Ne zaman çıkarınla adamlığın arasında seçim yapman gerekse, ki malûm bu ülkede böyle, adamlığı seçtin. Ve sonuç ortada: kimsen yok. Tutunacak dalın da yok, uğruna yaşayacak biri ya da bir şey de. Şimdi ne bok yiyeceksin sadaeke efendi? Yaralısın, belki onmaz cinsinden. Üstelik yapayalnızsın.
Ne halt ettin be SadaEKE! Niye ortama uymadın bir türlü? Niye insanlardan kaçmak yerine onları kullanmadın? Biliyorum, biliyorum! Öylesine vicdanın izin vermezdi. Zaten senin en büyük sorunun da bu değil miydi hep? Don Kişot'luk, değirmenlere değil ama... Neden hep gerçeklerden yana oldun? Kim senden doğruyu, iyiyi, güzeli istedi be salak!
Bak, Serilmişsin toprağa; oluk oluk kanıyorsun. Bu kuş uçmaz kervan geçmez yerde kim bulup da elinden tutacak? Kim otayacak yaralarını? Kim elinden tutup kaldıracak ayağa? Kim uğruna yaşayacak nedenin olacak?
Bak, annen de öldü. Artık arkanda "zaten bir evlât acısı çekti" diyebileceğin o da kalmadı. Kime yaşıyorsun oğlum! Bırak kanasın yaraların. Gerçi onlar da yeterince hızlı götürmüyorlar. Ah, keşke...
Oysa ne hayâllerin vardı. Gerçi hâlâ da var. Hep böyleydin zaten: larger than life diyor ya ecnebiler. Sonra hayattan sille üstüne sille yedin. Bir, iki, üç... Kafan kırıldı, gözün çıktı, diyaframın patladı.. Hakem de araya girmedi bir türlü. Oysa çalsaydı bitiş düdüğünü. Kim ne diyebilirdi ki onca hasardan sonra?
Göz kapakların ağırlaşmaya başladı. Yakında gözlerin de kararmaya başlayacak. Kapat artık, direnme. Yok gelecek kimse ufukta. Yok mu sahi..?
Mavi küre üzerine düştün düşeli, yani tam 29 senedir, olmayacağını bile bile tatlı hayallerin peşinden gittin "ya olursa?" Diye ve sonunda hiç "olmadı".
Hala farkında değilsin idealist mi yoksa hayalperest mi olduğunun. Farkında olduğun tek şey, şu yaşına rağmen bir baltaya sap olamamış olman.
Olamamanın da bir "oluş" şekli olduğunun farkına varacak mısın artık, yoksa sonsuz kudret sahibi olduğuna inandığın yaratıcı'yla inatlaşmanın, karşı tarafın pes etmesiyle sonuçlanacağını düşünmeye devam mı edeceksin?
Artık sevmekten vazgeç deli gönül. O seni sevmiyor ve önemsemiyor, sen hala neden sevip kalbinde yaşatmaya çalışıyorsunki. Unutmadıkça ruhun ölüyor. Vazgeç bu sevdadan ...
Aferin lan, son 5 yılda birçok tecrübe edindin, hepsi seni üzse de bu boktan hayatla ve boktan insanlarla nasıl yşayacağını öğretti. Yavaş yavaş mutlu olmaya başladın, değiştin, geliştin ve bunlar devam ediyor. Tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Öpüyorum.
yazmak ve yazdıklarımın okunuyor olduğunu bilmek istiyorum.
yazmak isteğimle beraber, elime kalemi alıp yazamadım içimde ne var ise... çünkü, yazmakla beraber, omzuma yük bildiklerim eksilecek değildir. bu sefer, bildiğim tek çıkış yolum, yazmak dahi kurtaramıyor beni. yazıyorsam nedir bundan kazancım? pragmatist miyim? hayır. ama bu sefer, ilk kez, yazdıklarımın beni kurtarmasını istiyorum. yazar olsa idim, kağıda olağanüstü düşlerimi yazar, bunun okuyucu ile kavuşma günü sabırsızlığını yaşardım. ben yazdımsa bunu kim okur? ben okumaz isem kendi kendimin boşluğunu oluşturmaz mıyım? yazdıklarımı unutup kaybettiğimi veya unutup okumadığımı düşünün, kendi hiçliğimi oluşturan kişiye dönüşürüm. lütfen, kağıt ve kalem. saygılarım ve hürmetlerimle... ama benimle bir kez olsun konuşun.
Şimdi sana sarılıp ağlayabilmek vardı. Ağlayabilmek için bile bir boşluk arıyorsun biliyorum. Ağladığında ise sebepsiz, çünkü sen sebepleri hep gömmüşsün. Sana üzülüyorum. Senin için güzel hayaller kuruyorum ama sana üzülüyorum elimden başkası gelmiyor. içinde hep bir burukluk kalacak biliyorum. Hangi yoldan yürüsen içinde hep bir burukluk kalacak. Umarım bir gün ağladığında kendine söyleyebilirsin gerçek sebeplerini.
Ağlamaktan kendini sakındın gerektiği zamanlar. Umarım hayatın gülmen gereken asıl zamanlarda ağlayarak geçmez.
--spoiler--
kalbim: off ya hem mesaj atıyor hem cevap vermiyor bu beni üzüyor
aklım: kimsin ki sen sana mesaj atsın neyisin tam olarak sevgili desen değilsiniz arkadaş desen arkadaşlarına mesajına cevap vermiyor diye trip mı atıyorsun
kalbim : evet şule ye trip atmıştım
aklım: lan mal şule ye attığın trşbe kendin bile güldün geri zekalı mal mal konuşma
kalbim : ama üzülüyorum
aklım : sen gardını mı indirdin?
kalbim : şey galiba evet
Aklım: çabuk toparla kendini. Salak mısın sen ya? Hayatında iki kere gördüğün biri için kendini üzüyorsun. Karantina da bile yazmıyorsa demek ki çok da değerli değilsin. iki üç gün senin istediğin gibi davrandı diye aşık mı oldu sandın kızım sen hayırdır ya kaç yaşındasın kendine gel. Gelme böyle oyunlara. Bu erkeklere güven olmaz. ilk başta böyle ilgilenirler sonra sarı bez olarak kullanılırsın temizlik bitince tezgahın üstüne katlanır konursun.
Sana yalan söyledim, yalnızsın bunu ben istedim. Ama bana da çok yalan söylediler sevgili kendim. Neyse bu konuları yüzyüzeyken(ayna karşısında) konuşuruz, burdan konuşup da milletin kafasını sikmeye gerek yok.
insan yedisinde neyse yetmişinde de oymuş the compass. içindeki o duygular o belirleyicilikler hiç değişmiyormuş. Sadece biraz dinlendiriyormuşsun onları.
Günün sonunda kalan yine kendin ve içindekiler oluyormuş.
Herkese söylüyorsun sen olmadan senin bir hayatın
olmaz, sen nefes almadan gerçekten bir hayatın söz konusu olamaz diye bunu sen neden uygulayamıyorsun? Dışardan bakılınca öylesine heybetli öylesine güçlü durmayı biliyorsun, ki öylesin de ama içinde sahip olduğun gücü kullanmaya bir adım bile yaklaşamıyorsun. Kendini bırakmaya sanki dünden razısın, bu sen değilsin ki. Bu benim tanıdığım sen olamazsın, şu güne kadar belki kiminin gözünde küçük ama senin hayatın için büyük engeller atlattın ,neden kendini bir çıkmaza sokmak için elinden geleni yapıyorsun? Sana kızmıyorum çünkü yaşadığın belirsizlik veya boşluk seni bu düşüncelere itiyor ama bununla sadece kendini değil etrafındaki bir çok kişiyi olumsuz etkiliyorsun ve mutsuz ediyorsun. Bu yüzden yapacağın şey polyanacılık oynamak değil, sadece kendine gelmek kendini yeniden bir şekilde bulmak ve ona göre davranmak. Seni seviyorum, unutma!
oğlum biraz akıllan lan bütün gün sözlüktesin iyice asosyalleştin zaten sap asosyal bir insansın kendini iyice deli gibi yaptın git biraz nefes al kendine çeki düzen ver.
Of be the compass. Kimse senin bakıcın değil. Kimse senin psikolojik durumunu, kafana taktıklarını yersiz yere önemsediğin şeyleri ne dinlemek zorunda ne de çözüm bulmak. Kaldı ki her şeyi en yakınım dediklerine bile bazen anlatmaman gerek. Paylaşmayı seviyorsun ama bazı şeylerin de Biraz kendi içinde kalması lazım. Çevreyi daha az rahatsız etmek adına. Canın mı sıkkın kafaya mı taktın. Sözlüğüne gel. Dök içini istediğin gibi. Bırak çözüm bulama ama içinde de kalmamış olsun. Yaz satırlarca. Şu insanları fazla önemsemeni de bırak bir kenara. Ne zaman boşlukta olsan dinleniyor olsan hep kendine bu saçma sapan insanların sana karşı yaptıkları düşüncesiz davranışlarını ve sözlerini dert ediyorsun. Bunu biraz da senin karakterin ama değiştirmek de senin elinde. Bu dünyada çok daha büyük dertler sıkıntılar var. Artık bu küçük şeyleri aşmalısın. Senin için önemli olan sözler ve davranışlar senin hayatındaki önemli insanların sözleri ve davranışları olsun. seni yine sen kurtarırsın the compass. Sakın unutma.