ben bu yazıyı yazarken sen ne yapıyorsun? Hic bilmediğim arkadaşlarınla hiç bilmediğim yerlerde hic olamayacagim masalarda kadehler tuketiyorsun belki. Belki guluyorsunuz,o guzel guluslerin duyuluyor masalardan, o anlatırken kendini kaptırdığın hikayelerinden anlatiyorsun. Belki , belki beni anlatiyorsun, belki agzin dolu dolu kufurler ediyorsun, bagira bagira.. canın sağolsun kadın...
Sana seni ne kadar sevdigimi anlatacagim kadin, hic unutma diye hepsini yazacagim buraya...haydi basliyoruz...
Ben bugün ,ellerini özledim. Bana öyle nasıl baktığını hiç anlamadığım gözlerini özledim, dünyanın en güzel şarkısını dinledigimi düşündüğüm sesini özledim. Gülünce çıkan gamzeni özledim. Akşama kadar yediğin, yedirmeye çalıştığın çikolataları, bir turlu yapamadığın kahveni özledim. Benim adıma aldığın kararları özledim. Seninle boş soda içmeyi özledim. Adını hiç söyletmezdin, tekrar tekrar söylemeyi özledim. Beni kıskanmanı, ama hiç itiraf etmemeni özledim. Bana kızmanı, tartışırken bir anda dünyanın en tatlı insani haline geldigin için dikkatimin dagilmasini ozledim.
Ama en çok seni seviyorum demeyi özledim. Kokunu özledim, dunyanın en tatlı yanaklarını özledim. Kolumu sevmeni, omzuma başını yaslamanı ozledim.
"Sen bu huylarınla yalnız kalmaya mahkumsun." dediğin zaman kendini tek başına bütün insanlığa bedel biri gibi gördüğünü anladım. bana sürekli "sen bencilsin." diyen biri için çok iddialı bir algı doğrusu. Seninle anlaşamıyor oluşum yalnız kalmaya mahkum edecekse beni etsin. iyilik boş boş konuşup "ne alakası var ki?" sorusuyla karşılaşınca karşıdaki insanı kale almayıp put gibi oturup susarak, insanların kusurlarını tekken değil de toplum içinde konuşarak, çocukluk arkadaşının adını telefonda görünce "Ayy ben de sıkılıyorum. Lafı bitmiyor bunun da." diyip yüz yüze gelince "canım benim." moduna geçerek, dinlemeyip dinliyormuş gibi yaparak, içi kan ağlarken gülerek oluyorsa sikerim öyle iyiliği. iki yüzlü değilim ben, yalak da değilim. Sadece biraz asabi ve sivri dilliyim. Ama biliyor musun aynı zamanda adaletliyim? Mesela bu hayatta sadece üç kişiye iyi tarafımı genelde göstermiyorum. Adalet demiştim ya hani? Hah işte herkes sadece hakettiği beni görüyor. Sen de öyle.
ikibinonsekiz yili agustos ayinin yirmiucuncu gunu, yani 5 gun olmus bitti diyeli. Aslinda dogrudan bitti demedik, seni seviyorum dedik, son defa sariliyormus gibi sarildik, bir iki damla gozyasi suzuldu, optuk kokladik ve bitti.
Sevdigim sehirler gibi sevdigim kadin hayatimdan cikti,ben sevdigim sehirlerden de ayri kalmak zorunda kaldim.
Aklimda kalan, butun gun zihnimde dolasan hatiralar var simdi elimde. Bir de sana verdigim sozler.
Bittigini vurgulamak icin aradiginda calan sarki icimi daha bir kanatti. Cok mu kolay bu son demesi, vermiyorum ki son nefesi... derken Yasar actim telefonu icim kan aglayarak.
Hani sana soylemedigim soz vardi ya, soylersem hersey kotu olur dedigim soz. Sana haykira haykira iyi ki varsin diyemedim. Korka korka soyledim ve korktugum basima geldi.Senle yasadigim her saniyeye sukrettim, sensiz gecenlere...
Bu gece de bunu yazdim sana kadin, kalbimi kanatmak istercesine.
Bir varmis bir yokmus, zamanin birinde bir kadin ve bir adam yasamis. Farkli yerlerde dogmuslar, farkli sehirlerde buyumus, farkli sehirlerde okumuslar. Ayri zamanlarda ayni yerlerde olmayi basarmis, ayri zamanlarda ayni yerde yemek yemis, ayni sokaklarda gezmis ayni yerlerde uyumuslar.kader onlari karsilastirana kadar farkli hayatlar yasamislar. Bolca acilar cekmisler,hayat kadina cok acimasiz davranmis, omzuna cok buyuk yukler bindirmis. Gucluymus kadin, ayakta kalmis, gulen gozlerinin ardindaki aci onu yikmamis, yikamamis.
Adamin hayatinda cok yol ayrimlari olmus her defasinda girdigi yol cikmaz sokakmis. Her yol ayriminda aldigi karar hayatini degistirmis, her kararindan pisman olmus, sonra yeni pismanliklar eklemis.
Adam bunlari kimseye itiraf edemeden yas 35 olmus,yolun yarisina gelmis. 70li yaslari gorecegine inanmaz aslinda sozun gelisiymis.
Derken kader onlari olmadik bir zamanda karsilastirmis, bu sefer ayni yerde yuruyup,ayni yerde yemek yiyebilmisler. Adam o kadar saskinmis onu gordugune, tanimiyormus daha, ama gordugu gozler simdiye kadar hic gormedigi gibiymis. O kadar saskinmis ki kadina haftalarca selam verememis. Ta ki kadin karsisina dikilip nedenini sorana kadar. Diyememis nedenini, sadece bilmem farkinda degilim diyebilmis. Sonra konusmaya baslamislar, kadin kahve yapmis adam icmis, kadin kahve yapmayi hic becerememis, ama dunyanin en guzel kahvesiymis.
Sonra birgun adam bir karar vermis, daha cok konusmak istemis, tanimak istemis kadini. Emin olmak istemis hayalindeki kadinin gercekte var olduguna. Konustukca anlamis gercek olduguna. Gozlerine inanamayip sormus sen hep boylemisin diye, boyleymis kadin yeterki uzmesin adam onu...
Derken birbirlerini sevmisler,asik olmuslar, ayri duramaz olmuslar. Zaman o kadar hizli gecmiski anlamamislar nasil boyle oldugunu.
Sonra birgun ruya bitmis, uyanmislar, imkansiz asklarina, kadin mutsuz olmus,adam onu uzmek istememis ayri kalmislar. Sonra yine biraraya gelmisler. Sonra yine ayrilmislar. Sonra yine bir araya gelmisler.
Adamin ayaklari artik yere basmiyormus, hayatinin en mutlu gunlerini yasiyormus. Bir taraftan ici kan aglayarak. Hayatinda ilk defa biri onu bu kadar cok sevmis. Hauatinda ilk defa hayati yasamak istemis ici sevgi dolu hayatim diyen bir kadinla. Simdi her baktigi yerde onu goruyormus, yaninda oldugu her saniye omrunun en guzel anlariymis.
Delicesine sevdigi takimin macina beraber gitmeyi hayal etmis, ve daha onlarca hayali varmis.
Bir sure daha cok mutlu olmuslar. Kadin cok emek vermis bu aski yasatmak icin, kendinden cok vermis,baskasi olsa yuzune bakmayacagi durumlari,davranislari hatalari sineye cekmis, adami cok sevdigi icin.
Adam aslinda elinden geleni yaptigini dusunmus ama yapamamis. Cesur degilmis, secimlerinde hataliymis cogu zaman, kararlari yine dogru degilmis. Hatali kararlar almak adamin hayata gelme amaciymis adeta.
Kadin adamin neden boyle davrandigini, nedenlerini, biliyormus ama adam daha fazlasini yapamamis.Zamana ihtiyaci varmis, bilmiyormus ne kadar 1 gun 3 gun 3 ay, 3 yil belkide 3 saat, yine bilmiyormus.Bekle diyememis kadina, o kadar cok sevmis ki kadinin mutlu olmasi icin ondan vazgecebilmeyi goze aldigini dusunmus. Ama kadini unutamamis.
Adam hayattaki vazgecemedigi tek sey ugruna adim adim bu askin yok olusunu seyretmis, kilini kipirdamadan seyretmis. Elinden geleni yaptigini dusunmus ama olmamis.
Kadin hep sormus adam cevap verememis, aslinda vermis ama verdigi cevap coktan secmeli sinavda kaydirma yapilan cevap anahtari gibiymis. Ne dedigi anlasilmayan doktor gibiymis, doktorun dedigi bile anlasilir kalmis yaninda.
Sonra birgun adam omrunun en guzel aksamini yasamis, ruyada oldugunu biliyor,uyanmak istemiyormus. Ruyanin sabahinda cok sarilmislar ayrilmadan once, kadin adami opmus,koklamis, son kez sarilir gibi, bir daha asla sarilmayacak gibi sarilmis. Adamin gozunden damlalar suzulmus, icinden hickira hickira aglamis. Dunya duruyormus o an, tekrar donmeyecekmis.
Ve kadin bitti demis... Bu sefer oncekiler gibi degil, cunku kadin adami cok uyarmis.
Yasansa dillere destan olacak bu aski adam adim adim bitirmis. Hayatinda aldigi ve alamadigi kararlar yuzunden hep yol ayrimlari yasayan adam yine yol ayrimindan donmus.
Artik dunyanin en mutlu adami olamayacagini biliyormus, bu kadar cok sevilmeyecegini biliyormus, kimse onu bu kadar sevmemis. Saatin 3unde kalkmis her gece ama yazamamis. Yazarda cevap alamazsa gecenin 3u olmaya devam etsin diye yazamamis
Bu satirlari yazarken yine goz yaslari suzulmus, yine bogazi dugumlenmis.
Onceki aksamlarda kadin adamin bu yazilari sana yazdim dedigi yazilari okumus, ona demis ki korkularindan, cesaretsizliginden, secimlerinden de bahset. Kadinin ne kadar emek verdigini senin kilini kipirdatmadan seyrettigini de anlat demis.
Adam hepsini anlatmis.
Her sabah dogan gunese sovmus, onsuz gececek gunlere sovmus, gorunce gulmeyecek gozler gelmis aklina kendine sovmus.
Adam tek bir seye inanmis. Kadini cok sevmis, kader diye birsey varsa eger bu askin yasanacagina inanmis.
Arkada leman sam calmis, adam aglamis, adam yazmis.
Seni omrumun sonuna kadar sevecegim kadin,olurda kavusamazsak seni unutursam yuregim kurusun.
Bir aydır her gün aynı saatte aynı kafede oturmamın sebebiydin. Bir parça geçmişin kırgınlığı bir parça özgüven eksikliği birleşince açamadım içimi. Ama her gün gözlerini görebilmek ve kaçamak bakışlarını yakalamak zevkti benim için. Çok mutlu oldum kendi çapımda. Değmeyelim ki birbirimize güzel kalsın diye her şey bekler beni farklı bir şehir. Hayat bu belli mi olur? Belki bir yerlerde karşıma çıkarır seni.
çok zaman geçti üstünden ve o köprünün altından çok sel aldı nice hatıraların yığınını süpürerek. senden naber?
bir zaman şehirlerarası bir otobüsün orta kapısının hemen önünde çırılçıplak kalmıştım bir meraklı muavinin çok meraklı gözleri o gündür üzerimdedir bana sorarsan. bana sorarsan iyi günler yaşamıyoruz. hem de hiç birimiz.
memurlar, işçiler, öğrenciler, öğretmenler, en çok öğretmenler mesela. müdürler değilse de öğretmenler.
bir zaman sen şiirleri sever gibi olmuştun, benim şiirler sövdüğüm yıllardı o yıllar. zaman bunca puşt olmadan az önceydi tüm bunlar. şimdi gırtlağımda şarap boğuluyor, burnumun ucunu göremediğim günlerdeyim.
depresyon iyi gelmez sana da, bana da bir haftasonu diyorum alıp başımı dünya uçurumunun tenha bir köşesinde alsam soluğu. mesela bir şehrin orta yerine saklanmış bir bahçe olsa. hoş o bahçe hala bizim midir, biz hala biz miyiz, o hikayeyi yazar mı bir daha bu kalem?
kaçıyorum sonra. insanlardan biraz daha kaçıyorum. hoş kendimi bildim bileli zaten çok da sıkı fıkı olmam ya insan denilen aşağılık türle yine de biraz daha kaçıyorum bu sıralar.
sahi restoranların camlarından kazırdık seni laleli'den geçerken, isterdin de yiyemezdin o yıllar. fikre ihtiyacım olursa tabi ararım, çekinmem peki fikirlerin bana ihtiyaçları olduğunda sen de arar mısın? bensiz edemezler bilirsin.
bir trafik sağanağında bir cuma akşamı istanbul'dan binbir bilinmezliğe giden bir bilmemne turizmin bilmemkaç saatli otobüsünün orta kapısının hemen önünde nasıl çırılçıplak kaldığımı hatırlar mısın? muavinin kulağı beni, çıplaklığımı dikizlerken hem ulu orta. bir şehir terminalinde seni tedirgin teslim etmişken güvenmediğim tekinsiz bir şehrin en güvenmediğim bir çift eline. ama zamanın bir miktar da olsa haklı çıkarttığı bir çift eline.
insanlara hiç olmadığım kadar uzağım. senden naber?
boktan bir yazı daha layıkıyla geçirdim. senden naber?
sensiz türküler çığırmaya başlamışken nereden geldin aklıma ve elbette senden naber?
gecelere bakarsak daha boktan günlerin habercisi gibi. senden naber?
ay parlaklığı teninde boncuk boncuk duruyor mu bilmemhangi kumsalda bilmem ama senden ne haber?
ben geldim, rüzgârımdan anlamış olman lazım burnunun bunca akması da ondan zaten. kimsenin haberi yok daha, bir duysalar korkudan bilmem kim bilmem ne eder...