Acının aşktan önce geldiği tek yer sözlüktür. Bu nasıl bir aşktır ki, bana önce acını sunuyorsun. Hangi aşk dayanır bu kadar acıya. Daha ne kadar acı çekebilir bir insan. Olmayan bir aşkın bitmeyen acısını çekiyorum. Yine de çıkmaz sesim. Gözlerine bakar susarım. Acımı çeker beklerim. O kadar çok nedenim var ki benim. Gitmek istesem bugün giderim.
Ama bir sabırdır bu. Mutluluğu az, acısı çok, vaadi büyük sunduğu az bir aşktır. Bütün acıların içime gömüldüğü bir dipsiz kuyudur. Direniyorum, senin bütün umarsızlığına rağmen direniyorum. Aşkına erişine kadar bütün acıları tüketiyorum.
Herkesi susturdum,bütün sesleri yok ettim. Gözlerimi kapadım. Gerçekleri unuttum bir yalana inanıyorum. Sözlükleri tersten okuyorum. tşk.cihan.
kime yazilabilir ki böyle bir yazi sevgileden baska. tam 45 gün oldu seninle görüsmeyeli su lanet olasi yaz tatili yüzünden. herkes gülüp oynarken tatil geliyor diye biz yorganin altinda sirtimiz dönüp birbirimize hadi uyuyaiim deyip gizli gizli aglamadik mi sevgili; tatil 'ayrilik vakti yaklastigi için'. su an o kadar aci cekiyorum ki sevgili telefonda bile aglamamak icin tutuyorum kendimi. dolmusta aglayacakken arkadan uzanan bir el 'surdan bir kisi uzatir misiniz' kendime getiriyor cogu kez. aglamak istiyorum sevgili. bugun cay simit yedim. ucuz diye. ucuzdu da.ama bogazıma dizildi.. cunkü sen yoktun yanimda. hep birlikte yerdik cay simiti. 1.25 ytl simit 1.5 ytl cay. doymazdik birer tane daha alirdik; pahali olmasindan sikayet ederdik. bugun anladim cay simitte ucuz olsa bugun ki yemegim; pahali olan sensizlikmis. kendime kizdim seninle birlikteyken serzenişte bulundugum icin cay simitin pahaliligindan. seninle birlikte oldugum, gecirdigim her saniyenin aslinda bana allah ın bir lutfu oldugunu anladim. sukrettim seninle gercirdigimiz her saniye ıcın ve allah a dua ettim bir an once bizi kavustursun diye. cikmaya basladıgımızın ilk gunleriydi ben kampuste dizinde yatıyordum aksam, seftali suyu ıcıyorduk, sen gozume dokmustun seftali suyunu; nasıl da utanmıstın sevgılı.nasıl da gulmustuk sonra. sonra sen benim sıvılcemi patlatıyordun ben sana kızmıs sinirlenmiştim; seni uzmustum. ne salakmısım.. deger mi hıc seni kırmaya, ıncıtmeye, bak soz tum sıyah noktalarım, sıvılcelerim senin.. yeter ki gozlerıne bir kez bakıp seni sevıyorum dıyeyım. bırkac dakıka once senden gelen mesaj benı tekrar aglattı. bu oyle bırsey ki oyle bır sevgı ki bunu yasamayan anlayamaz bızden baska. işte oyle sevgılı bugun yedıgım cay simit bogazıma dizildi; sensiz diye.. seni hep sevecegim canim sevgılım.
gittim. gidersem, uzaklaşirsam daha kolay olur sandim. ama hic faydasi olmazmış... giderken içinde götürürsen unutmak istediğini, istediklerini daha cok hatirlarmişsin. bi kac gün sonra daha cok hatirlamiş, daha çok içime yer ettirmişçesine geri dönüyorum. bilmem kac bin km uzaktan sana yaziyorum...
Yakalamaya çalışıyoruz zamanı
Oysa zaman kovalıyor bizi
Çok mu yakın sonumuz,
Varamadık mı yoksa yolun sonuna?
Hayat mı insanın esiri,
insan mı hayatın?
Kimin umurunda ki
Yaşama telaşı sarmış hepimizi *
hayatımın en güzel dakikalarını seninle geçirdiğim için, sana sarılıp uyuyabildiğim için, defalarca öpebildiğim için, bana "gerçekten" sarıldığında annemi aratmadığın için, tüm korkularımdan arındığım için kollarında...gözyaşlarımı sildiğin için, avrupa yakası izlediğimiz için, beraber çok ama çok mutlu olduğumuz için, sonra kollarını da alıp gittiğin için, korkularımın hepsini teker teker geri bıraktığın için hayatıma, artık uyuyamadığım için, önümdeki nasıl geçeceğini bilmediğim sayısız dakikalar için, gözyaşlarım dinmek bilmediği için, ben bu yazıyı sana yazdım! ilk defa doğmayacağım bu doğum günümde...
ben bu yazıyı sana yazdım, sen hiçbir zaman bilmesende...kelimelerim tükendi, içimde büyük bir kördüğüm oluştu, oysa ki aşk bu muydu,insanın içini kemiren, acı çektiren, derinlere atan, kavuşulması güç olan şey. imkansızlık kısaca... seni o kadar çok sevmek istiyorum ki, kendim bile inanmak istemiyorum. korkuyorum çünkü, yaralanmaktan, incinmekten.sustum tükendim bir an, senin için, sensizlik için..acabalar türedi zihnimde, kimdin, benimlemiydin? yoksa başka biriyle mi.. hep meraklar, hep soru işaretleri, bir şeyde kolay olsun be Allahım dedirtiyorsun adama. Beklemek düşüyor yine benim payıma, her zamanki gibi, sadece durmak,hem de hayalsizce...Unutmak bile geçmiyor içimden, bilsemde bazı şeyleri, umsamda.Ama işte insanız ya, ufacık bir yıldız var gönlümde, belki dedirtiyorsun bana....umarım o belki doğrulanır yüreğimde, duyar beni ve benim olur.
edit: beklenen şahıs hala beklenmektedir....nereye kadar kimbilir.
çook uzun süre sonra gelen edit: ebesinin amına gitmiştir malum şahıs. çıkmaması ümitle beklenmektedir.
biri saksımızı çiğneyip gitti
biri duvarları yıktı camları kırdı
fırtına gelip aramıza serildi
biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
her şeyi kötüledi
bizi yaraladı
biri şarabımızı döktü, soğanımızı çaldı
biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle
gözüm yaşarıyor yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle
birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
birer tomurcuktuk hayatın kollarında
birer çiğ damlasıydık bahar sabahında gül yaprağında
dedim ya,
hiç yoktan susturuldu şarkımız
gögsum daraliyor,yüreğim kanıyor
bitmeseydi bizim öykümüz böyle..
göğsüm daralıyor,yüreğim kanıyor
olmasaydı sonumuz böyle..
benimkisi hayattan nasibini alamamak
benimkisi üste çıkmak için yalanlar şişirip altında ezilmek
sonra da kendini avutabilmek için interaktif meşgaleler aramak
doğduğu yerden vakt-i zamanında koparılmış
hayatının geçirilmesi gerektiği sokakta
henüz s... kadar boya sahipken
kendini kanıtlamak zorunda bırakılmış
tüm yabancılıklara karsı tek basına göğüs germiş
varoşlarda sosyalleşme kaygıları gütmüş küçücük bir kopildim
işte bütün bu nahoş bir vaziyette basladı hayata tutunma savasım
yıllar boyu şekillenmek bilmeden
dallanıp budaklanıp duran yalanlarla
hastalık saçan bir tümör gibi
girdiğim her ortamda zehirledi insanları
yalancı karakterim
aslında hayat çocukluk kokan bir elbise gibi...
özgürce uçmak bir kuşun kanatlarında sonsuzluğa
içimde gizlenen minik bir çocuk var aslında
uçurtma yapıp bulutlarla yarıştırmak
ya da minicik bir el sımsıkı tutulan
işte bembeyaz kelebekler gördüm ben
yok, aslında ben değildim onlar
ama elme şekeri tatındaydılar
evet o masum, yalın çocuklardı onlar...
gördüm aralarında bir yerde kendimi
sende vardın orda
ne güzel dans etmiştik gökyüzünde
ipek ellerin kadife yanakların vardı
öpmüştüm utancından kızarmış yanaklarından
sanki ölümsüzlüktü o
saatler melodi olmuştu mutluluğumuza...
şekerler dağıtan amcalar vardı
şarkılar mırıldanıyordu insanlar ve melekler vardı gökyüzünde
bana masmavi düşler vermiştin
ve hala şeker kokuyordu ellerin
işte bizi görmüştüm ben orda...
gideceğini kaç gün öncesinden bilmeme rağmen kabullendiremiyorum kendime çünkü onun hayatı bu düzende kurulu gemici hayatı git uzun bir süre sevdiklerinden ayrı yaşa denizlerle boğuş sonra gel bir daha git, bir daha, bir daha, bir daha... uzun zamandır ilk defa ağlıyorum ve inanın çok fena. çünkü yanlız kalıyorum yine eksik kalıyorum yine istemiyorum gitmesini ama elimde olan birşey yok gitmeye mecbur ve de gidecek çünkü hayatını bu yolla kazanıyor. aynı fikirleri paylaştığım, aynı şeylerden hoşlandığım, aynı şeylere güldüğüm, kızdığım, sevindiğim. canım kardeşim, dostum biliyorum sayılı gün, geçer bizim için kolay, zor olan seninkisi çünkü yanlız kalacaksın ailenden, sevdiklerinden, benden uzaklarda çok zor çooook... inan şu an tarifsiz duygular içindeyim. gözlerimden süzülen yaşların kıymetisin işte sen. seni çok ama çok özleyeceğim canım kardeşim. evet erkekliğe bok sürdürdüm ve ağlıyorum ama senin için her şeyi yaparım inan kimim var ki ulan şu hayatta. neyse iyice saçmalamaya başladım kendine çok ama çok iyi bak. rabbim yar ve yardımcın olsun. allaha emanet...
junior dan kardeşi devilscy a..
ışıklardan yorulan gözlerimi,
kısılan sesimi,
ve kendi gölgesini tutmaktan başka işe yaramayan ellerimi
sana bırakıyorum.
sokak lambalarının ışığı vururken sol omzuma, gölgem kadar kaldığım bu coğrafyada, tüm cevapları sana bırakıp, sorularımı yüklenip sırtıma;
seni terk ediyorum.
ilk vizelerden sonra Otobüse binmiş iskenderuna geliyordum ki önümdeki koltuğa sen oturdun ben bunu nerden tanıyorum diye düşünmeye başladım sonra aklıma geldi aynı sınıftaydık seninle. sadece sınıftan bir tanıdık olsun diye omuzuna dokundum hafifçe aynı sınıfta olduğumuzu söyledim gülümseyerek karşıladın benim bu girişimimi. iyi sınıftan artık tanıdığım biri var diye sevindim önce nereden bilecektim ki bundan sonra seni arkadaşım olarak görmeyi yüreğimin kabul etmeyeceğini. artık seni arkadaşım olarak görmediğim için yanına gelip konuşmaya da utanıyordum sanki gözlerinin içine baksam yanında birkaç kelime etsem bakışlarımdan sesimin titremesinden sana olan sevgimi anlamandan korkuyordum ne büyük ahmaklık. Derken arkadaş çevreni de yavaş yavaş tanımaya başladım insanın pek hoşuna gidecek tipte insanlar değillerdi onlar kendimi daha da geriye çektim olmayacak bu iş diye düşünmeye başladım koskoca bir seneyi bu ikilem içinde bitirdim. yaz tatili geldi sana olan sevgim artık içime sığmaz olmuştu dayanamayacaktım artık herşeyi sana anlatmaya karar verdim. mesaj atmaya başladım sana herşeyi anlattım ama sorun vardı karşılıksızdı bunların hepsi boştu kurulan tüm hayaller seni düşünüp yüze yayılan kocaman tebessümler buraya kadardı. seni sevmekten vazgeçtim mi hayır içimdeki sevginin kolay kolay biteceğini zannetmiyorum keşke sana duyduğum sevginin yarısını sen bana duysaydın keşke... bu yazdıklarımdan asla haberin olmayacak biliyorum ama içimden geldi bunları sana yazmak sadece içimden geldi
Tanım:ağlayıp iç boşaltma entryleridir
kizina :
"ben bu yaziyi sana yazdim" diyerek, geline ayar vermek isteyen yazar kaynana modelinin cumlesi olmasi muhtemeldir. *
(bkz: gelinim sen anla)
dudut: evet, hic romantik olmadi ama.
Beklemek... Ne çok şey bekliyoruz hayatımız boyunca ve bu seferki ne tatlı bir bekleyiş. Bu kıyıdan ne duygular fırlattım denize, bu kıyıdan ne çok seslendim karşı kıyılara, adalara kısık sesimle. Şimdi geçmiş izliyorum onu boylu boyunca, şimdi geçmiş yüreğimi dinliyorum dingin dalgalarla, şimdi ben seviyorum yüreğimdeki çırpınışları. Bu gök üzerime iniyor, sarıyor bedenimi sıkıca. Bu şehir daha tanıdık, daha sıcak ve daha güzel kokuyor seninle. Şimdi sen buradasın ya ve beklediğimsin ya sonsuza kadar kalırım ben bu yerde.
görebiliyorum ya,
farkındayım
üstesindende geleceğim
doymasam da
kanamasam da
vakit gelsede
alışkanlıklardanda öte
yorumsuzum,
akıl erdirmeyeceğim sana..
..
dalmışım,
ellerim üşüyor
iri ela gözler oturduğum bankta öylece dolu
hava soğuk yağmur az az serpiştiriyor
ellerim dahada üşüyor
... mırıldanıyorum
"..if you go away,as i know you must
therell be nothing left... ",
kalbim acıyor özlemek var tabi
özlenmek yok artık sanki!
yolun sonu, karanlıkta kaldı huzur,
adını anmamalıydım; yüreğim sızlıyordu böyle olunca
penceremi tıklatan minik kırlangıç görmüyomusun halimi? aslında o pencereyi açmayı, seni evime almayı, yalnızlığımı paylaşmanı ne kadar çok istiyorum bilmiyormusun? pencereyi açmamak için gerekçemde yok sadece yeterince cesur değilim. göz göre göre seni kaybediyorum. yanımda üşümenden korkuyorum, biliyorum ancak sıcak yerlerde yaşarsın. göz göre göre, içim kan ağlayarak, göç etmeni seyrediyorum, hatta seni buna ben zorluyorum. pişman olacağımı bile bile bunu istiyorum senden. bir daha geri gelmeyeceğini bilmek, geri gelsende beni affetmeyeceğini, başka diyarlarda başka limanlara sığınacağını bilmek çok acı. şimdi senden son bir isteğim daha var. bana söz ver minik kırlangıç, seni gerçekten hakeden, senin sevgine gerçekten değer veren insanların penceresine kon. bunun için bana söz ver ki gözüm arkada kalmasın. aklıma her düştüğünde mutsuz olma ihtimalini düşünmeyeyim. bende bulamayacağın mutluluğu bir başkasında bulduğunu bileyim.
neden tüm hayatımı sarmana izin verdim ki.. neden bir gün bitebileceğini bilsem de "sandığıma" hapsetmeye çalıştım seni..
ağlamak bir şeyi değiştirmez vakit gelince, biliyorum. tek silahımı da yitirmiş gibiyim. hayat acımasız derlerdi, her şey bir gün tersine dönebilir derlerdi ama hiç bir zaman inanmadım seni bulduğumda.. hiç bir şey senden daha değerli olamadı, olacağını da sanmıyorum bu saatten sonra.. tereddüt ediyorum aslında buraya yazmamalıyım belki de, elbet okuyacaksın çünkü. gözünden kaçabilir bir süre, ama okuyacaksın.
sabahın köründe kalkıp sonsuz bir boşluk hisseyle uyanmak.. aslında herşey güzel, öyle olması gerek.. bir gün ayrılabileceğimizi sana başkalarının da dokunabileceği, benim belki başka biriyle evlenip ölene kadar onu her öptüğümde seni hayal edeceğimi de düşünmeliydim bu kadar saplantılı olmadan önce. bu kadar bağlanmamalıydık belki.. seni daima benimle olmaya mecburmuşsun gibi hissettirmeden önce. ama oldu, her şey çok hızlı gelişti ve sen.. hayatımı kapladın, her boşluğuna sızdın ve beni saçmalıktan kurtardın. birini hiç bu kadar çok sevebileceğimi düşünmezken, hiç harika bi insan karşıma çıkmayacak derken, en iyisi büyüyünce alternatif hamile kalma yöntemlerine başvururum derken.. bir akşam çıktın karşıma.. şu ana kadar yaşadığım kısmıyla hiç alakan yoktu hayatımın, ona dönüştün ve benliğime dokunmana izin verdim.
pişman olacağımı sanmıyorum, hem de hiç.. karşıma çıkmamış da olabilirdin, seninle yaşadığımız sanki daha fazla mutlu olunamayacakmış gibi hissettiğim müthişlikleri de yaşayamayabilirdim. harika değil mi? mutlu olmayı öğrenirim belki bir gün gidersen, bu küçük şeylerle, hayatımda yer ettiğin zaman dilimine bakıp avunarak belki de.. ama niye böyle olması gereksin ki? neden hep birlikte olamayalım..
bir gün bana olan ilgin biterse sevgilim, işte o zaman en çok güvendiğim insan olan sen; hala aynı kalacaksın. yine en güvendiğim insan olarak. gözümü kapatıp uçurum kenarında ellerini tutacak kadar, beni atsan bile bir nedeni olduğunu bilirim. çünkü sen benim en sevdiğim şeysin..
demiştim ya sana "kendininkini yapabilesin diye rüyların yapıldığı maddeden vermek istiyorum sana", benimkinde en üstte sen vardın her zaman.. ama şimdi biliyorum belki de seninkinde ben aynı derecede yer almayabilirim. ama sadece belki.. bencil olduğumu bilirsin, yapılmış bir rüya sunuyordum bundan öncelerde sana, şimdiden inşa edilmiş ve 10 sene sonra hiç bir şey değişmeyecekmiş gibi gidip yaşayacağımız. artık o yok. ve ben boşluktayım. keşke hala onlara inanabilsem.
güçlü bir kızım değil mi? sen öyle dedin.. umarım sandığın kadar güçlüyümdür. çünkü şu an bile ayrılık düşüncesiyle bunları yazarken ıslanan yanaklarım pek de öyle olmadığımı sadece rol yaptığımı anlatıyor.
neyse.. senden mesaj geldi.. herşey yolunda, biliyorum. bir gün ayrılsak bile ilk 3'ünde olcağımı da biliyorum.. bana sonsuza kadar beraber olamayabiliriz derken ne kadar zorlandığının farkındayım. ama olsun şu anda birlikteyiz, mutluyum. dediğin gibi yaşayalım birbirimizi. **
bu yazıyı sana yazdım...
okumayacağını bilsemde ,içimdekilere yenik düşüp her şeyimi sana yazdım...
çıkartamıyorum seni kalbimden, ruhumdan,bedenimden...
aldığım her nefes ateşi körükleyen bir har...
sana sönmeyen bir yangınla,su misali hasret yanıyorum...
biliyordum. dilime pelesenk ettim bu kelimeyi.
biliyordum gideceğini, söylemiştin ... ama ben sana senden gidemeyeceğimi söyleyemedim.
bu yazıyı sana yazdım her şeyim... artık hiçbirşeyim... senden geride bir ben kalmadı..
sen gittin ... ben yok...
elveda aşkım...