seni kınamıyorum çünkü sen katilsin ve fıtratının gereğini yapıyorsun. benim kınadıklarım; birbirlerine gelince tavuk gibi adam kesen,allahın adını anarak müslüman kanı içen sözde müslümanlardır, vahşeti uzaktan seyredip kınamaktan öte gitmeyenlerdir ve dahi kınamayı bile beceremeyenlerdir. bir güç savaşı ve kirli oyunlara kurban edilen kadınlar çucuklar ve masum insanlar üzerinden siyaset ve ikbal hesabı yapanlardır. siyonizm varolma sebebini kanla yerine getirirken seyreden sözde müslüman ülkelerdir. bilmelisiniz ki, zulme göz yumdukça masuma çekilen her tetikte hepimizin parmak izleri var, vurulan her masumun kanı bizimde üstümüze sıçramıştır artık. israil masum değil. acaba biz ne kadar masumuz ?
Ahirette en büyük azabı görmeniz duası ile. Allah'ın adaletini ve gazabını tadın o zaman sonuna kadar. Tekrar tekrar dirilecek ve tekrar acı çekeceksiniz. Çok şükür.
Sen Musa'nın oğlu olamassın israil.Şunu bil ki zulm ile abad olanın ahiri berbad olur.Dilerim Filistine yaşattıkların senin başına gelmeden silinmezsin.
Bir hayalim var, hem de çok büyük hayal. Ortadoğu'da savaş hiç bitmese, itler, köpekler gibi bir araplar vursa, bir siz vursanız. Vuruşa vuruşa yorgun düşseniz, bitap düşseniz. Sanmıyorum araplar sizin kadar uzun soluklu vuruşamaz Arapları yok etseniz, Ama harbi yorgun düşseniz. Sonrasında da gelip boğazınıza biz çöksek sizi de biz yok etmiş olsak. Sonunda da DÜnya yahudisiz, Arapsız, yani ortadoğu'nun allahın belası iki toplumundan arınmış bir şekilde yoluna devam etse.
Böylelikle Emperyalistlerin başlıca truva atları Ortadoğu'dan temizlenmiş olur bizim de kafamız ağrımaz. Ha yeni truva atları üretmeyi bilir emperyalistler ama en eskileri olan sizler yok olmuş olursunuz yeni truva atları sizin kadar becerikli değil, onları halletmek kolay, aşiretlerin arasına nifağı soktumu birbirlerini yiyip bitirirler. Veririz barzaniye gazı saldırır talebaniye, sonrasında da veririz Şafiilere gazı, saldırır ALevi kürtlere, akabinde veririz zazalara gazı saldırır kırmançilere vs vs.
Tabi bütün bunlar hayal, nerede bunu yapacak devlet bizde, hükümet bizde. Tam tersi Talebaniyle barzaniyi barıştıran, Zaza'yı Kırmançiyi kürt diye bir çatı altında toplayan, Aşağılık şafiilerle, Alevileri de uluslaşma sürecine dahil edip aynılaştırmaya çalışan Süper mi süper Kürtçü mü kürtçü, Arapçı mı arapçı, yahudici mi yahudici AKP hükümeti ve türevleri geldi var başımıza.
neyse sevgili israil. iyi geceler sana. Hamasın yolladığı füzelerden biri bu gece tepende patlar inşallah, sen de canın sıkılıp Hamaslılara saldırırsın.
bi tutam beyinli bi pişirimlik insandan oluşan devlet demeye dilimin varmadığı amerikanın ayak işleri bakıcısı ey israil...
...(noktalı yerleri herkes biliyo zaten)
yüzyılların getirdiği baskı, aşağılanma, soykırımlar sonucu böyle oldun lan biliyorum. empati kursam haklı bile sayarım nerdeyse. tarımda, bilimde baya ilerisiniz lan, bak bi mühendis olarak bu yönünüzü de takdir ediyorum; hep işte bu baskıların sonucu işte amk.
ama insanda biraz duygu olacak değil mi; yoksa ne farkın var lan hayvanattan, siktiniz attınız arapları 50 yıldır o toprakta; nasıl bi ego patlaması yaşamamışsınız lan öyle.
vakti zamanında bestelemiş olduğum eseri paylaşmak en güzel cevaptır fikrimce;
dünde kaldı bugün,
vurdun masumu övün.
mermilere sövün!
çözüm inkarın eşiğinde,
kanlı her düğün.
çözülmez filistin, kördüğüm!
kanlı topraklar bu gördüğüm.
eli-kolu bağlı düşünün!
rüya değil, gerçek!
sende eğil, bir tek ölmeyen şehit!
düşeni sen de it!
bu ülke hırsa kaç can verecek!?
yine ölecek sonunda masum.
hatrı yok kanunun, haddi yok, vurun!
savaş son durak, dağılan ocak devlete yoksun.
bu sefer bağlayan taş değil, yürektir yosun.
babada yitik evlat, gülen gözler solsun!
yürekte yangın, ahını aldığın mazlum bin pişman.
yerde namusun düşman.
caddelerde soluk siman.
hüzne vurunca ezan,
gözlere yaşlar dolar inan.
uyanır duyan, sende uyan;
acımasız nefes soluyan insan.
ihsana muhtaç insan,
günahın bir san ve aldan.
kaldırmaz toprak, katile yakışır anca can almak.
sokak araları dar, can pazar filistin'de onca bucak.
kaç kucak daha boş kalacak?
tebessüme zar at, ecele yek.
erzak kuşat. orada mermi son sürat.
orada hep asık surat.
katliam yaratan düşman sende de var sırat!
refahta değil, ana-baba aç!
durma israil, vur da kaç!
filistin sevgiye muhtaç.
ana oğlunu koklar son defa.
sanmaki biter bu beddua.
ağlayan yetimler, kör bu gözler. barışı özler.
bedeller ağır gelir ruh'a.
kopan bu tufan, eş değil nuh'a. bilirim!
dağılır yuva. bitsin artık bu savaş...
karanlığın aydınlığa hükmettiği dönemler, umut ışığının ne kadar uzak olursa olsun en fazla fark edilme ihtimalinin olduğu dönemlerdir. bir deniz fenerini düşünün; denizin üstünü örtmüş gecenin karanlığını delen parlak ışık, umudun gemilerine yolu gösteren pusuladır. geçmişte yaşanan bir çok olayda karanlık ve umut arasında ki bu ilişkinin tanığıdır. peki sadece buna tanıklık eden geçmiş mi ? tabiki hayır. tarihin tanıklık ettiği bu durumun pek çok örneğini günümüzdede görebiliriz.
yakın zamanda meydana gelen bir olay yine bu ilişkiye tanıklık ediyor. geçen hafta israil devletinin gazzeye yardım götüren mavi marmara isimli türk bandıralı geminin önderliğindeki filoya saldırıp, 9 sivilin ölümüne neden olması, dünyada büyük yankı uyandırdı. uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayıp, kendi karasuları dışında bu saldırıyı gerçekleştiren israil devleti, farkında olmadan kendi karanlığından bir mum yarattı. ve bu mumu kanlı elleriyle yaktı. tüm dünya alıştığımız kınama mesajlarıyla bir nevi karanlığa küfretti. ama asıl vurgulamamız gereken nokta bu değil. asıl nokta 2-2,5 milyon insanı bir kıyı şeridine hapseden zihniyetin artık aydınlığa kavuşturulması gerekliliği dünyanın gözü önünde tüm ortadoğuda kabadayı tavırlarını sergileyen bu zihniyete karşı herkesin küfretmesi, kınaması, lanetlemesi israilin politikalarında herhangi bir değişikliğe neden olmuyor. dünya ve özellikle ortadoğu halklarının israile tepkisiz yaklaşımları çok ironik geliyor. zamanında hateminin dediği gibi 600 milyon arap bir kova su dökerse israili su basar. fakat gelin görün ki amerikanın kontrolü altına girmiş arapların cesareti yok bir kova su dökmeye
artık sorun salt arapların değil, tüm dünyanın, tüm insanlığın sorunu. insanların konuşmak yerine yeni yaptırım yöntemleri uygulamaları gerekiyor.li gi nin de dediği gibi; çok yaprak az meyva; bu doğanın yasasıdır. çok söz ve az iş; bu da insanın hatasıdır insanların hangi ideolojiyi taşırlarsa taşısınlar, zalimliğin gücünü yok edebilmeleri için insanlıklarını yitirmemeleri gerekiyor. karanlığın baskınlığının hakim olduğu bu dönemde umut ışığının parıldaması gerekiyor. nitekim bu sefer o ışık tüm dünyanın dikkatini çekmeyi başardı.
nazım bir şiirinde sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa. demişti. yanan 9 sivil, karanlığı ışığıyla delen 9 mumun alevi oldu. belki insanlık dokuz masum insanını kaybetti ama aydınlığa giden yolda umudun pusulasının gösterdiği doğru yolu fark etmeyi başardı.
işte yine bir gün yolda gidiyoruz. tabi sen füze filan sırtlanmışsın yine.dedim hacı üşenmiyor musun dur bir el atayım. dedin yok aga ben taşırım. ısrar ettim lan bari beş daakika taşıyım. tamam seni mi kırıcam taşı dedin. neden dedin ki? neden hep demek zorundasın? hadi sen diyosun sen yapıyorsun onu anladık da neden hep bu füze müze bizim bir tarafımızda patlıyor? çok kızgınım sana israil... aramızdaki tüm hukuku çiğnedin şu an. kırıldım ama. ayıp... bundan sonra tövbe edeceksin hanım hanım oturacaksın tamam mı? aferin kızıma...