ben bu yazıyı peygamber devesine yazdım

entry2 galeri0
    1.
  1. hatırlıyor musun? ılık ılık esen bir yaz gecesiydi... sen bahçede çok mutluydun ben ise evimde... pencereleri açmış oturuyor bir yandan da televizyon seyrediyordum. sonra sen çıka geldin pencereden bir anda... ışığın büyüsüne kapılmış olacaksın ki gelir gelmez ışığı yanan davlumbazın altında ki ocağın üzerine kondun. seninle ilk karşılaşmamız o zamandı...
    seni ilk gördüğümde anlamıştım... kanım ısınıvermişti. fakat ikimizi ayırmaya kararlı olan kader ağlarını örmüştü çoktan... seni evden çıkarıp nasıl doğal ortamına döndürüceğimi düşünürken sen de beni izliyordun... biliyordum bunu, hissediyordum. sonra o lanet fikir aklıma geldi; böcek ilacı! amacım sana bir kötülük etmek değildi, sadece bayılmanı sağlayacak sonra seni dışarıya bırakacaktım. az buz da büyük değildin ha...
    ardından o adi hamleyi yaptım ve böcek ilacını sana sıktım. nereden bilebilirdim bu kadar etkili olacağını? aslında azıcık sıkmak istememe rağmen elimden biraz fazla kaçmıştı sanırım. sen o darbe ile kendini ocaktan yere fırlattın... gözlerini ovuşturuyor bir yandan da sağa sola çarpıyordun. sanırım ilacı tam yüzüne sıkmıştım. bunu anlamak beni kahretmesine karşın artık yapabileceğim hiçbir şey yoktu... seni aldım... temiz hava iyi gelir diye pencereden çimlerin üzerine bırakacaktım. o anda kafanı döndürüp baktın bana. ilk göz göze gelişimiz ve son bakışmamız o anda olmuştu... unutamam.
    seni pencereden çimlere bırakacağım derken merdiven boşluğuna atmam hiç hoş olmamıştı. ben de istememiştim bunu. üstüne su da serpelemiştim yüzündeki ilacı yıka da kendine gel diye... ama olmamıştı. oracıkda, hareketsiz yatıyordun... gözlerim dolu dolu seni izlerken içimi kaplayan kara bulutları sana tarif etmemin imkanı bile yok...
    affet beni yeşil gözlüm, affet...
    1 ...
  2. 2.
© 2025 uludağ sözlük