ben bu yazıyı kendime yazdım

entry9237 galeri60
    76.
  1. kola kapağında söndürülmüş sigara misali tütüyor hayatım... zamansız üflemelerimle süngeri yanıyor ve leş gibi bir koku sarıyor bedenimi... düşüncelerinden bıkmış birinin ciğerlerine dolarken düşüncelerinden uzaklaşıp izmarite yöneltmek istiyorum ellerini... yapamıyorum. acıyorum. ağlıyorum.
    dişlerimin arasından 'cısk' diye tükürüyorum izmarite sonra. hayatıma tükürmüş gibi hissederek...
    gülümseyerek bir sigara daha yakıyorum her defasında... gri dumanın beni zehirlemesinden zevk alıyorum.

    yavaş yavaş ölmek istiyorum...
    9 ...
  2. 77.
  3. 1000. entry'ne gereğinden fazla anlam yükledin, kendi başlığına mı yazsan, 1000. entry başlığına mı yazsan bir süre düşündün. evet evet 1000. entry diye bir başlık var ve var olması senin yalnız olmadığını, kimi insanların da buna kıymet verdiğini gösterdi sana. 4 ay gibi kısa bir sürede bu kadar şeyi nasıl yazdım diye düşündün, şöyle bir okudun yazdıklarını, farkettin ki çok özenmeden, basit cümlelerle yazmışsın. olsun buna da şükür dedin. peki bu entry'den çıkardığın sonuç ne. 1000. entry hayırlı uğurlu olsun mu? bu mudur? budur diyor. bak yine cıvıttın.
    7 ...
  4. 78.
  5. zarlarını attın.
    1'den 6'ya kadar bütün rakamlar karşında hazır durdu, birer asker gibi.
    bütün olasılıklar senin şimdi.
    imkansızlığını olasılıksızlığın bozdu.
    5 ...
  6. 79.
  7. içimde kaç ben var hala çözemedim, sanırım bu saaten sonrada çözemiyeceğim. beni ben bile anlamazken başkalarının anlayışını beklemem ne kadarda umutsuzca. kendimi olduğum gibi kabul etme saflığına ne zaman ereceğim bilmiyorum.
    4 ...
  8. 80.
  9. sana söylüyorum evet evet sana, şu anda bu yazıyı yazmak da olan kişiye,
    yediğin onca kazıklar yetmedi mi akıllanmana,
    kaç kez dedim sana
    bu dünyada iyi olursan sömürülürsün diye
    kötülüğün prim yaptığını kaç kez daha söyleyeceğim,
    iyi insanların aptal muamelesi gördüğünü söylemekten ben bıktım
    sen iyi olmaktan, sömürülmekten bıkmadın
    iyi oluyor sana müstahaktır,
    ama yine de son sözüm sana,
    acırsan bigün acınacak hale düşersin
    artık ne kadar anlarsan. *
    6 ...
  10. 81.
  11. 82.
  12. dünyada yaratılmıs en degerli varlıklardan sadece biri oldugum için; doğayı ve dünyayı sevdiğim için bu yazıyı kendime ve tüm kainatı yaradan için yazdım.
    5 ...
  13. 83.
  14. evet dengesizin tekiyim ben. itiraf ediyorum öyleyim. ama içimde bulunan ve asla ne olursa olsun geçmeyen o acının gitmesini istiyorum. bazende düşünüyorum, artık benden bir parça mı bu acı. gittiğinde içimde kocaman bir boşluk mu olacak. kendime soruyorum acıdan mı doguyor insan. bazen gökyüzüne bakıyorum yakıyorum mumları güzelde bir parça koyuyorum playliste yakıyorum sigaramı onu arıyorum yanımda omzuna yaslanıp kafamı koymak istiyorum dövmeli kollarına. bir dövme olmak isterdim onun vücudunda . gecici bir dövme olmaktan korktum durdum. dövmen olurken bedenınde cok mu acıttı ignelerim seni diye düşündüm düşündüm. sanırım evet dengesiz iğne darbelerim canını cok acıttı ama sen katlandın buna. bak yine sana geldi tüm özcükler oysa kendime yazıyordum bu defa. bazen kendime lanet ediyorum. zamanı ileriye sarmak ve kollarına sarılmak istiyorumm. arada bir seninle gezmek istiyorum sevişmek istiyorum arada bir seninle . ben çift karekterliyim. ben bu yazıyı 2.tekil şahısa değil 1. tekilime yazdım. ben çift kişilikyim. biraz kadın biraz cocuk ...
    8 ...
  15. 84.
  16. ne kadar çalışsam da sınırlarını kendi çizdiğim bu çemberin dışına çıkamıyorum. uğruna pek çok şeyden vazgeçtiğim kişiler artık yanımda değil. peki, bir hiç için mi kaybettim her şeye yeniden başlama şansımı? evet, ben kaybettim. ama neden bunu kendime itiraf edemiyorum? daha ne kadar dayanabilirim bu şartlara? hiçbir şey bilemiyorum artık. güvenemiyorum kimseye. hayat daha başlamadı benim için, yeni bir başlangıca kadar...
    4 ...
  17. 85.
  18. bir garip istanbul yolcusu...
    60 ların bohem duygularını zamanına uyarlamak arasında gidip gelen, yasantısına bir nebze ruh katmaya calısan insan modeli sanki...
    ruhsuzlugundan mı yakınır yoksa kişiliğinin getirileri midir bunlar bilinmez...
    soruların cevapları önemli değildir. o sadece sorar. cevap aramaksızın...
    modası geçmiş felsefe akımları gibi anılır sadece, yaşanmaz...
    ha bir de gece gece ne meraklıdır kaptancık kendini anlatmaya. peh!
    bu yazı da bana gelsin. engellenemeyen bencil yönüme...
    6 ...
  19. 86.
  20. hayatına değdiğin kaç insana iyi geldin. Hep sordun kendine. ama tutamadın yine kendini.
    sana dokunana o anda bulaşan bir hastalık, bir illet gibiydin hep. iyi niyetliydin ya da kendini hep böyle kandırdın. kendine bile dürüst olamadın. yazıklar olsun sana. sevmeye ve sevilmeye olan ihtiyacın itti belki seni bu başka yollara. sevilmek için sevdin. vereceklerinin sınırını bildiğin halde kendi bataklıktan oluşan arazilerine soktun insanları. küçük insan şimdi mutlu musun. sen yapamıyorsan bari bırak ta insanlar iyileşsin.
    9 ...
  21. 87.
  22. mutluyum çünkü o kasfetli bulutlar şehrimden uzaklaşmaya başlarken ilk bahar kışa ''bi str git artık'' ını çekti ve güneşini daha güzel açılarda şehrime kırptırtmaya başladı. tabi belli olmaz bakarsın komşunun soğuk hava dalgası gelir ve üşütmelerine tekrar başlar ama ben o baharın çoşkusunu ruhumdan hissettikten, her yürüşümde gözümü basketbol potasına diktikten, ufkumu keyifli bir ege yolunda mecburen dinlenilen mecburiyetlerin en keyiflisi olan yunan radyosuna çevirdikten sonra el nino gelse ben ruhuma tshirtümü geçirmişim bana dokunmaz. ulan mutluyum üstelik aşıkta değilim, 20 gündür japonya'dan gelmesini beklediğim abim de gelmedi, sayısal loto'da 2 bile tutturamamışım hatta yine tek maçtan iddia kuponumu yırttım ama mutluyum.
    5 ...
  23. 87.
  24. Soğuk. Ne kadar süredir üşüyorum bilmiyorum. Bildiğim şey ise gözlerimi kapatıp kendimi soğuğun içine bırakamadığım. Kafamı çeviriyorum.Başucumda birisi. Ellerimi tutuyor. Buz kesmiş avuçlarımı götürmüş ağzına nefesiyle ısıtmaya çalışıyor. Çok yorgun olduğumu hissediyorum. "yapma" diyemiyecek kadar yorgun.Çünkü biliyorum ki beni hayatta tutmaya çalışmasının tek nedeni yalnız kalmaktan korkuyor oluşu. Ben korkmadım hiç yalnız kalmaktan. Alıştırılmış bi yalnızlık benimkisi. O benim gibi değil. Korkuyor. Korkutuyor yalnız olduğunu söyliyebileceği birinin olmama ihtimali. "Acı çekiyorum" demek istiyorum -Sus yorma kendini ve gözlerini açık tut-
    Bırak artık nolur..Bak buz kesti avuçlarım. izin ver uyuyayım.
    11 ...
  25. 88.
  26. lisedeyken hazırlık ta boşluk doldurmalı bir sınav oluyoruz sıra arkadaşım birşey söyledi anlamadım sonra kağını gösterdi kağıdın kenarına kocaman harflerle "6 let mi?" yazmış. (6. sorunun cevabı let fiili mi demek istedi sanırım.)

    + bu ne olm kağıda 6 let mi yazmışsın? kime yazdın bunu

    - kendime yazdım hocam.

    + ben de yedim!
    4 ...
  27. 89.
  28. bunca zahmetin hiçbirine katlanmam gerekmiyordu. hele ki imkanlarım böylesine genişken bana bir tek engel
    bir çeşit psikolojik baskıydı, bir korku, bir önyargıydı. tanrım! bilişim çağında yaşıyordum ve hala ona açılmak için
    doğru yolu aramaktaydım. insanların içinde kalan geçmiş günlere özlemden kaynaklı bilişimi aşka aracı kullanmama
    düşüncesi dönüp dolaşıp beni de vurmuştu. hiç o dönemlerde yaşamamıştım evet. ama etkilenmiştim bir kere. ucu
    yanık mektuplardan, gizlice avuca yerleştirilen saman kağıdından yapılma notlara kadar değişik metodların
    hevesiyle kaplanmıştım. oysa bir epostayla da söyleyebilirdim ona hazırladığım nice sözleri. ama olmazdı. şu
    bilgisayar denen aletin harflerinden hiç hoşlanmıyordum. kendi el yazımı okumalı, benim dokunduğum kağıdı
    tutmalıydı narin ellerinde. ben böyle hayallerle uyuyordum her gece. okulun çıkış saatine kadar onu düşünüp, çıkışta
    onu yalnız yakalayabileceğim evinin bulunduğu sokağa girinceye değin takip etmeyi ve omzuna usulca dokunmayı
    ismini yumuşacık söylemeyi. ani ürperişini ve şaşkınlığını buğulu gözlerle izlemeyi. ve elini tutup yazdığım mektubu
    veyahut hediyeyi avucuna tutuşturmayı..böyle hayallerle, bu tür kurgularla uykuya dalıyordum geceleri.
    şanssızdım. hiç rüyama girmezdi, belki bir, belki iki kere. ya da ben hatırlamazdım. bilmiyorum. haftasonları hep
    bu hafta söyleyeceğim derdim. ama her hafta böyle bitiyordu işte. bazen aslında birbirimize uygun değiliz diye
    düşünür, gözlerini gördüğüm anda unuturdum. hele bir de gülüşü vardı ki ölürken gözümün önünden geçeceğini
    umduğum film şeridi bundan ibaret olmalı diye saf bir düşünceye kapılırdım. ölümü düşünmüyordum. onu
    düşünüyordum.
    5 ...
  29. 90.
  30. masalımı yazmaya başlayayım bugün! ilk kelimesi 'huzur' olsun, bol bol sırıtsın herkes, yavşak bi mutluluk olsun suratlarda..

    masalım başlasın bugün! sıradan, alelade bi masal olsun benimki, dileklerin kabul olduğu.. ve mutlu sonu olan masallardan değil; mutluluğun alıp yürüdüğü masal boyunca..

    kurduğum dilek-şart kipli fiiller, geniş zamanla çekilsin masalımda! esas kız, masalın ortasında çıkıp gelmesin; hemen dahil olsun hikayeme. ben kırıp dökmiyim diğer kahramanları, bu kez ıskalamayayım mutluluğu, çekip gitmeyeyim sebepsiz ve yalnızlığı anlatmak bana düşmesin artık..
    8 ...
  31. 91.
  32. benim günüm bugün..
    ve yagmur da bana,
    benim için aglıyor bugün..
    belki de benim yerime,
    benim akıtamadıklarımı..
    biliyorsun ne çok severim yagmuru..
    nedeni belki de
    benim gibi aglamayı diğerlerinden gizlemeyecek kadar cesur olması..
    ama ortak yanımızda var..
    ikimiz de sessiz sessiz aglıyoruz..
    benim günüm bugün..
    ama ben evde yalnızım..
    yağmur yağıyor Bursada..
    benim havam, benim yagmurum..
    ama ben yalnızım..
    seni bekledim aslında..
    gelmeyeceğini bile bile..
    bi umuttu işte..
    kendimi onunla kandırdm belki de..
    kendim için süsleniyorm dedim,
    bugün benim günüm diye..
    ama sanaydı bütün süsüm püsüm
    gelirsin belki diye..
    biliyorum gelmiceksin..
    ama umuyorum işte..
    çünkü bilioyorsun ben
    "nefes aldıgım sürece umucam"
    öyle demişti ya cicero..
    ne cok severim dimi felsefeyi..
    bilirsin bu cümleyi de cok severim..

    kapalı bi kutuyum aslında ben kimi zaman
    hatta belki de coğu zaman
    ama ben kendime bile açık olamadım ki hiç bi zaman..
    bir tek onlar biliyor beni, benden iyi..
    onlarla dökülüyor tüm içimdekiler..
    onlarla aglıyorum en cok..
    onlarla yasıyorum hatıralarımı..
    iyi ki varsınız kağıdım,kalemim
    ve iyi ki varız..
    iyi ki doğmusum ben
    ama
    keşke bu kadar yalnız olmasaydı bugünüm,
    doğumgünüm....
    benim günüm....
    14.01.09 - 17:17 BURSA
    7 ...
  33. 92.
  34. cok kanadın, cok yara aldı, cok kanattın, cok yaralara neden oldun. artık bu yazıyı kendime yazıyor ve artık kendimi düşünmem gerektiğini farkediyorum. yeni bir hayat bekliyor beni. geçmişi sineye cekme zamanı sözlük. basını alıp gitme zamanı.
    3 ...
  35. 93.
  36. herkesi kendin gibi zannettin de ne oldu, çok sevme demiştim sana ama sevdin. sen değilmiydin etrafına çok bağlanma diyen kendine neden sözün geçmedi. şimdi aynalara bakıp bir taraf fazla severmiş neden o taraf hep benim deme. sen bu saflıkla hep çok seven, hep en çok üzülen olacaksın. dürüst olsanda bu çok dürüstlük insanların aklında neden bu kadar kusursuz diye hep bir şeyler aratacak, insanoğlu öküz altında buza aramaya meraklıdır. ama sen yine anlamıyacaksın..
    3 ...
  37. 94.
  38. vazgeç artık! bütün uğraşların batağa saplandığı şu şartlarda vazgeç çabalamaktan. sevmekten vazgeç, sevilmek ise hiç olmamıştı say... okuduğun tüm kitapları yak ey kendim! gördüğün herşeyi unut... bir sanrı imiş gibi hayat, dalgalansın şimdi bütün bulutlar. ama sen vazgeç artık! üstadın bir şiirinde dediği gibi "kalbim katlanma bu dünyaya" demeli ve belki yine gelirim diyerek arkanı dönmeli, gitmelisin... yüzlerde o samimiyet görünmüyorken henüz, vazgeç. hem güneş de batmamışken daha... anlatacak çok şey vardır ve dinleyecek çok şeyin eksik kalmıştır. yere düşmüş olana elini uzatmaktan vazgeçmesen de vazgeç kaldırdığında "neden" düştüğünü anlatmaktan, sıkmaktan vazgeç... gülmekten vazgeçemesen de vazgeç gülen yüzünü göstermekten hayata. gece yürüyüşlerinden vazgeç esrarlı sokak aralarında kentin... sokak köpeklerini beslemekten de... top oynayan çocukların arasına katılmaktan da... sabahları pencereni açıp da hava tahminleri yürütmekten, gecenin bir yarısı zil zurna bir halde sevgilini arayıp da bağıra çağıra ona olan sevgini anlatmaktan, o eski istanbul'muş gibi bu kent ölüsünü seyretmekten... vazgeç! anlasana işte "ahmak çabalar, iş olacağına varır." çabalayan bir ahmak olmaktan vazgeç... biliyorum ki beni gene duymazdan geleceksin ey kendim! bunu yapmaktan da vazgeç artık! bak olmuyor işte...
    6 ...
  39. 95.
  40. 96.
  41. bak bana diyorum;
    akıllı ol artık. aklını başın al. sevilen sayılan biri olduğunu kabul et. sıyrıl şu paranoyalarından.
    millet pankart açıp mı gezsin "seni seviyoruz" diye.
    bu kadar çok işaret varken neden hala kendini yalnızlığa ve mutsuzluğa mahkum ediyorsun.
    "o"nu bulmuşken, sevmişken neden izin vermiyorsun daha da mutlu olmana.
    bak! bana son kez söylüyorum yaşın geçiyor ama boşa geçiyor.
    yakala bir kenarından ve unut artık yapamadıklarını.
    al eline tüm geçmişini. ama sana ağırlık olması için değil, ibret olması için, ilerlemeye devam etmeni sağlaması için.
    sev artık sınırsızca, korkusuzca ve beklenti içine girmeden....
    ***
    4 ...
  42. 97.
  43. --spoiler--

    Ne hissettiysem
    Ne bildiysem
    Gösterdiklerimin içinde parıldamadı asla
    Hiç olmadım
    Hiç görmedim
    Görmeyeceğim olabilecek olanları
    Ne hissettiysem
    Ne bildiysem
    Gösterdiklerimin içinde parıldamadı asla
    Hiç özgür olmadım
    Hiç kendim olmadım
    Bu yüzden sizi affedilmeyen ilan ediyorum

    --spoiler--

    the unforgiven
    6 ...
  44. 98.
  45. bazen tam bir öküz oluyorsun. biliyorum evet.

    edit: hey millet benim kendime öküz deme hakkım yok mu yahu?
    4 ...
  46. 99.
  47. -allah saa akıl fikir versin.
    -amin
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük