henüz doğmadın doğarmısın ondanda emin değilim, doğarsam bu yazacaklarımı okurmusun onuda bilmiyorum. neyse amk işte şu an buraya kadar okuduysam 18 yaşından büyük değilsen okumayı derhal bırak, 18 ine girince okursun.
Neyse oğlum, gelelim konuya bu yaşına kadar seni nasıl getirdim bilmiyorum muhtemelen gayette istediklerini yaptım ve beni seviyorsun. yakında üniversiteye geçeceksin ilk sene ev diye tutturma sikerim belanı, önce 1 sene yurtta kalcan arkadaş çevresi edinmeye bak seneye çıkarsın eve, ha şu an halihazırda kız arkadaşın varsa ondan derhal ayrılıyosun lise aşklarını üniye taşıma üniversiteye başladığında babanın başarılarını bekliyorum senden sınıftaki arkadaşların arasında ilk kızı sen tavlıcan bu sana prestij kazandırır yeni çevrende eve çıktığındada baban gibi eve ilk kızı sen atcan. muhtemelen ananada çeksen babanada çeksen yakışıklısındır orada bir problem yok bunları yapacak asıl kuvvet damarlarındaki kanda mevcuttur. bi süre sonra karı kız ayaklarından sıkılırsın zaten o zaman düzenli ilişki kurabilirsin ve aşık olabilirsin ondan önce sakın aşık olma ha. neyse oğlum paraya sıkıştıysan ara beni.
günler günlere, aylar aylara vurdu. günün dolmadan, ayın olmadan geliverdin. öylesine. bi nedenin yoktu. sadece öyleydi işte. dışarıda kavurucu sıcak varken üç gün yattığım hastane odası buz tuttu. heyecanlı bekleyiş başladı. sanki her şey normalmiş gibi, zamanında olmuş gibi. önce yan yataktaki annenin bebeği geldi. sonra da sen gelecektin. bekledim.. bekledim.. gelen giden olmadı. zaman durdu. kuş sesleri, rüzgarın uğultusu, ağaçların hışırtısı kulaklarımda uğuldadı. neden sonra biri geldi. doğduğunda birazcık nefes alamamışsın. o yüzden kontrol altına alacaklarmış seni. öyle dedi ve gitti. bomboş gözlerle odadaki herkesin gözlerine baktım. nefes alamamak da ne demekti öyle? öyle bir şey olabilir miydi?? gözlerim sordu. herkes sustu. gözlerim doldu. herkes sustu, başını eğdi. cevapları buydu.
yanımdaki anne acılarını bebeğini koklayarak dindirdi. belliydi. yürüyemiyordu ama gözlerinden belliydi. ben üç gün acılarımı dindirecek hiçbir şey bulamadım. sonra gidebilirsin dediler. nasıl yani bebeğim olmadan mı gidecektim?? olabilir miydi böyle bir şey? dostlarım geldi yanıma. belli etmedim hiç. anlamadılar bir şey. ya da ben öyle sandım. ya da öyle sanmamı istediler her neyse.
eve geldim. yorgun bedenim, acılarım ve bommboşş kollarımla. saatlerce yaşlar akıttım. sonra bana kızdılar "sen böyle olursan o nasıl tutunacak hayata" dediler. haklıydılar. kendime çeki düzen vermeliydim. yaptım da. süt gönderdim sana. sarı, beyaz renkli. 26 gün bir fanusun içinde sakladılar seni. sana bir şey olmasın diye 16 gün yüzünü bile göremedim, koklayamadım doya doya. beslenmen de azıcık iyi değilmiş. öyle dediler. fotoğrafını gösterdiler sonra. cihaza bağlamışlar seni. ağzından kolundan her yerinden hortumlar geçiyor. küçücüksün. günler günleri kovaladı. ay oldu. sonra bir telefon geldi. "meral bebeğin annesi misiniz?" dedi biri. "evet" dedim "ben annesiyim". ilk defa anneliğim hatırlatıldı. yarın seni emzirmemi isteyen bir telefondu bu.
ve ilk koklayış, ilk dokunuş. saatlerce beraberdik. biliyorsun zaten. sonra doktor geldi. sana baktı apar topar tekrar aldılar seni kollarımdan. hemşire oksijen seviyenin düştüğünü söyledi. sen oksijen alamadıkça ben onu solumaya kıyamadım. adil değildi bu, hiç değildi hem de .tekrar cihaza bağlamışlar seni sonradan öğrendim. üzülmeyim diye çoğu şeyi söylememişler bana. ama hissettim ki ben. ellerim, kollarım bommboşş eve döndüm yine. yatağımın yanındaki beşiğine baktım.. baktım.. uyuyakaldım. birkaç gün sadece öyle uyudum.
yine bir telefon geldi. ve yine seni görecektim. her şey çok güzeldi. seni görmeye geldim. sonra yine aynı şey oldu, aldılar seni benden.
birkaç gün daha geçti ızdırapla. sonra yine bir telefon. yine aynısı olur diye o kadar çok korktum ki. ama bir daha almadılar seni benden. eve kollarımda seninle geldim. dünyalar benimdi.
şu an sana bakıyorum da sensiz ne yapardım hiç bilmiyorum. hiç.
küçücük bedeninle nasıl da tutundun hayata öyle. kokunu yerim..
Daha dogmadin ama olsun. Canimdan cok sevecegim seni emin olabilirsin .o sut kokunu icine cekecegim gunahsiz bakislara ve pembis pembis minicik ayaklara sahip olacaksin. Senin o yumusacik ayaklarini yerim ben.askim benim. Dudisinden operim koklarim seni hep. Parka gotururum orda bebek salincagina bindiririm seni. Saclarina sekiller veririm ilk opucugunu hissettigimde babanin ilk opucugu gelir aklima , kim bilir belkide onun gibi bakarsin bana , manali manali.seni cok seviyorum bebegim.
canım benim. evet şuan hayatta değilsin daha. ne zaman ömrümün kalıcı misafiri olacaksın bilmiyorum ama eminim ki dünya tatlısı bir çocuk olacaksın.
sana söz veriyorum ki ne seni şu mesleği olacaksın diye zorlayacağım ne de düşüncelerinden dolayı seni kınayacağım. tek bir şey isteyeceğim senden. her zaman mutlu olmaya çalış ama senin mutluluğun başkalarından çalınan mutluluklar olmasın.
kadınlara saygılı ol oğlum, onların senden hiç bir eksiği yok. hiç bir zaman şiddeti layık görme. onların omzuna arkadaşça da elini atabileceğini ve senin gibi bir insan olduğunu hiç unutma.
eminim dünyalar iyisi biri olacaksın. seni çok seviyorum.
-gelecege spoiler-
gecen manevi teyzenle senin muhabbetini yaptik kerata. seni tam bir futbol fanatigi yapacagimi falan anlatiyordum her zamanki gibi ama manevi teyzen senin kendi gibi sair olacagini soyledi. korktum. aman sen ona kulak asma aslan parcasi. o kendi dunyasinda siirleriyle bogussun dursun. biz seninle kombine aliriz saracoglundan.*
-gelecege spoiler-
henüz doğmadın hatta belki hiç doğmayacaksın bilemem, ama bir gün doğmanı umarak yazıyorum bu yazıyı.
o gün gelip de seni kucağıma aldığımda gelmiş geçmiş tüm dertlerimden arınacağıma öyle eminim ki. büyüdüğünde ne renk olacağı bile belli olmayan ve daha şimdiden ölesiye merak ettiğim o ufacık gözlerine baktığımda geçecek her şey. gözlerini yumduğunda da bi an önce uyan isticem mesela ama kıyamıcam dokunmaya. ve büyü diye elimden geleni yaparken, aslında hep bebek masumiyetinde kalmanı da isticem.
ne adın sanın var daha, ne de içimde tek bi hücren. ama biliyorum ki geldiğin gün tekrar aşık olcam ben dünyaya...
Çok şımarık ol tamam mı. 5 dakika durma yerinde , hafif tombulcana ol, Zincirli pantolonlar alayım sana, bıcır bıcır koş ortalarda, beni çok sev yakışıklı oğlum benim, kızlarıda fazla üzme, annen kendini üzerlere asla hakkını helal etmeyecek çünkü..kimse etmez çünkü...
yaşadığım tüm mutlulukları bir kenara bırakıyorum...
sen alın yazımın en okunaklı satırısın oğlum. sen benim kalan ömrümsün. yüzüne baktığımda tüm dünyaya kafa tutabilme cesaretimsin... aşk için, aşk olansın. gurbet ellerde yanlızlığıma ilaçsın.
üzmesin acılar seni, yıldırmasın yaşadıkların... şükrediyorum annen olma sıfatını bana layık gören Allah'a.
ülkene ihanet edeni sikmezsen öbür tarafta iki elim yakandadır haberin olsun. hele sen ihanet etmeye kalkacaksan hiç doğma. yeteri kadar şerefsiz var zaten.
canım oğlum benim;
Allah sana kimsenin uzemeyecegi, sana kimsenin zarar veremeyeceği kadar güzel bir ömür versin. bahtin da, yolun da yüzün kadar ak olsun biricigim.
Merhaba oğlum
Ben bu yaşıma kadar yaptığım şeylerden pişman olmadım çünkü hata ettiysem bildimki o hatadan da döndüm
Bencil olma egoist olma ama aslada insanların kullandığı biri olma
Eğer uğruna can verilecek bir kadın bulursan korkma savaş al onu baban hep yanında
Ben babamdan manevi bişey göremedim
Ama ben sana babamın yaptıklarını yapmayacağım oğlum
Baban her zaman yanında ve sen bişey yapıyosun ve bu hata bile olsa ben sana doğruyu elimden geldiğince göstereceğim
Benle konuşmatan korkma oğlum
Parayı da falan dert etme aslanım baban burada.