seninle tanıştığım için, sana aşık olduğum için, sana 1 sene katlandığım ve hâlâ iletişimimiz olduğu için ve beni friendzone’a attığın halde seninle konuşmaya devam ettiğim için çok pişmanım. “Böyle birine nasıl aşık oldum” diye soruyorum ve kızıyorum kendime. Hayatımdaki en büyük pişmanlıklardan birisin.
Birileri sorsa anlatamam belki. "Çok..." der geçerim.
Bakma cır cır konuştuğuma utanırım.
Aynı harfleri okur yazarız ama anlamazlar.
Anlaşmak için; kelimelere, sese ihtiyaç duymadığımsın.
Parmakların parmaklarıma geçtiğinde; eklemlerimin söylediklerini duyansın. Ve eklemlerinin anlattıklarını mutlaka işitir kulaklarım.
Gözlerim, mutlaka ilişir kirpiklerinin söylediklerine.
arkadaşımsın, kardeşimsin, dostumsun, sevgilimsin. En son sevgilimsin çünkü bütün sıfatlarda sevdiğimsin.
Yalnızken söylenecek bütün şeyleri "iyi ki" ye sığdıranız biz seninle. Öyle uzun uzun kuramayız cümleleri. Utanmak mıdır becerememek mi bilmem.
Sorsan anlatacak romantik dakikalarım da allı pullu değildir.
Ama akşamın bir körü, belki içmenin rahatlığından "sen benim başıma gelen en güzel şeysin, iyi ki varsın" deyişini değişmem hiçbir şeye.
Çünkü bilirim kolay kolay söyleyemezsin...
Arkamdan ne dersin bilmem, yüzüme "çirkef, illet, şirret" der gülersin. Gülünce gerisini unuturum. Nerden bileceksin? Sen gülünce ben unuturum...
Bilirsin seni sevdiğimi, seni çoook sevidiğimi.
Böyle güzeliz biz. Sen kafamı kokla ben sesleneyim "kafam bit mi kokuyor?" Diye. Metrobüstekiler bunlar manyak mı? desin. "Kafa bit kokar mı"yı sorgularken onlar, biz eğleniriz.
Senin burnun aksın ben sileyim, benim kafam ıslansın sen kafamı kapat ısrarla.
Yağmurda ıslanıp hasta olunca " ama güzel ıslandık" diyelim.
Parmak dövüştürelim otobüste. El kızartmaca oynayalım sinema kapısında. Oturup kahve içerken "sırtımı kaşısana" de. Ben kazağının tüğlerini çıkarıp "kim bu kadın?" Diye sorayım. Gülelim...
Gülünce güzeliz biz be, biz seninle çok güzeliz...
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarına kan gülleri takayım,
bir o yana
bir bu yana...
seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara.
akan yıldıza.
bir kibrit çöpüne varana.
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.
yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansız inen akşamdan,
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...
Ahmet Arif
Hasretinden prangalar eskittim. Zira sensizlik bir zindan. Çok özledim seni. Şairin dediği işte:" Herkese selam, sana hasret!" sen benim her şeyimsin. Her an aklımdasın. Nere baksam sen. Ben geri kalan ömrümü seninle geçirmek istiyorum. Berbat durumdayım. Tut elimden. Sen bana bakmasan da olur. Ben senin baktığın yerde olurum. Git dersen gitmem gel dersen gelirim.
Ben çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Gelmiş dayanmışım demir kapısına sevdanın
Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum
Ben aşkı göğsümde kurşun gibi taşıyorum
Sezai Karakoç
Sensiz ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum. Sadece cesedimi idare ediyorum. Ruhum göçüp gitti. insanlarda o kadar acımasız ki cesedimi bile sömürüyorlar. Şiirler tank gibi geçiyor üzerimden. Ezilmişim. Parçalanmışım. En kötüsü de sensizim. Ve sen şu an kiminlesin? Bir soru kişioğlunu bu kadar mı deler geçer. Bir soru adamın bu kadar mı amına kor. Bir soru adamın gelmişini geçmişi her zerresini siker. Bir soru adamın... Cevabı bilinen bir soruysa. Buna seni ben ittim. Sana hiç kızmıyorum. Seni hep kıskanıyorum. Basit adamlarız biz gayet doğaldır ağzımızı bozmamız. Mevzu sensizlik olunca tüm dünyaya sövesim geliyor öfkemden orta yerimden yarılasım geliyor. Kusura bakma.
sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
-freud diye bir şey yoktur.
sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.
-haydi iç de çay koyayım.
ah muhsin ünlü
Sen beni öptün. Ben senin benin öptüğü o öğretmenler odasında kaldım. Beni oradan bir sen alabilirsin tekrar dünyaya. Beni oradan sadece sen. Ben sensiz nasıl tüketeceğim bu ömrü. Bu saçmalık. Nasıl? Delireceğim. Delireceksin. Delirecek... Başka yolu yok. Sen aldığım bir haber bir haftamı cennete çeviriyor. Seninle birlikte olsam ben ölmem. Bizi de öldürtmem. Tanrı mı olurum? Hayır, zor meslek istemem tanrılığı. Herkesle uğraşacaksın. Ben sadece seninle ilgilenmek isterim. Tanrı değilim- gerçi ona da iki çift lafım var ya neyse zaten aramız yok şimdi şey yapmayalım- tanrı olmaya da gerek yok ölümsüz olmak için. Leyla ile Mecnun'un öldüğünü kim iddia edebilir. Ben bu ölümsüzlükten bahsediyorum.
"Senin sevinçlerini de, hüzünlerini de biriktiriyorum ben" demişti biri. Biriktiriyorum. Boğulmak üzereyim.
Kendi kendine ardaşak kaçağı
Arada bir bakınır ne yaptığına
Süresiz kapılır tablolara yangelir
Ve oturdu mu bir masaya
Hakkını verir çay içmenin
Cahit Zarifoğlu
Sen ne güzel çay içerdin. Senin elinden çay içmek. Seninle çay içmek ne büyük hazdı. Gerçi sen zehr-i şeker edersin sevdiğim. Elinden ölüm olsa ab-ı hayat gibi içilir de ikincisi yok mu denir. Yürüdüğün yollar ne kadar şanslı. Baktığın yerler hele. Hele hele öğrencilerin. Kapının önündeki paspasın bir toz olaydım. Çay içtiğin bardağın kulpu olaydım. Gülünce yanağında oluşan gamzede kıvrılıp uyuyaydım. âh... Ciğerlerini dolduran nefesin olaydım...
iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
Öncelikle baba olamayacağını yani benden olma çocuğun babası olamayacağını söyliyim, evet, çok çirkin bir tabirle giriş yaptım ama hamile değilmişim canım. Zaten son 1 aydır arayıp sormuyorsun yani seni en son gördüğüm bir aydır...
Keşke oturduğun 5.kattan atsaydın beni be olum ama keşke bu kadar kötü davranmasaydın ki ben seni uyardım, "benim canım çok yandı nolur yeter dedim en başta"...
Ben 3 hafta boyunca sana nasıl açıklama yapmam gerektiğini düşündüm. Tek başına yaşadığım o doğunun en köşe yerinde çevremdekilerin ne dediğini umursamadan o çocuğu nasıl tek başıma büyüteceğimin, ailem olmadan benden bir parçayla nasıl bir aile kurabileceğimin hayalini kurdum..
Beni istemediğinde, sana seni sevdiğimi söylediğimde keşke yüzündeki ifadeye şahit olmasaydım.
Son bir aydır ordan oraya sürekli savrulup duruyorum durmasına da artık bitsin, artık bitti..
Belki hoş ayrılmadık. Bir zamanlar senin Romeon'dum, sende benin julietim'din. Sevgiyle ve saygıyla kal. Eğer benden daha mutlu olabileceğin birilerine gittiysen. Ben buna sevinirim.
ne düşünüyosun acaba şimdi ? üstüne fazla gittimmi diyorsun yoksa hakettimi ? ne güzel bir şiir vardı hatırlarmısın diyorduki şair ‘terketmedi sevdan beni’.
Sevgilim her ne koşulda olursa olsun yanındayım. Zaman geçtikçe değerin kat kat artıyor ben de. Sensizliği bile düşünmeyi beceremedim kitlendim.. Benim yerim senin yanınmış bikaç saat önce tekrar anladım. iki dudağının arasından süzülen tebessümde kaybolmak istiyorum ben sevgilim kalan koca ömrümde..**
görmemiş olman pek mühim değil aslına bakarsan. içimde kalmasın diye yazıyorum, yoksa konunun seninle de pek bir ilgisi yok.
nesneler arasında pek alaka kuramıyorum. insanın insana yabancılaşması bana yabancı geliyor. şöyle bir bakarsam eğer bakılacak bir taraf bulamıyorum gitgide. ve bazen bakarken boynum tutuluyor.