neden?
bu soruyu uzunca süre sormamıştın kendine dimi. yeri geldi işte. neden? verebilecek cevabın var mı? hiç zannetmiyorum. aklını karıştıran kim bu kadar? sen hiç bu kadar çaresiz olmamıştın, iki ara da kaldın. gitmek mi kalmak mı derdin hep, gerçek mi oldu anlaymadın. sorular sorular.. doğruyu bulmak senin için zor değil. sadece biraz sukunete ihtiyacın var. kendinle başbaşa kalmayı bir deneyebilsen..
Gidene kal demeyeceksin..
Gidene kal demek zavallılara,
Kalana git demek terbiyesizlere,
Dönmeyene dön demek acizlere,
Hak edene git demek asillere yakışır..
Kimseye hak ettiğinden fazla verme, yoksa hep değersiz olan sen olursun.
Düşün...
Kim üzebilir seni, senden başka?
Kim doldurabilir içindeki boşluğu, sen istemezsen?
Kim mutlu edebilir seni, sen hazır değilsen?
Kim yıkar, yıpratır sen izin vermezsen?
Kim sever seni, sen kendini sevmezsen?
Herşey sende başlar, sende biter...
Yeter ki yürekli ol, tükenme, tüketme, tükettirme içinde ki yaşama sevgisini...
"Ya çare sizsiniz ya da çaresizsiniz..."
Öyle bir hayat yaşadım ki, cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden, kendimi bir sahnede buldum.
Oynadım!..
Öyle bir rol vermişlerdi ki okudum, okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde, hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki söz ver kendine!
Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı biliyorsan düşmeyide bileceksin,
Korkarak yaşıyorsan yalnızca hayatı seyredeceksin...
Öyle hayat yaşadım ki son yolculukları erken tanıdım.
Öyle değerliymiş ki zaman hep acele etmem bundan anladım....
hiç tanıyamadım kendimi, belki de tanımak istemedim. hiç anlayamadım kendimi, belki de anlamak istemedim. hiçbir zaman gerçek ben olamadım, belki de gerçek ben olmak istemedim. insanları ağlatırken, hiç ağlatmak istemedim aslında. belki de ağlatmak istedim, şu içimdeki ego beni hep yanlış duvarlar ardına sürükledi gitti...***
Böyle kalp mi olur?
Böyle vicdansız yürek mi olur?
Benim gibi seven bir aptal çok zor bulunur.
Ağla gözlerim ağla,
Ne kadar da safmışım inanmıştım sana.
Ağla yüreğim ağla,
Yanimdan gittinde kalbimdesin hala.
Herkes gülüyor yalanlarına,
Mutluyum de hadi yaptıklarına.
Aldığın yeter bi verecek canım kaldı,
Sürgün gibi hayatım yaşamak çok zorlaştı...
Bu bir veda, bir tebessüm,
Yaz güneşine,
Bir nefes dağ kokusuna.
Açık kurşuni mehtap içinde,
Bir veda,
Kaybolmuş aşklara, hayata,
Mağlubum....
Derin sevdalara,
Büyük ihtiraslara mağlubum...
Ben hayatın mağlubuyum,
Derin sevdaları beceremedim mağlubum,
Ben hayatın mağlubuyum,
Derin sevdaları beceremedim mağlubum...
(#5247008) neredeyse iki ay geçecek... içimdeki fırtına dinmiyor arkadaş. dışardan bakıyorum kendime. başkası oluyorum . diyorum valter herşey ne güzel gidiyor di mi?
hıııı diyorum sadece. öyle görünüyor. ama gel istersen bi de bu taraftan bak diyorum başkası olmuş bene. geliyor. bakıyor. olum sen iyi dayanıyorsun bu sıkıntıya ben burada fazla kalamam bunalırım diyor tekrar başkası oluveriyor(UM)...
hep sabit kal, çok iyi gidiyorsun. kendin gibi hep sabit bir hayat yaşaman dileğiyle... pişman mısın peki? evet o sabit sesi duyar gibiyim, ses tonun bile sabit senin. pişman değilim, pişman değilim, pişman değilim diyorsun. hep aynı lakırdı; tadında bırak... olmaz, bu gidişle senin de yerin belli. bekleyen var nasolsa... sabitlerin yeri sabitlerdir. o sabit, huysuz ve tatlı kadın seni bekliyor mu kesin? garantisi var mı? **
dibe vurmadin da yolunu aldin gidiyorsun. her zaman daha iyisi ve daha kotusu vardir ama bu kadar kotusunu daha once yasamamistin sanirim. toparla be biraz. kararsizlik en beteri desem? kobraci huseyin efendi. kartvizit. yahni. ne oldu? olur oyle. cilginsin. yalniz tastan duvar olmaz. soner arica. scroll lock. papatya. delik. manyak la bu adam.
sen dün o agresyonu yapmayacaktın bak. bir kere yeri değildi. tam ortasındayken gecenin, damlayan su seni taşırdı. sonra sen olayı kıskanıyorsun diye gülüştüler sana. yazık lan. emeğine yazık. günü sen de yaşayacaksın, kıskanmıyorsun ama sinirlenme de. seviyorum seni. *
sana laf anlatmaya çalışmayı bırakalı uzun zaman oldu. anlamıyorsun çünkü. bir kulağından girip ötekinden çıkıyor. ama yine de son bir gayret, belki bu sefer olur diye bir şeyler daha söyleyeceğim.
çok fazla düşünüyorsun, bazı şeyleri fazla abartıyorsun. etme, eyleme. başka şeylere yönelt ilgini. saçma fikirlerden kurtul. nedir bu senin yüzünden çektiklerim!
hayatı yoluna sokmak, istediğin geleceği yakalamak her zaman elinde olmaz. hatta bana kalırsa hiç bir zaman elimizde değildir. zamana bırak her şeyi. bırak geç olsun. olacaktır nasıl olsa. şimdiye kadar gerçekleşen isteklerin aslında hep neredeyse vazgeçtiğinde gerçekleşti değil mi? demek ki bazen akışına bırakmak gerekiyormuş, oluyormuş zamanla çoğu şey. ha, olmazsa da olmaz güzel kardeşim. olanlarla yetinmeyi bilirsin sen, tanırım seni.
bir daha beni buraya yazmak zorunda bırakma oğlum. bizim memlekette kendi kendine konuşana deli derler. tamam espri yapma, biliyorum sizin memlekette de aynısını derler. çok komik... hadi defol git şimdi, beni benimle bırak.
placebo julien deki gibi sen ağır çekim bir intiharsın dostum.bir keresinde hızlı bir şekilde denedin, başarısız oldun ve baktın ki artık lanetlenmişsin. hayatı sindire sindire yavaş yavaş yaşayacak, her gün içindeki ölme isteği biraz daha artacak.
sana tavsiyem fazla düşünme, hayatın anlamını arama, kendine dünyaya niye geldim diye sorma. ama bunlar umrunda bile değil. sen iflah olmaz bir manyaksın.
ulan kasma artık kendini be rahat ol biraz...bitti işte her şey rahatsın...bitti kabus uyandın geçti gitti...
asma artık suratını,biraz kendini düşük artık.
çok çelişiyorsun kendinle.
diken üstünde yaşamak zorunda mısın hep,ne zaman rahata huzura ereceksin,böyle giderse erken öleceksin...
içinde kabaran bir sürü duygu varken insan neden sadece nefreti seçip sergilemekten çekinmiyor, yaşamda o kadar güzel ayrıntı varken neden hep kötü anlar kazınıyor beynimize?
Hayat dediğimiz koşunun tadını çıkartmak varken, etrafı izleye izleye yorulmadan gitmek varken neden bu telaş, neden bütün duyguları sömürene kadar kullanıyoruz da, bittikten sonra ardından ağlıyoruz?
Severken, sevildiğini bilirken, sevgiye alışırken insan ne çabuk da yıkabiliyor bir anlık nefret ve kızgınlıkla en sevdiğinin hayallerini?
Canın yanarken neden illa başkaları da yansın istiyorsun? Bu kadar soru varken kafanda ve daha dillenmeyen bir sürü soru cümlen varken, nasıl her şeyi biliyorum havaları içinde oluyor insan?
Diline dolanan bir şarkı eşlik ediyor şimdi, sakin sakin bu yazıyı yazarken.
Ah benim sevdalı başım
Ah benim dünya telaşım.
................
................
................
Ah benim iyimser yanım
Ah benim aldanışlarım
Ah benim kavgalarım
Ah pişmanlıklarım
Sus artık uslandır beni.
--spoiler--
buradan anlatayım. kendimi kürtlerin yerine koyan bir türküm. biz buna empati yeteneği diyoruz. düşünüyorum. bana biri zorla kendi dilim dışında bir dili öğretse ve sen türk değilsin, bilmemnesin dese ne hissederdim. mesela çin'de bir uygur olsam ne düşünürdüm. evet, bu tip soruları sorduğumda aldığım cevaplar kürt meselesinde neden kürtlerin yanında yer almam gerektiğini ortaya koyuyor türkiye'de. amacım şiddeti meşrulaştırmak olmadığı için illegal olarak tanımlanıp lanetlenen şiddet kadar legal şiddeti de eleştiriyorum. kıble olarak mantığı aldıktan sonra insanın ulaşacağı kent vicdan oluyor ister istemez. işte kimine göre terörizm ya da sempatizanlık olarak adlandırılan bu tutum aslında mantık ve vicdanın hemhal olmasından başka bir şey değil.
--spoiler--