42. ben, seni sevdim,
    hem de gerçekten sevdim.
    gittiğimde bile sevdim seni, belki de hala... kimbilir?
    ben bile bilmiyorum!
    ama, sen beni sevdin mi, onu da bilmiyorum.
    sen kaldığında da sevmedin beni, gittiğimde de. mutluydun benimle, değerliydim, biliyorum; ama beni sevdin mi, ... bilmiyorum.
    işte bu yüzden gittim.
    bazen, senin kendinden başka birini sevip sevemeyeceğini bile bilmiyorum.
    belki de bilmek istemiyorum.
    bir daha birini bu kadar sevip sevemeyeceğimi de bilmiyorum.
    kendine iyi bak, çünkü artık ben sana bakmayacağım.
    naftalin kokulu yazılar
    11 ...
  43. 217.
  44. yazılanları okuyunca "noluo lan!" tepkisini verdigim, bu ne bunal daral bir entry ortamidir diyip (bkz: hanim gacalım)dedigim seydir efenim!
    10 ...
  45. 218.
  46. 219.
  47. sevdim, çok sevdim, verdiğim sevgiden dolayı asla pişman olmadım. her zaman en iyi arkadaşım, gözbebeğimdin. ama o kara kedi girdi aramıza, yalanlar fısıldadı kulağına. artık çıkıyorum hayatından ama gidenler iki oldu, dikkat et, kurtar yakanı o kara kediden.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük