en güzelinden hallice bir anlamsızlığın sırdaşı oldun geceme.
tanısam çok öpeceğimden emin olduğum bir kadın var senle beraber eşlik eden.
sigara cabası.
bu gece, yine beni özel zanneden bir kadının gözlerine bakıyorum,
ama bu gece özel bakıyorum.
önemsiyorum hatta değer bile veriyorum.
uzun zaman sonra bir kadınla sevişmeden mutlu oluyorum.
yok sarhoş olmadım henüz,
dertleşecek bir sen kalmışsın, sana anlatıyorum sadece.
bu gecem sen değilsin açıkcası.
o acaba gecem olmaya cesaret edebilecek mi?
bunu bil istedim.
bu gece; en sevdiğim dostlarımdan biriyle sevgimize eşlik ettin.
kokusunu, dudağının kıvrımlarını bilmeden hasret olduğum,
kadın'la sen içimdeyken, kadınımın içindeymişim gibi konuştum.
sen ne serseri bir şey çıktın be!
şuh bir istanbul gecesinde -kendinden utanmaz-
tenine en yakışan parfüm anason kokusu olan
gülerken seni yudumlayan bir kadınlasın.
o kadın ki,
kitap okur gibi konuşur
biyografi yazacakmış gibi araştırarak sevişir
üç duble sonra tebessüm yumağına dönüşür.
kilitler iki elini çenesinin arasına
"seni dinliyorum" bakışı göz bebeklerini büyütmüştür.
işte o an kendimi dünyanın en cahil insanı hissettiğim zamanlar yaşanır.
hani cahillik mutluluktu?
en büyük hüzündür, içimde sahip olduğum cümlelerim.
içimde iç savaş yaşatan cümlelerim..
içimden söküp atamadığım..
al, bunlar senin için yazıldı, senin içine ait diyemediğim..