özledim seni, hem de çok... şu anda sen farklı bir ildesin, ben farklı bir ilde... ne yapıyorsun, bugün ne yedin bilmiyorum. sorunca da "yedim işte bi şeyler" diyerek geçiştiriyorsun. ama düşünmüyorsun kardeşinin seni merak ettiğini. belki sen de merak ediyorsun beni, ama emin ol ki ben seni daha çok ediyorum... ben annemin, babamın yanındayım; sen ise arkadaşınla kalıyorsun evde. annem arkadaşın konusunda tedirgin olmakta haklı. her ne kadar onu tanımasa da, insan evladıyla yaşayan kişiyi merak eder.
her gidişinde gözyaşı akıyor gözümden. tuzlu tadını, dilimle yalayarak alıyorum. ayrılığımızın tadı oldu bu tuz... valizinin, yanında götürdüğün gitarının ve parfüm şişenin kokusu oldu...
seni çok seven bir kardeşin var tamam mı. hiçbir zaman üzülme. her ne kadar geldiğinde didişsek de birbirimizi seviyoruz, biliyorum. gitmeden önceki sabah seni uyandırıp sakızı nereye koyduğunu sordum diye "illa ki siktir git mi diyeyim" diye haykırdığında, üzülmemiştim. sonra o gün ben okuldayken binip gitmişsin otobüse, gideceğini bilsem de yine de eve geldiğimde beni seni karşılamanı beklemiştim. olsun, bir dahaki gelişine kadar özlemimi içimde biriktireceğim. lütfen sınavıma yetiş, şiir dinletisinde de seni görmek istiyorum. bana her zaman olduğu gibi destek ol olur mu?
sen doğmadan önce seni hiç istemiyordum itiraf etmeliyim. hatta doğduktan sonra bile bir süre kıskandım belki içten içe. sen gelmiştin benim on yıllık anneme anne, babama baba diyecektin çünkü. nereden geldin bilemedim. sevmedim minicik ve savunmasız olan seni bir anda.
ama çok kısa bir süre geçti ki. sevimliliğinle beni etkiledin karşı koyamadım sana. sonra senin benim canımdan bir parça olduğunu, bu dünyada insanın kendisine en çok benzeyenin ve en değerli varlıklarından birinin kardeşi olduğunu anlayacaktım. sonra da senin kılına zarar gelse, canımın senden çok yanacağını farkedecektim. sen benden bir parçasın, kopardıklarında nefes alamayacağım tek parçam.
biraz daha büyümeni bekliyorum ama sen büyüdükçe ben yaşlanıyor, sen büyüdükçe ben gözlerime inanamıyorum. dün küçücük bir bebek olan sen artık kocaman bir genç kız olmaya başlıyorsun ve sana zarar gelecek diye inan çok korkuyorum. bu dünyadaki en değerli varlığımsın ve hep de öyle kalacaksın.
canım kardeşim,şuan hastasın ve uyuyorsun. 3 yıldır hiç hastalanmadığın için bu akşam canıma okudun. sana kötü muamele yaptığımı iddia edip, beni kameraya çektin ve arena'ya göndermekle tehdit ettin:)) seni seviyorum çok seviyorumm.
ruh eşim olduğun için, tuvalet analizi yapmak için beni arayacak kadar pis ama hayatımda tanıdığım yüreği en temiz adam olduğun için, eşini çok sevdiğin için, çocuklarına iyi baba çocuklarıma iyi dayı olduğun için, benden küçük olmana rağmen akıl hocam, örneğim olduğun için..annem ve babamı her zaman gururlandırdığın için, iyi evlat olduğun için, tanıdığım en sevimli küfürbaz olduğun için, dün gece tombul göbeğinin üstünde saçlarımı okşayarak hayatımın en huzurlu uykularından birini uyumamı sağladığın için sana sonsuz teşekkür ederim hemdemim..
babamdan ikimizin adına aldığın harçlıkları cebe atarken hiç mi için sızlamıyor be insafsız be vicdansız. bir de utanmadan o harçlıkları biriktirip manitana hediye alıyorsun. yazıklar olsun.
zamanında pantolon tişörtleri kullanmayla başlayan çakallıklar, ebeveynleri tatlı sözlerler kandırarak odayı bilgisayarı ele geçirmeye kadar vardı, farkındayım.
ama ne zaman başın sıkışsa, aradığında iki eli kanda olsa sana koşacak bi abin hep var.
sevgili kardeşim evde bazı ufak tefek şeyleri kaybedip yerine çatırmadan yenilerini almaya çalıştın anladık. sonra bi kaç cep telefonu paso vs. onları da anladık. sonuçta kendi çapında problerindi. ama arabanın ruhsatı kaybedilemez kaybedilmemeli
öncelikle bir itirafla başlayacağım; hani o bıcır bıcır sesinle ablaa seni çok özledim diye başlayıp saatler süren konuşman var ya telefonda işte o zamanlar bazen telefonu yatağımın üstüne koyuyorum çünkü bi yerden sonra sesin kulaklarımı aşındırıyor bebeğim. yıllarca senin hayalini kurdum çikolata tenlim ve tam 10 yaş arayla kardeş olduk birbirimize. can oldun bana. şimdi sen daha ufacıksın kırılırsın hemencik. öyle korkuyorum ki meleğim düşüp de dizinin yaralanmasına bile dayanamam. küçükken senin boğazında şeker kalmıştı ağlamıştın mosmor kesilmişti yüzün dedim artık dönüşü yok ölecek biriciğim gitti. nasıl hıçkırıklara boğulduğumu sen hatırlamazsın tabi..sen de miniciktin ki...sen sarışın mısın diyişlerime hayır abla ben siyahışınım deyişin yok mu..ölürüm sana ben. nasıl seviyorum seni. canımdan öte canım. kardeşsin işte iliklerime kadar işlemiş sıcaklığın. benim tatlı prensesim abla seni çok seviyor sen de onu hep sev e mi....? biricik ablasından biricik kardeşine..
sen ki evin en ergeni , en şımarığı , en marka tutkunu , en ağlayanı.. iyi ki varsın melekcan. senin büyümeni izlemek şaşırtıcı. küçük aşk maceralarında yanında olamasam da yanında bil beni. her sorununda arkanda her başarında gururlandığımı bil. en çok da özlediğimi bil. merak etme dershaneden kaçıp erkek arkadaşınla buluştuğunu annneme söylemedim. söylemem de. söz veriyorum sana pembe ugg alıcam.
az ye de kendine bir parfüm al. yeter be benden çok sen kullanıyorsun parfümlerimi.
ben kendime kıyafet aldığım zaman, "yine para mı harcadın" diyerek annemi babamı bana kızmaları için kışkırttıktan sonra, o kıyafetleri bütün yüzsüzlüğünle sırtına geçirip, okula gitme.
kaybettiğin kolye olan tek altınımı bul, hiç olmazsa aramaya tenezzül et.
şimdilik bu kadar yavrucum. *
özledim kız seni. şimdi benden binlerce kilometre uzaktasın. eskisi gibi sevgililerime hediyeleri sen seçmiyorsun, zevksiz ben seçiyorum. onlar da beğenmiyor. olsun. gelsen de sıkışınca ben uyurken cebime para koysan. annem de yapmıyor bunu. özledim lan seni. valla.
kusura bakma gerizekalısın.
gerçekleri göremiyorsun, gözüne sokuyorum bakmıyorsun yine.
keşke biraz bana çekseydin yavrucağım.
zamanla anlarsın. öptüm.
bıktım senle artık yarışa girmekten. annem seni daha çok seviyor diye sürekli kendimi kanıtlama çabasından. evin iyi terbileyi söz dinleyen çocuğu olmandan. hiç hata yapmamandan. çalışkan, zeki ve benden daha fazla para kazanmandan. sürekli birbirimize laf sokma yarışından. 11 yıldır dışarda yaşamama rahmen senin yurtdışına gitme ihtimalinin bile ailemi kahretmesinden. biz birbirimizi sevemedik bir türlü. hiç kardeş gibi hissedemedik. hata kimde bilmiyorum ama ben kardeşim olmasını çok isterdim.
edit:öğrenmiş bulunmaktayımki kardeşim yazılım mühendisi olarak google'da işe girmiş ve coliforniaya ana merkeze çalışmaya gidecekmiş. şurda dr. ünvanımımı almaya az kalmış ve tamda kerdeşimi geçtim diyecekken yapılırmı bu bana. artık yarışcak bir durumda dğeilim sanırım geriye sadece kabullunme kalıyor.
selahattin yusuf, "niçin ağlıyorsun elisabeth, mutlu değil miyiz?" adlı kitabını ağabeyine ithaf etmişti. hemde çok hoş bir şekilde. aynen şöyle: "çocukluk kavgalarımızda babaannemin hakemliğine hiç güvenmemiş, o'nun her defasında benim tarafımı tutmasını asla içine sindirememiş olan ağabeyime; mehmet yusuf'a." bir de "sirenleri taşa tutun" adlı kitabının ithafı var ki, okunmaya değer.
canımın yegane varlığı, herşeyim, en büyük aşkım.. iyiki annemlere yalvar yakar senin olmanda diretmişim. uzaktan seni izlerken gözlerim doluyor, sana her bakışımda.. sen doğduğunda ben 11 yaşındaydım. büyüyüşünü an ben an gördüm, izledim, yaşadım.. şimdi 17 yaşındasın, hayretle sana bakıyorum yine, o küçücük kız nasıl böyle benden uzun, bu kadar güzel bir genç kız oldu diye. herşeyimsin, ömrüm ve nefesim yettikçe..
eşşek sıpası telin kapalı eve yarım saat geç geldin o yarım saatte neler kurdum ben biliyormusun.. ödüm bile ne tarafıma kaçacağını şaşırdı... son çare annemle sen dur ben çıkarım nerdedir diye kavgasına bile gitti... sen nasıl bir varlıksın küçük insanım benim. sensiz olmak mı allah korusun, canımın ta en içi ne kadar güzel yaşanacak şey varsa seni bulsun bebişim benim ablasının haylaz maymunu.
ama bana (bkz: kayışın koptuğu anlar) dan birini yaşattın bugün hele bir daha böle meraklandır yinede severim seni seviyorum seni
git diyince gitmeyen velet ben bu yazıyı sana yazdım.
Hayata şaşıran gözlerin kadar büyük olsun mutlulukların. annemin seni koruyup kolladığı kadar güvenli, kömür karası gözlerin kadar ışıltılı, benim seni sevdiğim kadar büyük olsun ideallerin. hep böyle tasasız akan çocukluk günleri bittiğinde yaptığın resimler kadar mutlu geçsin yaşamın. dumanı tüten ev, gülen güneş, top oynayan çocuk kadar naif ama güzel bir hayatın olur umarım. seni seviyorum.