Yazı yazmak... Bir şeyler karalamak ama usulca,sakince sayfayı kelimeleri korkutarak değil! yazın bile düzgün olucak yazarken sonlara doğru kayabilir! kötü olabilir hızlanıp öfkelensende bir şey olacağını sanmıyorum. ama insanlarda böyle değildir. sakin ve sükut içinde olmak zorundayım kendimi dizginlemem lazım!sabır...sabır... bakalım zaman ne gösterecek bize neler yaşıyacam bilemiyorum...
Korkuyorum çözememekte cabası düşünüyorum. Ya rabbim bir çıkış yolu göster yine çıkmaz bir sokağa girdim gibi ama çıkıcam burdan az yada çok yara alarak ama çıkıcam umarım az yaralanırım. klasik bir söz vardır ya hayat denilen bu yolda büyüyerek görerek ve ağlayarak yürüyorum ama yürüyorum halbuki yerimde saymak hep şu an bulunduğum yaşta olmak isterken, bir anda büyümek istedim 5-6 yaş bişeyleri kazanmak bazı şeylerin sahibi olmak için, sitemde ettim niye geç geldim dünyaya diye sonra düşündüm öyle olması gerekiyomuş buna karar verdim! Demek ki, kaderde acı çekmek veyada böyle mutlu olmak varmış. Diyorum kendi kendime hiç girmeseydim bu yola hiç çıkmasaydı karşıma insan bir dertten kurtulmak için gittiği yerden daha büyük dertlerle döner mi evet döner.!
bunları aklım söylüyor ama kalbim tam tersini ve daha fazlasını, mutluydum yanındayken huzurluydum ... şimdi ise kafamda bin tane ? var. Herşey birbirine vesile oldu, iyi mi kötü mü zaman göstercek! zaman bu aralar o kadar çok kullanıyorum ki bu sözü herşeyi ona bıraktım bakalım ne olcak? ne bu? neyin içindeyim ben boyumdan büyük meselelere girdim! istemeden karşı koyamadan !sakin olmam lazım sakin!
belkide aşk-sevgi değil bu!ilgiden dolayı kaptırdım kendimi yada hırs!kariyeri, ordadaki yalnızlığım cezbetti belkide... onunkide arzulamaktı belkide ama insan sevmediği birini arzular mı? (bilmem)
zarar görmek istemiyorum gerçekten kaybeteceğim şeyler var belki geleceğimi kaybetcem kazanmam gereken bir üniversite ve gurur duyması gereken bir ailem varken toplamam gerekiyo kendimi hemde acileen!
yakıp yıkma huyum kalmamış be sözlük tabi tanımıyosun daha sen beni yeni geldim aranıza inş uzun zamanda kalırım. bile bile girdim ben bu yola canımın acıyacağını üzüleceğimi bile bile karşı koyamadım napıyım! kapıldım gittim... yanlış yaptık belkide yada yanlış yaptım...eminim o yaşadığı hiçbişeyden pişman olmuycak umarım bende olmam!yavaş yavaş beynimden çıkarıp atmam gerek...olmuycak bir duaya avuç açtık. Bunları yazarken gözleri bakışları geliyor gözümün önüne herşey sıfırlanıyor beynimden atmak ne kelime daha çok bağlanıyorum kim bu adam ha ? beni bu kadar yaralayan,yaralarımı iyileştiren, her daim güvenini hissettiğim insan bu kadar değerli misin benim için aşk-sevgi değilmiş peh kendime bile itiraf edemiyorum ben daha çook seviyorum hemde çoook 'kimseyi kendime bu kadar yakın hissetmedim!tamamlıyosun sen beni'
sende beni, seviyorum seni benim olmuycağını bile bile seviyorum seni...
ooff be sözlük ne olcak benim bu halim..
çok sıkıldım herkesten, herşeyden.. sürekli uyumak istiyorum ama yatsam bile sabah 7 ye kadar uyuyamıyorum ..
hepsi kendim yüzümden..onun suuçu yok . benim aptallığım herşey. grurundan gıkını çıkarmaman gerekirken sen saatlerce oturup düşünüyorsun herşeyi,her ihtimali,her ayrıntıyı tekrar tekrar...
bitti..
bitmesi lazım tekrarı diye birşey olamaz bunun.. kendim sana söylüyorum !!!
sen grursuz değilsin ..olmamalısında böyle birine.. biticek sende biliyorsun..geçecek hepsi geçmesi lazım...
onsuz yaşayamam dediğin insanlardan sonrada yaşayabilirsin .yalandır onlar zaten..
sadece zaman sevgili kendim..herşey gibi bu da geeçecek ..kendine saygını kaybetmene gerek yok ..saçma saapan birşey yapmana gerek yok .. sadece beklee .. sadece zaman ..buda geçecek..bitecek..
hayat bos beles bi olay zaten, salaha ermelere az kaldi. sen yine gul, gizlice gulmek guzellik cunku gul yuzunde. bi sonraki bahara umut tasi ve sen uzulme.
artık gölgem ve ben hayatıma devam ediyoruz duygusuz,sessiz,sakin .yaşamımın o parlak yıldızları tek tek hayıp gittikten sonra güneş olmanın bir önemi kalmadı . sahipsiz bir güneş . beni güneş yapan , anlamlaştıran , büyüleyen , masal tadıdanda hayat yaşayan insan... belki de artık sönme zamanı karanlıklara kaybolarak . haketmediğim ve senin yarattığın o gökyüzünü sana geri veriyorum . ben göremeyeceğin bir gökyüzündeyim artık . senin için , sana özel bir hayat kurman ve bunu defalarca alt üst etmemek için. mutsuzluk kaynağı olup bencilce yaşamamak için . unut ne yaptıysam sana . artık sana özel bir kadın yok yarattığın . hayallerinle gerçeğin eşleşmediği .
sonsuz iyimserliğimle en güzel hayatı diliyorum senin için.
bazen sanki, bir çırpıda hayat yeniden başlayıp bambaşka bir güzellikte dolacak gibi hissediyorum...
bir yerlere sürtüyorum aklımı, hayallerim çakmak çakmak oluyor, alev alıyor. tüm organlarım bu ateşle tetikleniyor ve hayat, bambaşka olağan üstülüklere gidecek gibi oluyor.
hani saklasam o hissi, tükenmese hemen, yapamadığım her hayalimi yapacak kadar enerji barındırıyor.
sonra birden geçiyor yine; sanki saman alevi gibi.
bu sonsuz yaşam enerjisinin hissi nedir ki diye düşünüp, tarif etmeye çalışıyorum 'o' şeyi yeniden... ruhumun dayağı olan tam olarak tarif edemediğim 'olağan üstülük' tüm dünyanın iğrençliğine inat, geliyor bazen.
dedim ya, tek kötü yanı geldiği gibi gitmesi...
şimdi de içimde olan o coşkuyu düşünmeden sevmeli belki...
nasılsa geçecek birazdan.
Neydi hayat ? kimdik ki biz? Sevinçlerimiz var mıydı? Yoksa koca dünyada tek başımıza bir hiçlikten mi ibarettik her birimiz. Karamsar hayat ne zaman gülümser insanoğluna ya da güç ne zaman avuçlarımızda belirir.Peki kaçımız hissettik aşk'ı iliklerimize kadar? kaçımız veda etmeye can attık bu dünyaya ? sorular o kadar çok ki.insanoğlu bu boşluklar da nefes alıp verirken,peki ya peki hiç yanmaz mı bu lamba ? Hayat böyle siyah beyaz film gibi mi ilerler. Güneş doğmaz mı hiç ? diye sürekli sorular sorarken kendime.Hayat bir elma şeker'i uzattı bana al bakalım sinem dedi sessizce. Ve hayatın güzel noktalarının aslında olabileceğini, hayatın herkes'e ve herşey'e rağmen mükemmel olduğunu öğrendim.Bir kez daha.Sadece sahip olduklarımı izlemem yeterliymiş sanırım. Güzel gecen zaman dilimleri , vazgeçemediğim ailem ve dostlarım. Mutlu olmak için sebep ve nedenlere gerek yokmuş. Aslında mutluluk içimizde bir yerdeymiş.Sadece kurcalamak gerekmiş birazcık.Biraz daha ve evet oldu işte.
sevdiğin adama dürüst olmayı öğrenemedin bir türlü. ne bu yalancılık? neden 'buluşamayız' yerine, 'hastalıktan geberiyorum, rengim sarıyla beyaz arası, saçlarımı yapmaya gücüm yok, gözlerim şiş kısacası kötü görünüyorum ve karşına bu şekilde çıkmak istemiyorum!' demiyorsun?
beceremeyeceksin, ayrıl git desem, ona da itiraz edeceksin...
sen aptal mısın demek istiyorum sana, yani bana. yani hangi akla hizmet düşünmeden davranıyorsun sen? ulan yeni misin steril misin ne haltsan bi daha düşünmeden hareket etme. millete kandın, en iyi ilaç zamandır dediler hadi enayi gibi onu da yuttun, ulan hiç mi düşünmedin he? ne ilacı ne zamanı, kaç zaman geçti bi halt oldugu yok! senden rica ediyorum sevgili ben, düşünmeden hareket etme bir daha beni de germe. al işte çocuk gitti babayı beklersin bundan sonra. **
(bkz: psikopat)
üzülüyorsun, kendine verdiğin sözleri gerçekleştiremediğin ve bi türlü hiç kimseye inanamadığın için. ilk gösterdğin direnç güçlüydü, asilceydi; ama yok oluyor bu cesaret, güven ve özgüven. sıyrıl içindeki bulanıklıktan ve anlamsızlıktan. seni bekleyeni seyret, yaklaşmasını hisset ve bir kez daha affet. ilk kez ve belki de son kez. gurur hiçbir şey için kabullenilecek bir meziyet değidir.
kendinle yüzleşmen ve hataların için yapabileceğin bir müzakere, imtahan. içindeki rüzgarlar çok garip ve çok ürpertici, korkutuyor yine seni. ne kadar affedici olabilirsin, ne kadar kabullenici olabilirsin ve ne kadar tekrar sevebilirsin?
tekrar ve tekrar aynı hataya düşebilir misin, ve tekrar üzülebilir misin?
çok yanlış yaptın ve çok tekrar ettin.
üzülmek istiyorsan tekrar gir bu yola ve biraz daha cesur ol. yoksa bi daha güneşin doğmamak üzere solup gidecek.
sen bu yazıyı okumayacaksın belki de; ama bu yazıyı aslında kendime değil, sana yazdım.
senin hayatında ya hep ya hiç felsefesine göre yaşamayı haketmeyecek kadar insanım ben . heran değişen psikoloji ve karmaşık tepkimeler sonucunda silinmekten , törpülenmekten , acıtılmaktan yorulmus bi ruha sahip artık bu beden . yaşama sevincini kaybtmeme sebep olan bütün bunlar yüzünden kızıyorum her gecen an . nedenlerle niçinlerle yaşadığım günerin yorgunluğunu şimdi atarken zamanın acımasızlığını bi kez daha derinlerimde hissediyorum . artık geçti . yürürken eteklerinden yıldızlar çıkan , kırlarda dolaşırken güneşi kıskandıran hayatı masal tadında yaşayarak , keyfi alan bu beni öldürdüğünüz için küsüyorum . açıklamalar yetmez , acılar belki de pansuman edilmez . farklılığın verdiği cezalar yüzünden sıradanlığı seçiyorum bu aralar . bence affedilmesi gereken ben değilim . başkasının hayatına ben ortak olmadım ve paylaşılmayı zorunlu kılmadım . biliyorum bazı insanlar bilerek kötülük yapmaz . ama yinede her yapılan kötülük acıtır be . küçük şeyler önemsenmez . ama bilinmez ki bir kelebeğin kanat çırpışı fırtınalara yol açabilir . işte ben bu kelebek etkisinin ta derinindeyim .
bir adım öteye git. korkma. ne gerek var bu kadar irdelemeye? kaybedecek birşey yok hem. aynı şeyleri yazıp durma dünyaya. bırak bu adımda üstündeki kalkanını. tüy gibi hafifleyeceksin. korkma, korkma...
içimdeki insancıkların uğultuları var kafamda.. anlam veremediğim bir karmaşa var.. içlerinden biriyle konuşmaya çalışıyorum, içimden biri bana sesleniyor.. ''bir insan en fazla ne kadar sevilir?'' diye soruyor bana.. tamda içinde bulunduğum renksiz duvarlarda buluyor beni bu soru.. cevaplar tasarlıyorum kafamda, cümleler kurup beğenmiyorum.. o hepsini duyuyor sonraları anlıyorum bunu.. önce hiç bırakamayacak kadar değerli olabilir bir insan diyorum.. sonra tokat gibi bir soru daha; ''bir insanı bırakabilecek kadar sevmek az sevmek midir?''.. yine beğenmediğim cümleler..sonra diyorumki; hayır asıl bir insanı bırakabilmek için çok sevmek gerekir, sevgiler hep varlığa ihtiyaç duymaz.. bir gün yokluğuna ihtiyacı olabilir birilerinin.. ve ona gerektiğinde yokluğunu verebilmek onu çok sevmektir.. bir soru daha.. ''insan sevmediklerinin mi canını acıtır bir tek? yoksa bir insanı çok severek üzebilir misin? yokluklarla mı terbiye olur sevgiler? yoksa birine verdiğin değer ne olursa olsun gitmesini isteyebilir misin?''.. içimdekiler, diğerleri; onu susturmaya çalışıyorlar.. şaşırıyorum, nasıl anlayabilirlerki canımın acıdığını? hala gülümsemeye çalışıyordum oysa, gözlerim dolmadı daha.. sonra farkediyorumki bedenim küçülüyor her soruda, sıkışıyorlar içeride, canı acıyor diye bağırıyor içlerinden biri.. canım acıyor mu? acı bu mu? cevap vermem gereken bir soru var hala; düşünüyorum.. insan sevdiği birinin yokluğuna tahammül edemezki diyorum; nasıl gitmesini ister? onun varlığı nasıl üzebilirki seni?.. içimdeki o hakim, soruları hiç düşünmeden soruyor.. ''bencilliğinden utandın mı hiç?''.. artık ağlıyorum.. bencilliğim.. utanmak.. evet şimdi utanıyorum, indirdim gardımı ve kendimle yüzyüze geldiğimde utanıyorum.. sevdiğim insanlara sevme hakkı vermemiş olmamdan utanıyorum.. ama en çok acizliğimden utanıyorum.. nasıl olurda böyle titreyebiliyor ellerim? nasıl oluyorda hıçkırabiliyorum? nasıl oluyorda kaybetmekten bu kadar korkuyorum? nerede o esip gürleyen ben? nerede o kız gerektiğinde dönüp giden? bulamıyorum.. evet diyorum; evet utanıyorum.. ''korkuyor musun yalnız kalmaktan?''.. bu soru en kolayı; ilk defa düşünmeden hayır diyorum.. hayır korkmuyorum elbette titrer bacaklarım, elbette sendelerim.. düşerim.. ama kalkarım.. korkmuyorum; o benim sığınağım değil.. dostum.. ve bir tokat daha; ''ona bunu nasıl yapabildin?''.. nefes alamadığımı hissediyorum artık.. ''dayan!'' diyor içimdeki diğerleri.. cevap vermeye çalışıyorum hakim sese.. ona bunu yaparken farkedemedim nelere sebep olduğumu.. hiç düşünmedim gitmem gerekebileceğini.. ona yapmamaya çalışırken kendime yaptıklarımın bile farkında değildim inan diyorum.. ben ona fikrini sormadan tek bir şey yaptım, tek bir defa yok saydım onu; hayatımın merkezine koyarken.. kardeşim diyip omzuna yaslanırken hiç sormadım ona.. şimdi ona bendeki yerini biliyor musun? demekten korkuyorum.. senden bunu istemedimki diyebilir evet bunu yapabilir verecek cevabım yok buna.. ona bu değeri verirken kaçmaya çalıştığını göremedim.. yaşadığı acı ortadaydı evet, içinde bulunduğu karmaşadan sandım bu acıyı.. gitmemi istediğini bir an hissetsem giderdim duyuyor musun beni içimdeki hakim? o verdiğin ızdırap, sorduğun sorular.. bunları hissetmiyorum anlıyor musun? gitmek isteyenler oldu benim hayatımda, gitmek zorunda kalanlar oldu.. kimse gitmemi beklemedi kimse kaçmadı... ''gitmeni isteyen birine yapabileceğin en büyük iyilik nedir?''.. bu soru cevapları dahada karmaşık hale getirsede cümleler kurmaya çalışıyorum.. diyorumki; ona yapabileceğim en büyük iyilik gitmek değil.. ya biraz daha az sevmek, yada biraz daha çok sevmek olur.. biraz daha az sevsem arkama bakmaz giderdim.. biraz daha çok sevsem, arkama baka baka, sürüne sürüne ama ona hiç hissettirmeden gider; uzaktan mutluluğunu izlerdim.. son sorusu geliyor; ''şimdi ne yapacaksın?'' uzun uzun cevaplar vermek istedim bu soruya.. tek bir cümle kurabildim; şimdi yalnızca o derin vicdan azabım ve yokluğuyla savaşmaya çalışacağım.. senin hiç kardeşin oldu/öldü mü?
Kendini kandırmaktan başka yaptığın bişey yok.Heh unuttum diyene bakın.Unuttunda neden hep onu düşünüyorsun.Sen aptalsın.Belkide hayatının aşkını kaybettin.Sana son sözüm ''Unutmak o kadar kolay mı sandın.Yolların bana aşktır artık.''
hayatın boyunca mutlu olamayacaksın sen diyorum kendime . hayatın hep birini beklemek ve sızlanmakla geçiçek aslında hiç üzülmüyorum desen de üzülüyorsun ve için içini yiyor. esas adamı unutmaya çalışırken ve unutamazken başka adamları sokmaya çalışıyorsun hayatına ama onu da becerdiğin pek söylenemez. niye bu kadar çok bağlanmaya müsaitsin aptal küçük kız seni. seni sevmeyen istemeyen birini hala neden bekliyorsun.niye ayaklarına kapanıp yalvarmak istiyorsun ''dön ''diye. sana yenilmekten tükendim artık. aptalsın sen ve ben senden nefret ediyorum...
toparlanma zamanın geldi. hayatına devam etmek için beklediğin, olmasını istediğin herşey karşında şimdi. neden hala kıçını kaldırmıyorsun ki hayattan biraz daha zevk almak için?
tanım: sözlük yazarlarının kendilerine yazdıkları yazılardır...
anlamaya başladım; gün doğmak zorunda, ben de gün ışığına çıkmalıyım...kolay değil biliyorum, sabah ayazı iliklerine kadar işliyecek, kış uykusundan kalkmış bir fok gibi topallayarak çıkacaksın; ama yapmalısın, hem temiz havayı düşün, eski hatalarına gülebilmeyi, onlarla barışık olabilmeyi düşün...haydi!!!
Yine aynı noktadayım.Dönüp baktığımda tüm hayatıma neden başarısız olduğumu soruyorum hep. çünkü önümde kaybettiklerim yığılmıştı birbir ve bir tokat gibi yüzüme çarpıyordu hergün.Örtbas edemezdim geçmişi yenilgilerimi inkar edemezdim, unutmak sadece görmemek, oysa gitmez belleğinden anılar hiçbiryere yıllarca bakmasanda duruyorlardır yine taze dün gibi yerinde.Ağlamak eskiden umut verirdi bazen yeşerirdi yağmur ertesi yapraklar bazen de ses verirdi çığlıklarım. Oysa bugün dön dolaş dön dolaş beynimin rıhtımlarındayım yine yosunlu yine karmaşık dön dolaş dön dolaş aynı yerdeyim.Yine sendeyim sen olduğunu bilmesemde, bilmesende senmişsin sığındığım gizli yer yıllar sonra yine aynı sendeyim.