nasıl böyle gurursuz oldum nasıl niye gidiyorum derken tamam demedin zamana bıracakmışız niye bitsin diyemiyorum şimdi elinde aramayacak birini bekliyorsun ne sende herkes gibi üfürükten aşık olsana ne bu tutku resimlere bakıta ağlamak niye yok o artık bunu anla artık.
aklın karışık biliyorum. dertleşmek içindekileri boşaltmak istiyorsun ancak bunu yapamıyorsun. bu sana büyük bir azap veriyor biliyorum ama kimseye bir şey anlatamıyorsun..
anlatmak istiyorsun ama her zaman kelimeler bir yerde bitiyor ve kalıyorsun öyle bunu farkediyorum.. bu kadar düşünme bazı şeyleri bazen kendin için de yaşamayı bilmelisin diye düşünüyüyorsun ama pek beceremiyorsun..
sen hep başkalarının hayatında kendine bir rol aradın ve buldun. baskalarının hayatını yasadın ve bundan mutlu oldun.. ne kadar ilginç aslında başkalarının hayatını yaşayıp bundan zevk alabilmek.. bununla yetinebilmek..
hic bir zaman fazlasını istemedin ama istemeliydin bunu biliyordun.
her zaman sana yetti bazı şeyler.. bazen konuşmak... evet konuşmak yetti sana üstelik sadece arkadaş olarak. sevdin sevildin ama hiç bir zaman söyleyemedin. hep yetti sana arkadaş olarak konuşmak belki.. kimseyi üzmek istemedin.. başkalarının yerine karar verdin ve kendini uzaklaştırdın bazen.
şimdi.. evet şimdi ne yapacaksın? yine başlıyor olaylar ve yine başa dönüyor hayatlar bu sefer ne yapacaksın? geçen seferki gibi başkalarının yerine karar verip kaçacak mısın? yoksa kalıp kişilerin kendi kararlarını vermelerini mi bekleyeceksin?...
--spoiler--
Dün gece ansızın kapı çalındı.
'Kim bu münasebetsiz acaba?' dedim kendi kendime.
Gittim açtım,
gelen bendim.
Evet bendim.
'Vaay' dedim,
'Arkadaş bir insan bu kadar mı kimsesiz olur, bu kadar mı yalnız olur!?'
--spoiler--
göğe gömülen boş bakışlarının, halsiz haykırışlarının, senin sende kilitli kalmış yeni yaralarının yarım yarınlarına doğru düğümlendiği kadar kaderinle yüzleşseydin yağmurlar şimdi şehre, tertemiz toprağa sessizce süzülecekti.
bu sıralar namaz kılmıyorsun, seni yobaz belleyecek ama sözlük
olsun bellesin.
bu sıralar tavla atmaktan başka sosyal aktivitende yok. zirveye mi katılsak ne.iki insan görürürüz.
eğer yarına kadar yaşarsam 23 saat sonra felan üzerimdeki en büyük yük kalkmış olacak. aylardır hayattan soğumama sebep olan sınavdan kurtulmuş olcam. ha önemli mi? değil. ama huzursuz olma sebebimi buna bağlıyorum başka neden olsun istemiyorum. bu yaşta menapoza girmiş gibi hissediyorum kendimi, genç yaşta diskalifiye oldum hayattan şerefsizim. artık latife bile yapamıyorum. abkz içine swh koyamıyorum, içim acıyor.
edit olayları: üzerimdeki yükten kurtuldum. hafifim, hafifsin, hafif. aha da swh.
eeee napcaksın kızım sen şimdi? cepte para kalmadı, abinin bıraktığı son malborayı içtin, hastasın. bilgisayarını bozdun çalışmıyo. o da yetmezmiş gibi laptop da bozuldu. kendini püsküütlere verdin.göt göbek de aldı gidiyo.pii pissin de yıkanmadın. öss de var.
uzaklara gitmek istiyorum. kimse beni aramasın sormasın istiyorum. tek başıma olayım yalnız kalayım biraz da sessizliğin ve yalnızlığın tadını bulayım istiyorum. yorgunum. çok yorgunum.
ah dünya.. gene gece oldun; gene rüzgarın sarhoş etti beni sigaramın dumanında. gene sigaramın nefesini seninle paylaştım bak.. ev sessizliğin sesine büründü, insanlar caddelerden çekildi; uykuya daldı. sen gene burada odanda tek başına hayata baktın sessizce. ve bu sessizlik koca bir çığlığ dönüştü aktı gitti ruhundan gök yüzüne..
dolunay var halbuki; kurt adamlara dönüşme vaktidir şimdi. bir kurt kadın olma edası ile o mağrurlukta gözlerini açıp kapadın; baktın sallanan yapraklara, karşındaki bayrağa ve hareket eden bulutlara. durdun dünyayı izledin usulca; ah dedin ah dünya gene karanığa büründü..
oysa biliyordun bir yerlerde tam şuan sen sessizlikle savaşırken çocuklar top oynuyordu, bağrışarak kaçışıyorlardı, azılı katiller insan etine doymuyordu ve bir kadın kendinden geçmişcesine bırakıyordu kendisini. tam şu anda kardan adamlar eriyordu ve başka ülkenin dağlarına serpişiyordu karlar çok uzaklarda.. ve diğer yerlerde güneş insanın kanını kaynatıyor, kamçılıyor hayata karşı güç veriyordu. oysa burada bunlardan uzakta sen geceye bürünmüş karanlığın rengini tenine sarıyordun utanarak biraz da edepsizlikle gülümsüyordun...
gece oldu gene ve az kaldı sabaha; geliyor gene tüm ışığı ile, tüm oyunları ile. ve masumlaşma vaktiydi artık uyumak bir daha güç toplamak yeni güne yeni oyunlara karşı dimdik durmak.
gece geldi
gece bitti
yaz kendini gösterdi
haziranın en sıcak günleri birdenbire yerini rüzgara bıraktı.
sıcaklığın etkisi azalmadı sadece terlerimiz kurudu...
kişi: meydanbenim
kaynak: meydanbenimin hatıra defteri
yaş: 7 veya 8 *
sevgili kendim,
seni çok seviyorum. gün boyunca başarılar diliyorum. derslerim inşallah iyi olur. çok sevinçliyim. hoşçakal.
Nice zamanlar kendini kandırıp gerçekten mutlu olacağını düşündüğün için ve benide buna inandırıp canımı yaktığın için.. Senden nefret ediyorum evet tamda senden içimdeki polyandan.. Çık git benden, yalnızlık benim yerim, yurdum buna alışmışken benim huyumu değiştirme. Git kime istersen, ruhumdan çık ve geri dönme.
Bugün fark ettim. Çoşkunluğunu kaybetmişsin. Olmamış yollara girmiş girmiş çıkmışın. Tekrar etmeyeceğin hatalara şöyle bir değinip geçmişsin.
Gördün işte hayat ne heyecanlı, seni bekleyen ne güzellikler var. Yağmurda ıslanan kırlarda dolaşmak varken, niye saksıdaki çiçeği canladırmaya çalışmışsın.
Olmamış, becerememişsin; ne sevmeyi ne sevilmeyi, dostluğu felan. Neler düşünmüşsün? Kimine komik gelmiş, içten içe gülmüş; kimi hak vermiş, takdir etmiş. Eline ne geçmiş?
cismine bakıp seni değerlendirmişler. bırak uykularında kalsınlar.
Ama sen yine herkesi sev lan. Sev ki sevilesin, sev ki değer verebilesin. Üç günlük dünya. Küçük hesaplara değmez de geç. Sabret, s s kadar s elbet.
bi daha yarım kalmak istemiyorsan bu sefer önce sen yarım bırak. herkesi seviyorum de geç.
evet; şimdi seviyorsun, belki o da kısmen seviyor. içinizde kalsın, sevin sevdiğinizden fazla olmadan; ama zarar vermeyin. birgün kuş olup uçar gider. gülümseyerek bakarsın gökyüzüne, hiç de üzülmeden.
ve sana şunu söyleyeyim: bu senin hayatın değil, başklarının hayatı. bırak onlar yaşasın. sen farklı yollarda mutlu olacaksın.
hadi bakalım şimdi git zıbar. git buralardan başka diyarlara,sevdiğin rüylara; çağır onu, geri gelir belki. belki özlemiştir seni. belki tüm sadakatiyle gerçekten sever seni.
lan kendim !
naber lan ?
sana bu aralar pek vakit ayıramadım, kusuruma bakma...
sana tek bir şey söyleyeceğim kendim;
'' çok puştsun lan, çok şerefsizsin ''
git onlara de ki; v for vahdettin kullanılmaz, kullanıncaya kadar kendi uğraşır, kullanamazsa bırakır !
çekilebilirsin...
ey ben! sana ne desem bilmem ki... ne sevebildin ne de sevildin.. sever gibi oldun yarı yolda kaldın.. oh olsun sana.. herkesi kendin gibi gördün sonuç ortada yalnız ve mutsuzsun.. hep güvendin hep aldandın.. yetmedi mi artık.. yetmedimi aldanmaların.. bir damla sevgi uğruna akıttığın gözyaşları yetmedimi.. sevmedi işte... bıraktı gitti...
ey ben! yoruldun biliyorum sahte yüzlerden.. her gün maske takan insanlarla boğuşmaktan bitkin düştün.. ama yine yaşıyorsun ne çare.. yaşamaya mecbursun.. hayat acı insanlar kötü.. yaşamak zorundasın... içindeki küçük çocuğu öldürmeye çalışanlara karşı savaşmak zorundasın.. masumluğunu çocuksuluğunu ve iyiliğini kaybetme ey ben.. umutların var senin az da olsa bir umut ışığı var hala.. onu söndürme sakın..
kalk kadın..
kolay kalk demek bak demek istanbulu övmek, insanlara moral vermek kolay! hadi bi kere de sen kalk ve bak. bak ve gör senin anlattığın gibi mi istanbul, kalk bak bakalım...
gelmeyecektin sen, mecbur dedin geldin istanbula. ilk defa istemeye istemeye döndün evine ne oldu bak bakalım en yakınından başla bakmaya. sonra yak bi sigara düşün. kafandan kazırcasına düşün hepsini..
odandasın şimdi ah be kadın rahat mısın bu odada? her şey var di mi; saatlerce oyalayabilirsin kendini, saatlerce okuyabilirsin, izleyebilirsin, yazabilir, konuşabilirsin hatta sigaranı dahi özgürce içebilirsin peki sigaranın bitmesinden dahi korkutan şey ne seni?
mutlusun biliyorum hem de çok mutlusun farkındayım, günlerin geçmediği kadar güzel geçiyor görüyorum. ama saat 12 yi her geçtiğinde ne oluyor sana ve gün doğana dek seni susturan ne? konuşmuyorsun gene kendinle duymuyorum sesini. ama özledim hadi gel düşün, konuş benimle..