bugün

her yılbaşı olduğu gibi bunu da ayrı geçirdik. bu sefer ise 1 ocak günü birbirimizi göremeyeceğiz, tek farkı bu. bana, "seni aldatsam ne yaparsın" diye tuhaf bir soru sormuştun. ben de "hayatından öyle çıkarım ki, ne olduğunu bile anlayamazsın" demiştim. aldattın beni, hiç bilmeden yapsan da bunu. korkuların, endişelerin bitirdi bizi; hiç tanıyamadığım bir insana dönüştürdü seni. artık kendimi dahi tanıyamıyorum, sorumlusu da sensin. bu zamana dek kendimi suçlayarak hiçbir şey elde edemedim, müsaade et de biraz böyle yaşamayı deneyeyim. fakat bilirim ki müsaade etmeyeceksin, hangi köşeyi dönsem yüzünü görecek; nereye gidersem gideyim kokunu alacağım.

bundan sonra bana ne olur bilmem ama ne olmayacağını biliyorum: hiçbir zaman tam olmayacağım. hep eksik kalacak hayatım. sen ne dersen, ne yaparsan yap böyle olacak. seni bir gün bambaşka yerlerde, bambaşka insanların yanında göreceğim biliyorum ama sen beni göremeyeceksin, duyamayacaksın.

ve bir daha asla eskisi gibi olamayacaksın.
ayrılık sebebimiz olan o sikimsonik canlı müzikli mekana gittin,

başın göğe erdi mi be ? mutlu musun. ne halin varsa gör, artık yozgatlı yobaz bir sevgilin yok rahat ol. istediğin eteği giy, istediğin mekana istediğin kadar makjayla git...
şarkılar seni söylüyor hep ama dilim seni sevdiğimi söyleyemiyor. sense bundan habersiz yaşıyorsun bensiz yıllarını.

keşke doğru zamanda doğru yerlerde olabilseydik meçhul sevgilim. sen benim bağrımda yarasın kimselere gösteremem sana bile.
yıllar geçti üzerinden. araya mesafeler girdi. bak farkındaysan yıllar bile değişti. 'biz' kavramı bizim için 2011'de kaldı. Geçen mesajlarımı temizledim. seninle yaklaşık 2000 kadar mesajımız vardı. hepsini okuya okuya sildim. bir taneyi bile okumamazlık etmedim. yaptığın kahpelikleri tekrar anladım ama güzel kız ben seni gerçekten sevmiştim. biliyorum, sen bu yazıyı asla okumayacaksın. zaten okusaydın buraya yazmazdım. aramadım seni hiç, ulaşmayı denemedim ama hep takip ettim. son olarak, biliyorum bir gün ben de evleneceğim sen de. Farklı insanlar girecek hayatımıza ama bunu bütün samimiyetimle söylüyorum, ölene kadar kalbimdeki yerin hep farklı, özel ve güzel olacak. Umarım beni unutmazsın prenses.
ben tuhaftım, sende tuhaftın, ben sevdim sen sevmedin. basit geldi sana her şey, hep kendini haklı çıkardın ama bilmiyordun ki ben nelere katlanıyorum burda ahh bir bilseydin. yine yapardın gerçi bunları, intikamını aldın. sesini duyuyorum hakkımı yiyorsun diyorsun, hayır ben hak yemem. bütün gecemi zehir ettin alacağın olsun.
geçen yıl seninleydim, bu yılbaşı değilim. hangisi hatalı?
neler yazardım sana..bu konuda iyiyimdir bilirsin ama bayadır düşünüyorum bu başlığı gördüğümde,
cümleler bile gelemiyor yanyana eskisi gibi.. yani sana yazacak bir şey bırakmamışsın bende..
büyük adamsın vesselam..büyük bir sevgiyi nefrete dönüştürmek herkesin başarabileceği bir şey değildi..
başardın. merak ediyorumda: "yaptıkların sana daha iyi bir yaşam sundu mu?"
sadece bunu bilmek isterdim..başka da hiçbir his yok buralarda sana ve biz'e dair..
yeni yıl da hayatının kötü yıllarından biri olsun zira ziyadesiyle hakettin en ağır bedduaları..
ben senin icin yilbasi hazirliklari yapayim sen uyu tamam mi? zorla 'gel beni aldat' diyorsun. merak etme uzak gorunmuyor.
tatlım aramalarıma cevap vermiyorsun facebook a yüklediğin fotoğrafta masanın altından kız açık şekilde bacağını dayamış sana keyfin yerinde sanırım.(buralar hep küfür).
gücüme giden tek sey bana olan guvensizligin. inan baska bir şey değil. seni seviyorum. iyi uykular..
edit: imla
senden duymak istediklerimi bir başkasından duyunca ağlamaya başladım. sen hala yoksun ve ben hala deli gibi seni seviyorum, bütün hatalarını bilerek, kabullenerek. gelsen de beni ne kadar üzeceğini görebiliyorum ama kalbim o kadar kabullenmiş ki seni, gözyaşım bir türlü durmuyor. o, beni sevdiğini söyleyeceği günü düşünüp uykusuna daldı bile, o günün yakında geleceğini biliyorum, elimde olmadan kalbini kıracağım, bunun için vicdanım hiç rahat değil. sen benim seni ne kadar özlediğimden bihabersin ve ben ağlıyorum. şuanda tek yapmak istediğim kendimi böyle aciz hissetmeyi bırakıp uyumak. yarın uyandığımda kendime geleceğim ve hayat devam edecek.
Senin için yaşayan olmak yapmak istediğim tek şey .. bunu anlayamamış olmana kızmıyorum. belki de çekingen birisi olmam nedeniyle bunu sana yansıtamadım; fakat gerçek bu, seni bütün benliğimle seviyorum.sen benim ruhumun kayıp tarafısın; ben senim, sen de ben. bu gece beni karanlık gölgelere gömdün. isteyerek ya da istemeyerek yansıttın hislerini, fakat beni üzdüğünün farkındasın. uyku problemini yenmen bile beni mutlu ediyor. emin ol, bazı şeyleri gözlerine bakarak anlatacağım. burada yazdıklarım adeta çöldeki bir kum tanesi...
seni anlatan bir şarkının sözleri;

dikkatlice dinle,
gördüğüm ama hiçbir zaman dokunamadığım kadın hakkındaki sözlerimi duymak üzeresin.
gülümsemenden anlıyorum, ne kadar da zor seçebiliyorum sözcükleri.
bana seni anımsatan bu sözcükler doğru, görebiliyorum.

beni yanlış anlama, kafandaki ve kalbindeki açıklaması zor olan sözcükleri söyleyebilmek her zaman kolay olmuyor.
gökte görüyorum yüzünü, her şey çok net.
ay, gözbebeğin olmuş,
ama neden öylece geçip gidiyorsun yanımdan?

ay karaltısının orada süzüldüğünü gördüm,
bir girdabın içinde yürüdüğünü gördüm.
gözümün ucuyla, seni gördüm!

rüyamın ortasında,
güneş ışığında otururken gördüm seni.
hayalimdeki kadın,
seni seviyorum..
Çok hastayım kız yataktan çıkamıyorum.

Bu yazıyı eskiden olsa okurdun ama şimdi okuyacagina pek inanmıyorum. Ben bu yazıyı ne sen oku diye ne de başkaları okusun diye yazdım. Biraz rahatlamak iyi gelir.

Seninle tanıştığımız gün. Bir saat geç gelmiştim. Seni bir saat beklettim. Belki de bu yüzden olmadı *

Çok aciz bi duruma düştüm. Sen bana çok çektirdin kız. Sana giden yolda herkesi, her şeyi çiğnedim. En son da kendimi çiğnedim. Hiç yapmam dediklerimi yaptım falan. Şimdi burda senin için yaptıklarımı anlatmicam.

Niye yaptığımı biliyorsun dimi? Seni her şeyden çok sevdiğim için yaptım. Binlerce elmalı turta feda olsun sana be hatun. Ben seni elmalı turtayı sevdiğimden daha çok sevdim.

Sana yalan söylediğimi düşündün. Ve bana güvenin kırıldı. Bu yüzden benden ayrıldın. Çok salakça bi nedenden dolayı.

Ölen eski sevgilimi unuttum dedim sana. Sonra cesedini unutamadığımı söyledim sen de çıldırdın birden. Hani unutmuştun onu yalancı diyip terkettin beni. Ya niye anlayışlı olmadın hiç? Bi ceset gördüm ben. Sevdiğim bir insanın mosmor yüzünü gördüm. Onu unutamadım. Kızla yaşadığım anıları ben çoktan unuttum halbuki. Yemin ederim unuttum. niye inanmıyorsun be.

Tamam hadi farzet ki kızı unutamadım ben. Ne olmuş yani? Geri gelebileceK mi zeynep? Onu unutamamış olmam hiç bir şeyi değiştirecek mi? Çok saçmaladın sen. Ki vallahi unuttum o kızı. Aman ya neyse.
Hani sen benim günahımı aldın ya. Hiç vicdan azabı duymuyorsun dimi? Ne kadar garip.

Ben seni çok seviyorum seni çok özledim. Yapma artık ya nolur yeter...

Vazgeçmeyi öğrettin bana.

Aşktan vazgeçtim artık. Tek aşkım sensin.

Umut etmekten vazgeçtim. Acaba sende o defter gibi bir deftere yazı yazar mısın diye umut etmekten vazgeçtim. Hiç gelmeyeceğini bile bile istasyondan metro durağına saatlerce baktım. Sonra bakmaktan da vazgeçtim. Ben umut etmekten vazgeçtim yarim.

Merak etmekten vazgeçtim. Ne yaptığını gününün nasıl geçtiğini neye güldüğünü neye üzüldüğünü merak etmekten vazgeçtim. Evet merak etmekten vazgeçtim. Ne yaptığımı neye güldüğümü neye üzüldüğümü merak etmekten vazgeçtim. Tek yaptığımı bildiğim iş, nefes almak. Onu yaparken de hayli kalbim sıkışıyor.

Defalarca kez o şehre geldim, yüzlerce lira borcum var, üzerimde hala bi mont yok ve senden bunca güzel geçen zamanlarımızdan dolayı bir teşekkür etmeni beklemekten vazgeçtim.

Hayal kurmaktan vazgeçtim. Seninle şunu şunu yapacağız diyorduk? Yapalım be yarim. Hayal olarak kalmasın. Artık hayal kurumaktan da vazgeçtim.

ben senden vazgeçmedim hatun.

"Ufak bir çocuk bir yağlı boya tablosunu çok beğeniyor. Bir yıl boyunca para biriktirip onu almak ister. Bir yıl sonra Gider kumbarasını ressamın önüne atar. Tüm param bu, tabloyu bana sat der. Ressam hiç düşünmeden satar tabloyu. Herkes şaşırır. O tablo çok değerlidir niye bu kadar ucuza sattığını sorarlar. Ressam der ki; tablo değerli olabilir ama hiç kimse tüm servetini vermez bu tabloya." Benim tüm servetim sevgimdir aşkım. tüm sevgimi verdim ben sana. Seni sevmekten hiç vazgeçmicem.

inat etme artık. Ben sana yalan söylemiş olsam, herhangi bir artniyetim olsa niçin bunca şey yapayım? Seni çok seviyorum.

Dön artık.
ben seni görünce hala kalbim çarpıyor sen beni hatırlıyor musun acaba?
seni seviyorum zehraaa .
köpek gibi pişman ol inşallah.
Artık daha ne kadar belli etmemi bekliyorsun. Elimden geldiğince üzerine geliyorum. Bir yeşil ışık yaksan açılcam sana ama sen ne ışık yakıyosun nede kapatıyorsun herzaman bir çizgi üstünde hareket ediyorsun. Sana karşı şuan bir ümidim var. O ümidi yanlış bir hareket yaparak kaybetmek istemiyorum. Ama artık seni her gördüğümde kalbim yerinden çıkacakmış gibi oluyor. Lütfen anla beni artık...
Bugün chatroulette ne yapsam ne yapsam diye düşünürken aklıma senin aldığın küçük oyuncak gitar geldi, elektro şarkı açıp çalıyomuş gibi yaptım birçok yabancı kızla tanıştım. Çok teşekkür ederim eski sevgili, gitar için.
Neden cogu zaman icimi kocaman bi bosluk kapliyo.
bir süreliğine çık aklımdan kadın, sonra girersin nasıl olsa zaten.
bundan sonra olumsuz şeyler yok. söz.
Eski sevgilime yazdığım yazıdır ; Özür dilerim, ben yine tutamadım kendimi. Yine nefret edemedim senden, yine bitiremedim seni. Ne kadar denesemde, silemedim içimdeki sevgini. Öyle çok özlüyorum ki seni, hayır senin yerinde olsam daha fazla kıyamazdım bana. Ama nasılda mutlusundur şuan, ahım kaldı sanıyorum ama, yok herhalde çok iyisin diye duydum. Öyle dediler işte. Eh biraz da üzüldüm ama merak etme, bende iyiyim. iyi olmaya çalışıyorum, senden sonra ne kadar olabilirsem. Zor oldu ama yinede mutluyum. Hemde o kadar mutluyum ki, seninle olduğum zamandan az acı çekmeye başladım artık. Nasıl diyebilirim, alıştım sanki biraz. Ee tabi hayli zaman geçti, böyle olması lazım, böyle olmalı. Ama bazen aklıma geliyorsun, ve işte o zaman herşey yine eskiye dönüyor , bir an o kadar kötü hissediyorum ki, ama merak etme biraz sonra geçiyor. insanı en çok üzen unutulmayan anılar derler, gerçekten öyle, ben seni unuttum da, onları unutamadım ki zaten. Bakarsın zamanla onlarda unutulur , ne dersin ? Bende isterim senden geriye hiçbir şey kalmasın ama, zor çok zor. Bana sorarsan bu noktaya geleceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi, ama olsun alışıyorum ben. Sonra neyin ne olduğunu da öğrendim mesela, saf değilim artık. Kimseye inanmıyorum, güvenmiyorumda. Sevmek dersen zaten asla olmayacak bir şey. Ben bunları neden anlatıyorum ki, bak yine geldin aklıma. Hiç yoktun oysa, hiç yoktun ama , var olman asıl zor olan. Zor, çok zor ama olsun, dedimya alıştım ben. Uzatmak istemem aslında ama yazmadan edemem. Kaç kişinin değil kimin ne kadar sevdiği önemlidir bu yazıyı yazarken klavyem sırılsıklam oldu arkadaşlığımız yürümedi seni hep üzdüm biliyorum sevmedin sevmeyeceksin geri dönmedin dönmeyeceksin ama bir gün olurda dönersen ben belki burda olmam. Ama bu ilişki bana 14 günlük bir mutluluk verdi hâlâ iyi değilim unutamadım seni ece terkettiğinde nasıl üzüldüm bilirsin sen terkettiğinde nasıl oldum bir düşün hayal et sen daha iyilerine layıksın sürekli tehlikeye atılmayan birini kızlara iyi davranan odun olmayan yakışıklı olan biri... Tek bildiğim ben o değilim olmak isterdim ama değilim. Uzatmak istemiyorum Beyza, kendine iyi bak.
ben bu yazıyı sana yazmadım. kim olduğunu bilmiyorum çünkü. belki de hiç karşılaşmadık.
hiç bakamadım göz bebeklerinin merkezine, seni gördüğüm zaman burun deliklerim büyümedi belki, soluk almakta zorlanmadım karşında...
midemde hiç kelebekler uçuşmadı, ağzımdan ya da götümden çıkmak için çabalamadılar. yerleri rahatlar demek ki. beğenmişler. öylece kalakaldılar.
sonraaa, hiç aramanı beklemedim, sürekli telefonunun tuş kilidiyle oynamadım, "belki aramıştır ya da mesaj atmıştır" diye kurcalamadım telefonumu. yoktun çünkü, olamazdın, nasıl arayacaktın ki, vodafone çağrı merkezinde de çalışmıyordun, ya da bir bankanın call-center'ında...
senin için ıslanmadı yanaklarım, senin için titremedi dudaklarım, düğümlenmedi boğazım, kısılmadı sesim, soluğum.
ayrı hayatlar yaşadık ve yaşıyoruz, sanıyorum bir ömür boyu da böyle ayrı kırlarda papatya toplamaya devam edeceğiz. ben bir gün bir yazı daha yazmak isteyeceğim ama bu yazı yine sana olmayacak. yine karşılaşamayacağız koca şehirlerde. ben zaman zaman nispeten küçük şehirlere göç edeceğim, orada da olmayacaksın. belki de denizaşırı bir şehirdesin ya da kocaeli bile benim için denizaşırı bir kent zaten, kilometreler çok önemli değil benim için.
tamam bebeyim, şimdi git ve olmamaya devam et. şimdiye kadar yoktun zaten şimdiden sonra da olma. karşılaşmayalım bir yerlerde. gelmeyelim göz göze. çarpışmayalım asla, kitapların dökülmesi yere, ben de binlerce defa özür dileyip toplamayım onları. ya da çarpışalım ama "önüne bak lan salak" de bana, "gerizekalı" diyerek uzaklaşayım olay mahallinden!
ne ben sana yazı yazayım, ne de sen bu yazıyı oku. ne sen üzül ne ben. böylesi daha güzel.
aşk, mayın tarlasında oyunu bitirebilmektir.

eğer aniden ayağımın altındaki buton kırmızı ışık saçmaya başlıyorsa bil ki ya hata yapmışsındır ya da kaybetmişizdir.
birileri orda birilerini sevsin, sonra o birileri de başkalarını sevsin. kimse kavuşamasın. ölsün hepsi bence. bizim gibi.