Mustafa;
Benim senden platonik hoşlandığımı bildiğine rağmen benle alay ettin bana kibirli davrandın hep beni ezmeye çalıştın bana ara sıra kötü davrandın. Ama asıl ezik olan sendin. Ben seni gerçekten manevi olarak karşılıksız sevmiştim. Yetim olman fakir olman aramızdaki yaş farkı bahane değildi. Bunu sende biliyordun. Boş boşuna sana üç senemi verdim. Boşu boşuna senle otobüs bekledim bana otobüsün ne zaman geleceğini dijital ekranda yazmasına rağmen soruyordun, ben de salak gibi can ata ata cevap veriyordum. Gittim iş yerini buldum, 118 18 den ev numaranı buldum, kardeşini whatsappa ekledim, oturduğun gecekonduyu buldum, adına face açtım adına instagram açtım. Sen ise gittin songüle ve minibüsteki bakıştığın o kızla aramızdaki herşeyi bitirdin. Bundan sonra sende artık herkes gibisin.
aradan 14 yıl geçti ama ben hala seni o ilk gün gördüğüm gibi delicesine seviyorum. seninle hayal kurmaya bile kıyamazken bugün fark ettim ki zaten hayallerinde ben yokmuşum. senin için basit bir ilkokul arkadaşı olarak kalmışım. zaten ne bekliyordum ki; sen zengin kızı ben fakir oğlan; sen tatillerde ingiltere'ye giderken ben köyümde kuzularımın başında güneşin altında senin aşkından kavrulup gidiyordum. sen bu sene mezun olup avukat oluyorsun ben ise halen bitiremedim mühendisliği, sen hayata atılırken ben senin aşkından yolları eskitmeye, mecnun olmaya devam ediyor olacağım. başkasıyla denedim ama olmadı. başkaları bana deliler gibi aşık olmuştu ama sen öyle içimi doldurmuştun ki başkasına yer vermedim veremedim.
az önce mesajlaştık, sen yine umursamaz tavırlarla cevaplar verdin hiç sormadın bile beni. artık senle bir daha konuşmayacağım artık bitti her şeyi bitirdim senin aşkın dışında.
Sırıtınca çok çirkin oluyorsun biliyor muydun? Çünkü gerçekten gülmüyorsun hiç bir zaman. Içinden gelmiyor gülmek. Çünkü o kıçını tekmelese de sen başkasına aşıksın. Bu yüzden bana gelmiyorsun biliyorum. Bakışlarından anlayabiliyorum. Sen o mükemmel gözlerinle etrafa dondurucu bakışlar atarken ben yüzündeki ciddiyetin güzelliğinde boğuluyorum. Ama nereden bileceksin ki. Anlamamazlıktan gelmek işine geliyor. Sen çoktan unuttun belki ama bomboş metroya ben oradayım diye binmemek için "çok dolu bu ya" dediğini, bana asansörün kapısını açışını ve bakışlarını asla unutmayacağım. Bir kaç hafta sonra ayrılacağız. Ama sen hep aklımın bir köşesinde olacaksın. Seni seviyorum.
kalbime öyle bir ket vurdun ki; ne önümü görebiliyorum ne senden öncesini hatırlıyorum. eğer bir bakışın beni bu kadar yaktıysa, elimi tuttuğunda tüm şehir yanacak demek ki.
beni işe almak için uğraştın o kadar patronla konuşurken heycanlanmıyım diye karşıdan göz kırpıp işaret yaparak rahatlattın teşekkür ederim. sen çok tatlısın.
ya hani arada bir sen sağa sola bakarken ben hep sana baktığım için göz göze geliyoruz ya.nasıl mutlu oluyorum böyle koşa koşa gelip boynuna sarılmak geliyor içimden. içim bir tuhaf oluyor. sen gülünce gülüyorum. üzgünsen bende üzülüyorum. aşkın en masum halidir platonik aşk dokunmadan hissetmektir.*
seni diğerlerinden farklı kılan bana ayrı bir heyecan veriyor olmandı. seni gördüğümde sanki enerjiyle dolup taşıyordum. bana karşı bir gülümsemen benim tüm günümü olumlu etkiliyordu ve mutlu geçiriyordum. ve şimdi gidiyorsun seni sevenden habersiz sessizce. seni sevdiğimi söyleyemedim ama hissettirdim sanmıştım, yanılmışım. şunu unutma ki yaşadığım sürece sen hep aklımda olacaksın. sen hiç beni düşünmesende...
bilmiyorum, belki bu yazıyı hiç okumayacaksın. sadece sana olan sevgimi yazmak istedim. sen benim seni sevdiğimi hiç bilmezken ben hep gelecek hayallerine dalardım. olmaz demezdim neden olmasın derdim. şimdi öyle diyemiyorum. sen gidiyorsun çünkü. suç senin gitmende değil benim sana olan platonik sevgimde. çünkü senin hiçbir şeyden haberin yok. içimde gizli sana olan sevgi. ve elveda diyorum yine sessizce duymayacağını bile bile...
belki 7, belki 8 ay oldu...
saymıyorum. bilmiyorum. hatırlamıyorum. hissettiğim tek şey; senden asla vazgeçemediğim. beni tanımıyosun, zaten uzun yıllar boyunca da tanımayacaksın. belki bi tesadüf eseri bir şeyler yaşanacak aramızda. belki de şimdi ki halimden gülerek bahsedicez. belki de uzaktan sevmektir aşkların en güzeli, tanıyınca soğumak gibi.
ben senin o gamzelerine, o kusursuz güzellikteki ellerine ve belki de o bira göbeğine ve dökülen saçlarına kurban olurum bitanem. unutamıyorum seni, o saftirik suratını, çatal çatal sesini, 1.75 boyunu. evet, belki eksi özelliklerin çok, ama bu değiştirmez ki günden güne alevlenen tutkumu...
hani derler ya ''birini neden sevdiğini açıklayamıyorsan aşıksındır''
o hesap işte, belki öyle değil o laf... bilmiyorum, hatırlamıyorum. hissettiğim tek şey; seni seviyorum.
benim sevgilim oldu. neden kabul ettim bilmiyorum. unutabilmek için belki de. ama seni gören bi insanın beklentileri yüksek oluyor, ben bulamam ki seni hiç kimsede...
çok ortak yanımız var, ikimiz de çok sıradanız. evet, ben seni farklılığın için sevmedim. ben sende kendimi de bulmadım. ben seni neden sevdim bilmiyorum. hissettiğim tek şey; seni seviyorum.
hayatımı mahvettin biliyo musun bay s.?
sen benim gece yatmadan önce hayalini kurduğum yegane varlıksın. adına şiirler, yazılar yazdığım insansın. tanım yapamam ki. yakışıklı çok değilsin, sempatiksin diyelim. karizman da yok pek. pantolonundan bişey de belli olmuyo, afedersin. umrumda mı sanki, tutulmuş yürek böğür kıllarına, kirli sakallarına, masumhane, bebeksi gülüşüne...
sürekli sana mesaj gönderme isteği duyuyorum feysbuktan
''hayatımı siktin pezevenk''
şeklinde. ama gitmiyo elim be pezevengim, gitmiyo.
sen benim için paketine dokunulmamış, bayramda alınmış, kaliteli çikolata kutusu, ben senin için milyarlarca insandan hiç bişey ifade etmeyen, tanımadığın biri.
ama ''her istediğin olursa mutsuz olursun'' demişler. sen benim her istediğimsin. bi yanım ölümüne yanında olup, göğsüne yatıp, parmaklarımı kıllarının arasında dolaştırmak istese de, diğer yanım ''belki hiç bir şey beklediğin gibi olmaz'' diyor. bi kerecik yakından görsem keşke seni... ya da görmesem, çıldırırım heralde.
Çok özledim seni. Öyle böyle değil hala unutamamışım daha dün ağladım senin için neden böyle oluyor bilmiyorum. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Seni ilk gördüğüm de şaşırmıştım o kadar tatlıydın bakmayı seviyordum sana. Ne zaman fırsat bulsam izlerdim seni, keşke böyle kalsaydın tanımasaydım seni, bu kadar muhteşem olduğunu görmeseydim. Erişilemeyecek biriydin başlarda benim için ama sonra sonra gördüm ki kendi halinde, kimseyle ilgisi olmayan, kiseyi takmayan, utangaç biriymişsin. işte tanıyınca iyice aşık oldum sana, çok seviyordum seni. Aşık olmuştum galiba ilk kez hiç aklımdan çıkmıyordun zaman geliyor ağlıyordum. Koşulsuz şartsız seviyordum seni aşırı sağcı, şeriatı destekleyen bir aileden gelmen bile umurumda olmamaya başladı aslında ilk öğrendiğimde öylece kalmıştım. Ama olsun ne yapalım kimse mükemmel değil ki.Aslında itiraf ediyim bazen o göz göze geldiğimiz zamanlar seninde beni sevdiğini düşünmeye başlamıştım. Ama sevsen ne olacaktı ki iki utangaç birbirini bulmuşuz uzaktan seviyorduk belki de. Keşke bir şekilde konuşma fırsatımız olsaydı hergün aklımdan senaryolarla çıkardım evden bugün olacak diye böyle böyle konuşabileceğiz diye ama yok yine olmazdı yine olmazdı. Şimdi düşünüyorumda keşke söyleseydim ne olacaktı ki bir daha yüz yüze bakamayacaktık o kadar. Ama olmadı platonik aşk ya işte. Hele birbirimiz ilki olma duygusu beni çok mutlu ederdi ama çivi çiviyi söker diye bozdum bunu ne yazık ki. Seninle ilgili her şey beni mutlu ediyor. Şuan aynı maçı izleme olasılığımız bile içime huzur veriyor neden hiç bilmiyorum. Ha bu gün yine gittim evinin önüne, belki görürüm diye artık söylemek istiyordum daha önceleri gibi gittiğimde cesaretim tamdı. Üzerinde uzun zaman çalıştığım konuşmayı yapacaktım. Hiç kimseyi senin kadar sevmedim şamil diyecektim ama yine göremedim seni gerçi görsem ne olacak yine söyleyemezdim bunuda biliyorum. Ama çok seviyorum seni.