Tanım: aşkın en doğal, en masum, en güzel ve aynı zamanda en acı veren hali olan ve çeşitli nedenlerle de yaşanması mümkün olmayan ya da bir şekilde öyle görünen karşılıksız sevginin hayallerde yaşatılmış sevgilisine yazılmış yazılardır. . .
...........................................
Haberin yok ve bir gün olacakmı bilmiyorum ama, adının baş harfini bile duyduğumda içimden bir şeyler kopacak gibi hissediyorum. ismin aklıma geldiğinde kalbim parçalanacak gibi oluyor. Yüzün tanrı'nın şimdiye dek yarattığı en muhteşem ve kusursuz sanat eseri...
aslında Seni nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Sen en usta bir edebiyatçının cümlelerle anlatamayacağı ve en duygulu şairin imgelerle tasavvur edemeyeceği kadar gizemli, kusursuz ve mükemmel bir varlıksın. Seni düşünmeye dahi kıyamayıp hayalini bile zihnime layık göremezken seni kelimelere dökme gafletine düşmeyeceğim. Çünkü belki de güzelliğinin ve iyiliğinin sersemliğinden en baştan başaramayacağıma dair derin ve değişmesi imkansız görünen lanetli bir inanç beynime saplanmış vaziyette...
işte böyle bir vaziyet-i ahval içinde içimde olan bitenleri bir süre daha gizlemeye devam edersem beni daha da yaralayıp bu içinden çıkılamaz hali cehenneme çevireceğinden bir şekilde dışa vurmak adına sıkıntımı ifade etmeyi deneyeceğim.
Senden sebepsizce ve ölesiye korkarken, hislerimi sana sezinletecek kadar bile adamakıllı cesarete sahip olamamakla birlikte bu cesaretsizliğin korkaklık değil, seni görür görmez ruhumda beliriveren bir tür iç güdüsel ve kendiliğinden oluşan can yakıcı ama bir o kadar da hoş olan o büyülü hali çocuksu ve içten bir masumiyetle içselleştirip, ruhumdaki daha önce de üstünkörü bir şekilde dikkatine vardığım, ama gözlerini gördükten sonra adeta hayatı boyunca görmek istediği bir şeyi beklemediği anda mucizevi bir edayla görüp yaşadığı manevi coşkuyla heyecanlı bir bakış açısının mağrurca kişiliğine yerleşmesini isteyen
ve "ertelenmişlikler yüzünden de yaşanamamışlıkların" iç burkucu pişmanlıklarıyla sarsıcı bir şekilde yüzleşen insanın o gizemli haline benzer şekilde cereyan eden ruhiyatın gerçek boyutunu kavrayamamanın verdiği telaş olduğunu söylemek istiyorum..
ve Bilirsin, bazı insanlar vardır. içinde olan bitenleri istediği gibi ifade edip sahici kişiliklerini yansıtamazlar. Aşkla ilgili bazı korkuları ve saplantılı endişeleri vardır. Bunun oluşturduğu çekingenlikleri de bir türlü yenemezler. Belki bu bazen karşı tarafla da ilgilidir. Ancak her ne olursa olsun, sevginin kutsal olduğuna inanan biriyim. Ama gerçek sevginin...
Ben sana olan sevgimin gerçek olmadığına ve senin aşırı derecede hoş ve de güzel olmandan kaynaklandığına kendime inandırmaya çalışarak bunun bir tür yanılsama olabileceğini beynime anlatmaya çalıştım. Seni ilk gördüğüm andan beri... Ancak aklımın böyle düşünmesi kalbim açısından bir anlam ifade etmiyordu. Bunu her ne kadar kendime kabul ettirmeye çalışsam da ikna olamadım. Ve geceler, saatler, günler böyle geçti işte...
Seni düşünmekten uyuyamadığım bir gecenin sabahında mosmor gözlerle kalkıp uyanır uyanmaz aklıma sen geldiğinde bile buna aşk dememek için bütün gücümle çabaladım, Olmadı..
Öyle de bir an geldi ki, aynı zamanda bunun imkansız olabileceğini bile bile artık içime sığmaz hale geldiğini umut ve umutsuzluk arasındaki ince bir çizginin iç burkucu kırılganlığıyla anlamaya başladım. Sen önce bir kor, ardından da can yakıcı bir ateş oldun ki bunu söndürecek tek şeyin nefesin olduğu hayli açıkken ben onu karamsar düşüncelerimin karanlığıyla örtmeye çalıştım. Ama karanlık ateşi örtmezdi. Ben yine de bu ateşi söndürmek yerine saklamayı tercih ettim. lakin bu nasıl mümkün olabilirdi ki?.. bu ateş varlığımı bütünüyle kaplamıştı Ve rüzgarın da etkisiyle daha da kızışıp seni göremediğim her saniye beni daha da eriten bir hal alıyordu.
Bu rüzgar gözlerindi.. Ahh o gözlerin...
Kalbime öyle bir dem vurdu ki gülümseyişin, Belki öylesine ve sıradan bir gülümseyişti bu... Ama bir süre hayatın tek anlamı oldu bu gözümde.
Gözlerin aklıma kazındı işte. nedensizce, sorgulamadan ve masumca...
Bu masumiyeti hor görme n'olursun ve yadırgama.
Şu zamana kadar böyle duyguları hiç yaşamadım ben. Yaşayabileceğimi tahmin bile etmezdim. Çevremde buna benzer şeyler gördüğümde umursamazca içimden güler geçerdim. Benim başıma gelince gerçek olabileceğini anladım. Demek ki böyle şeyler sahiden varmış. Kalbime böyle saplanan ilk kişi oldun sen.
Bu duyguyu bana yaşattığın için sana teşekkür ederim..
Bana hayatın güzelliklerini fark ettirdiğin için teşekkür ederim..
Ve bana 1 saniyeliğine de olsa başını omzuma koyup o güzel saçlarına dokunmamın hayalini kurdurttuğun için teşekkür ederim.
Bana aşkın ne demek olduğunu öğrettiğin için teşekkür ederim..
Belki de her şeyin ilacı olan zaman bu derdime de bir çare olacaktır. Seni aklımdan çıkarmaya kararlıyım Ama bu çok zor. Başarabilir miyim bilmiyorum.
Fakat Her şeye rağmen Allaha senin gibi bir eserini bana gösterdiği için minnettarım.
Evet, Tanrıya minnettarım, ama aynı zamanda garip bir şaşkınlık içindeyimde.. Senin gibi mükemmel bir varlıkla benim gibi bir mahlukatı aynı yerde yarattığı için..
inan bunları taa gözlerinin içine bakarak söylemeyi o kadar çok isterdimki.. Ve daha birçok şey söylemeyi de isterdim sana. ama anla beni, O büyülü güzelliğinin karşısında bu gücü kendimde nasıl görebilirim? ve daha da önemlisi;
Ben sana layik miyim ki?
Belki de biz aynı puzzle in birbiriyle alakasız parçalarıyız. Sen güneş ve ben de puzzle in kenarındaki renk uyumu için yaratılmış bir parçadan ibaretim. Ama olsun, seninle aynı yerde olmak ta benim için mutluluk verici..
Anlıyorsun umarım; aklıma geldikçe gözümde daha çok büyüyor ve imkansızlaşıyorsun.
Senin benim duygularımla uzaktan yakından alakalı olmadığını biliyorum. Ayrıca senden herhangi bir beklentim de yok. Seni seven masum bir kalp olduğunu ve seni bütün varlığıyla sevip sevmeye devam edeceğini, onun seni yaratandan senin için en güzelini ve en hayırlı olanını bütün benliğiyle ve saf duygularıyla dilediğini bil, yeter...
sevgiyle kal, hoşça kal...
artık sikimde bile değilsin.. Seni sevdiğimi bilmeme rağmen alay eder gibi izledin beni. Senin egolarının kurbanı oldum. Ama bunların hepsi artık geçti. buradan bir kez daha haykırıyorum sana sikime kadar yolun var.*
neden saçların beyazlamış arkadaş çalıyor fonda, neşe karaböceğin altın yılları. katlanmayı bilmeyen aşkı çekemez diyor, katlanmaya razısındır bazen herşeye rağmen, ama seni biliyorum, orda bir sen var ama sahte, sen sahtesin, aldatmaca, allahın ademoğullarına bir kandırmacası yada imtihanı. ben bir pervaneyim sen ateş. müthiş bir cazibe, çekiyorsun beni kendine, ama biliyorum ben, kurb-u sultan ateşi suzan*. yaklaşırsam yanarım, biterim. sense tüm gücünle parlıyorsun, burdaki yanan candan haberin bile yok. hep söylerdim arkadaşlara 'aşkı kendine itiraf etmeyeceksin' diye. o anda tutsağı olursun bir çift gözün çünkü. beyninin içinde oyunlar oynarsın, ya o sana ne kadar müthiş bir insan olduğunu söylüyordur, yada sen ona söylemişsindir herşeyi oda boynuna sarılmıştır gülerek. biliyorsundur mükemmel değil bu mükemmelleştirdiğin insan ama hiçbir zaman kanıtlayamazsın bunu kendine. bulamazsın eksik bir şey. ve ademoğullarının havvakızları ile oyunu böylece sürer gider...
Yarın Alsancakta buluşacak olmamız garip bir tesadüf değil aslında. Sadece benimle ilgili duygularını, beni daha iyi tanıdıktan sonra gözden geçir diye yapıyorum bunu.
Çok özledim seni. Öyle böyle değil hala unutamamışım daha dün ağladım senin için neden böyle oluyor bilmiyorum. Ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Seni ilk gördüğüm de şaşırmıştım o kadar tatlıydın bakmayı seviyordum sana. Ne zaman fırsat bulsam izlerdim seni, keşke böyle kalsaydın tanımasaydım seni, bu kadar muhteşem olduğunu görmeseydim. Erişilemeyecek biriydin başlarda benim için ama sonra sonra gördüm ki kendi halinde, kimseyle ilgisi olmayan, kiseyi takmayan, utangaç biriymişsin. işte tanıyınca iyice aşık oldum sana, çok seviyordum seni. Aşık olmuştum galiba ilk kez hiç aklımdan çıkmıyordun zaman geliyor ağlıyordum. Koşulsuz şartsız seviyordum seni aşırı sağcı, şeriatı destekleyen bir aileden gelmen bile umurumda olmamaya başladı aslında ilk öğrendiğimde öylece kalmıştım. Ama olsun ne yapalım kimse mükemmel değil ki.Aslında itiraf ediyim bazen o göz göze geldiğimiz zamanlar seninde beni sevdiğini düşünmeye başlamıştım. Ama sevsen ne olacaktı ki iki utangaç birbirini bulmuşuz uzaktan seviyorduk belki de. Keşke bir şekilde konuşma fırsatımız olsaydı hergün aklımdan senaryolarla çıkardım evden bugün olacak diye böyle böyle konuşabileceğiz diye ama yok yine olmazdı yine olmazdı. Şimdi düşünüyorumda keşke söyleseydim ne olacaktı ki bir daha yüz yüze bakamayacaktık o kadar. Ama olmadı platonik aşk ya işte. Hele birbirimiz ilki olma duygusu beni çok mutlu ederdi ama çivi çiviyi söker diye bozdum bunu ne yazık ki. Seninle ilgili her şey beni mutlu ediyor. Şuan aynı maçı izleme olasılığımız bile içime huzur veriyor neden hiç bilmiyorum. Ha bu gün yine gittim evinin önüne, belki görürüm diye artık söylemek istiyordum daha önceleri gibi gittiğimde cesaretim tamdı. Üzerinde uzun zaman çalıştığım konuşmayı yapacaktım. Hiç kimseyi senin kadar sevmedim şamil diyecektim ama yine göremedim seni gerçi görsem ne olacak yine söyleyemezdim bunuda biliyorum. Ama çok seviyorum seni.
belki 7, belki 8 ay oldu...
saymıyorum. bilmiyorum. hatırlamıyorum. hissettiğim tek şey; senden asla vazgeçemediğim. beni tanımıyosun, zaten uzun yıllar boyunca da tanımayacaksın. belki bi tesadüf eseri bir şeyler yaşanacak aramızda. belki de şimdi ki halimden gülerek bahsedicez. belki de uzaktan sevmektir aşkların en güzeli, tanıyınca soğumak gibi.
ben senin o gamzelerine, o kusursuz güzellikteki ellerine ve belki de o bira göbeğine ve dökülen saçlarına kurban olurum bitanem. unutamıyorum seni, o saftirik suratını, çatal çatal sesini, 1.75 boyunu. evet, belki eksi özelliklerin çok, ama bu değiştirmez ki günden güne alevlenen tutkumu...
hani derler ya ''birini neden sevdiğini açıklayamıyorsan aşıksındır''
o hesap işte, belki öyle değil o laf... bilmiyorum, hatırlamıyorum. hissettiğim tek şey; seni seviyorum.
benim sevgilim oldu. neden kabul ettim bilmiyorum. unutabilmek için belki de. ama seni gören bi insanın beklentileri yüksek oluyor, ben bulamam ki seni hiç kimsede...
çok ortak yanımız var, ikimiz de çok sıradanız. evet, ben seni farklılığın için sevmedim. ben sende kendimi de bulmadım. ben seni neden sevdim bilmiyorum. hissettiğim tek şey; seni seviyorum.
hayatımı mahvettin biliyo musun bay s.?
sen benim gece yatmadan önce hayalini kurduğum yegane varlıksın. adına şiirler, yazılar yazdığım insansın. tanım yapamam ki. yakışıklı çok değilsin, sempatiksin diyelim. karizman da yok pek. pantolonundan bişey de belli olmuyo, afedersin. umrumda mı sanki, tutulmuş yürek böğür kıllarına, kirli sakallarına, masumhane, bebeksi gülüşüne...
sürekli sana mesaj gönderme isteği duyuyorum feysbuktan
''hayatımı siktin pezevenk''
şeklinde. ama gitmiyo elim be pezevengim, gitmiyo.
sen benim için paketine dokunulmamış, bayramda alınmış, kaliteli çikolata kutusu, ben senin için milyarlarca insandan hiç bişey ifade etmeyen, tanımadığın biri.
ama ''her istediğin olursa mutsuz olursun'' demişler. sen benim her istediğimsin. bi yanım ölümüne yanında olup, göğsüne yatıp, parmaklarımı kıllarının arasında dolaştırmak istese de, diğer yanım ''belki hiç bir şey beklediğin gibi olmaz'' diyor. bi kerecik yakından görsem keşke seni... ya da görmesem, çıldırırım heralde.
bilmiyorum, belki bu yazıyı hiç okumayacaksın. sadece sana olan sevgimi yazmak istedim. sen benim seni sevdiğimi hiç bilmezken ben hep gelecek hayallerine dalardım. olmaz demezdim neden olmasın derdim. şimdi öyle diyemiyorum. sen gidiyorsun çünkü. suç senin gitmende değil benim sana olan platonik sevgimde. çünkü senin hiçbir şeyden haberin yok. içimde gizli sana olan sevgi. ve elveda diyorum yine sessizce duymayacağını bile bile...
seni diğerlerinden farklı kılan bana ayrı bir heyecan veriyor olmandı. seni gördüğümde sanki enerjiyle dolup taşıyordum. bana karşı bir gülümsemen benim tüm günümü olumlu etkiliyordu ve mutlu geçiriyordum. ve şimdi gidiyorsun seni sevenden habersiz sessizce. seni sevdiğimi söyleyemedim ama hissettirdim sanmıştım, yanılmışım. şunu unutma ki yaşadığım sürece sen hep aklımda olacaksın. sen hiç beni düşünmesende...
ya hani arada bir sen sağa sola bakarken ben hep sana baktığım için göz göze geliyoruz ya.nasıl mutlu oluyorum böyle koşa koşa gelip boynuna sarılmak geliyor içimden. içim bir tuhaf oluyor. sen gülünce gülüyorum. üzgünsen bende üzülüyorum. aşkın en masum halidir platonik aşk dokunmadan hissetmektir.*
beni işe almak için uğraştın o kadar patronla konuşurken heycanlanmıyım diye karşıdan göz kırpıp işaret yaparak rahatlattın teşekkür ederim. sen çok tatlısın.
kalbime öyle bir ket vurdun ki; ne önümü görebiliyorum ne senden öncesini hatırlıyorum. eğer bir bakışın beni bu kadar yaktıysa, elimi tuttuğunda tüm şehir yanacak demek ki.
Sırıtınca çok çirkin oluyorsun biliyor muydun? Çünkü gerçekten gülmüyorsun hiç bir zaman. Içinden gelmiyor gülmek. Çünkü o kıçını tekmelese de sen başkasına aşıksın. Bu yüzden bana gelmiyorsun biliyorum. Bakışlarından anlayabiliyorum. Sen o mükemmel gözlerinle etrafa dondurucu bakışlar atarken ben yüzündeki ciddiyetin güzelliğinde boğuluyorum. Ama nereden bileceksin ki. Anlamamazlıktan gelmek işine geliyor. Sen çoktan unuttun belki ama bomboş metroya ben oradayım diye binmemek için "çok dolu bu ya" dediğini, bana asansörün kapısını açışını ve bakışlarını asla unutmayacağım. Bir kaç hafta sonra ayrılacağız. Ama sen hep aklımın bir köşesinde olacaksın. Seni seviyorum.