ağız dolusu bir piçsin.
3 aylık iş hayatımı zirvede bıraktım. pekii, yalaka akrabalarınla doldurduğun o müesseseye haince planlarım yok mu? elbet var.
ilk olarak tüm kız arkadaşlarımı toplayıp, çok dini bütün olan o aptal müessesene, memelerimizi açıp allah allah diye hucum nidalarıyla koşmaz mıyız? koşarız.
meme uçlarımızı konuşturmaz mıyız? konuştururuz. biz konuştukça sizin abdestiniz kaçar mı? kaçar.
yeğenin olan yavşak müdüre mortal combat fatalitie yapmaz mıyım? yaparım. kratos olup onu taşa çevirip okkalı bir yumrukla dağıtmaz mıyım?
en çok sen müdür. bi' temiz tokatı hakettin. hayır bu müdürlere de ne oluyorsa?
kadraja sen ile patronunun sıcak görüntülerini alıp karına yollamaz mıyım? yollarım. mısır patlağı eşliğinde bir kısa film sunmaz mıyım? sunarım. tabii bunları yapmadan önce o kapitalist patronunun içeceğine 2-3 viagra atmaz mıyım? atarım.
son olarak karşı komşumdan dövme makinasını ödünç alıp nerene denk gelirse 'orospu çocuğu' yazmaz mıyım? yazarım.
sen ümitlendir, güven ver, bunlar beni kovmazlar dedirttir, hayal kurdur, sonra da elemanını işten kov.
olmadı bu sedat, olmadı.
öhöm!
sevgili patroncugum, şeker baloncugum..
ben bu yazıyı yazarken muhtemelen sende göbüşünü kaşıyıp aval aval etrafa gülücükler sacıyor olacaksın.
nerede uleyn bizim maaşlar? 2 ay oldu. (iki ay) oğlum! oğlum diyorum hiç kusura bakma, çalışanlarının durumlarını hiç mi bilmiyorsun aylardır hakları olan maaşlarını ödemiyorsun? bir de maaşları sordugumuz zaman piyasa kötü, dışarıdan cok alacagımız var demen yok mu, ah beni bitiren de işte bu!
madem paranız yok, nasıl toplanıp bilmem kaç kişi hamamlara seyranlara gidiyorsunuz lem?
kandırmayın artık yeter!
özel şirkettir dedik, kalite anlayısı farklıdır dedik agzımıza ettiniz ogulcugum!
hadi maaşları gectim, şirkette popomuzu silecek tuvalet kagıdı dahi kalmadı. kac zamandır caycı kadın söylüyormuş size, nicin iplemiyorsunuz? ben evden gelirken tuvalet kagıdı getirmek zorunda mıyım allah askına? ayıptır! günahtır bre patron! öglen yemeklerinde yumurta yemekten gıdıklamaya basladıgımıza hiç deginmeyecegim bile!!
ulen hadi bize acımıyorsun, evde günlerdir ekmek ile besledigim parasızlıktan yem dahi alamadıgım balıklarıma acı!!
sözün sonu boyunuz posunuz devrilsin emi! evde bozuk para aramaktan imanım gevredi!
pislik patron!
patronum... olmadı mı ya büyü? eee evet. patronum, naptın? olmadı mı büyü ya? iyi misin sen şimdi? hay allah bak şimdi. hah hah ha. evet. naptın, nasıl gidiyor?
seni heri potır'dan bir büyü ilen etkisiz hale getirip zam isteyeceğidim ama olmadı, olamadı. napsak?
verdiğin 3 kuruş para. evde çocuklar yorgan kemiriyor. günlük makam odanın kapılarını aşındırıyoruz. bugün git yarın gel diyerek oyalıyorsun. yaşar usta dan girmek istedikçe lafı ağzıma tıkıyorsun.
vay! süreyya abi, naber ya. hacı valla iyi adamsın hoş adamsın, hani patron gibi değilde abi gibisinde, isim vasat be aga. * senin yerinde olsam isim babası her kimse gider onu isim annesine çevirirdim. ulan bankaya gidiyoruz ad soyad veriyoruz, gişedeki eleman hemen soruyo;
hacı yarılıyorum o zaman valla. her seferinde açıklama yapmak zorunda kalıyorum. neyse isim dalgasını boşver abi. ee durumlar nasıl, milano'da sikecek göt buldun mu? * ibnenin kralı milano'dan çıkar diyordun, tık yok mu ne iş? *
bilirim ben seni, şimdi otelde it gibi içiyorsundur amk. nasıl olsa açık büfe, götvereeeeen. hesapta beni de alacaktın, neymiş efendim, ofiste gevenebileceğin benden başka kimse yokmuş. de get yavşaaah! desene senin gibi malı nerden bulayım gece 1'lere kadar çalışan.
şaka maka seviyorum be abi seni valla. ama kpss'den sonra behlül kaçar haberin olsun. hacı biliyon, özel sektörü yapamam ben, devlet memurluğundan geldik alıştık bir defa devletin düzenine, olmaz aga, kariyer olayları bana ters. ama sözün var ben ayrılmadan escort hatunlara gitcez dimi la?
laf ağızdan çıkar hacı, yok eğer sözünü tutmazsan yengeye söylerim yediğin her haltı, hatta arada bir taksimdeki 1001 adlı bara gittiğini de. * götçü ibne seni. *
şaka be abi, asla yapmam öyle birşeyi, o senin tercihin, elbette götte sikicen amda. paranın çokluğundan ne bok yiyeceğini bilmiyorsun ki aga, sende haklısın. kendini düzdürme milano'larda o yeter bize. *
bir de iki bir facebook'tan oyun isteği gönderip durma sikicem turşu tarlanı göt, başka işin yok tabi amk. sikin taşşağına denk vurup o götün trompet çalıyo. nasıl olsa yardırıyo cesarettin, o toplantı senin bu müşteri benim koştur dur.
neyse hacı kendine iyi bak, çok içme zaten kolestrolün var birşey olmasın sonra. gerçekten değer verdiğim bir abimsin, iyi ki tanıdım seni, varlığın için teşekkürler abi, sağlıcakla kal. *
bu ismi sizin için herkes kullanıyor farkında değilsinizdir muhakkak. efendim bu gün çok şıksınız, efendim çok harika bir fikir diye peşinizde koşturan yalakalarınız bile size küçük hesapların adamı diyorlar. ben size sadece cimri diyorum. zam yapmamak için sürekli ağlamanıza gerek yok muhasebecilerle aram çok iyi bostancıdan aldığınız yeni evden haberim var. hacizden almışsınız size yakışan budur zaten bu son ayım gene zam yapmazsanız. karınıza, sevgilinizden bahsedeceğim kesin kararlıyım. ay sonunda görüşmek üzere hoşcakalın.
padişahım;
neden böyle bir giriş yaptığımı soruyorsunuz kendinize şuan , tahmin edebiliyorum. tüm samimiyetimle söylüyorumki kendinizi osmanlı padişahı sanıyorsunuz. hatta odanızdan girdiğimizde eğilsek kesin kanatlanır uçarsınız. vicdansız olduğunuzu düşündüğümü söylerek başlamak isterim sözlerime. hepsimi böyledir patron milletinin yoksa sizmi böylesiniz bilemiyorum. ama ciddi kişilik bozukluklarınız olduğuna eminim. çok kez size terapi yapmayı düşündüm. çocukluğunuza inmeyi. bu aşağılık kompleksi neye dayalı merak ediyorum.egonuzun dozu o kadar yüksekki her an kalp krizi geçirtebilir size.sizi sevmiyorum ama çok akıllı olduğunuzu da biliyorum. keşke zekanızı daha verimli kullanabilseniz. vicdanınızı geri kazanmanız dileği ile. esenkalın...
senelerdir parasını veriyoruz çalışın köleler zihniyetinle iftahar ettiğin halde senin ve aile bireylerin hakkında hiççç kötü fikir ve eylemlerde bulunmadım.ta ki senden hakkım olan yıllık iznimin sadece bir haftasını kullanmak istediğimde işler yoğun ocak ayında çıkarsın yalanını söyleyene kadar.3 senedir sadece 1 hafta izin kullandım 3 senedir zam yapmadın.şubat ayında işten ayrılacağımı biliyorsun iktidarsız adam.neyin piçliğini yapıyorsun.
bu yaptığın piçliğe karşılık hiç altta kalmicam.başka bir işe gitmiyorum askere gidiyorum.sırf senin için.tazminatımı ve izin ücretlerimi yerken aklıma sen geleceksin.
ne kadar şerefsiz,ne kadar orospu çocuğu olduğunu hep hatırlicam.
sevgili patronum ve diğer patronlar...
sizler resmi tatiller ve cumartesi günleride çalıştırıyorsunuz ya o kuru otoriteyi sağlamak adına... emin olunki o günlerde kimseler iş falan yapmıyor size bir önerim var.. sosyal hayatını, karısından ve çocuğundan çaldığınız bu vakitleri onlara hafta içi adam gibi çalışmak şartıyla geri verin baktınızki suistimal ediliyor kovun işten...
sevgili patronum ve diğer patronlar...
yatırmadığınız o ssk'lar var ya veya asgari ücretten yatırdığınız sigortalar.. onları adam gibi yatırın oğlunuza range rover alacağınıza bana adam gibi sigorta yatırki bu ülkenin diğer insanlarına emeklilerine hastalarına faydam olsun..
off yaz yaz bitmez lanet olsun bu ülkede birşey düzelmez..
iyisin hoşsun anlayışlısın senden izin almak çok kolay ama abone olmadığın için kesilen elektrik ve sökülen sayacının sorumlusu sadece sensin anla artık.
2 dakika işe geç kalınca bıdırdanan ama akşam mesai bitiminden sonra hala çalışıyorsak yüzümüze gülen sevgili patronum; senin o yerden bitme boyunla,hiç bir becerin ve eğitimin olmadığı halde, babadan kalma sermayeyle bişeyler biliyomuş gibi etrafta dolanmandan nefret ediyorum. Sabahları senin geldiğini belli eden o topuk sesinden nefret ediyorum. Tak tuk ,tak tuk..bu ses bir tek sende bukadar iğrençleşiyor. Lavaboya girdiğinde burnundan çıkardığın sesler dışardan duyuluyor,elimdeki çayı bir kenara bırakıyorum çünkü miğdem bulanıyor. Ve hani o başımıza müdür diye diktiğin odası bok kokan herifin kokusunun aynısı senin odandada mevcut.
bazen iyimser olmaya çalışıyorum, sonuçta ekmeğini yediğimi düşünerek ama yok yok olmuyor. sen hergeçen gün ikiye katlanan iğrnçliklerinle karşımda dikilirken insanlığına saygı duyamıyorken,patronluğuna nasıl saygı duyabilirim. Yüzüne attığım sahte gülücüklerden dolayı kendimden de nefret ediyorum. Bu yüzden tek duam türk filimlerindeki gibi; bir gün parayı bulup seni ve bütün şirketini satın almak. sonrada sana insanlık dersi verecek bir kaç kişi seçip seni eğitime tabi tutmak.
ilk başta adam sandım seni, ama sonra anladım ki senin de allah'ın para. üç kuruş paraya çalıştırırsın, verdiğin sözleri tutmazsın, bi de kendini adam sanırsın. sen dur hele işim bitsin senle bak nasıl koyuyorum götüne. kaz uçarda laz uçmaz mı koçummmmm...
patron... patronumunn sabah akşam vardiyalı deli gibi durmadan çalışan dev gibi bir matbaa makinası var. devamlı iş basıyoruz aralıksız... para olmadığını söylüyor bizim üstlerimize kendisi pek uğramıyor. paramızı almamız gecikiyor!
ikincisi öyle bir patron ki hayatının on senesini matbaa makinasına vermiş ustalaşmış birisi ile yani ofset baskı ustası ile mücellitçi'nin maaşını aynı tutuyor... hiç abartısız söylüyorum kahveden bir adamı kaldır matbaaya getir. mücellithanede en fazla 4 gün de işyapabilecek hale gelir. baskı ustaları ise 7 yıl ortalamasıyla yeteneğine göre bu işi öğreniyor. kimisi ise hiç öğrenemiyor çünkü kolay bir iş değil hem hammallığı var hem de kafayı kullanmak var.
şimdi benim patronum dinden imandan bahsediyor. ulan herif sen bir şu yahidiler kadar olsana göd.. ne oldu yol parasını bile vermiyoruz biz diye konuştu. ustanın birtanesi diyor ki . ilk önce adalet dağıtsınlar. ustanın birtanesi diyor ki alınları secde den kalkmıyor bunların . ustanın birtanesi diyor ki bunların inandığı allah ile bizim inandığımız başkadır aynı olamaz. **
hadi bilgisayarımın başına geçtin , hadi utanmadın resimlerime tıkladın ona da amenna , ama geneve yi nasıl genelev okuyup ortalığı birbirine kattın onu hiç anlamadık . ama bizi çok güldürdün allahta seni güldürsün .
iyi güzel her hafta halı saha maçı yapıyoruz. maçtan sonra duş almak harikulade bir şey. biz de biliyoruz. ama bu senin her seferinde duştan anadan üryan şekilde çıkmanı gerektirmiyor.
o bembeyaz kıçına bi şaplağı hakediyorsun. söyliyim de, işten çıkmadan son maçta yersen sempatikliğe vur.
canım patronlarım...
genel olarak bir sıkıntım yok sizden biliyorsunuz; hatta hiç sıkıntım yok ki, bu bile yer yer beni geriyor. niye acaba sorun yaşamıyoruz diyorum. çok mu çalışıp ezdiriyorum kendimi ya da yalaka mıyım ve yahut çok mu saf görünüyorum diye milyon tane sorunsal yaratıyorum kendime.
her şey bir yana, biz bodrum katta çalışıyoruz, biliyorsunuz. sevgili cünyır patron istediği için köpek aldınız, evet çok sevimliydi, bakılamadı şantiyeye yolladık. sonra balıklar, kaplumbağalar alındı. hepsini de bir bir hakkın rahmentine kavuştu. işin ilginç yanı üst katta değil genelde bunlar bodrum katta duruyorlar. yani bizle aynı katta. bir gönderme var mı diye artık iyice gıcık olduk.*
veeee...en son şu kedi.
şimdi içerde uyuyor, sesi çıkmıyor ama uyanınca, onu sıra ile oyalıyacaz diye canımız çıkıyor lann!!
ehemm .... şey birden kendimi kaybettim 'lan' dedim,sanırım.
neyse, ne diyodum.
kedi. çok sevimli ama çok yaramaz, kokuyor ve çok miyavlıyor. şimdi duyduk ki çiftliğe götürecekmişsiniz. lüften...
bak lütfen diyorum. bir daha ofise hayvan almayın. alırsanızda cünyır patrona emanet edin. onun için alınmış bir şeye niye bu adar umursuz onuda anlamıyoruz zaten. o gidip alıyor, sonra bize kalıyor hayvanlarla uğraşmak.
bıktık lan!..
neyse...
sanırım derdimizi anlattık. bu da işe yaramazsa çalışanar olarak. taksimde kendimizi asfalta zincirleyip hakkınızda ileri geri konuşmak yolunu deneyeceğiz.
çelişiknot: biraz küfür mü etseydim ki, bu ne yahu ilkokul şikayeti gibi. bizde iyice koyun olduk haa!!
bir üstteki giriş cümlesini sadece burada kullanabiliyorum, karşında olsam ve kullansam; domaltma kavramını enine boyuna öğretmeye kalkarsın bana.
patron, yahu ne olacak bizim bu şirketin hali?
istiyorum ki daha çok kazanalım, daha büyük yatırımlar yapalım. oluyorda kriz ortamında dahi yeni projeler alıyorsun.
bak ben ne güzel şirketin menfaatini düşünüyor, * dahil her yerim terleyene kadar azimle çalışıyorum.
sen benim için ne yapıyorsun peki? koca bir hiç.
yılbaşında zam yapacaktın, 7 ay geçti hala yapacaksın.
bahanede hazır; kriz var
kriz var ya, piyasa ölü ya, paramız yok ya, ondan gidip 100 milyarlık yazlık alıyorsun. babacım yemezler artık.
ha birde başımıza müdür olarak verdiğin hanımefendiye nefretlerimi en içten duygularla bildiriyorum. onun yüzünden insanları kaynatamıyorum, işimi yapamıyorum. tabi sen haftada bir geliyorsun, görmüyorsun yaptıklarını.
artık öyle bir yerdeyim ki vurup kapıyı çıkmak istiyor ve her gün yapıyorum. sonra sabah yine tıpış tıpış bu pcnin başına geliyorum. kalıcı gidemiyorum, sana yapamıyorum bunu.
şunuda söyleyim yakında isyan çıkartacaz şirkette. benzini, çakmağı felan hazırladık. hele bi zam yapma yakarız kendimizi bak söyleyim.
olurda istifa edersem, mutlaka bu yazıyı sana gönderecem.
haydi işe artık bu kadar lakırtı yeter.
-hüseyin bey, bi tavla atalım nette.
+tamam giriyorum birazdan.
seninle çalışmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. seninle çalışma ayrıcalığına sahip olmak büyük zevk.
lakin, senin yönetim kurulu'nda çalıştığın adamlara biraz daha dikkat etmem gerekmez mi? senin gibi bir adam sinir hastası, kaprisli bir finans müdürü ile nasıl ortak bir iletişim alanına sahip olabilir? kadın manyak, üstelik doktor raporlu... senden daha pimpirikli... nasıl konuşacağını, nasıl hitap edeceğini bile bilmiyor, üstelik burhan bey'in kadın versiyonu...
sevgili patroncuğum, bir çare bul; ya bu kadını uzak tut benden,-ki bu imkansız- ya da evlendir birşeyler yap!
sakinleşsin.
üstelik insan kaynakları'nda çalışan şu gerizekalı kıza da söyle lütfen; sırf benden önce işe girdi diye bilmişlik taslamasın, hatasını bulduğumda diklenmesin, onun bilmeyip benim bildiğim konularda "neden bana söylemiyorsun?" diye şişmesin, lakin aklı yetse bana bırakmazlardı, farkında olsun, akıllı olsun!
e sen de bunları gör bi zahmet...
yoksa kendisini plazadan aşağıda atacağım bir gün...