tanım: çalışanlarının patronlarına dilek, şikayet, sitem ve teşekkürlerini iletmek amacıyla yazılmış yazılarını ifade şekli.
sevgili patroncum,
bugün '19 mayıs' yani resmi tatil, her resmi tatilde olduğu gibi biz yine çalışıyoruz. dün odandayken gelen telefonda bunla övündüğünü duydum beni iyice sinir ettin, "ben başka şirketlere benzemem, biz çalışırız" dedin. sen daha yatağındasın ben sana şu an şirketin durumunu aktarayım. az önce üretime indim tavla atıyorlar, muhasebeci yeni geldi kahvaltı yapıyor, bekçiyi uyurken gördüm en son, ben sözlükte takılıyorum, geride kalanlarından çalıştığını düşünmüyorum. boşu boşuna getirdin yine bizi buraya, herkes tatil ne telefon çalar, ne giden gelen olur. bir de kendini kandırıyosun çalışıyoruz diye. gerçi sen hep kandırırsın kendini. kurumsalız deyince inan ağzımla gülmüyorum.
6. ay geldi yine triplere başladın, yok kriz, yok zor günler, zam vermemek için ne taklalar. yılbaşı tamam dedik, olur dedik, ses etmedik ama ben sana söyleyeyim bu sefer olmaz millet zaten bıkmış iyice bıktırma.
ya son bir eleştirim daha var. dün saydım odamın önünden 12 defa yüzünü yıkamak için geçtin, sen nasıl bir pintisin, var yemezsin, 34 derece olmuş, hala klimaları yaktırmıyorsun. bir de çevreci havalarına giriyorsun, atıkları oraya buraya bırakırken çevre zerre umrunda değil. hep bana hep banasın.
neyse patroncum öperim, saygılar, sevgiler..
edit: sanırım patron sözlükte takılıyor bugün itibariyle klimalar açıldı, oh püfür püfür.
sevgili patroncuğum 'bak hala sevgi kelimesini kullanıyorum' maaşımı ver, Zam yaptım dedin eyvallah ama paramı ver, zamsız olsun yinede olsun. Param bitti ulan.
kriz var diyipte paramızı geç veren değil hiç vermeyen patronuma,
saygıdeğer patronum. sayenizde bu işyerinde bir çok şey öğrendim.her türlü işin üstesinden gelinse de memnun kalmamayı, işini güzel yapan personele para vermeyip daha çok çalıştırmayı, istifa eden personelin yerine eleman almayıp geride kalanlara onun işini vermeyi,işleri o kadar karıştırmana rağmen her türlü karışıklığa çözüm bulmayı, gerizekalı insanları işin başına geçirip personelin 5 katı maaş vermeyi, birde hırslı olup çok para demeyi.
Şimdiiiiii;
hırslı olup çok para kazanmayı öğrendim ki haftasonu da çalışıp bol para kazandım ve şirketini satın aldım. gerizekalı dediğin çaycı yüksek okul mezunu olduğu için onun finans müdürü yaptım. karıştırdığın işleri çözmek için her gün azarladığın asistanını genel müdür yaptım. seni de çaycı olarak işe aldım ki şirkete olan borcunu ödeyebilesin.hemen ödemen imkansız olduğu için istifa etmen imkansız. tüm mülkiyetinin üzerinde haciz olduğu için elin mahkum işinide gayet güzel yapacaksın. eğer memnun kalmazsam işte o zaman *u yedin.
seninle çalışmaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyorum. seninle çalışma ayrıcalığına sahip olmak büyük zevk.
lakin, senin yönetim kurulu'nda çalıştığın adamlara biraz daha dikkat etmem gerekmez mi? senin gibi bir adam sinir hastası, kaprisli bir finans müdürü ile nasıl ortak bir iletişim alanına sahip olabilir? kadın manyak, üstelik doktor raporlu... senden daha pimpirikli... nasıl konuşacağını, nasıl hitap edeceğini bile bilmiyor, üstelik burhan bey'in kadın versiyonu...
sevgili patroncuğum, bir çare bul; ya bu kadını uzak tut benden,-ki bu imkansız- ya da evlendir birşeyler yap!
sakinleşsin.
üstelik insan kaynakları'nda çalışan şu gerizekalı kıza da söyle lütfen; sırf benden önce işe girdi diye bilmişlik taslamasın, hatasını bulduğumda diklenmesin, onun bilmeyip benim bildiğim konularda "neden bana söylemiyorsun?" diye şişmesin, lakin aklı yetse bana bırakmazlardı, farkında olsun, akıllı olsun!
e sen de bunları gör bi zahmet...
yoksa kendisini plazadan aşağıda atacağım bir gün...
bir üstteki giriş cümlesini sadece burada kullanabiliyorum, karşında olsam ve kullansam; domaltma kavramını enine boyuna öğretmeye kalkarsın bana.
patron, yahu ne olacak bizim bu şirketin hali?
istiyorum ki daha çok kazanalım, daha büyük yatırımlar yapalım. oluyorda kriz ortamında dahi yeni projeler alıyorsun.
bak ben ne güzel şirketin menfaatini düşünüyor, * dahil her yerim terleyene kadar azimle çalışıyorum.
sen benim için ne yapıyorsun peki? koca bir hiç.
yılbaşında zam yapacaktın, 7 ay geçti hala yapacaksın.
bahanede hazır; kriz var
kriz var ya, piyasa ölü ya, paramız yok ya, ondan gidip 100 milyarlık yazlık alıyorsun. babacım yemezler artık.
ha birde başımıza müdür olarak verdiğin hanımefendiye nefretlerimi en içten duygularla bildiriyorum. onun yüzünden insanları kaynatamıyorum, işimi yapamıyorum. tabi sen haftada bir geliyorsun, görmüyorsun yaptıklarını.
artık öyle bir yerdeyim ki vurup kapıyı çıkmak istiyor ve her gün yapıyorum. sonra sabah yine tıpış tıpış bu pcnin başına geliyorum. kalıcı gidemiyorum, sana yapamıyorum bunu.
şunuda söyleyim yakında isyan çıkartacaz şirkette. benzini, çakmağı felan hazırladık. hele bi zam yapma yakarız kendimizi bak söyleyim.
olurda istifa edersem, mutlaka bu yazıyı sana gönderecem.
haydi işe artık bu kadar lakırtı yeter.
-hüseyin bey, bi tavla atalım nette.
+tamam giriyorum birazdan.
canım patronlarım...
genel olarak bir sıkıntım yok sizden biliyorsunuz; hatta hiç sıkıntım yok ki, bu bile yer yer beni geriyor. niye acaba sorun yaşamıyoruz diyorum. çok mu çalışıp ezdiriyorum kendimi ya da yalaka mıyım ve yahut çok mu saf görünüyorum diye milyon tane sorunsal yaratıyorum kendime.
her şey bir yana, biz bodrum katta çalışıyoruz, biliyorsunuz. sevgili cünyır patron istediği için köpek aldınız, evet çok sevimliydi, bakılamadı şantiyeye yolladık. sonra balıklar, kaplumbağalar alındı. hepsini de bir bir hakkın rahmentine kavuştu. işin ilginç yanı üst katta değil genelde bunlar bodrum katta duruyorlar. yani bizle aynı katta. bir gönderme var mı diye artık iyice gıcık olduk.*
veeee...en son şu kedi.
şimdi içerde uyuyor, sesi çıkmıyor ama uyanınca, onu sıra ile oyalıyacaz diye canımız çıkıyor lann!!
ehemm .... şey birden kendimi kaybettim 'lan' dedim,sanırım.
neyse, ne diyodum.
kedi. çok sevimli ama çok yaramaz, kokuyor ve çok miyavlıyor. şimdi duyduk ki çiftliğe götürecekmişsiniz. lüften...
bak lütfen diyorum. bir daha ofise hayvan almayın. alırsanızda cünyır patrona emanet edin. onun için alınmış bir şeye niye bu adar umursuz onuda anlamıyoruz zaten. o gidip alıyor, sonra bize kalıyor hayvanlarla uğraşmak.
bıktık lan!..
neyse...
sanırım derdimizi anlattık. bu da işe yaramazsa çalışanar olarak. taksimde kendimizi asfalta zincirleyip hakkınızda ileri geri konuşmak yolunu deneyeceğiz.
çelişiknot: biraz küfür mü etseydim ki, bu ne yahu ilkokul şikayeti gibi. bizde iyice koyun olduk haa!!
iyi güzel her hafta halı saha maçı yapıyoruz. maçtan sonra duş almak harikulade bir şey. biz de biliyoruz. ama bu senin her seferinde duştan anadan üryan şekilde çıkmanı gerektirmiyor.
o bembeyaz kıçına bi şaplağı hakediyorsun. söyliyim de, işten çıkmadan son maçta yersen sempatikliğe vur.
hadi bilgisayarımın başına geçtin , hadi utanmadın resimlerime tıkladın ona da amenna , ama geneve yi nasıl genelev okuyup ortalığı birbirine kattın onu hiç anlamadık . ama bizi çok güldürdün allahta seni güldürsün .
patron... patronumunn sabah akşam vardiyalı deli gibi durmadan çalışan dev gibi bir matbaa makinası var. devamlı iş basıyoruz aralıksız... para olmadığını söylüyor bizim üstlerimize kendisi pek uğramıyor. paramızı almamız gecikiyor!
ikincisi öyle bir patron ki hayatının on senesini matbaa makinasına vermiş ustalaşmış birisi ile yani ofset baskı ustası ile mücellitçi'nin maaşını aynı tutuyor... hiç abartısız söylüyorum kahveden bir adamı kaldır matbaaya getir. mücellithanede en fazla 4 gün de işyapabilecek hale gelir. baskı ustaları ise 7 yıl ortalamasıyla yeteneğine göre bu işi öğreniyor. kimisi ise hiç öğrenemiyor çünkü kolay bir iş değil hem hammallığı var hem de kafayı kullanmak var.
şimdi benim patronum dinden imandan bahsediyor. ulan herif sen bir şu yahidiler kadar olsana göd.. ne oldu yol parasını bile vermiyoruz biz diye konuştu. ustanın birtanesi diyor ki . ilk önce adalet dağıtsınlar. ustanın birtanesi diyor ki alınları secde den kalkmıyor bunların . ustanın birtanesi diyor ki bunların inandığı allah ile bizim inandığımız başkadır aynı olamaz. **
ilk başta adam sandım seni, ama sonra anladım ki senin de allah'ın para. üç kuruş paraya çalıştırırsın, verdiğin sözleri tutmazsın, bi de kendini adam sanırsın. sen dur hele işim bitsin senle bak nasıl koyuyorum götüne. kaz uçarda laz uçmaz mı koçummmmm...
2 dakika işe geç kalınca bıdırdanan ama akşam mesai bitiminden sonra hala çalışıyorsak yüzümüze gülen sevgili patronum; senin o yerden bitme boyunla,hiç bir becerin ve eğitimin olmadığı halde, babadan kalma sermayeyle bişeyler biliyomuş gibi etrafta dolanmandan nefret ediyorum. Sabahları senin geldiğini belli eden o topuk sesinden nefret ediyorum. Tak tuk ,tak tuk..bu ses bir tek sende bukadar iğrençleşiyor. Lavaboya girdiğinde burnundan çıkardığın sesler dışardan duyuluyor,elimdeki çayı bir kenara bırakıyorum çünkü miğdem bulanıyor. Ve hani o başımıza müdür diye diktiğin odası bok kokan herifin kokusunun aynısı senin odandada mevcut.
bazen iyimser olmaya çalışıyorum, sonuçta ekmeğini yediğimi düşünerek ama yok yok olmuyor. sen hergeçen gün ikiye katlanan iğrnçliklerinle karşımda dikilirken insanlığına saygı duyamıyorken,patronluğuna nasıl saygı duyabilirim. Yüzüne attığım sahte gülücüklerden dolayı kendimden de nefret ediyorum. Bu yüzden tek duam türk filimlerindeki gibi; bir gün parayı bulup seni ve bütün şirketini satın almak. sonrada sana insanlık dersi verecek bir kaç kişi seçip seni eğitime tabi tutmak.
iyisin hoşsun anlayışlısın senden izin almak çok kolay ama abone olmadığın için kesilen elektrik ve sökülen sayacının sorumlusu sadece sensin anla artık.
sevgili patronum ve diğer patronlar...
sizler resmi tatiller ve cumartesi günleride çalıştırıyorsunuz ya o kuru otoriteyi sağlamak adına... emin olunki o günlerde kimseler iş falan yapmıyor size bir önerim var.. sosyal hayatını, karısından ve çocuğundan çaldığınız bu vakitleri onlara hafta içi adam gibi çalışmak şartıyla geri verin baktınızki suistimal ediliyor kovun işten...
sevgili patronum ve diğer patronlar...
yatırmadığınız o ssk'lar var ya veya asgari ücretten yatırdığınız sigortalar.. onları adam gibi yatırın oğlunuza range rover alacağınıza bana adam gibi sigorta yatırki bu ülkenin diğer insanlarına emeklilerine hastalarına faydam olsun..
off yaz yaz bitmez lanet olsun bu ülkede birşey düzelmez..
senelerdir parasını veriyoruz çalışın köleler zihniyetinle iftahar ettiğin halde senin ve aile bireylerin hakkında hiççç kötü fikir ve eylemlerde bulunmadım.ta ki senden hakkım olan yıllık iznimin sadece bir haftasını kullanmak istediğimde işler yoğun ocak ayında çıkarsın yalanını söyleyene kadar.3 senedir sadece 1 hafta izin kullandım 3 senedir zam yapmadın.şubat ayında işten ayrılacağımı biliyorsun iktidarsız adam.neyin piçliğini yapıyorsun.
bu yaptığın piçliğe karşılık hiç altta kalmicam.başka bir işe gitmiyorum askere gidiyorum.sırf senin için.tazminatımı ve izin ücretlerimi yerken aklıma sen geleceksin.
ne kadar şerefsiz,ne kadar orospu çocuğu olduğunu hep hatırlicam.