Yarın seni ziyarete geliyorum baba.. Bugün büyükbabamı, dedemi ve anneannemi ziyaret ettim. Yarın da şehre senin yanına uğrayacağım.. Canlı kanlı göremedim ya bari mezarına geleyim..
çiçekler ekiliyor,
bahçeye dikiliyor.
sen orada biz burda,
böyle zor çekiliyor.
babacığım, sen bizi burada bırakıp gideli tam bir yıl oldu. seninle dayanılmaz acılarla vedalaştık ama aslında seni yüreğimizde saklamışız. her gece anneme babama okuduğum fatiha'ya ortak oldun bak. türkülerini her dinlememde kendi kendime ben usta ile aynı çağda yaşadım diye bir gururlandım ki sorma gitsin.
dünya'da üç şeyden zevk almıştım. seni dinlemek, çay içmek ve sevgilinin karşısında olup onun gözünün içine bakmak. baba ; artık sadece elimde çay bardağım var bir de kulağımda sesin. insan yeni bir sevgili bulabilir ama yeni bir neşet ertaş bulabilir mi ki ? bulamaz baba bulamaz.
gönlümüze ektiğin tüm sevgi tohumları için, sabır konusundaki öğretilerin için, anne kıymeti bilmek konusunda yaptığın tüm uyarılar için, tevazu nasıl olur bize gösterdiğin için sonsuz teşekkürler babacığım. mekanın cennettir tabii ki. nur içinde yat.
- ustam bu parçan naçizane olarak bu oğlundan sana gelsin, en sevdiğim türkündür bu, o emektar ellerinden öperim. gerçi sen bizler için yazdın ama gelsin işte izin ver de!.
baba, bak aklıma ne geldi söyleyeyim ;
sen hakkın rahmetine kavuşmasaydın akp seni akil adam listesine alırdı senin sırtından politika üretmek ve vatanın bölünmesine aracı olman için. sonra da derdi ki; bakın neşet ertaş dahi bizimle.
sen zamanında devlet sanatçılığını kabul etmedin ya. dedin ki; sanatçılarımızın hepsi bu devletin sanatçısıdır. şimdi de akil insanlığı kabullenmezdin. bu yurdun her kişisi akıllıdır derdin. o zaman da bunlar sana bir çamur atardı ve mapusanelere düşerdin. bunlarda acıma felan yok bilirsin. bir de senin bu yaşta mapusanelerde olmana kahrolurduk. her işte bir hayır var babacım. nur içinde yat.
neşet baba, karşımda bir ilkokul var her teneffüse çıktıklarında çocuklara senin eserlerinden bir tane dinletiyor idare. "ne güzel yaratmış " ile başladılar sonra "zahidem " çalındı. bak baba çocukların da gönlündesin sen. ölmedin ki, yoruldun gittin sadece.
senin ismini hayattayken yeterince zikredemediğim, senin eserlerini; senin sazından ve senin ağzından olduğunu bilmeyerek dinlediğim için çok üzgünüm. Genel bir vasfım olarak insanların yüzlerini, isimleri yerine daha rahat hatırlarım. Ama sen bende öyle bir etki bırakmışsın ki seni ancak sesinden, sazından ve türkülerinden tanıyabiliyorum. Aslında seni tanımıyorum desem yeridir. Ancak için rahat olsun bundan sonra, daha önce de ilk elden deneyimlemiş olduğum gibi seni sen olmadan anlamaya, tanımaya çalışacağım. Umarım senin hatıran da bizimle birlikte sonsuza dek yaşar.
Bu yazıyı yazarken ne kadar üzgün ve utanç içinde olduğumu bil isterim.
dedem seni çok sevdiği için rahmetli babamın ismini neşet koymuş. küçükken bisikletimin tekeri inerdi bisikletçiye götürürdüm, ''senden para almıyorum neşet ertaş'' derdi bana. olur da adaşını orada görürsen benden bir selam söyle büyük ustam.
göğsümü gere gere "kırşehirliyim ben, neşetin torunları sayılırız" dedirten üstad.
belki de ilk senin ezgilerin doldu kulaklarıma.
her dinlediğimde nasıl da yazmış be adam dediğim.
seni sevmek için kırşehirli olmaya gerek yok, güzel bir gönül de yeter seni hissetmek için.
nasıl da güzel söylemişsin "evvelim sen oldun, ahirim sensin" diye.
şirin kırşehir'in baban muharrem ertaş'tan sonra yetiştirdiği en büyük saz üstadısın. babandan devraldın saz ustalığını. sazı çalarken, çalmazdın konuştururdun sanki. dinlemeye doyamazdım seni. küçükken parasızlıktan baban sana saz alamamıştı da tokaçtan saz yapmıştı. tokaçtan saz olur m hiç? olmuştu işte. ona rağmen muhteşem çalıyordun sazı.
ikinci memleketim şirin kırşehir'in güzel insanı. ne hayaller kurardım. evlenince düğünüme çağıracaktım seni. bana döğün olsun, ben gelirim demeni unutamıyorum hala. sen gittin ya her şey anlamsız artık. senin vefat haberine çok üzülüp ağladım. seni çok seviyorum neşet usta.
şirin kırşehir ve kırşehir'liler seni unutmayacak..