neşet ustam ,
saygıyla ellerinden öperim. üç yaşında annesiz kalmanın acısını sen bilirsin. baban kardeşlerinin nafakasını çıkarmak için ne zahmetli bir hayat yaşadı malum. baban çalarken sen de köçeklik yaptığında seni aşağılarlardı hiç oralı olmadın. abdal denilerek üçüncü sınıf insan muamelesi gördün. günlerin aç ve sefillikle geçti. istanbul'a nafakanı çıkarmaya gittiğinde de istanbul'un anaforuna kapılmadın. birlikte istanbul'a gittiğiniz gencebay'ın havasının sende binde biri yok. leyla'ya tutuldun babanın tavırlarıyla karşı karşıya kaldın yine en küçük bir isyanın yok. aşk acısı ile sen yandıkça türkü yaktın, bizler senin çektiğin eziyetleri rakı içerek kendimize keyf olarak aldık. almanya'ya götürüp seni dolandırdılar. yetmedi dönüşte ilkokul diploman olmadığı için ehliyetsiz araba kullanmaktan hapislere düştün. orada sana sahiplenen olmadı. bir tek yaşar kemal sana selam gönderdi ve sana" bozkırın tezenesi" sıfatını taktı. tekrar almanya'daki yaşamında parmaklarına inen felçle mücadele ettin. tek geçimin parmaklarındı çünkü.
bine yakın bestelerinden fakir fukara edebiyatı yapan epey sanatçı ekmek yedi,sana beş kuruş telif hakkı ödemediler. hatta bazıları senin eserlerine sahip bile çıktı.ustam bu şartlarda bile üç çocuğuna tahsil yaptırdın ,kimselere muhtaç etmedin.
konserlerinde ceketini çıkarmak bile ayıptı sana göre. bir genç sanatçı artığı " neşet
ertaş'ı ben tanıttım dedi " güldün geçtin.
üç yaşındaki halin ne ise şimdi de başbakan yanında ,cumhurbaşkanı sofrasında aynı mahcubiyetteki insansın. hayatta gönül yıkmadın ,can incitmedin. hiç siyasi akımların peşinde gidip kendini satmadın.
ustam, seni tanımayan ya da türkü de neymiş diyen çocukları da affet. onların torunları seni edebiyat derslerinde bir karacaoğlan gibi okurken dedelerine seni tanımadıkları için zaten sitem edecekler.
ustam; mızrap vuran , perde gezen ellerinden öperim. şükürler olsun allahıma ki; seni tanıma ,seni dinleme fırsatını verdi. sen de bizlere insanlık,tevazu ve sabrın ne olduğunu öğrettin. allah sana sağlıklı uzun ömür versin. tekrar ellerinden öperim ustam.
büyük usta,
çok türkü bar gezdim, çok insana söylettim, solistleri boncuk boncuk terlettim ama şu zahidem'i senin gibi söyleyeni bulamadım.
dışarıdan çok aykırı çok anarşik bir görüntü çizmeme rağmen her yeni telefonuma ilk senin şarkılarını aktardım.
adamı gereksiz yere aşık olmaya, aşk acısı çekmeye itiyorsun, güzel de oluyor.
yapamıyorum neşet abi, yine bir laf duydum, kırıldı belim...
şirin kırşehir'in baban muharrem ertaş'tan sonra yetiştirdiği en büyük saz üstadısın. babandan devraldın saz ustalığını. sazı çalarken, çalmazdın konuştururdun sanki. dinlemeye doyamazdım seni. küçükken parasızlıktan baban sana saz alamamıştı da tokaçtan saz yapmıştı. tokaçtan saz olur m hiç? olmuştu işte. ona rağmen muhteşem çalıyordun sazı.
ikinci memleketim şirin kırşehir'in güzel insanı. ne hayaller kurardım. evlenince düğünüme çağıracaktım seni. bana döğün olsun, ben gelirim demeni unutamıyorum hala. sen gittin ya her şey anlamsız artık. senin vefat haberine çok üzülüp ağladım. seni çok seviyorum neşet usta.
şirin kırşehir ve kırşehir'liler seni unutmayacak..
göğsümü gere gere "kırşehirliyim ben, neşetin torunları sayılırız" dedirten üstad.
belki de ilk senin ezgilerin doldu kulaklarıma.
her dinlediğimde nasıl da yazmış be adam dediğim.
seni sevmek için kırşehirli olmaya gerek yok, güzel bir gönül de yeter seni hissetmek için.
nasıl da güzel söylemişsin "evvelim sen oldun, ahirim sensin" diye.
dedem seni çok sevdiği için rahmetli babamın ismini neşet koymuş. küçükken bisikletimin tekeri inerdi bisikletçiye götürürdüm, ''senden para almıyorum neşet ertaş'' derdi bana. olur da adaşını orada görürsen benden bir selam söyle büyük ustam.
senin ismini hayattayken yeterince zikredemediğim, senin eserlerini; senin sazından ve senin ağzından olduğunu bilmeyerek dinlediğim için çok üzgünüm. Genel bir vasfım olarak insanların yüzlerini, isimleri yerine daha rahat hatırlarım. Ama sen bende öyle bir etki bırakmışsın ki seni ancak sesinden, sazından ve türkülerinden tanıyabiliyorum. Aslında seni tanımıyorum desem yeridir. Ancak için rahat olsun bundan sonra, daha önce de ilk elden deneyimlemiş olduğum gibi seni sen olmadan anlamaya, tanımaya çalışacağım. Umarım senin hatıran da bizimle birlikte sonsuza dek yaşar.
Bu yazıyı yazarken ne kadar üzgün ve utanç içinde olduğumu bil isterim.
neşet baba, karşımda bir ilkokul var her teneffüse çıktıklarında çocuklara senin eserlerinden bir tane dinletiyor idare. "ne güzel yaratmış " ile başladılar sonra "zahidem " çalındı. bak baba çocukların da gönlündesin sen. ölmedin ki, yoruldun gittin sadece.
baba, bak aklıma ne geldi söyleyeyim ;
sen hakkın rahmetine kavuşmasaydın akp seni akil adam listesine alırdı senin sırtından politika üretmek ve vatanın bölünmesine aracı olman için. sonra da derdi ki; bakın neşet ertaş dahi bizimle.
sen zamanında devlet sanatçılığını kabul etmedin ya. dedin ki; sanatçılarımızın hepsi bu devletin sanatçısıdır. şimdi de akil insanlığı kabullenmezdin. bu yurdun her kişisi akıllıdır derdin. o zaman da bunlar sana bir çamur atardı ve mapusanelere düşerdin. bunlarda acıma felan yok bilirsin. bir de senin bu yaşta mapusanelerde olmana kahrolurduk. her işte bir hayır var babacım. nur içinde yat.
- ustam bu parçan naçizane olarak bu oğlundan sana gelsin, en sevdiğim türkündür bu, o emektar ellerinden öperim. gerçi sen bizler için yazdın ama gelsin işte izin ver de!.